-Aralık 2021’de uygulamasına başlanılan “Kur Korumalı Mevduat” (KKM) hesabı davulu başkasının sırtına taktı, tokmağı ise bir başkasının eline verdi. Devlet, bugüne kadar yaklaşık 60 milyar TL kur farkı ödemek zorunda kaldı. Yıl sonuna kadar Kur Korumalı Mevduat için Hazine’den yaklaşık 140-150 milyar lira ödeneceği tahmin ediliyor.
-Merkez Bankası, TL faiz oranını arttıracağına, TL mevduata kur garantisi vererek TL’den kaçışı önlemeye çalıştı. Sol kulağımızı sol elimizle kaşıyıp sorunu çözmek yerine sağ elimizle sol kulağımızı kaşımaya başladık. Uzun süre yorulmadan bu uygulamayı yapamayacağımızı bile bile, denize düşen yılana sarılır misali kur riski yılanına sarıldık.
-Kur farkı ödemesi adıyla aslında TL mevduata dövize endekslenmiş değişken faiz verilmeye başlandı. Dolarizasyondan kaçarken TL mevduatların faizlerini bile dolara endeksli hale getirmiş olduk. Merkez Bankası, politika faizini yüzde 13 oranına indirince ve “Kur Korumalı Mevduat” maliyetinin bir bölümünü devlet üstlenince bankalar çok rahatladı.
-Bankaların faiz gelirleri enflasyonun üzerinde arttı. Ama faiz giderleri ise enflasyon kadar artmadı. Bankalar geçtiğimiz yıl elde edemedikleri net faiz karlarını bu yılın ilk altı ayında elde ettiler. Net karlarını katladılar. Bu uygulama bankalardan TL kredi kullanabilen şirketlerin de işine yaradı. Vatandaş ise yüksek enflasyon, zamlar ve yüksek kurlar ile baş başa bırakıldı.
“Davul onun omuzunda, tokmak başkasının elinde” diye bir deyim vardır. Bu deyim şunu anlatmak ister. Asıl sıkıntıyı çeken başkasıdır. Olayların sonucundan yararlananlar ise sıkıntıyı çekenler değil, emeği olmayanlardır. İşte Aralık 2021 tarihinde uygulamasına başlanılan “Kur Korumalı Mevduat” (KKM) hesabı da davulu başkasının sırtına taktı, tokmağı ise bir başkasının eline verdi. Kur Korumalı Mevduat sahiplerine hesabın vade sonunda kur artış oranı bankanın ödeyeceği faiz oranının üzerinde olduğu takdirde farkın devlet tarafından ödeneceği sözü verildi.
Devlet, bankaların toplayacakları “Kur Korumalı Mevduatın” kur farkını ödeme taahhüdü vererek bankaların mevduat kaynağının maliyetinin bir bölümünü devlet bütçesinden ödeme garantisi vermiş oldu. Bu uygulamadan önce bankalar topladıkları mevduatın maliyetini kendileri öderdi. Faiz gideri olarak mali tablolarına yazarlardı. Bu yeni uygulama ile bankaların topladıkları mevduatın maliyetinin bir bölümünü banka değil, devlet gider olarak yazacaktı! Bu durum bankaların çok hoşuna gitti. Bankalar piyasadan KKM hesabı yoluyla kaynak toplamak için televizyon ve gazete reklamları yapmaya başladı. Tokmak davula her vurduğunda devletin canı yanacaktı. Devletin söz verdiği ödemeler de vatandaşın vergilerinden yapılacağı için bankalar tokmağı davula her vurduğunda dolaylı olarak vatandaşın canı yanacaktı. Devlet söz konusu ödemeleri yaptıkça vatandaş bu acıyı hissetmeye başlayacaktı.
KUR KORUMALI MEVDUAT 591 MİLYAR TL BÜYÜKLÜĞE ULAŞTI, DEVLET 60 MİLYAR TL KUR FARKI ÖDEMEK ZORUNDA KALDI
“Kur Korumalı Mevduat”, devletin omuzuna döviz kur farkı ödemesi taahhüdünü yükledi. Kur Korumalı Mevduat, 22 Mart 2022 tarihi itibarıyla 270 milyar TL’si Hazine destekli ve 321 milyar TL’si TCMB destekli olmak üzere toplam 591 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Bugüne kadar devlet yaklaşık 60 milyar TL kur farkı ödemek zorunda kaldı. Yıl sonuna kadar Kur Korumalı Mevduat için Hazine’den yaklaşık 140-150 milyar lira ödeneceği tahmin ediliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Dolar ve Euro basamadığı için ülkenin Dolar ve Euro harcamaları yaparken dikkatli olması gerekir. Ülkenin döviz girdileri az, buna karşılık döviz çıktıları çok ise ortaya bir döviz açığı çıkar. Bu açığı gidermek için yurt dışından döviz ile borçlanma yapmak gerekir. Dünyadaki derecelendirme kurumları olan Standard & Poor’s, Fitch ve Moody’s gibi kurumlar ülkemizin kredi notunu düşürdükçe ve ülkemizi yatırım yapılamayacak ülkeler kategorisine aldıkça dış borç bulmamız güçleşir. Döviz harcamalarında tasarruf edilmezse Merkez Bankası’nın döviz rezervlerine göz dikilir. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinden harcama yapması istenir. Merkez Bankası bağımsız değilse ve siyasi otoritenin dediğini yapmak zorunda ise döviz rezervlerinden ödemeler yapmaya başlar. Merkez Bankası rezervleri giderek azalır. Siyasi otorite bu kötü alışkanlığı huy edinirse, bir gün gelir Merkez Bankası net döviz rezervleri sıfıra daha sonra da negatife dönüşür. Bu durum TL’ye olan güveni azaltır. Bankalarda TL mevduatı olanlar döviz mevduatı (DTH) hesabı açmak isterler. Dövize talep daha da artar. Döviz kurları yükselir. Bu durumu önlemek için Merkez Bankası’nın TL faiz oranını arttırması gerekir.
KUR ARTIŞINI FRENLEMEK İÇİN TL’NİN DEĞERİNİ ARTTIRMAK ÜZERE TL FAİZ ORANLARINI ARTTIRMAK GEREKİRDİ
Açıklanan enflasyon oranı yüzde 79 iken Merkez Bankası siyasi baskı ile politika faiz oranını 13% seviyesine düşürürse, TL’den Dolar’a veya Euro’ya kaçışı durduramaz. Hükümet, hem TL’ye enflasyonun 6 kat altında faiz vererek hem de Merkez Bankası net döviz rezervlerini negatife indirerek, döviz kuru artışına çanak tutar. Ateşin üzerine benzin dökmüş olur. İşte böyle bir durumda kurlar artmaya başladı. Kur artışını frenlemek için TL’nin değerini arttırmak üzere TL faiz oranlarını arttırmak gerekirdi. Siyasi otorite, Merkez Bankası’na faiz arttırmak için izin vermeyince de son çare olarak “Kur Garantili TL Mevduat” hesabı fikri hükümetin aklına geldi. TL’den dövize dönüşü frenlemek için ülkemizde “Kur Garantili TL Mevduat Hesabı” uygulaması başlamış oldu.
Merkez Bankası, faiz konusundaki piyasaya yapıcısı rolünü terk etmiş oldu. Merkez Bankası’nın belirlediği piyasa faiz oranı (%13) piyasada önemini kaybetti. Piyasa oyuncuları, Merkez Bankası’na bakmadan kendi faiz oranlarını kendileri belirlemeye başladı.
HEP BİRLİKTE YILANIN ZEHRİ ÇOK OLMASIN DİYE DUA ETMEYE BAŞLADIK
Soru 3
Kaşınan sol kulağımızı sol elimizle kaşımak yerine nasıl sağ elimizle kaşımaya çalıştık?
Merkez Bankası, Türk Lirasından kaçışı önlemek için TL faiz oranını arttıracağına, TL mevduata kur garantisi vererek TL’den kaçışı önlemeye çalıştı. Sol kulağımızı sol elimizle kaşıyıp sorunu çözmek yerine sağ elimizle sol kulağımızı kaşımaya başladık. Uzun süre yorulmadan bu uygulamayı yapamayacağımızı bile bile, denize düşen yılana sarılır misali kur riski yılanına sarılmış olduk. Hep birlikte yılanın zehri çok olmasın diye dua etmeye başladık.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak diye bir söz vardır. Devlet, faizden kaçarken kura tutuldu. Bu uygulamanın yapıldığı dönemde döviz kurları, bankaların KKM için açıkladığı faiz oranının üzerinde arttığı için devlet bütçesinden KKM’lara ödeme yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Kur farkı ödemesi adıyla aslında TL mevduata dövize endekslenmiş değişken faiz verilmeye başlandı. Dolarizasyondan kaçarken TL mevduatların faizlerini bile dolara endeksli hale getirmiş olduk.
Soru 5
Bankaların karları nasıl katlandı?
Merkez Bankası, politika faizini yüzde 13 oranına indirince ve “Kur Korumalı Mevduat” maliyetinin bir bölümünü devlet üstlenince bankalar çok rahatladı. Buldukları ucuz TL kaynakları (%14-%18) enflasyonun (%79.6) altında faizle (%40-%50) kredi olarak sattılar. Hem bankalar hem de enflasyon oranının altında faizle bankalardan kredi alabilenler sevindi.
Bankaların faiz gelirleri enflasyon oranının üzerinde arttı. Ama faiz giderleri ise enflasyon kadar artmadı. Bankalar geçtiğimiz yıl elde edemedikleri net faiz karlarını bu yılın ilk altı ayında elde ettiler. Net Karlarını katladılar.
VATANDAŞ YÜKSEK ENFLASYON, ZAMLAR VE YÜKSEK KURLAR İLE BAŞ BAŞA BIRAKILDI
Hükümetin bu uygulaması bankaların ve bankalardan TL kredi kullanabilen şirketlerin işine yaradı. Vatandaş ise yüksek enflasyon oranı, hayat pahalılığı, zamlar ve yüksek kurlar ile baş başa bırakıldı.
2022 yılının ilk altı ayında bankaların karının nasıl katlandığını aşağıdaki Yapı Kredi Bankası rakamları ile açıklamak istiyorum.
Yukarıdaki tabloda görüldüğü, Yapı Kredi Bankası 2022 yılının ilk altı ayında “Faiz Gelirlerini” enflasyonun üzerinde %112 arttırdı. Bankanın “Faiz Giderleri” ise enflasyonun altında sadece %56 oranında arttı. Böylelikle banka, “Net Faiz Gelirini” bir önceki yılın aynı dönemine göre tam 2 kat arttırmış oldu. “Net Karını” ise 4 kat arttırmayı başardı. Bu başarının bir bölümü bankanın iyi yönetilmesiyle, bir bölümü de hükümetin TL faiz oranı artışına izin vermemesi ve devlet garantili “Kur Korumalı Mevduat” uygulaması ile gerçekleşmiş oldu.
Davulu devlet kendi sırtına astı.
Tokmağı bankaların eline verdi.
Rahatsız olan, eziyetini çeken ise vatandaş oldu.
Son Söz: Her hastalığı iyileştiren ilaç farklıdır. İlacı yanlış uygulayan doktor hastasını iyileştiremez.
Bülent Şenver
senver@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.