Son Haberler

Dolarizasyon nasıl önlenir?

*Türkiye ekonomisinin aktörlerinin neredeyse tamamı az veya çok oranda döviz üzerinden finansal-parasal işlemler gerçekleştiriyor. Ulusal paramız değer ölçüsü olma ve değer saklama işlevlerini yerine getirmekte sahip olması gereken itibarı kaybetmeyi sürdürüyor.

*Uzun lafın kısası: Enflasyonu ihmal edilebilir bir düzeye (örneğin yüzde 2) düşürmeden ve orada istikrar kazanmasını sağlamadan yapacağınız bütün tartışmalar gündelik ütopik tartışmalardır. Napolyon’un dediği gibi: Barut bittiyse diğer nedenleri bilmeye gerek yok!

*Ülkemizin Hazinesi de döviz cinsinden borçlanıyor ve devletin ihalelerinde dahi döviz cinsinden işlemler gerçekleştiriliyor. Ulusal parayı egemenlik sembolü düzeyine yükselten devletimiz işlemlerinin önemli kısmında yabancı parayı tercih etmek durumunda kalıyor.

Para ikamesi veya daha popüler bir kavram olarak dolarizasyon Türkiye’nin ekonomi tartışmaları gündeminin önemli başlıklarından birisi… Genellikle ütopik çözüm önerileriyle birlikte ele alınan bu konunun nasıl kavranması gerektiği üzerinde pek fazla düşünülmez.

Ütopik dememin nedeni yapısal bir ekonomik olgunun ve onun ortaya çıkardığı sorunların kerameti kendinden menkul ahlaki önermeler aracılığıyla çözülmesinin imkan dahilinde olduğunun düşünülmesidir. Gerçekten de “Türk insanı kendi ulusal parasından neden uzaklaşmaktadır?” önemli bir sorudur. Ancak, sadece döviz bürolarından veya kuyumculardan döviz alanlar üzerinden bu sorunsal ele alınmaya çalışılacak olursa, bırakın tedaviyi teşhisin dahi yakınına yaklaşmak mümkün olmaz.

MEVDUATIN YARISINDAN FAZLASI DÖVİZ CİNSİNDEN

Öncelikle TCMB tarafından haftalık olarak yayınlanan Para ve Banka İstatistikleri ele alınabilir. Buradaki verilere göre, 11 Eylül 2020 itibarıyla, bankacılık sistemimizde 1 trilyon 520 milyar TL tutarında ulusal para cinsinden mevduat varken, yabancı para cinsinden tutulan döviz tevdiat hesaplarının tutarı 1 trilyon 630 milyar TL’ye ulaştı. Kısacası yurtiçinde yerleşiklerin mevduatlarının yarısından fazlası döviz cinsindendir.

Sorunun ilk tespit edildiği yer burasıdır: Tasarrufçular (bireyler ve şirketler) ulusal paradan daha fazla dövize yönelmişler. Bunun üzerine yastık altı olarak tabir edilen kayıt dışı döviz ve altın birikimlerini, yurtdışından henüz yurda transfer edilmeyen çeşitli yabancı para gelirlerini ve sermaye birikiminin yurt dışı finansal imkanlarda (off-shore dahil olmak üzere) tutulan tutarları eklediğinizde çok daha yüksek sayılara rahatlıkla ulaşılacak.

KREDİ KULLANANLAR DA DÖVİZ ÜZERİNDEN KREDİLERE TALEP GÖSTERİYOR

Ancak, istatistiklerde daha fazla bilgi var. Örneğin verilen yurt içi kredilerin 2 trilyon 268 milyar TL kadarı ulusal para cinsinden iken, 1 trilyon 75 milyar TL tutarındaki kısmı yabancı para cinsindendir. O halde denilmelidir ki sadece tasarrufçular değil kredi kullananlar da döviz üzerinden kredilere talep göstermektedirler.

Devam edelim; yine aynı istatistiklere göre, bankacılık sisteminin menkul değerleri içinde 585 milyar TL tutarında ulusal para cinsinden ve 393 milyar TL cinsinden yabancı para cinsinden yurt içi menkul değerler görünüyor. Bunun anlamı, bankalarımızın yurt içinde döviz cinsinden ihraç edilmiş menkul değerlere ciddi tutarları plase etmiş olmalarıdır.

ÜLKEMİZİN HAZİNESİ DE DÖVİZ CİNSİNDEN BORÇLANIYOR

Ve bu menkul değerler içerisinden en büyük payı da 323 milyar TL tutarıyla Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili oluşturuyor. Buradan net bir biçimde anlaşılmalıdır ki bankalarımız, tasarrufçular ve kredi müşterilerimiz dışında ülkemizin Hazinesi de döviz cinsinden borçlanıyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığının istatistiklerinde görülebileceği üzere devletimiz sadece yurtdışından döviz cinsinden değil, yurt içinde de döviz ve altın cinsinden iç borçlanmaya gidiyor.

İHALELERDE DÖVİZLİ İŞLEM NORMAL KABUL EDİLİYOR

O halde şunu söyleyebiliriz: Türkiye ekonomisinin aktörlerinin neredeyse tamamı az veya çok oranda döviz üzerinden finansal-parasal işlemler gerçekleştiriyor. Döviz cinsinden yapılan kira sözleşmeleri ve benzeri durumlarda ortaya çıkan kontratlar bunların dışında yer alıyor.

Hatta döviz cinsinden yapılan anlaşmalar o kadar yaygınlaşmıştır ki, devletin ihalelerinde dahi döviz cinsinden işlemler gerçekleştirilmekte ve bunlar neredeyse normal kabul ediliyor.

DEVLETİMİZ DAHİ İŞLEMLERİNİN ÖNEMLİ KISMINDA YABANCI PARA TERCİH EDİYOR

Burada çok net olarak ifade edilebilir ki, ulusal paramız değer ölçüsü olma ve değer saklama işlevlerini yerine getirmekte sahip olması gereken itibarı kaybetmiş ve kaybetmeyi sürdürmektedir.

Hatta bu süreç o dereceye ulaşmıştır ki, ulusal parayı ortaya çıkartan ve onu ulusal bir egemenlik sembolü düzeyine yükselten devletimiz dahi işlemlerinin önemli denilebilecek bir kısmında yabancı parayı tercih etmek durumunda kalıyor.

PARANIN İTİBARLI OLABİLMESİ İÇİN DEĞERİNİ KORUYABİLMESİ GEREKİR

Değer ölçüsü olma ve değer saklama işlevlerinde karşımıza çıkan bu erozyon esas itibarıyla paranın vazgeçilmez bir özelliğiyle yakından ilintilidir. Bu işlevleri yerine getirebilmesi için veya başka bir biçimde ifade edelim paranın itibarlı olabilmesi için değerini koruyabilmesi gerekir.

Genellikle döviz kurlarının yükselişi üzerinden tartışılan bu konu bağlamında ihmal edilen hususa dikkat çekmek gerekir. Ulusal para öncelikle kendi iç değeri itibarıyla değerini koruyabilmelidir.

ENFLASYONU DÜŞÜRMEDEN BÜTÜN TARTIŞMALAR ÜTOPİKTİR

Uzun lafın kısası: Enflasyonu ihmal edilebilir bir düzeye (örneğin yüzde 2) düşürmeden ve orada istikrar kazanmasını sağlamadan yapacağınız bütün tartışmalar gündelik ütopik tartışmalardır.

Zamanınızı ve enerjinizi kaybetmenin yanı sıra bir türlü iktisat zihniyetinizde yer etmiş dilemmaları da olduğu gibi yerlerinde bırakmış olursunuz. Napolyon ile ilgili anlatılan bir rivayettir: Barut bittiyse diğer nedenleri bilmeye gerek yok! O halde şöyle söyleyelim: Paranız sağlam para değilse diğer tüm iktisadi değişkenler gelip geçicidir.

Doç. Dr. Ertuğrul Kızılkaya

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

kizilkaya@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası