SAĞLIK BAKANI MEHMET MüEZZİNOĞLU:,
DüNYA, ŞİFAYI TüRKİYE’DE BULACAK
Avrupa, Ortadoğu, Asya, Afrika, çin, Rusya ve Hindistan’dan; kalp-damar cerrahi, estetik ve plastik cerrahi, göz cerrahi, fizik tedavi ve rehabilitasyon, nükleer tıp, ortopedi, travmalotoji ve diş-implant cerrahi işlemlerinden yararlanmak üzere ülkemize sağlık turizmi kapsamında insanlar geliyor. Kadim Anadolu topraklarıyla yeniden şifa merkezi haline gelen Türkiye, Dünya Sağlık örgütü’nün etkinlikleri ve birçok uluslararası sağlık kongresi, çalıştayı ve toplantısına ev sahipliği yapıyor. Şehir Hastaneleri ile Sağlık Serbest Bölgeleri projesi tamamlanınca Türkiye, sağlık turizminde lider ülke olacak.
Son yıllarda yıldızı parlayan sağlık turizminin aslında binlerce yıllık geçmişe sahip olduğunu, bu alanda yapılan bilimsel çalışmalardan biliyoruz. Termal suların iyileştirici etkisinin fark edilmesi ve tropik iklimin, kimi hastalıklara iyi geldiğine olan inanç, tedavi amacıyla bu bölgelere sağlık için seyahatlerin yapılmasını beraberinde getirdi. Kitle iletişim ve ulaşım araçlarının gelişmesiyle farklı coğrafyaları görme fırsatını yakalayan insanlar artık en büyük hazinleri olan sağlıklarını korumak, ya da iyileşmek için seyahat etmeye başladı. İnsanların iyileşme umuduyla başka ülkelerde şifa aramaları, bugün “Sağlık Turizmi” olarak tanımlanan bu girişimin kurumsal bir boyut kazanmasını sağladı. Her geçen gün önem kazanan sağlık turizmi, özellikle sağlık alanda gelişmiş ülkeler için önemli bir ihracat kalemi olmaya başladı. Bu nedenle hastaların tedavilerini kapsayan bu süreç, hızla gelişen bir sektör halini aldı.
Pazar ekonomisinin dikkatini çeken sağlık turizmi, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’ye de önemli fırsatlar sunuyor. Sağlık turizminin ekonomimize ve bölgedeki gücümüze kazandırabileceklerini göz önünde bulundurarak etkili politikalar belirlememiz gerekiyor. ülkemizin coğrafi konumu, iklimi ve kültürünün yanı sıra siyasi ve ekonomik istikrar sonrasında gelişen sağlık hizmetlerinin kaliteli ve uygun fiyatta olması büyük bir avantaj sağlıyor. Sağlık turizminde ülkemizin tabii avantajlarıyla birlikte bakanlığımız bünyesinde sağlık turizmini düzenleyen ve denetleyen bir birimin bulunması, bir başka artı olarak görülmeli. Bu da sağlık turizminin ülkemizde gelişmesine, hizmet almak isteyenlere ve bu sektörde yatırım yapmak isteyenlere ciddi bir güven veriyor. Dünyada bu yapıya sahip ender ülkeler arasında yer aldığımızı özellikle vurgulamak istiyorum.
Bakanlığımızın; sağlık turizmini destekleyen ve denetleyen uygulamalarının ülkemizi, dünyada sağlık turizminde lider konuma getireceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Bunun için dünyadaki gelişmeleri titizlikle takip edip, sürekli araştırmalar yapıyoruz. Kalite ve uluslararası standartlardan taviz vermeden kendimizi yeniliyoruz. Sağlık turizminin bütün branşlarındaki gelişmelerine entegrasyon sağlayarak, insan kaynağı efektifini en iyi şekilde kullanıyoruz. Burada bir parantez açmak istiyorum: Kaliteli hizmet verebilmeniz için öncelikle yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyarsınız. Sağlık alanında birikimi olan, yabancı dil bilen personellerinizin olması sağlık turizminde büyümenize ivme kazandıracaktır. Bu noktada özellikle üniversitelerimizin sağlık turizmiyle ilgili çalışmalar yapmalarını bekliyor ve ortaya konulan innovasyonlara son derece önem veriyoruz.
SAĞLIK SEKTöRüNDE BüYüK DEĞİŞİM YAŞANDI
Yazının başında da dikkat çektiğim gibi Türkiye, AK Parti hükümetleriyle birlikte sağlık alanında dünyada örneği görülmemiş bir değişime imza attı. özel, kamu ve üniversite hastaneleri ile çağın koşullarına uygun ve en modern imkânlarla en kaliteli sağlık hizmetini sunuyoruz. Bir zamanlar yurtdışına tedavi için hasta gönderen Türkiye, artık komşuları başta olmak üzere birçok ülkeden yüz binlerce hasta için şifa merkezi haline geldi. öyle ki titiz bir uzmanlık gerektiren spesifik ve kronik hastalıklar için Avrupa ülkelerinden on binlerce hasta ağırlıyoruz. Sadece bu yılın ilk 10 ayında 208 bin 583 yabacı (turist) misafirimiz kurumlarımızdan sağlık hizmeti aldı. Sağlık turizm kapsamında hizmet verdiklerimiz, bu rakamın önemli bir oranını oluşturuyor. Burada özellikle bir hususun altını çizmek istiyorum: Geçmiş yıllarda sağlık turizmi kapsamında ülkemize gelenlerin büyük bir kısmı termal tesislere (kaplıca) gidiyordu. Bugün ise ülkelerinde şifa bulamadıkları için modern tıbbın bütün imkanlarından yararlanmak adına yüzbinlerce insan ülkemizin kapısını çalıyor. Avrupa, Ortadoğu, Asya, Afrika, çin, Rusya ve Hindistan’dan; kalp-damar cerrahi, estetik ve plastik cerrahi, göz cerrahi, fizik tedavi ve rehabilitasyon, nükleer tıp, ortopedi, travmalotoji ve diş-implant cerrahi işlemlerinden yararlanmak üzere ülkemize sağlık turizmi kapsamında insanlar geliyor. Birkaç kalemde örnek verecek olursak; bu yılın ilk 10 ayında 14 bin 932 kişi göz hastalıkları, 12 bin 63 kişi ağız ve diş sağlığı, 12 bin 731 kişi ortopedi ve travmalotoji, 8 bin 412 genel cerrahi, 5 bin 734 kişi kardiyoloji, 3 bin 200 kişi nefroloji, 4 bin 214 kişi üroloji, bin 376 kişi ise göğüs cerrahi alanında bizden sağlık hizmeti aldı.
ŞEHİR HASTANELERİ VE SAĞLIK SERBEST BöLGELERİ
Sağlık alanındaki gelişmelere bir bütün olarak bakıldığında kadim Anadolu topraklarını geçmişte olduğu gibi insanlık için yeniden şifa kaynağı/merkezi haline getirdiğimizi söyleyebilirim. Bir başka ifadeyle dünya, şifayı Türkiye’de bulacak. Yakın bir zaman önce Sayın Başkanımızla birlikte temellerini attığımız Şehir Hastaneleri ile Sağlık Serbest Bölgeleri projesinin tamamlanmasıyla sağlık turizminde lider ülke olma yolunda önemli bir adım daha atmış olacağız. Türkiye, bu yıl Dünya Sağlık örgütü’nün etkinlikleri başta olmak üzere birçok uluslararası sağlık kongresi, çalıştayı ve toplantısına ev sahipliği yaptı. Kalite, markalaşma, destinasyon ve pazarlama gibi sağlık turizmini doğrudan etkileyen bu faktörler, söz konusu organizasyonların bütün aşamalarında kendisini gösterdi. Bunun yanı sıra, alt konularda spesifik çalıştaylar ve panellerin düzenlenmesi uluslararası sağlık alanındaki etkinliğimiz bir kez daha güçlendirdi.
ülkemiz ve sağlık sektörü için bu kadar önemli olan sağlık turizmi, hükümetimizin belirlediği 2023 vizyonunda da önemli bir yer tutuyor. Daha etkin bir şekilde hedeflere ulaşmak adına çok yönlü ve sonuç odaklı çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
Böylesi önemli bir konuda, kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle işbirliğini daha da güçlendirilmeliyiz.
Bu kapsamda yapılacak her türlü çalışmayı destekleyeceğimizi özellikle vurgulamak istiyorum. Son olarak geçtiğimiz ay EXP0 2020 adaylığı sürecinde İzmir’de önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Uluslararası Sergiler Bürosu’nun (BIE) 107 ülkeyi temsil eden delegeleriyle biraya geldik. “Herkes İçin Sağlık” temasıyla toplanan kurulda genel intiba, İzmir’in EXPO 2020’ye hazır olduğu ve bu yarışta birinciliği alması gerektiği yönündeydi. Sağlık alanında uluslararası düzeyde yapılan en etkin organizasyonlardan biri olan bu toplantıda, Türkiye‘nin sağlıkta elde ettiği başarıları katılımcı ülkelere örnek gösterildi. EXPO 2020, sağlık alanında yeni ürünler/fikirler ortaya koymak, çalışmalarını test etmek ve bunları uygulamak isteyenlere de gerekli zemini hazırlar. Her yönüyle dünya sağlığı için önemli bir girişim olan EXPO 2020’nin İzmir’e verilmesi halinde bu vizyona yeni bir renk katacak ve sağlık alanında yeni bir sayfa açacağız. İnşallah adaylık süreci beklediğimiz gibi sonuçlanır. Böylece bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye, sağlık alanındaki başarı zincirine yeni bir halka daha ekler.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.