Türkiye sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyüme noktasını yakalamak için insanına daha fazla yatırım yapmak zorunda. Bunun yanı sıra kıt kaynakları daha verimli bir şekilde kullanmanın yollarını her zaman keşfetmek gerekiyor. Türkiye’nin günden güne değişen ve gelişen teknoloji ve araştırma faaliyetlerine ayak uydurmak, hatta bu değişimin sürükleyicisi olmak gibi bir misyon üslenmesi son derece önemli. Bunun için de Türkiye, eğitime önem vermeli. Her açıdan büyük eksiklikler ile karşı karşıyayız. Milli gelirden eğitime ayrılan pay olması gerekenin çok altında seyrediyor. Dünyadaki örneklerden de biliyoruz ki bu tablo değişmeden, eğitimde köklü yapısal reformlar gerçekleşmeden yüksek ve istikrarlı bir kalkınma hızına kavuşmak pek mümkün olmayacaktır.
Türkiye ekonomisi için mesleki eğitimin önemli olduğunu vurgulamayan pek yoktur. Ancak bu konuda beklenilen eşik bir türlü aşılamadı. Sanayicilerin bu anlamda büyük bir talebi olduğu aşikar. Yüksek işsizlik oranları ile kıvranan gençlik, öte taraftan kalifiye olamadıkları için tercih edilmiyor, edilemiyor. Eğitimli yada tecrübeli personel çalıştırmak artık her zamankinden daha zor. Toplumun mesleki eğitime bakış açısında zihniyet bağlamında hala büyük sıkıntılar olduğunu görüyoruz.
GELİŞMİŞ EKONOMİLERDE DURUM
Bunun yanı sıra, toplumsal refahın en önemli göstergesi olan ekonomik büyüme konusu, günümüzde bilgi ekonomileri olarak adlandırılan ABD, Batı Avrupa, Japonya gibi ülkelerin ulaşmış oldukları gelişmişlik düzeyinin nedeninin bilgi birikimi, insan sermayesi ve teknolojik gelişmeye yönelik yatırım politikalarının bir sonucu olarak verimlilik artışından kaynaklandığı kabul ediliyor.
Eğitimin üretim yönüne baktığımızda; bilimsel araştırmayı teşvik etmesi, kabiliyetleri keşfetmesi, iş ortamlarına kolay uyum sağlaması, bilgi ve becerilerin yeni kuşaklara doğru ve hızlı aktarımının sağlanması, ekonomik bunalımlara daha dayanıklı kılmasıdır. Ayrıca eğitimin tüketici yetiştirme yönü de vardır.
İNSANA YATIRIM ŞART
Güney Kore, Tayvan, Singapur ve Hong Kong çok kısa bir dönemde tarım toplumlarından gelişmiş sanayi toplumlarına dönüştüler. Bunda ihracata yönelik üretim, yüksek tasarruf ve yatırım, istikrarlı makroekonomik politikalar önemliydi. Ancak, bu hızlı büyümede insan sermayesi önemli rol oynadı. Bu ülkeler eğitime ve beceri kazandırmaya büyük paralar harcadılar. İnsan sermayesinin kalitesini ve miktarını eğitim yoluyla artırdılar. Eğitimi bir yatırım alanı olarak gördüler. Türkiye insanına daha fazla yatırım yapan bir ülke oldu. Ancak hala yeterli değil. Daha çok insana yatırım, ülkeye yatırım olarak geri dönecektir.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.