Son Haberler

Dedemin paltosu…

– Ben altı yaşındayken babam vefat etmiş. Rıdvan dayım, İstanbul Avcılar’da dağ başında bir arsa satın alıp oraya küçük bir ev yaptırmış. Dedemi, annemi, teyzemi beni ve iki kardeşimi bu eve yerleştirmiş. O eve taşındığımızda evin pencere camları henüz takılmamıştı. Soğuk kış günlerinde annemin bana “Oğlum pencereden uzak dur, üşürsün” dediğini hatırlıyorum. Evden okula gidebilmek için her gün yaklaşık sekiz kilometre yürürdüm.

– İstanbul Avcılar İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra beni Darüşşafaka’nın imtihanına sokmuşlar. İmtihanı kazanmışım. Okul yatılı olduğu için okulun İstanbul Fatih’te bulunan binasına annemin beni bıraktığı günü çok iyi hatırlarım. Okulun kapısından içeri girdiğimizde annemden ayrılacağımı hissetim. İçimi bir korku sarmıştı. Kocaman eski bir binanın önünde annemle vedalaştık.

– Annem, bana sarıldı, beni kucakladı, kokladı ve sanki bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi sımsıkı tuttu. “Oğlum, bu okuldan mezun olup iyi bir insan olacaksın. Üzülme, hafta sonlarında okuldan çıkıp eve gelebileceksin. Sakın ağlama. Seni çok seviyoruz” dediğinde hem onun hem de benim gözlerimiz dolmuştu. Okulun yeşil büyük demir kapısından çıkarken dönüp bana el salladığında dolu gözlerimden akan yaşları yanaklarımda hissetmiştim.

– Benim evim, artık Darüşşafaka olmuştu. Bir kış günü soğuktan donarım diye düşünürken annem, “Bülent, deden hasta yatıyor. Onun paltosu var, giymeyecek. Sana vereyim sen giy. Okula dedenin paltosu ile git. Üşümezsin” dedi. Annem, dedemin paltosunu bana giydirdi. Dedem ise kalıplı bir insandı. Dedemin paltosu içinde kaybolmuşum. Başka çare yoktu. O gün dedemin paltosunu o şekliyle giyip sokağa çıktım.

Dedemin paltosu, bana çocukluk günlerimi hatırlatır. Ben altı yaşındayken babam vefat etmiş. Teğmen olan dayım, İstanbul Avcılar’da dağ başında bir arsa satın alıp oraya küçük bir ev yaptırmış. Dedemi, annemi, teyzemi beni ve iki kardeşimi bu eve yerleştirmiş.

O eve taşındığımızda evin pencere camları henüz takılmamıştı. Rıdvan dayım, üsteğmen maaşı ile evi yapmaya çalıştığından evin tüm ihtiyaçlarını aynı anda yapamıyordu. Pencerelere cam yerine naylon astığını hatırlıyorum.

Soğuk kış günlerinde annemin bana “Oğlum pencereden uzak dur, üşürsün” dediğini hatırlıyorum. Ben ilkokulu orada okumuştum. Evden okula gidebilmek için her gün yaklaşık sekiz kilometre yürürdüm. Hava güzel olduğunda yol çok zor gelmezdi. Ancak kışın yağmurlu veya karlı günlerde sırtımda okul çantası ile her gün sekiz kilometre yol yürümek epey zor olurdu.

SANTRAL MEMURESİ OLARAK ÇALIŞAN ANNEM, BANA TULUMBA TATLISI GETİRİRDİ

Annem bana, iki kardeşime, dedeme ve teyzeme bakabilmek için İstanbul Samatya Hastanesi’nde santral memuresi olarak çalışmaya başlamıştı. Çok iyi hatırlarım, ben tulumba tatlısını çok seviyorum diye hastanede yemekte tulumba tatlısı verildiği günlerde, kendisi yemez, dört parça tulumba tatlısını paketleyip eve bana getirirdi. Ben onları şapur şupur yerken beni izlerdi.

İstanbul Avcılar İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra rahmetli Meryem halam annemi aramış. “Bülent’i Darüşşafaka Okulu’nun imtihanlarına sokalım. Darüşşafaka, babası ölmüş çocukları kabul ediyor. Onlara iyi bir eğitim imkânı sunuyor” demiş.

DARÜŞŞAFAKA’YI KAZANDIM, ANNEMDEN AYRILACAĞIMI HİSSETTİM, İÇİMİ KORKU SARDI

Beni Darüşşafaka’nın imtihanına sokmuşlar. İmtihanı kazanmışım. Okul yatılı olduğu için okulun İstanbul Fatih’te bulunan binasına annemin beni bıraktığı günü çok iyi hatırlarım. Okulun yeşil demir kapısından içeri girdiğimizde annemden ayrılacağımı hissetim. İçimi bir korku sarmıştı.

Kocaman bahçe içinde yine kocaman eski bir binanın önünde annemle vedalaştık. Bana sarıldı, beni kucakladı, kokladı ve sanki bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi sımsıkı tuttu. “Oğlum sana güveniyorum. Sen bu okulda çok başarılı olacaksın. Bu okuldan mezun olup iyi bir insan olacaksın. Üzülme, hafta sonlarında okuldan çıkıp eve gelebileceksin. Sakın ağlama. Seni çok seviyoruz” dediğinde hem onun hem de benim gözlerimiz dolmuştu.

BENİM EVİM ARTIK DARÜŞŞAFAKA OLMUŞTU

Okulun yeşil büyük demir kapısından çıkarken dönüp bana el salladığında dolu gözlerimden akan yaşları yanaklarımda hissetmiştim. Okulun bahçesinde yapayalnız kalmıştım. Benim evim, artık Darüşşafaka olmuştu. İngilizce eğitimi için hazırlık sınıfındaki sıraya oturduğumda, girdiğim okulun ne kadar değerli bir okul olduğunun farkında değildim.

Darüşşafaka’da yatılı okudum. Her gece yatakhanede ranzanın altındaki yatağıma yattığımda uyumadan önce dua ederim. Dualarımda okulda başarılı olmak için Allah’tan yardım isterdim. Ertesi gün bir sınavımız varsa bana şans vermesi ve iyi bir not almamı sağlaması için ondan yardım isterdim.

HER CUMARTESİ AVCILAR’DAKİ EVİMİZE GİTMEK ÜZERE OKULU TERK EDERDİM

Her hafta Cumartesi günü bize izin verilirdi. İstanbul’da evi olanlar Cumartesi ve Pazar gününü evde geçirmek için izinli olurdu. Toplu olarak bahçede İstiklal Marşı okunduktan sonra evi İstanbul’da olanlar okuldan ayrılabilirdi. Ben de her Cumartesi İstanbul Avcılar’daki evimize gitmek üzere neşe içinde okulu terk ederdim.

Okulun bulunduğu Fatih Çarşamba semtinden otobüs ile Topkapı’ya gider, oradan Çorlu, Tekirdağ veya Edirne’ye giden otobüslerden birine biner, Avcılar’dan geçerken evimize yakın bir yerde ana asfalt yol üzerinde iner, yürüyerek eve giderdim. Ev ile asfalt yol arasında yaklaşık 700-800 metre bir yol vardı. Kışın çamurlu olan bu mesafeyi koşar adımlarla geçip evime kavuşurdum.

ASFALT KENARINDA SAATLERCE OTOBÜSÜ BEKLERKEN ÜŞÜRDÜM

Cumartesi ve Pazar çok çabuk geçerdi. Pazar günü saat dört civarında radyoda futbol maçlarını Halit Kıvanç veya Orhan Ayhan anlatmaya başladığında bu bana bir mesaj olurdu. Okula geri dönme zamanı geldi demekti. Bu nedenle radyoda anlatılmaya başlayan futbol maçlarını hiç sevmezdim. Evi bırakıp okula dönme zamanını bana hatırlattığı için.

Havalar düzeldiğinde Edirne yoluna çıkıp İstanbul’a giden otobüsü beklemek çok büyük bir sorun olmazdı. Ancak kış aylarında yağmurlu, rüzgârlı, karlı günler olduğunda ayazda asfalt kenarında durup otobüs beklemek pek zor olurdu. Benim kalın bir paltom olmadığı için asfalt kenarında saatlerce otobüsün gelmesini beklerken üşürdüm.

ANNEM, “BÜLENT DEDENİN PALTOSU İLE GİT, ÜŞÜMEZSİN” DEDİ

O tarihlerde bana palto alacak parası yoktu annemin. O ancak evdeki dedem, teyzem ve iki kardeşimi doyuracak kadar para kazanabiliyordu. Dedem yaşlanmıştı. Şeker hastasıydı. Hastalığı nedeni ile yataktan kalkamaz duruma gelmişti. Pazar günleri evden okula gitme zamanı geldiğinde ben onun yatağına gider, elini öper, ona Allahaısmarladık derdim. Dedem yatakta gözlerini aralar, yorganın içinden eline bana uzatır ben onun elini öperken bana “Güle güle, Allah yardımcın olsun” derdi.

Bir kış günü kar yağmaya başlamıştı. Ben evden okula gitmek üzere yine ana yola kadar yürüyecek ve saatlerce orada otobüs bekleyecektim. Soğuktan herhalde donarım diye düşünürken annemin aklına bir fikir geldi. “Bülent, deden hasta yatıyor. Onun paltosu var, giymeyecek. Sana vereyim sen giy. Okula dedenin paltosu ile git. Üşümezsin” dedi.

DEDEMİN PALTOSU İÇİNDE KAYBOLMUŞTUM

Annem, dedemin paltosunu bana giydirdi. Ben hazırlık sınıfına giden bir çocuktum. Dedem ise kalıplı bir insandı. Dedemin paltosu içinde kaybolmuşum. Kolları uzun, yakaları kocaman, omuzları benim omuzlarımın iki katı. Başka çare yoktu.

O gün dedemin paltosunu o şekliyle giyip sokağa çıktım. Asfalt yolda otobüs beklerken dedemin paltosu beni iyi ısıtıyordu.  Üstümde nasıl durduğu umurumda değildi. Saatler sonra otobüs geldi. Bindim. Okula vardığımda bahçeden yatakhaneye doğru yürürken çocukların bana şaşkın şaşkın bakmalarına hiç aldırış etmedim. Belli ki dedemin paltosunun üzerimde duruşunu yadırgadıkları için bana bakıyorlardı. Koşar adımlarda yatakhaneye gidip dedemin paltosunu çıkarıp dolabıma astım.

Okulda beni paltoyla görenler “Yahu bu palto sana büyük değil mi?” diye sorduklarında “Annem biraz büyük aldı. Seneye de giyeyim diye” cevabını veriyordum. Bir iki yıl kış aylarını dedemin paltosunu giyerek geçirdim. Paltonun dedemin paltosu olduğunu arkadaşlarıma hiç söylemedim. Onlar da bir daha bana paltom ile ilgili hiçbir soru sormadılar.

Bülent ŞENVER

senver@turcomoney.com

 

 

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası