Son Haberler
composite of hand drawing question mark graphic over yellow background

Derin sorular sorma sanatı…

– Dilin evrim için bir araç olarak oynadığı rolün temelinde bir ifade biçimi vardır: Soru… Sorular, en paslı kilitleri açan anahtarlardır. Sorular yeni bilgileri ortaya çıkartabilir ya da sadece zaten bilineni destekleyebilir. Derin sorular sorma sanatı, kesin olarak bildiğimiz, bildiğimizi düşündüğümüz ya da bildiğimizi iddia ettiğimiz ve bilmediğimiz şeyleri ortaya çıkartmamızı ve incelememizi sağlar.

Derin sorular, etrafımızdaki dünyayı sorgulamamızı, kişisel önyargılarımızı anlamamızı ve hesaba katmamızı ve çevremizle ilgili birden fazla seçenekli açıklamayı derinlemesine görebilmemizi sağlar. İster rahatlatıcı bir şekilde destekleyici, ister hoş bir şekilde rahatsız edici olsunlar, yeniliği keşfetmemizi, yeni anlamlar kurgulamamızı ve tanıdık olanı çarpıtan, tanıdık olmayanı sıradanlaştıran bilinç sıçramalarını kolaylaştırmamızı sağlarlar.

Derin soruların kaynağını bulmak için nereye bakmalıyız? Sıradan olanı anlamlı olandan nasıl ayırabiliriz? Bilgi elde etmek zor olabilir. Bazen bilinenle engellenmemiş masum bir soru sormak, odadaki en zeki kişinin sorduğu en anlaşılır sorudan daha aydınlatıcı olabilir. Peki sorular, gizlediklerinden daha fazlasını ortaya çıkaracak şekilde nasıl oluşturulmalıdır?

– Herhangi bir durumda hangi soruları soracağınızı bilmenin bir sanatı vardır, bu da gerçekte neler olup bittiğine dair anlayışınızı geliştirmek için bilmeniz gerekenler hakkında ilgili bilgileri sistemsel sorular ile yüzeye çıkarmanıza yardımcı olacaktır ve böylece siz ve başkalarının koşullar altında nasıl ya da ne şekilde hareket edebileceğini ölçebilir, değerlendirebilir ve hareket etmesi gerektiğini stratejik sorular ile  belirleyebilirsiniz.

– Şüphe, bilgeliğin kaynağıdır ve kesinliği bir süre sürüncemede bırakmak ödüllendirici olabilir. Gerçekliğin odak noktasında yerinde yöneltilmiş uygun bir soru, olası yanıtların labirentinde kaybolma olasılığı yüksek olduğu için, bir dizi “doğru” yanıttan her zaman daha yararlı olacaktır. Ayrıca, yanıtları amansızca ve farklı bakış açılarından sorgulayarak sıradan “yanıtların” ötesinde bir şey keşfetme olasılığı daha yüksektir.

Dil, özellikle dil aracılığıyla gerçekliğimizi tanımlamamız ve iletişim yeteneğimiz, türümüz tarafından şimdiye kadar tasarlanmış en faydalı evrimsel teknolojidir. Dilin evrim için bir araç olarak oynadığı rolün temelinde bir ifade biçimi vardır: Soru… Sorular, en paslı kilitleri açan anahtarlardır. Zarif ve içgörülü, sıradan ve alakasız, kışkırtıcı ya da yanıltıcı olabilirler. Sorular yeni bilgileri ortaya çıkartabilir ya da sadece zaten bilineni destekleyebilir.

Derin sorular sorma sanatı, kesin olarak bildiğimiz, bildiğimizi düşündüğümüz ya da bildiğimizi iddia ettiğimiz ve bilmediğimiz şeyleri ortaya çıkartmamızı ve incelememizi sağlar. Hatta şu an için esasen bilinemeyen bilgileri bile ifade edebilir. Sorular, uzgörü alanındaki gerçek değer olan ilgi çekici anlatılar oluşturma yetkinliğimizin kaynağıdır.

YOĞUN BİR ŞEKİLDE DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORUŞTURMALAR

Burada herhangi bir eski bilinen sorudan bahsetmiyoruz, ancak şu amaçlarla tasarlanmış yoğun bir şekilde düşündürücü soruşturmalardan bahsediyoruz: Bilinebilir olan ama henüz bilinmeyen şeyleri ve hâlâ kafamızı karıştıran büyük gizemleri de dahil edip, kestirimlerde bulunmak ve bunu açığa çıkarmak. Bildiğimizi varsaydığımız şeylerin geçerliliğini test etmek. Buna, şeylerin nasıl çalıştığına dair kavramlar ve daha sonra insan işlerini yönetmek, organize etmek ve idare etmek için topluma dayattığımız kurallar da dahildir.

ÖZLÜ SORULAR, FARK YARATAN KONUŞMALARA YOL AÇAR

Çeşitli olayların ve deneyimlerin çoğulcu dünyasını nasıl bildiğimizin ve yorumladığımızın temellerini sorgulamak. Bu derin sorular, etrafımızdaki dünyayı sorgulamamızı, kişisel önyargılarımızı anlamamızı ve hesaba katmamızı ve çevremizle ilgili birden fazla seçenekli açıklamayı derinlemesine görebilmemizi sağlar. İster rahatlatıcı bir şekilde destekleyici, ister hoş bir şekilde rahatsız edici olsunlar, yeniliği keşfetmemizi, yeni anlamlar kurgulamamızı ve tanıdık olanı çarpıtan, tanıdık olmayanı sıradanlaştıran bilinç sıçramalarını kolaylaştırmamızı sağlarlar. Zamanla, doğru soruları doğru zamanda ve farklı mantıksal düzeylerde sormak, yaşamın tüm karmaşıklığındaki ilişkiler ve nedensel faktörler hakkında daha derin bir anlayış ile sistemsel zekaya dönüşür. Gözlem, açıklama, hesaplama ve doğrulamayı içeren bu yinelemeli pratik, daha sonra büyük önem taşıyan konulara dikkat çekmek için kullanılabilir. Özlü sorular, gerçekten önemli sorular sormak, fark yaratan konuşmalara yol açar. Bu, neyin apaçık ve neyin apaçık olmadığı hakkındaki düşüncelerimizi değiştirerek gerçekleşir.  Farklı, eleştirel ya da yaratıcı bir şekilde düşünmek, algılarımızın dünyasına yeni pencereler açmanın ve ilgisizlik, gelenek ve cehalet üzerine yeni ışık tutmanın anahtarıdır.

SORULAR, NASIL OLUŞTURULMALI?

Ancak derin soruların kaynağını bulmak için nereye bakmalıyız? Sıradan olanı anlamlı olandan nasıl ayırabiliriz? Bilgi elde etmek zor olabilir. Bazen bilinenle engellenmemiş masum bir soru sormak, odadaki en zeki kişinin sorduğu en anlaşılır sorudan daha aydınlatıcı olabilir. Peki sorular, gizlediklerinden daha fazlasını ortaya çıkaracak şekilde nasıl oluşturulmalıdır?

Genel olarak, derin sorular sorma sanatıyla ilgili üç ilke var:

1.Derin sorular genellikle paylaşılan dünya görüşümüz (ya da neyin doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü olduğuna dair inançlarımız gibi…) ve bu dünya görüşlerinden önemli ve maddi olarak ortaya çıkan yasalar ve kabul görmüş kurallar, olaylar, modeller ve süreçler hakkında daha fazla bilgi edinme arayışından kaynaklanır.

Örneğin: Bu koşulların / durumların devam etmesine izin veren inançlarımızda ne var? Olayların bu şekilde ortaya çıkmasına neden olan temel akımlar nelerdir?

2.Meraklı olmak genellikle itici güçtür, özellikle de kişisel olarak deneyimlenen değişimin değişen dinamikleriyle çelişen bağlamsa kanıtlara meraklı olmak.

Örneğin: Ne olması gerektiğine dair anlayışımızla çelişen ne oluyor?

Neden böyle?

3. Hemen anlam ifade eden ya da kafa karışıklığına neden olan kalıpları aramak ve sorulması gereken en kritik sorulardan bazılarını ortaya çıkartabilmek.

Örneğin: Daha önce görmediğimiz önemli kalıpları, eğilimleri, kesintileri

Ya da yapısal değişiklikleri belirleyebilir miyiz? Bunları daha önce nasıl gözden kaçırmış olabiliriz?

HANGİ SORULARI SORACAĞINIZI BİLMENİN BİR SANATI VAR

Açıkçası, herhangi bir durumda hangi soruları soracağınızı bilmenin bir sanatı vardır, bu da gerçekte neler olup bittiğine dair anlayışınızı geliştirmek için bilmeniz gerekenler hakkında ilgili bilgileri sistemsel sorular ile yüzeye çıkarmanıza yardımcı olacaktır ve böylece siz ve başkalarının koşullar altında nasıl ya da ne şekilde hareket edebileceğini ölçebilir, değerlendirebilir ve hareket etmesi gerektiğini stratejik sorular ile  belirleyebilirsiniz.

EN İYİ SORULAR, “AÇIK SORULAR”DIR

Herhangi bir karmaşık durumda, başlangıçta sorulacak en iyi sorular doğası gereği “açık” sorulardır. Açık sorular, basit, doğrudan “evet” ya da “hayır” cevapları olmadığı için yapılandırılmamış ve dağınık olarak düşünülebilir. Ancak aksine, bol miktarda (bazen çatışan) bakış açısı ve temel varsayımlar ortaya çıkarma eğilimindedirler. Bundan olumsuz etkilenmeyin. Karmaşık durumlar hakkında yalnızca kaos ve karmaşanın içinde yavaşça gezinmeye izin vererek yararlı bir anlayışa ulaşabilirsiniz. Çeşitli insanlardan bilgi arayın. Uzman olmayanların yanı sıra araştırılan durumla yakından ilgili olanları da dahil edin. Düşünülenin aksine, en değerli öneriler, yorumlar ve yenilikçi fikirler genellikle uzmanlardan değil, bu insanlardan gelir!

PRATİK OLARAK MOTİVE EDİLMİŞ “KAPALI SORULAR” SORMALISINIZ…

Ortaya çıkan bilginin, neyin önemli neyin sadece ayrıntı olduğunu anlamaya başlamadan önce, oturması ve süzülmesi gerekir. Ancak “açık” sorular sorarak “genel resmi” algılayabildiğinizde, daha doğrudan ve pratik olarak motive edilmiş “kapalı” sorular sormaya başlamalısınız: Ne yapacağız? Kimin dahil olması gerekiyor? Maliyeti ne olacak? İlerlemeyi nasıl izlemeliyiz? Hangi önlemler önemlidir?…

Bu konuda yardımcı olan birçok araç vardır. Değerlendirici Sorgulama (Appreciative Inquiry), katılımcıların topluluklarında, kuruluşlarında ya da takımlarında var olan güçlü yönleri, avantajları ya da fırsatları ortaya çıkarmalarına yardımcı olmak için sorular ve iletişim kullanan bu tür olumlu bir araçtır. İlk sorular farklıdır. Şu anda olanın en iyisi nedir?, Olabilecek olanın en iyisi nedir? gibi sorular sorgulamayı açarken, Şu anda olması gerekenin en iyisi nedir?, Olabilecek olanın en iyisi nedir? gibi sorular yakınsaktır ve açıkça tanımlanmış bir soruya detaylarına girerek en iyi ya da doğru cevabı elde etmeye yöneliktir.

FARKLI MERCEKLERLE, FARKLI TÜRDE SORULAR…

Farklı merceklerle, farklı bilgiye bakıldığında çok farklı türde soruları tetikleyebiliriz. Bu bağlamda, çok faydalı bir diğer araç, farklı soru türlerinin çok farklı sorgulama seviyelerini ortaya çıkardığı klasik ‘buz dağı’ morfolojik analiz modelidir. Bu yöntem, problemi parçalara ayırıp, her bir parça için farklı çözümler ve kavramlar üretmeyi ve ardından bu farklı çözümlerin bileşimlerini değerlendirmeyi içerir. Bu konuşma seviyelerinde gezinmek, herhangi bir durumun belirsizliklerine derinlemesine dalmamızı sağlar, böylece gözlemlediğimiz şeyin ne olduğunu ve elbette ne olmadığını da çok daha iyi anlayabiliriz.

Tıpkı uzgörü alanının geçmiş, şimdiki ve potansiyel durumlara ilişkin geleceklerle ilgili bilgiye erişmesi gibi, uzgörü uygulayıcıları (fütüristler) da oldukça belirgin soru kümeleri etrafında çok özel bir uzmanlık geliştirme eğilimindedir. En başarılı uzgörü uygulayıcılarının, bir durumu ya da sorunu ve inceledikleri ekosistemin bir modeline nasıl uyduğunu hızla anlama konusunda bir yetkinlikleri vardır. Sanki havayı koklayıp odaklanılan sistemin doğruluğunu ya da aksini anında anlayabiliyorlarmış gibi. Bunu nasıl yaparlar? Nasıl bir beceridir ? Öğrenilebilir mi?

ŞÜPHE, BİLGELİĞİN KAYNAĞIDIR, ÖDÜLLENDİRİCİ OLABİLİR

Aslında bu bir gizem değil. Belirsizlik ve çoklu anlamlılığı tanımlayabilmek ve sağlıklı bir şüphecilik bunun temelini oluşturur. Şüphe, sıklıkla söylendiği gibi, bilgeliğin kaynağıdır ve kesinliği bir süre sürüncemede bırakmak ödüllendirici olabilir. Gerçekliğin odak noktasında yerinde yöneltilmiş uygun bir soru, olası yanıtların labirentinde kaybolma olasılığı yüksek olduğu için, bir dizi “doğru” yanıttan her zaman daha yararlı olacaktır. Ayrıca, yanıtları amansızca ve farklı bakış açılarından sorgulayarak sıradan “yanıtların” ötesinde bir şey keşfetme olasılığı daha yüksektir.

Bu, tüm sistemin bir “modelinin” ortaya çıkabileceği doğru insanlara doğru soruları sormak meselesidir. Aşırı karmaşık prosedürleri bir kenara bırakıp sanatın kendisine odaklanmak elbette pratik gerektirir. Ancak, kafalarında farklı bakış açıları tutup ayrıntıyı gerçekten ayırabilir ve yüzeysel olayların önemsiz sıkıcı anlatımı ya da tekrarlayan dizisi yerine; daha derin, gerçekten önemli olan ve daha temel olan soruları sormayı öğrenebilirlerse, hemen hemen herkes yetkin bir uzgörü uygulayıcısı yolculuğuna başlayabilir.

Kamil Kazım SARI

sari@turcomoney.com

 

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası