Son Haberler

Ege sahillerinde bir seyahat felsefesi: Mavi Yolculuk

Ege’deki tekne sayılarının artışı, beni endişelendirmeye başladı. Bazı gözlemlerimi paylaşacağım, ama önce işin makro ekonomik boyutlarına dokunmak istiyorum.  Mavi yolculuk, sadece bir deniz tatili değil, bir ruhsal ve kültürel keşiftir. Ege’nin popülerliği, coğrafi güzelliğinden çok tarihi derinliği ile ilgilidir. Pek çok medeniyetin izlerini, dünya mutfağının lezzetlerini kaynağında görme fırsatını, müthiş güzelliklerle sunuyor.

– Denizle dost, insanla dost bir yolculuk… Üstüne üstlük son birkaç yıldır, dünyanın en zengin kişileri olan  Bill Gates, Jeff Bezos, Roman Abramoviç’in yatları sahillerimizde görülüyor. Bir sahil için bundan büyük tanıtım olabilir mi? Artık Muğla ve Antalya kıyıları, özellikle de Bodrum ve Fethiye bölgeleri, lüks yatların ve ünlü isimlerin uğrak noktaları haline geldi.

Bodrum’da, dikkat çeken süper yatlardan biri Jeff Bezos, Kylie Jenner ve Travis Scott, Ünlü Rus iş adamı Roman Abramovich, David Beckham ve ailesi, Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Ünlü oyuncu DiCaprio ve pop müziğin kraliçesi Madonna, lüks yatlarıyla Türkiye sahillerinde tatil yapan bir diğer isim oldu. Türkiye’nin eşsiz doğası ve tarihi dokusu, bu tür ünlü isimleri cezbetmeye devam ediyor.

– 2019 yılında Türkiye’de yat turizmi için yaklaşık 25 bine yakın tekne ve yat kayıtlıydı. Yaz aylarında bu sayı, Türkiye’ye gelen yabancı yatlarla birlikte daha da artıyor. Özellikle Bodrum, Marmaris, Fethiye, Göcek gibi bölgeler bu tür turistik yatların yoğun olarak bulunduğu beldelerimiz.

– Yunanistan, Fransa, İtalya ve İspanya sahillerindeki özel ve turistik amaçlı tekne, gulet ve yat sayısı ile de kıyas yapılabilir. Vakıa orada daha fazla yat turizmi gerçekleşiyor. Yunanistan’da 2021 verilerine göre yaklaşık 17 bin ticari yat bulunuyordu. İtalya’da bu rakam 19 bin civarında. Fransa ve İspanya’nın güney sahillerinde ise toplamda 25 bine yakın yat ve tekne olduğu tahmin ediliyor.

– Akdeniz’in kuzey sahillerinde toplam tekne ve yat sayısı 60 binin üzerinde. Akdeniz havzasında dolaşan bu yatların bir kısmı da Türkiye ve Yunanistan gibi komşu ülkelere demirliyor. Yat turizmi Akdeniz’in genelinde büyük bir ekonomi oluşturuyor. Türkiye de bu pastadan ciddi bir pay alıyor. Mesela, Bodrum yat limanına bağlanma ücreti büyüklüğüne göre yılda 500 bin lira ile 1,5 milyon lira arasında. 

– Türkiye’nin Ege sahilleri, berrak denizi, tarihi kalıntıları ve doğayla iç içe geçmiş köyleri ile mavi yolculuk tutkunları için adeta bir cennet. Bu rotada bir tekne ile yapılan yolculuk, fiziksel seyahatin yanısıra, bir içsel keşif ve tarihsel bir yolculuk niteliği de taşır. Ancak bu benzersiz deneyimin olumsuz yönleri de var. Mavi yolculuk, turizme katkı sağlıyor, ancak onun felsefi, antik ve modern değerleri de incelenmeli

– Türkiye’nin turizm sektörüne önemli bir ekonomik katkı sağlayan Mavi Yolculuk, yerel işletmelerden lüks yatçılık sektörüne kadar geniş bir yelpazeyi beslemeye devam ediyor. 1980’lerden bu yana giderek popülerleşen bu yolculuk türünün ekonomik faydaları, çevresel ve kültürel etkilerle dengelenmelidir. Bu yazıda fazla eleştiriye girmek istemiyorum. Pek çok hata ve yanlış görmeniz mümkün.

– Mavi yolculuğun popülerleşmesiyle birlikte, çevresel etkileri de sorgulanmaya başlandı. Teknelerin motorlarından çıkan egzoz gazları, denize bırakılan atıklar ve aşırı turistik faaliyetler, Ege kıyılarının ekosistemini tehdit ediyor.  En büyük sıkıntı, “sintile”yi denize boşaltmalarıdır. Ayrıca, ünlü marketlerin denizde servis yapan yüzen mağazaları var, ancak çevreci nitelikte, özel yat temizlik deterjanları bulunmuyor.

– Denize terk edilen plastik atıklar, deniz yaşamını olumsuz etkiliyor. Kıyılarda yapılan bilinçsiz kamp ve piknikler doğayı tahrip ediyor. Teknelerde çevreye duyarlı tuvalet kağıdı kullanılmalı ve asla plastik tabak,  kağıt bardak gibi mutfak malzemeleri kullanılmamalı. Turizmin yarattığı yoğunluk, yerel kültür üzerinde de baskı oluşturuyor. Geleneksel yaşam ve modern turizm arasında denge kurmak zorlaştı.

– Ege’nin kadim kültürel mirasını ve doğal güzelliklerini koruyarak sürdürülebilir bir turizm modeli oluşturmak, mavi yolculuğun geleceği için hayati önem taşıyor. Hem doğayla hem de tarihle iç içe geçmiş bu eşsiz deneyim, antik felsefeden modern sürdürülebilirliğe uzanan geniş bir yelpazede değerlendirildiğinde, Ege’nin mavi sularında derinleşmek daha anlamlı hale gelecektir.

“Denizlere düş, korkma; deniz sever seni. Ağaçlar gibi, rüzgâr gibi, balıklar gibi sever seni.”  Halikarnas Balıkçısı’nın dediği gibi, ben de her yaz Ege’de denize düşüyorum, Mavi Yolculuk’ta ağaçla, rüzgarla ve balıkla sevdamı devam ettiriyorum. Bir kaç yıldır, bu yolculuğumu babamla yapıyorum. Bazen hafta sonu oğlum da eşlik ediyor.

Her seyahatimde yeni bir şey öğreniyorum. Ama Ege’deki tekne sayılarının artışı, beni endişelendirmeye başladı. Bazı anı ve gözlemlerimi paylaşacağım, ama önce işin makro ekonomik boyutlarına dokunmak istiyorum.

Mavi yolculuk, sadece bir deniz tatili değil, bir ruhsal ve kültürel keşiftir. Ege’nin popülerliği, coğrafi güzelliğinden çok tarihi derinliği ile ilgilidir. Pek çok medeniyetin izlerini, dünya mutfağının lezzetlerini kaynağında görme fırsatını, müthiş güzelliklerle sunan bir seyirden bahsediyorum. Denizle dost, insanla dost bir yolculuk… Üstüne üstlük son birkaç yıldır, dünyanın en zengin kişileri olan  Bill Gates, Jeff Bezos, Roman Abramoviç’in yatları sahillerimizde görülüyor. Bir sahil için bundan büyük tanıtım olabilir mi? Artık Muğla ve Antalya kıyıları, özellikle de Bodrum ve Fethiye bölgeleri, lüks yatların ve ünlü isimlerin uğrak noktaları haline geldi.

TÜRKİYE’NİN EŞSİZ DOĞASI VE TARİHİ DOKUSU, ÜNLÜ İSİMLERİ CEZBEDİYOR

Ünlü yatlarla ilgili notlarım, konuyu daha iyi anlatacaktır. Bodrum’da, dikkat çeken süper yatlardan biri Jeff Bezos‘un 127 metrelik “Koru” adlı yatı oldu. Bezos, daha önce de 136 metrelik Flying Fox yatıyla gelmişti. Ayrıca, Kylie Jenner ve Travis Scott gibi isimlerin de lüks yatlarıyla Türkiye kıyılarına demirlediklerine şahit olduk. Türkiye’nin eşsiz doğası ve tarihi dokusu, bu tür ünlü isimleri cezbetmeye devam ediyor.

2024 yazında Türkiye sahillerine lüks yat, tekne, katamaran veya gulet ile gelen bazı ünlü isimler ve onların yatlarına dair örnekler, Mavi Yolculuk turizmini yeniden ele almamız gerektiğinin de işaretleridir.

ABRAMOVICH, BODRUM VE GÖCEK GİBİ POPÜLER DESTİNASYONLARA DEMİR ATTI

. Roman Abramovich – Ünlü Rus iş adamı Abramovich, Türkiye kıyılarına sık sık uğrayan isimlerden biri olarak biliniyor. Abramovich’in sahip olduğu 162 metrelik Eclipse adlı süper yat, dünyanın en büyük yatlarından biri olarak dikkat çekiyor ve bu yaz da Türkiye’de Bodrum ve Göcek gibi popüler destinasyonlara demir attı.

. David Beckham ve ailesi – Beckham ailesi, sık sık Türkiye’nin gözde tatil yerlerinden Bodrum ve Göcek’i tercih ediyor. Bu yaz da aile, lüks bir katamaran ile Türkiye kıyılarında tatil yaptı.

. Gigi Hadid – Ünlü model, bu yaz Bodrum ve Marmaris’te lüks bir yat ile görüldü. Hadid’in, Türkiye’nin büyüleyici koylarında yaptığı mavi yolculuk, sosyal medyada büyük ilgi uyandırdı.

BILL GATES, BODRUM VE FETHİYE KIYILARINDA VAKİT GEÇİRDİ

. Bill Gates – Microsoft’un kurucusu Bill Gates, bu yaz 107 metrelik süper yatı Lana ile Türkiye kıyılarına demirledi. Gates, özellikle Bodrum ve Fethiye kıyılarında vakit geçirdi.

. Leonardo DiCaprio – Ünlü oyuncu DiCaprio, lüks bir yat ile Türkiye sahillerinde tatil yapan bir diğer isim oldu. Özellikle Ege Denizi’nde, Türkiye ve Yunanistan arasında geçiş yaparak zaman geçirdi.

MADONNA, LÜKS YATIYLA TÜRKİYE’NİN GÜZEL KOYLARINI GEZDİ

. Madonna – Pop müziğin kraliçesi Madonna da bu yaz Türkiye kıyılarını ziyaret eden ünlülerden biri. Özellikle Göcek’te demirlediği bilinen lüks yatıyla Türkiye’nin güzel koylarını gezdi.

Ünlüleri fark ediyoruz da, acaba yat endüstrisinin tamamı hakkında net bir bilgiye sahip miyiz?

Aslında, en küçük tekne bile kayıt altında, üstüne üstlük, bazı mobil uygulamalarla uçakların rotalarını takip edilebildiği gibi yat, tekne, katamaran veya guletlerin de rotalarını ve bulundukları konumları mobil olarak izlenebiliyor. Hal böyle olduğu halde, kıyılarımızdaki tekne sayısına ve varlığına kolayca erişmek mümkün olmuyor. Ancak tahmin yapmak mümkün. Çoğu teknelerin sicil kaydı, off shore adalarına veya vergi cenneti dediğimiz ülkelere kayıtlıdır. Malta, Panama gibi…

YAZ AYLARINDA TÜRKİYE’YE GELEN YABANCI YATLAR ARTIYOR

2019 yılında Türkiye’de yat turizmi için yaklaşık 25 bine yakın tekne ve yat kayıtlıydı. Yaz aylarında bu sayı, Türkiye’ye gelen yabancı yatlarla birlikte daha da artıyor. Özellikle Bodrum, Marmaris, Fethiye, Göcek gibi bölgeler bu tür turistik yatların yoğun olarak bulunduğu da malumumuz.

Yunanistan, Fransa, İtalya ve İspanya sahillerindeki özel ve turistik amaçlı tekne, gulet ve yat sayısı ile de kıyas yapılabilir. Vakıa orada daha fazla yat turizmi gerçekleşiyor. Yunanistan’da 2021 verilerine göre yaklaşık 17 bin ticari yat bulunuyordu. İtalya’da bu rakam 19 bin civarında. Fransa ve İspanya’nın güney sahillerinde ise toplamda 25 bine yakın yat ve tekne olduğu tahmin ediliyor.

YAT TURİZMİ, AKDENİZ’İN GENELİNDE BÜYÜK BİR EKONOMİ OLUŞTURUYOR

Yani Akdeniz’in kuzey sahillerindeki bu ülkelerdeki toplam tekne ve yat sayısının 60 binin üzerinde olduğu söylenebilir. Özellikle yaz aylarında Akdeniz havzasında dolaşan bu yatların bir kısmı da Türkiye ve Yunanistan gibi komşu ülkelere demirliyor. Yat turizmi Akdeniz’in genelinde büyük bir ekonomi oluşturuyor ve Türkiye de bu pastadan ciddi bir pay alıyor. Mesela, Bodrum yat limanına bağlanma ücreti büyüklüğüne göre yılda 500 bin lira ile 1,5 milyon lira arasında.  Diğer bağlama ve marinalara bağlanma ücreti de benzer rakamlardadır. Katamaranlar için daha fazla bir ücret talep ediliyor. Çünkü daha geniş bir alan kaplıyor. Ayrıca bağlanma yerlerinden su, elektrik, internet, temizlik, bakım ve diğer tedariklerini yapıyorlar. Sahillerde yeme, içme, konaklama ve alışverişleri de buna ekleyebilirsiniz.

MAVİ YOLCULUK, TURİZME KATKI BAĞLIYOR

Sadece Türkiye’nin Ege sahilleri, berrak denizi, tarihi kalıntıları ve doğayla iç içe geçmiş köyleri ile mavi yolculuk tutkunları için adeta bir cennettir. Bu rotada bir tekne ile yapılan yolculuk, sadece fiziksel bir seyahat değil, aynı zamanda bir içsel keşif ve tarihsel bir yolculuk niteliği taşır. Ancak bu benzersiz deneyim, olumlu yönleri kadar eleştirileri de beraberinde getiriyor. Mavi yolculuk, turizme katkı sağlayan bir etkinlik olarak büyümeye devam ederken, onun felsefi, antik ve modern değerleri üzerine derinlemesine bir inceleme yapmak da önemlidir.

Türkiye’nin turizm sektörüne önemli bir ekonomik katkı sağlayan Mavi Yolculuk, yerel işletmelerden lüks yatçılık sektörüne kadar geniş bir yelpazeyi beslemeye devam ediyor. 1980’lerden bu yana giderek popülerleşen bu yolculuk türünün ekonomik faydaları, çevresel ve kültürel etkilerle dengelenmelidir. Bu yazıda fazla eleştiriye girmek istemiyorum. Pek çok hata ve yanlış görmeniz mümkündür.

AŞIRI TURİSTİK FAALİYETLER, EGE KIYILARININ EKOSİSTEMİNİ TEHDİT EDİYOR

Hiç mi eleştirmeyelim?

Mavi yolculuğun popülerleşmesiyle birlikte, çevresel etkileri de sorgulanmaya başlandı. Teknelerin motorlarından çıkan egzoz gazları, denize bırakılan atıklar ve aşırı turistik faaliyetler, Ege kıyılarının ekosistemini tehdit ediyor.

. En büyük sıkıntı, “sintile”yi denize boşaltmalarıdır. Ayrıca, ünlü marketlerin denizde servis yapan yüzen mağazaları var, ancak çevreci nitelikte, özel yat temizlik deterjanları bulunmuyor.

KIYILARDA YAPILAN BİLİNÇSİZ KAMP VE PİKNİKLER DOĞAYI TAHRİP EDİYOR

. Denize terk edilen plastik atıklar, deniz yaşamını olumsuz etkilerken, kıyılarda yapılan bilinçsiz kamp ve piknikler doğayı tahrip ediyor. Kelebekler Vadisi sahiline çıkmaya cesaret bile edemedim. Teknelerde çevreye duyarlı tuvalet kağıdı kullanılmalı ve asla plastik tabak,  kağıt bardak gibi mutfak malzemeleri kullanılmamalı.

GELENEKSEL YAŞAM VE MODERN TURİZM ARASINDA DENGE KURMAK ZORLAŞTI

. Turizmin yarattığı yoğunluk, yerel kültür üzerinde de baskı oluşturuyor. Küçük sahil köylerinin zamanla turistik bölgelere dönüşmesi, yerel halkın yaşam biçimini çok değiştirdi. Geleneksel yaşam ve modern turizm arasında denge kurmak zorlaştı, bu da yoğun eleştirilere sebep oluyor. Burada bizzat deneyimlediğim Yunanistan örneğini vereyim: Yunanistan’ın 6 bin adası var ve bunların çoğuna tekneler bağlanabiliyor. Tekne yanaşınca hemen görevliler geliyor. Elektrik ve su bağlayıp, çöpü alıyorlar. Tabii ki nakit olarak bağlantı ve hizmet paralarını tahsil ediyorlar. Bu 8 haneli bir köy adası da için de geçerli. Yunan adalarında evler beyaz, dekorlar mavidir. Aynı şekilde masa örtüleri beyaz, sandalyeleri de mavidir.

KIYILARDA DURAN TEKNELERİN AĞAÇLARA BAĞLANMASI YASAK

. Alargada yani açıkda duran her tekne demir atıyor ve demirin denizin dibini tarayarak tekneyi durdurduğunu hepimiz biliyoruz av yasağı mevsiminde bu teknelerin demir atmasına asla izin vermemeli.

. Kıyılarda duran teknelerin ağaçlara bağlanması yasaktır. Bu çok doğru, fakat yeteri kadar kayalık ya da bağlanacak yer bulunmuyor.  Dolayısıyla ya kaçak olarak ağaçlara bağlanıyorlar veya alarga’da devir atarak duruyorlar. Oysa tıpkı İstanbul’daki İspark gibi ücret alabilecekleri tonozlar yapılabilir.

. Her yıl binlerce tekne kıyılara bağlanıyor.  Buradan hem belediyeler gelir elde edebilir, hem de denizin dibi çılgınca taranmaz. Çünkü her taranmada mercanlar, yosunlarla beslenen yavru balıklar ve en önemlisi denizin dibi ekolojik ortam hasar görüyor.

ANTİK ŞEHİRLER, TARİHSEL DERİNLİK ARAYANLAR İÇİN EŞSİZ BİR ATMOSFER OLUŞTURUYOR

. Günübirlik tekneler hem denize hem çevreye acayip hoyrat davranıyorlar. O yüzden onların çok daha sıkı  şekilde denetlenmesi gerekiyor. Her noktada yaşanan fiyat artışları konusuna hiç girmek istemiyorum, yeterince konuşuldu.

Bu uyarıları yetkililerin de duymasını umarak olumsuzluklara bir perde çekelim, sakin bir koyda, yıldızların altında biraz da düşüncelere dalalım…

Homeros’un İlyada destanına ilham veren antik şehirler, antik filozofların düşüncelerine mekân olmuş sahiller, tarihsel derinlik arayanlar için eşsiz bir atmosfer oluşturuyor. Zaten, bölgedeki arkeolojik kazılar, Ege’nin tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığının belgesidir. Bu nedenle, mavi yolculuk, sadece bir tatil değil, aynı zamanda bir tarih ve kültür gezisi olarak da değerlendirilmelidir.

MAVİ YOLCULUK, SADECE BİR TURİSTİK FAALİYET DEĞİL, AYNI ZAMANDA FELSEFİ BİR YOLCULUK

Mavi yolculuk, sadece bir turistik faaliyet değil, aynı zamanda bir tür felsefi yolculuk olarak da ele alınabilir. Bu yolculuk, insanı doğayla bütünleşmeye, anı yaşamaya ve geçmişi anlamaya davet etmeli. Antik Yunan filozoflarının Ege kıyılarında yürüttükleri düşünsel çalışmalar, bugün bile bu bölgede yankı bulur. Platon’un mağara alegorisinde olduğu gibi, mavi yolculuk da modern insanın illüzyonlarından sıyrılıp, gerçeği arayışını simgelemeli. Tekneyle açık denize açılmak, kendine dönme, içsel bir keşfe çıkma anlamına da gelir.

Mavi yolculuğun geleceği, alternatif turizm yaklaşımlarında yatıyor olabilir. Doğa dostu tekneler, çevresel etkileri minimize eden tur programları ve yerel kültürü koruma odaklı projeler, bu anlamda umut verici adımlardır. Ege’nin kadim kültürel mirasını ve doğal güzelliklerini koruyarak sürdürülebilir bir turizm modeli oluşturmak, mavi yolculuğun geleceği için hayati önem taşıyor.

MAVİ YOLCULUK, BİR DENİZ SEVDASIDIR

Hem doğayla hem de tarihle iç içe geçmiş bu eşsiz deneyim, antik felsefeden modern sürdürülebilirliğe uzanan geniş bir yelpazede değerlendirildiğinde, Ege’nin mavi sularında derinleşmek daha anlamlı hale gelecektir. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dediği gibi… “Mavi Yolculuk, bir deniz sevdasıdır. Ege’nin koynunda, denizle güneşle iç içe, bir şiir gibi yaşarsınız.”

Sadece şiir mi?

Bu ortamda kendinizi filozof gibi de hissedebilirsiniz!  “Kendini bilmek, insanın ruhunu deniz gibi dingin ve derin kılar.”diyen Sokrat gibi… Veya “Deniz, ruhun aynasıdır; enginliklerinde kaybolduğunda, kendini bulursun.”diyen Platon gibi…

Zuhal MANSFIELD

TMG Dış Tic. ve Madencilik Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı

mansfield@turcomoney.com

 

1 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • Sabit Coşkun
    7 Eylül 2024 16:37 - Reply

    Zuhal Mansfield endişelerinize aynen katılıyorum. Ülkemizin güzel koylarına ünlü zengin insanların gelmesi elbette turizm açısından oldukça yararlı. Ama bu güzellikleri bizden sonraki nesillerimize aynı güzellikte bırakmak için yetkili kurumlarımızın gerekli denetimleri yaptıklarından emin olabilseydim keşke.

  • İlgili Haberler

    Site Haritası