Kurdaki ani değişimler yatırım yapan büyük sanayici ve işadamlarının uykusunu kaçırıyor. çünkü dolar kurundaki yükselişle yaşanan kayıp, kazançtan çok daha fazla etkili oluyor.
Doların son zamanlarda dengesiz bir şekilde yükselmesi istikrarlı büyüyen, yatırım yapılabilir notu alan ve genişleyen Türkiye ekonomisi için önümüzdeki en önemli risklerden biridir. Dünya küreselleşme ile birlikte küçülürken, ülke ekonomileri de birbirilerinden daha çok etkileniyor ve bu durum ekonomi yönetiminin; sadece iç dengeleri değil, dış dengeleri de gözetmesi zorunluluğunu beraberinde getiriyor.
Dolar kurundaki yükselişin dünyada yaşanan ekonomi politikalarıyla doğrudan bir ilişkisi vardır. Her ne kadar bu politikalara müdahale şansımız az olsa da, kendi içimizde bazı tedbirler almamız gerektiği çok açık. öncelikle, döviz kurunun artışı cari açığı kapatacaktır düşüncesi Türkiye için çok geçerli değildir maalesef. İthalatının büyük bölümünü petrol üzerine yapan bir ülke olmamız dolayısıyla, petrol fiyatlarındaki artış bizleri daha çok ilgilendiriyor.
Bunun yanı sıra Türkiye ihracatını, ithalata dayalı hammadde ile yapıyor ve dolayısıyla döviz kurundaki artış bizleri, kısır bir döngü içine sokuyor.
Hızlı kur değişimlerinin ülkede yatırım yapan büyük sanayici ve işadamlarının uykusunu kaçırdığını hepimiz biliyoruz ve bunu yaşıyoruz. çünkü dolar kurundaki yükselişle yaşayacağımız kayıp, kazancımızdan çok daha fazladır. Dolar kurunun ani yükselmesi ile birlikte başta ithal edilen malların fiyatlarının TL karşılığı artmakta ve dolayısıyla ithalatçıların üzerine büyük bir yük binmekte. Bunun yanı sıra özel sektörün borçlanmasının dolar cinsinden olduğu da verilerle ortaya konmaktadır. 2011 yılının birinci çeyreği itibariyle, özel sektörün toplam dış borç stoku 193 milyar dolardır. Bu borcun 70.6 milyar doları yani yüzde 37’si kısa vadeli borçlardan oluşuyor.
Merkez Bankası verilerine göz attığımızda, 2011 yılı Temmuz ayı itibariyle özel sektörün kısa vadeli dış borcu 79.2 milyar dolara ulaşmış görünüyor. Dolayısıyla tehlikenin ne denli büyük olduğunu bu rakamlara bakarak çok net bir şekilde görebiliriz. En büyüğünden, en küçüğüne kadar bütün özel sektörün kredilerini ödeyememesi durumunda yaşanacak kriz, bankacılık sektörünü ve bütün dengeleri tekrar altüst edebilecek seviyede bir kriz olabilir.
Hızla büyüyen ve yatırım yapılabilir notları alan ülkemiz ekonomisi, her ne kadar olumlu seyretse de önümüzde duran ciddi problemleri de görmezden gelmememiz gerekiyor. Rehavete kapılan bir ekonominin, tıpkı Yunanistan gibi ciddi problemler yaşaması kaçınılmaz olabilir. Ekonomi yönetimimizin gerekli tedbirleri almak için çok sıkı çalıştığını biliyorum. Ancak zaman açısından her geçen gün aleyhimize işliyor olabilir. önemli olan zamanında ve doğru müdahale edebilmektir.
Tarkan KADOOĞLU
kadooglu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.