Çalışanlar üç şey için çalışmaktadırlar. Birincisi sevdiği bir iş, ikincisi beklediği yaşam standardına uygun maddi bir karşılık, üçüncüsü ise kendisine ve düşüncelerine değer verilen bir iş ortamı. Çalışan kişi kendisine/kişiliğine ve düşüncelerine değer verilmesini, önemsenmesini bekler.
Ülkemizdeki çalışanların yüzde 85’i mutsuz. Mutsuzluğun ana nedenlerinin başında uzun süreli çalışmanın geldiği, çalışanların yüzde 34’ünün haftada 50 saatin üzerinde çalıştığı anlaşılıyor. Çalışan mutsuzluğunda; çalışma süresinin uzun olması, değersizlik hissi, aynı işi yapmaktan dolayı sıkılma, ücret yetersizliği, ödüllendirme ve takdirin olmaması gibi nedenler söz konusu…
Amerikalı psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada belirtilen insan psikolojisi teorisine göre, insanların ihtiyaç hiyerarşisi beş temel unsurla tanımlanmıştır. Bunlar yukarıdan aşağıya; kendini gerçekleştirme, değer ihtiyaçları/saygınlık, sevgi ihtiyacı/ait olma, güvenlik ve fizyolojik ihtiyaçlardır.
Teorinin doğruluğu yaşamın her alanında sürekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu unsurların hangisini kişinin yaşamından çekip alırsanız adeta o kişinin içi boşalır, hiç bir işe yaramaz durumuna düşer.
Özel yaşamımızda olduğu gibi iş yaşamımızda da herkes değer verilmek, önemsenmek ve sevilmek ister. Kendisine değer verilmediği için intihar etmek, çok sevdiği halde ilgi görmediği için sevdiğini öldürmek, beni adam yerine koymadı diye cinayet işlemek… Bunların hepsinin temelinde sevilmemek, önemsenmemek, değer verilmemek yatmaktadır.
ÇALIŞAN KİŞİ KENDİSİNE DEĞER VERİLMESİNİ, ÖNEMSENMESİNİ BEKLER
Konuyu iş yaşamı boyutuyla ele alacak olursak, çalışanlar netice itibariyle üç şey için çalışmaktadırlar. Birincisi sevdiği bir iş, ikincisi beklediği yaşam standardına uygun maddi bir karşılık, üçüncüsü ise kendisine ve düşüncelerine değer verilen bir iş ortamı.
Ayrı bir yazı konusu olacağı düşüncesiyle maddi beklenti ve sevdiği işi yapmayı bir kenara koyacak olursak, kişi kendisine/kişiliğine ve düşüncelerine değer verilmesini, önemsenmesini bekler.
Konuya işveren açısından da bakıldığında, çalışanlarının motivasyonunu en düzeye getirmeye çalışmalıdır. Bunu üretmek o kadar kolay değildir elbette ama imkansız da değildir. Konuya odaklanılması halinde çok olumlu iş sonuçları ve mutlu ve verimli çalışanlar yaratılabileceği açıktır.
Peki çalışanlar ne ister? Onların daha üretken ve daha verimli olmaları için ne yapılmalıdır? Bunu yaparken ne gibi zorluklarla karşılaşılır? Uygulanacak reçete tüm çalışanlarda aynı sonucu verir mi?
ÇALIŞANLARIN VERİMSİZLİK VE MUTSUZLUK NEDENLERİNİ ÇÖZMENİN YOLU
Aslında pareto yaklaşımıyla ele alınsa bile, çalışanların verimsizlik ve mutsuzluk nedenlerinin büyük çoğunluğu, yapılacak az sayıda iyileştirmelerle bile çözümlenebilecek şeylerdir.
Recruiter Sancar Tok’a göre (1), Uluslararası araştırma şirketi Gallup’ın araştırması sonucunda, ülkemizdeki çalışanların yüzde 85’i şu veya bu nedenle mutsuz. Bu araştırmada, mutsuzluğun ana nedenlerinin başında uzun süreli çalışmanın geldiği, ülkemizde çalışanların yüzde 34’ünün haftada 50 saatin üzerinde bir süre çalıştığı anlaşıldı.
Çalışan mutsuzluğunda; çalışma süresinin uzun olmasını, değersizlik hissi, aynı işi yapmaktan dolayı sıkılma, ücret yetersizliği, yönetimdekilerle uyumsuzluklar/baskılar, cezalandırma olmasına rağmen ödüllendirme ve takdirin olmaması, kariyer olanaklarının sınırlı olması geliyor. Sonuçta, bütün bunların güvensizlik ve mutsuzluk yarattığı belirtiliyor. Tok, mutsuzluğun hastalık gibi bulaşıcı olduğunun altını çiziyor.
Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Uğur Tandoğan’a göre, çalışanların mutsuz olmasının nedenleri; belirsizlik ve güvenlik, iletişim bozukluğu, beceriksiz yöneticiler, ücret yetersizliği, adaletsizlik, küçük hesaplara girişilmesidir. Tandoğan, mutlu çalışanlara sahip olmanın verimlilik için olmazsa olmaz olduğunun altını çiziyor.
HER 10 ÇALIŞANDAN 7’Sİ KENDİSİNİ ORTAYA KOYAMAMASINDAN DOLAYI MUTSUZ
Yapılan başka bir araştırmada, her 10 çalışandan 7’sinin kendilerini ortaya koyamıyor olmalarından dolayı mutsuz oldukları belirtiliyor.(2)
Diğer kaynaklara da baktığımızda, ek olarak; yöneticisi ile anlaşamamak, işini sevmeme, geleceğe güvenle bakamama, kariyer kısıtlamaları, ücret dengesizliği, liyakata dayalı olmayan terfiler, takdir edilmeme, görüşlerine değer verilmeme, yeteneklerinin altında bir pozisyonda değerlendirilmek, aşırı iş yükü, şirket yönetiminin aldığı yanlış kararların etkisi gibi nedenler de iş yerinde mutsuz olmanın nedenleri arasında yer alıyor.
Çalışanların mutsuzluk nedenleri aynı zamanda işten ayrılma nedenleri arasında da yer alıyor. Yani çalışan mutsuzluğu hem verimi düşürmekte ve hem de çalışanın kaybedilerek kurumsal hafızanın/deneyimin yitirilmesine de neden oluyor.
Özetle, işletmelerimizde çalışanların bilgi, yetenek ve kabiliyetlerinden en iyi şekilde yararlanmanın işletme karlılığı ve verimliliği üzerinde büyük etkisi olduğu açıktır. Bu nedenle, işverenlerin bu hususa odaklanarak, hem bağlı çalışanlar yaratmak ve hem de verimli çalışan oranını en üst düzeye çıkarmak için gereken gayreti göstermeleri gerekiyor.
Aksi halde, oluşan gizli maliyetler işletmelere çok büyük zararlar verir ve bu zararların/gizli maliyetlerin tespit edilmesi imkansızdır. Bu da işletmenin geleceği açısından sıkıntı yaratacak bir durumdur. Çalışanın geleceği aydınlatılırsa işletmenin de geleceği aydınlanır.
Şaban Çağıran
Bankacı
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.