Dünya devleriyle büyüyoruz!

Ortak iş yapma kültürünü içselleştirerek başarıyı yakalayan holding; havada, karada ve denizde yürütülen çılgın projelerle, Türkiye’ye marka değeri katıyor. 1976 yılında kurulan AKFEN, istikrarlı büyümenin ardından 1999 yılında bütün şirketlerini ‘Holding’in çatısı altına topladı ve daha etkin bir yönetim anlayışına geçiş yaptı.

Ana faaliyet konuları arasında havalimanı, inşaat, liman yapım, yatırım işletmeciliği, enerji, otelcilik ve diğer altyapı yatırımları ile gayrimenkul yatırım projelerinin geliştirilmesi bulunan Akfen Holding; sanayi tesisleri, doğalgaz şebekeleri ve şehir dağıtım sistemleri, çevre koruma ve altyapı tesisleri, çelik konstrüksiyon ve konveyör üretimi, turizm yatırım ve işletmeciliği, gümrüksüz satış mağazası işletmeciliği, yiyecek-içecek hizmetleri ile hidroelektrik ve doğalgaz enerji santralleri yatırımlarıyla enerji alanlarında faaliyetler yürütüyor. Akfen son olarak İDO ihalesini kazandı ve yatırımlarına bir yenisini ekledi.

Yurtiçi ve yurtdışında yürüttüğü önemli projelerle ses getiren, Türkiye’deki en önemli gruplardan biri olan Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’a, başarıyı nasıl yakaladıklarını sorduk. Hedefe ulaşmakta kararlı politikalar yürüterek, istikrarlı bir trend ortaya koyması nedeniyle, yurt dışında “çılgın Türkler” olarak da nitelendirilen Holding Yöneticileri, güven veren kararlarıyla hem kendilerinin, hem de Türkiye’nin marka değerini her geçen gün biraz daha arttırıyor. İşte Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ve sorularımıza verdiği yanıtlar:

• Enerji sektöründe faaliyetleriniz var. Türkiye’nin enerji politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Holding olarak enerjide nerede konumlanmayı planlıyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılının kutlanacağı 2023 yılında, toplam 500 milyar dolar ihracat hedefinden bahsediliyor. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin 2023 yılında 500 milyar kwh elektrik tüketeceği tahmin ediliyor. Bugünkü altyapı sistemiyle bunun mümkün olduğunu söylemek çok zor. önümüzdeki yıllarda kapasite artırımı konusunda birçok alanda yeni altyapı projelerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. özellikle enerji de bu alanların başında geliyor.

Akfen olarak, bu yıl HES yatırımlarında 140 MW civarında işletmeyi devreye sokmayı hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda Nisan ayının ilk haftasından itibaren yılda 94.47 GWh enerji üretmeyi hedeflediğimiz Kayseri’deki çamlıca HES ve 48,77 MW kurulu güce ve 224 GWh yıllık enerji üretimine sahip Mersin-Anamur’daki OTLUCA I HES üretime başladı. Ayrıca toplam 24,01 MW kurulu güce ve 86,13 GWh yıllık enerji üretimine sahip Sivas’taki Saraçbendi HES projemiz Mayıs ayının ilk haftasında üretime başladı.

Mayıs ayının son haftasında faaliyete geçen Karasu 1 HES’in de faaliyete geçmesiyle beraber toplam 95,1 MW kurulu güce ve yıllık 400,23 milyon kWs enerji üretim kapasitesine sahip toplam 5 adet hidroelektrik santrali faaliyete geçmiş oldu. Hedefimiz ise, 2012 yılında toplam 250 MW enerji üretimi ulaşmış olmak. Bunun yanı sıra bu yıl için 100 MW santralinde çED raporunu aldık. Yine çoruh Nehri üzerinde yapmayı planladığımız Laleli projesinin de temellerini bu yıl atmayı planlıyoruz.

• 2010 yılı holding cirosu, kârlılığı, çalışan sayısı nedir? 2009 yılında bu rakamlar neydi, yüzde kaçlık bir değişim yaşandı?

2010 yılında Akfen Holding konsolide gelirleri 2009 yılına kıyasla aynı seviyelerde gerçekleşerek, yaklaşık 1 milyar TL oldu. Holding çatısı altında yer alan en önemli iştiraklerden Mersin Uluslararası Limanı’nda gelirler %27 civarında arttı. Holding’in konsolide FAVöK rakamı % 44 artış göstererek 2009 yılındaki 129 milyon TL seviyelerine karşılık, 2010 yılında 186 milyon TL olarak gerçekleşti.

Bu büyümede en önemli etken iki önemli iş kolu olan MIP Mersin Uluslararası Limanı (“MIP”) ve TAV Havalimanları Holding’deki (“TAV”) güçlü FAVöK büyümesi oldu. Bu pozitif gelişmelere paralel olarak FAVöK marjı da %14.1 düzeyinden, %18.6‘ya yükseldi. Holding’in sürdürülen faaliyetlerden elde edilen net kârı bir önceki yıla kıyasla % 328 artış gösterdi ve 95 milyon TL seviyelerinde oldu. Net kar 2010 yılında 112 milyon TL oldu. 2010 sonu itibarıyla holding çatısı altındaki çalışan sayısı % 51’lik bir artışla; 15.284 kişiden 23.109 kişiye yükselmiştir.

• 2010 yılı iş sonuçları 2011 yılı hedef ve stratejilerinize nasıl yansıdı?

Akfen Holding 2010 yılı Mayıs ayında gerçekleştirilen birincil halka arz ile İMKB’de işlem görmeye başladı ve Kasım ayında 2010 yılında yurtdışı kurumsal yatırımcıya yapılan en büyük hisse senedi ihraçlarından birini gerçekleştirdi. Halka açık bir şirket olarak kurumsallaşma ve operasyonel ve finansal şeffaflık yönünde önemli adımlar attık.

MIP, TAV gibi hızla büyüyen iştiraklerimiz ve 2011 yılında hızla devreye aldığımız hidroelektrik santrallerimiz, su dağıtım ve pis su arıtma imtiyazları üzerinde yoğunlaşmış TASK ve otel sayısını hızla artıran Akfen GYO 2011 yılında gelir ve karlılığımızı artıracak ve sermayemizi kuvvetlendirecek. Şirketlerimizi halka açma stratejimiz Akfen GYO ile devam etti.

Şirketin büyüme stratejisine paralel olarak yeni projeler gerekli olan sermaye halka arzdan sağlanan 105 milyon TL gelir ile karşılanacak. önümüzdeki yıllarda gerek Akfen Holding iştiraklerinin gerekse de iştiraklerimizin, iştiraklerinin halka açılmasına çok sıcak bakıyoruz.

• 2011 yıl sonu hedefleriniz nedir? Holding cirosu, kârlılığı ve çalışan sayısı anlamındaki hedefleri paylaşır mısınız? Bu yıl holdingi büyütecek alanlar neler olacak?

2011 yılı ilk çeyrek’te tüm iştiraklerimizde ciddi büyüme kaydedildi ve hem bu trendin devamı, hem de yatırımları tamamlanan projelerin 2011 içinde gösterecekleri pozitif katkı ile ciro ve FAVöK seviyelerinde çift haneli artışlar bekliyoruz. Artan iş hacmimiz çalışan sayısında artışı beraberinde getirecek. Diğer yandan 2011 senesi içinde kapanışının gerçekleşeceğini ön gördüğümüz İDO ihalesi ile birlikte inorganik büyüme de sağlanmış olacak.

Ayrıca, otoyol ve köprü özelleştirmelerinin 2011 içinde ihaleye çıkılması durumunda Holding olarak takipçisi konumunda olacağımız bilinen bir durum.

• İbis ve Novotel’ler yurt dışında standartları çok belirgin olan oteller, peki sizi bu markalarla iş birliğine teşvik eden sebepler neydi?

Türkiye’de otelcilik sektörünün hem talep, hem de arz açısından sürekli bir büyüme ivmesi yakaladığı görülüyor. Ancak, iş sebebiyle seyahat eden kesime hitap eden çok fazla seçenek bulunmadığı görülüyor. Ekonomik segmente hitap eden şehir otelciliği alanında ciddi bir açık var.

Anadolu’dan, İstanbul’a gelen ve pahalı olmaları nedeniyle lüks otellerde kalamayan birçok iş adamı oluyor. Yine İstanbul’dan, Anadolu’ya giden ve belli standardı olmayan otellerde kalmak zorunda bulunan iş adamları var. Bu iş adamları kurumsal ve marka yapısı olan uygun otellerde kalmak istiyorlar. Biz de özellikle bu kesime hitap eden oteller yapmak istiyoruz.

Anadolu’da; Diyarbakır ve Van gibi büyük şehirlerde otel yatırımlarına devam etmeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra, İstanbul’da çok fazla ihtiyaç var. Yapabileceğiz kadar otel yapmak istiyoruz; otellerimizin işletmecisi ve uzun dönemli kiracısı olan Avrupa’nın en büyük zincir otel grubu Accor’un da bu yönde talebi var.

• Turizm yatırımlarında ne gibi yenilikler hedefliyorsunuz, yeni otel projeleriniz var mı?

Akfen GYO olarak şehir otelciliği alanına odaklanıyoruz. Türkiye’de 3 ve 4 yıldızlı şehir otelciliğinde önemli bir açık bulunuyor. Ancak otele uygun arsa bulmak çok zorlaştı. Arsa eskisi kadar kolay bulunmuyor. Bizim oteller orta sınıfa hitap ediyor. Geri dönüşü çabuk olmuyor. 2010 yılında Akfen GYO’nun, KKTC’deki Mercure Otel de dahil olmak üzere işletmeye alınan otel sayısı iki katına yükselerek 10’a, oda sayısı da yüzde 69. 5 oranında artarak 1043’ten 1768’e ulaştı.

2012’nin ilk yarısında Esenyurt, Adana ve İzmir’de olmak üzere üç yeni Ibis Otel faaliyete geçecek. Rusya’da inşaatı devam eden iki Ibis Otel yatırımımız da 2011 yılında tamamlanıp işletmeye alınacak. Ayrıca Kaliningrad ve Moskova’da inşa edilecek Ibis Otelleri’nin de proje ve ruhsat çalışmaları devam ediyor.

• Akfen GYO’yu halka açtınız. Halka arzlarda yeni şirketlerinizi de görecek miyiz?

Halka arzdan sağlanan fon şirket öz kaynaklarını daha da güçlendirdi. Akfen GYO’nun halka arzından sağlanan fonu planlanan yeni otel projelerinin finansmanı için kullanacağız. Diğer şirketlerimizi de yavaş yavaş İMKB’ye getirebiliriz. Sermaye piyasalarına çok sıcağız.

• Ortaklarınızla İDO ihalesini aldınız. İDO’nun, Akfen’in ulaşım sektöründeki varlığına ne tür katkılar sunmasını bekliyorsunuz?

İDO genç, potansiyeli olan ve henüz gelişimini tamamlamamış bir şirket. çok iyi bir hizmet kalitesi ortaya koymak için çalışacağız. İDO’yu büyütmek için yeni fikirler ve yeni oluşumlar ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda çok çabuk ve efektif bir şekilde gemi sayısının artırılması gerekiyor. çünkü iki yakada deniz trafiğini arttırmak İDO’nun görevi olacak. Son yıllarda Türkiye’de deniz ulaşımına ve raylı sisteme yapılan yatırımlar sınırlı kaldı.

özellikle Marmara Denizi’nde dolaşan 10 milyon insan Avrupa yakasında yaşıyor; Tekirdağ, Edirne, İstanbul’un batı yakasıyla beraber. Anadolu yakasında İzmit, Bursa, Balıkesir gibi illeri düşündüğünüzde 10 milyon insan da öbür tarafta yaşıyor. Dolayısıyla iki tane 10 milyonluk büyük şehir olarak düşünebilirsiniz. Bu iki şehir arasındaki bağlantıyı sağlayacaksınız.

Bence bu durum İDO’nun son derece önü açık bir şirket olduğunu gösteriyor. Ayrıca, İDO’nun feribotlarını otobüslerle birleştirerek, bir lojistik hat kurabiliriz. Böylelikle, Avrupa yakasından binen bir yolcu deniz otobüsüyle Bandırma’ya kadar gidip oradan da İzmir’e 3-4 saat gibi bir sürede geçebilir.

• Mevcut yatırımların dışında iş geliştirmeye de önem verdiğiniz biliniyor. Yeni geliştirilmiş projeler ve faaliyet alanları var mı?
  

Sürdürülebilir büyüme hedefiyle birkaç sektörde aynı anda faaliyet gösteren bir şirketiz. İmtiyaz yaratma konusunda da; Türkiye’nin lider şirketleri arasında yer alıyoruz. Bir fon gibi hareket ediyoruz. Bunun yanı sıra faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde öncü konumda olmaya önem veriyoruz. Küresel ortaklarla stratejik işbirliği oluşturma gücü ve yatırımlarıyla topluma ve ekonomiye değer yaratma hedefiyle hareket ediyoruz.
Akfen olarak, ömüzdeki dönemde sürdürülebilir, yenillikçi, karlılığın yüksek ve rakabetin az olduğu sektörlere yatırım yapma stratejisi doğrultusunda yeni alanlara girmeyi planlıyoruz. İş geliştirme anlamında sektörel bir ayrım yapmıyoruz. çünkü her türlü işi geliştirebilecek yetenekte olduğumuza inanıyoruz. Yeni sektör dediğimiz zaman ise, bilhassa devletin yaptığı özelleştirmeleri yakından takip ediyoruz. Oradan çıkabilecek assetlerle yakından ilgileniyoruz.

• Akfen sosyal sorumluluk projelerinde de aktif. London School of Economıcs’te açılan kürsü gibi başka üniversitelerde, örneğin turizm alanında kürsüler açmayı düşünüyor musunuz?

Akfen Holding’in başarısını sürekli kılan unsurların başında küresel ortaklarla stratejik işbirliği oluşturma gücünün yanı sıra yatırımlarıyla topluma ve ekonomiye değer yaratması geliyor. Her türlü hizmeti devletten beklemek yerine, eğitim alanında üzerimize düşeni yapmayı ilke edindik. Yurtdışında, dünyanın önde gelen üniversitelerinde Türkiye kürsüleri kurulması, ülkemizin tanıtım politikasının en önemli unsurların başında geliyor.

Akfen olarak, dünyanın en prestijli okullarında araştırma kürsülerinin kurulması ve Türkiye’nin tanıtımına yönelik önemli projelerde destek olabiliriz.

• Türkiye ekonomisi hakkında ileriye dönük beklentilerinizi paylaşır mısınız?

Türkiye’nin geleceğinde en önemli faktör siyasette, demokrasinin en üst seviyede devam etmesi olduğunu düşünüyorum. Bu istikrarın en üst düzeyde sürmesi halinde Türkiye’nin genç nüfusunun benzer ülkeler arasında çok büyük farklılıklar yaratacağına inanıyorum. Türkiye’nin çevresinin tabii kaynaklar açısından zengin ülkeler tarafından çevrilmiş olması ülkemizin şansını çok arttırmakta, böylesine bir coğrafyada Türkiye’nin fakir olma şansı yoktur.

HüLYA DENİZ – TURCOMONEY

hulya@kmedya.com