Son Haberler

Deprem gerçeğinin yaşamsal gereklilikleri

-6 Şubat’ta gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilimizi etkileyen deprem felaketi ile sarsıldık, yıkıldık. Cumhuriyet tarihimizin en fazla can kaybı yaşanan ve çok geniş bir bölgede hissedilen depremlerden 13 milyondan fazla vatandaşımız etkilendi. Şehirlerimizde binlerce bina yıkıldı, binlercesi ağır hasar veya orta hasar aldı. Bu felaketin yaşanmasında hiç kuşkusuz kurallara uyulmadan yapılan inşaatların, açgözlülüğün ve eksik denetimin büyük rolü var.

Bir daha böyle felaketleri yaşamamak için geçmişten daha farklı önlemleri ve yöntemleri çok hızlı hayata geçirmek gerekiyor. Başta depremler olmak üzere afet riskleri bilimsel yöntemlerle analiz edilmeli, bu riskleri azaltacak genel ve yerel bazlı planlar hazırlanmalı, riskli binaların dönüşümü başlatılmalı. Özetle afetlerle mücadele için ahlakı temel alan bilinçli ve topyekün bir mücadele büyük önem taşıyor.

6 Şubat’ta gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilimizi etkileyen deprem felaketi ile sarsıldık, yıkıldık. Ülkemizde ve dünyada büyük bir üzüntüye neden olan depremlerde 40 binden fazla vatandaşımız maalesef hayatını kaybetti. Yüz binden fazla vatandaşımız yaralandı. Hayatını kaybeden ve yaralanan vatandaşlarımızın neden olduğu üzüntünün yanı sıra yakınlarını kaybeden çocuklarımızın, insanlarımızın yaşadığı ve hayatlarının bundan sonraki döneminde yaşayacağı travmayı düşünmek içimizi daraltıyor.

KAHRAMANMARAŞ DEPREMİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Cumhuriyet tarihimizin en fazla can kaybı yaşanan ve çok geniş bir bölgede hissedilen depremlerden 13 milyondan fazla vatandaşımız etkilendi. Şehirlerimizde binlerce bina yıkıldı, binlercesi ağır hasar veya orta hasar aldı. Deprem ülkesi olduğu bilinen, topraklarının neredeyse tamamına yakını fay hatları üzerinde olan, geçmişte bu konuda acı tecrübeleri birçok defa yaşamış, 1999 depreminde yine büyük bir acıyla yüzleşen ülkemizde inşaat teknikleri ve teknolojilerinin çok geliştiği günümüzde böyle büyük bir acıyla tekrar karşılaşmak gerçekten çok üzücü.

NEDEN DERS ALMIYORUZ?

Böyle bir facia sonucun ortaya çıkmasına neden olan pek çok faktör kamuoyunda geniş bir şekilde tartışılıyor. Müteahhitlik alanındaki sistemsizlik, kurallara uyulmadan yapılan inşaatlar, aç gözlülük, denetim eksiklikleri gibi pek çok faktör bu kapsamda değerlendiriliyor. Gerçekten de bu sonucun oluşmasında bütün bunların rolü ortada. Bilim insanları tarafından depremlerin olmaya devam edeceğinin sürekli tekrarlandığı, benzer birçok ülkenin bu konuda yapısal önlemler aldığı ve başarı sağladığı, İstanbul depreminin tarihinin konuşulduğu günümüzde böyle önemli bir konuda bir türlü ders almamak ve gerekli dönüşümü sağlayamamak inanılmaz.

MEVZUAT DÜZENLEMELERİNDE EKSİKLİK VAR MI?

Bu konuda artık kaçınılmaz olarak geçmişten daha farklı önlemleri ve yöntemleri çok hızlı olarak almak ve hayata geçirmek gerekiyor. Bu süreçte yapılması gereken çok fazla husus olmasına rağmen özellikle bu alandaki mevzuat düzenlemeleri ve kurallara uyum sağlayacak önlemleri almak büyük önem taşıyor. Gerçekten de ülkemizde inşaat alanında uyulması gereken birçok mevzuat düzenlemesi ve kurallar bulunuyor. Bunların genel olarak dünyadaki düzenlemeler ve gerekliliklerle de uyumlu olduğu görülüyor. Zaman içindeki gelişmeler ve ihtiyaçlar nedeniyle bu kurallar da değişiyor ve gelişiyor.

MEVZUAT DÜZ ENLEMELERİNE VE KURALLARA UYULMUYOR

Fakat ülkemizde pek çok alanda sıklıkla ifade edildiği gibi mevzuat düzenlemelerine uyumsuzluklar burada da geniş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Kuralların hayata geçirilmesinde büyük hatalar, ihmaller ve suiistimaller yaşanıyor. Uygulanmayan kurallar amacını ve anlamını yitiriyor. Deprem ve bina yönetmeliklerine ve diğer kurallara uygun inşa edilmeyen, depreme dayanıklı olmayan, eksik ve niteliksiz malzeme kullanılan binalar depremlerde çökebiliyor veya büyük hasar alabiliyor, birçok insanımız yaşamını yitiriyor. Ekonomik açıdan da büyük olumsuzluklar yaşanıyor. Her depremde bu gerçekle yüzleşiyoruz.

DÜZENLEMELERE UYUM SAĞLAMANIN VE DENETİMİN ROLÜ

Bu nedenle depreme dayanıklı binalar inşa etmek deprem kuşağında yer alan ülkemiz için hayati önem taşıyor. Bunun için de zemin etüdü ve proje planından, inşaatın teslimine kadar geçen her sürecin kurallara göre titizlikle yürütülmesi, gözetilmesi ve denetlenmesi gerekiyor. Bu süreçte de bireylere, müteahhitlere, süreçte yer alan ilgili şirket ve kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine ve devletin ilgili kurumlarına çok büyük sorumluluklar düşüyor. İnşaatlarda kurallara uygun zemin, malzeme ve yöntemlerin kullanılması, kontrol ve denetim mekanizmalarının ve gerekli yaptırımların tavizsiz bir şekilde işletilmesi önem taşıyor.

AFET RİSKLERİYLE TOPYEKÜN MÜCADELE ŞART

Başta depremler olmak üzere afet risklerinin bilimsel yöntemlerle analiz edilmesi, ortaya konulması, bu riskleri azaltacak genel ve yerel bazlı planların hazırlanması, riskli binaların dönüşümünü sağlayacak çalışmaların bir an önce tamamlanması şart görünüyor. Afetlerle mücadele için ahlakı temel alan bilinçli ve topyekün bir mücadele büyük önem taşıyor. Bu nedenle bu alanda toplumsal bilinç ve farkındalığı artıracak yeni yöntemler bulunması, kurallar geliştirilmesi, güvenli yaşam kültürünün yaygınlaştırılması gerekiyor.

Birçok ülkenin başardığı gibi artık ülkemizde de depremleri binalar yıkılmadan, can kayıpları yaşanmadan atlatabilecek bir seviyeyi yakalamamız çok önemli. Bu amaca yönelik her türlü imkan ve teknolojinin bulunduğu günümüzde benzer büyük acıları yaşamadan bu dönüşümü en hızlı şekilde sağlamak yaşamsal önem taşıyor.

Gürdoğan Yurtsever

Mevzuat Uyum Derneği Başkanı

yurtsever@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası