Son Haberler

Bürokrat ve Bürokrasi

Müfettiş, teftiş ettiği her yerde mutlaka tenkitlerle dolu rapor yazan, korku salan kişi midir? öyle değildir elbette ama yetersiz eğitim ve donanım işleri içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Olduk olası hep duymuşuzdur; esnaf ve tüccarın vergi uzmanı kontrolünden, bürokratların ise müfettişlerden çekindiğini. Peki bu çekingenlik ya da korkunun sebebi nedir? Bunun nedenleri belki de araştırılmıştır ama sorunun düzeltilmesi yoluna gidilmemiştir. Bazı hükümetler zaman zaman vergi kontrolleri ve müfettişlerin kaldırılmalarını bile dillendirmiştir, fakat bu hayata geçmemiştir. Peki tümden kaldırılmalı mı, yoksa böyle kalmalı mı, yoksa teftiş edilen yerde iyiye iyi, noksanlığa noksan tamamlansın, hatalı yapılana da hatalı olan düzeltilsin, suiistimal yapılmışsa gereği yapılsın fikri ile donatılan müfettişler mi tayin edilsin. Bu modele sahip müfettişler mi yetiştirilsin? Müfettiş demek, teftiş ettiği her yerde mutlaka tenkitlerle donatılmış rapor yazan kişi mi demektir? Yoksa düzeltilmesi gereken bir durum varsa bunu bildirip, teftişte esasa tahakkuk eden bir husus yoksa “tenkide mucip bir hal görülememiştir” deyip raporunu yazmak mıdır?

Yıllarca müfettişlik yaptım. Belki de ilk defa, bulunduğum teftiş heyetinin bir elemanı olarak bir şube teftişinde esasa tahakkuk etmeyen hususlarda düzeltmeler yaptırarak, şubeyi zarara sokacak bir işlemin olmadığını da tespitten sonra, şubeye teşekkür edip, teftiş kuruluna da bir yazı ekinde tutanakları gönderdim. Halende teftiş verdiğimiz bir yerde vazife yapıyorum. Ama gördüm ki; hala müfettişlerimiz bir tenkit maddesi bulabilmek için çırpınıyorlar da, teşekkür etmeyi bir türlü akıllarına getiremiyorlar. Belki de teşekkür etmeyi suç işlemiş gibi sayıyorlar. Yıllarca, “mutlaka yanlış yaparlar, suiistimal yaparlar” fikri yerleşti zihinlere. Müfettişler de, gittikleri yerin en yüksek makam temsilcisi olarak görülmüş ve öyle empoze edilmiş, hep yukardan talimat verir hale gelmiş, bilgi eksikliği kendine güvensizliği, tecrübesizliği, rahat hareket edememezliği, lüzumsuz otorite davranışıyla kapamaya çalışmışlardır. İstisnaları ayrı tutarsak, hep davranışları tehdit dolu olmuştur. Bu durum öyle bir hal almıştır ki; (halen zamanımızda da öyledir) Müfettiş tarafından hatalı da, yorum bakımından yanlış da olsa bir rapor düzenlenmişse, o rapor doğru kabul edilir. Sanki her halükarda müfettiş en akıllı, diğerleri az akıllı gibi. Adeta bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz misali bir vaziyet yaşanıyor.

Bahse konu anlattığımız bu tutum ve davranışla müfettişler yıllarca eğitilmiş, her çalışan adeta potansiyel hatalı, suçludur görüş ve düşüncesiyle mevcut sistem kurulmuştur. Elbette kurum ve kuruluşların çalışmalarının kontrolü gerekli. Ama belirttiğim gibi hep hatalı muamele arama yerine, işin olması gerektiği şekilde yürütülüp, yürütülmediğinin araştırılması lazım. İnsanın olduğu yerde bir iş yapılıyorsa hata, noksan olabilir. Herkesin öğrenim kapasitesi bir değil. çalışanların tümünün tek tip insan olması da beklenemez. Herkesin her zaman söylediği gibi eğitim ön plana çıkmalı. Son yıllarda kurumlarda anormal bir şekilde hoş görülüğün hakim olduğu görülüyor. Personelin yaptığı ve tekerrür ettiği hata karşısında yetkililer “–Ne yapalım, kapasitesi bu kadar” deyip geçiyor. Müfettişlik yıllarımızda bir kuruşluk kasa noksanını bulmak için saatlerce çalıştığımızı aklıma getiriyorum da, “acaba biz mi yanlış yapıyorduk” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

İyileştirilmesi nasıl olacak;

1) Teftiş kurumlarında çalışan müfettişlerin tümü hem yazılı imtihanla, hem de mülakatla gerekli istihbarat yapılarak işe alınmalı.

2) Seçilerek alınmış olan bu elemanlar muhakkak ki; yüksek puan almış kişilerdir. Bunlara, müfettiş yetiştirmekte uygun tecrübeli müfettişlerin yanına en az bir buçuk yıl birlikte çalışmadan önce, altı aylık sosyal münasebetler ağırlıklı olmak üzere bahsettiğimiz pürüzleri yok edecek eğitim verilmeli. Başarılı çalışma yapanlara aleni teşekkür edilebilme, cesaretlendirilmelidirler.

3) En azından on yıl teftişte bulunmadan sabit görev verilmemeli. çünkü bir müfettişin verimli halde görev yapma maliyeti oldukça yüksek. Ayrıca tecrübeli bir müfettişin meselelere bakışı ayrıdır. Zira tecrübe en pahalı elde edilen bilgidir.

4) Teftişte sekiz yılını dolduran müfettiş, mutlaka bir yıllık yurt dışı çalışması yaptırılmak üzere yurt dışında bulundurulmalı.

5) üç yılını müfettiş muavinliğinde geçirenler yeterlilik imtihanına alındığında teftiş ettiği yerlerdeki tutum ve davranışları ile meselelere bakışı derecelendirmede ağırlık kazanmalı.

6) Belirtilen zamanı doldurup sabit göreve getirileceklerin alacağı ücret tutarı emsalinden aşağı olmamalı ve bu garanti, imtihana girdiğinde kendisine verilmeli.

7) Rahat, iyi bir hayat sürmesi için gerekli avantajlar sağlamalı ve idarecilerce onurlandırıcı hareketlerde bulunulmalı. Teftiş müddetince temsil ödeneği verilmeli.

8) Tutum ve davranışıyla, giyim ve kuşamıyla, mensubu bulunduğu kuruluşa yakışmayan hareket ve yaşantı içinde olanların da ayıklanmasında gecikme olmamalı.

Bu şartlarda yetiştirilen müfettişler; korku ve çekingenlik yerine sevgi, saygı temelinde iş yapar. Türkiye ancak bu anlayışın hakim olduğu esnaf-tüccar sanayici, bürokrat, müfettiş ve kontrolörler sayesinde rahat nefes alır. Bu atmosfer oluşursa menfi düşünceler ve korkular kaybolur.

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası