Ekonomideki eski üretim ve pazarlama dinamizmini kaybeden ABD ve AB borç yükü altında zorlanıyor. Yeni bir küresel kriz iyi giden Türkiye ekonomisini üretim ve ihracat başta olmak üzere birçok açıdan olumsuz etkiler, işsizlik oranının yüzde 25’lere tırmanması kaçınılmaz olur!
Değerli Okuyucular, aslında dünya, küreselleşmenin hızlandığı 2000’li yılların başından bu yana genel bir konjonktürel kriz belirtileri yaşamaya başladı. Bunun nedenlerini beş maddede kısaca özetlemek mümkün.
1. Refah ekonomisi gelişmiş Batı Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’ni rehavete itmiş, bu ülkelerde genç nüfus azalmaya yüz tutmuştu. Ulusal hükümetlerin bütün teşvik ısrarlarına rağmen bu ülke vatandaşları birden fazla çocuk yapmamakta direndi.
2. Küreselleşme nedeniyle üretim daha ucuz kaynaklara sahip ülkelere kaydı ve dünyanın üretim merkezleri bu ülkelere dönüştü. Sözkonusu ülkelerin nüfusunun genç olması buralardaki girişimci ruhu körükledi ve üretimin artmasında ikinci bir faktör oluştu.
3. Uluslararası ve küresel girişimci firmalar -bu firmalara çok uluslu firmalar diyoruz çünkü bunlar sadece bir millete ait olmadıkları gibi, Dünyanın uygun gördükleri tüm ülkelerinde ve bu ülkelerin pazarlarında faaliyet yürütmekte- çok düşük maliyetle mal üretme ve bunları dünya çapında pazarlamanın sağladığı aşırı karlarla yeni yatırımlar yapmanın yanında teknolojilerini, araştırma ve geliştirme ekip ve ekipmanlarını da gelişmiş ülkelerden yeni üretim ve satış merkezlerine kaydırdılar.
4. Dünyadaki bütün bu gelişmeler Economist Jim O’Neill’in deyimiyle BRİC adı verilen yeni bir ülkeler topluluğunun ortaya çıkmasına, gelişmiş ülkelere alternatif oluşturmaya başladı. Nitekim BRİC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve çin ) dünyanın nüfusu büyük, milli gelirleri ve milli gelir artış hızları yüksek devasal ülkeleridir. BRİC deyimini ortaya ilk defa atan ekonomist O’Neill, bunlara ilaveten ayrıca, Milli Gelirlerinin (GSYH) % 1’inden fazla Dünya ekonomisine katkıda bulunan Meksika, Güney Kore, Endonezya ve Türkiye’nin de BRİC grubuna dahil edilebileceğini ifade ediyor. Bu grup, üretim ve satış gücünü ellerinde bulundurdukları için dünyada güven ve itibarı düşmüş bulunan Dolar ve Euro’ya karşı kendi para birimlerini kabul ettirme çabası içine dahi girdi. ABD doları ve Avrupa Birliği Euro’sunun tüm dünyada önemli ölçüde itibarları kaybolduğu için Altın tasarruf aracı olarak en güvenilir meta haline geldi. Ancak dünya ticaret hayatında güçlü bir para birimine olan ihtiyaç artıyor.
5. üretim güçleri azalan, ya da bu üstünlüklerini gelişen pazarlara kaptıran gelişmiş ülkeler; ihtiyaçlarını piyasada bulunan ucuz kredi kaynakları ile kapatma yoluna gitti, bu durum onların aşırı borçlanmalarına neden oldu. Ekonomilerindeki eski üretim ve pazarlama dinamizmlerini kaybettikleri için çoğu (ABD’de dahil) bu borç yükünü kapatamaz duruma geldi. Avrupa Birliği’nde ileri teknoloji ürünleri ile üretim yapıp, satan Almanya ve kısmen Fransa dışında İrlanda, Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya milli gelirleri oranında ve hatta onun çok üzerinde olan borçlu ülkeler konumuna sürüklendi. İspanya tahvillerinin itibarı çok düşük, getirisi de o ölçüde düşük. Euro bölgesinin gelişmiş çürük elmaları Avrupa’yı çok sarsmaya başladı. öte yandan ABD’nin durumu da, Avrupa ülkelerinden geri kalır değil, milli gelir düzeyinin üzerinde altından kalkamayacağı borç yükü altındadır. Bu ülkelerde cari açık standart kabul edilebilir sınır olan milli gelirlerinin % 7.5’ğu ya da bazılarında bu orandan daha yüksek durumda. Bu tablo hakim paralar olan Dolar ve Euro’nun durumunu her geçen gün daha da sarsmakta ve itibar kaybetmesine neden olmakta.
6. Bütün bu olguların yanında Avrupa ülkelerinde ve ABD’de siyasal partiler arasındaki politik uyuşmazlıklar ve bunun doğurduğu yönetsel krizler ve bütçe anlaşmazlıkları sorunu krize götürecek derinliğe taşıyor.
İşte, bütün bu sıkıntıların yarattığı problemler, üstüne üstlük yakın geçmişte ABD’de yaşanan ve dalga dalga önce bankacılık faaliyetleri ile bunu Avrupa bankalarına sonrada tüm dünyaya yayılan mortgage (ev kredileri) krizinin yaşamasına neden olmuştu. Şimdi ise, ikinci ve fakat daha ağır bir dünya krizine neden olma olasılığı kuvvetleniyor. Gelişmiş Avrupa ve ABD ne yapacaklarının şaşkınlığı içindeler. Artık vakit çok daraldı.
Eğer önlemler alınmaz ise, bu yıl sonunda tüm dünya ülkeleri ve Türkiye olarak biz bunun faturasını ödemek zorunda kalacağız. Euro bölgesinin çökme ihtimalinin kuvvetli olduğu bu coğrafyada mal satamama durumu yani ihracat sıkıntısı ile karşı karşıya kaldığımız takdirde, dış ticaretimiz de kendini çökecek ekonominin ortasında bulacak. Zaten küresel rekabet nedeniyle birçok sektörümüz mal satamayacak durumda. Reel işsizlik rakamlarımız % 13 düzeylerinde. Buna rağmen Avrupa’nın birçok gelişmiş ülkelerinden, daha iyi durumdayız. Ama, küresel resesyon ile mevcut ihracat yapabildiğimiz sektörlerimizin de kapanması, işsizlik oranını %20-25 lere yükseltebilir.
Bugün Türkiye artan ithalat ve ihracatının sonucu olarak gittikçe artan cari açığını kapama yollarını buldu. Bunlar her yıl % 10 oranında artmakta olan Turizm Gelirleri ile Net-hata ve noksan olarak bilinen kaynağı belli olmayan para girişleridir. Ancak, tüm dünyada Maskülinist (erkeksi tavırlar) tutumu ile tanınan, dünya çapında ekonomik ve politik güce sahip diasporası bulunan İsrail’le haklı olduğumuz halde ile savaşma raddesine kadar gelen Türkiye’nin, bütün bu tehlikelerin yanında bir de Doğu Akdeniz’de özellikle de İsrail ile savaşa girmesi nispeten iyi olan ekonomimizin çökmesine yol açabilir.
Bu gelişme milli birlik ve bütünlüğümüz açısından da tehlike arz edebilir. Dünyanın krizlere açık olduğu bir ortamda Türkiye’nin daha dikkatli olması gerekebilir. Nitekim Başbakanımız R.Tayyip Erdoğan’ın, Mısır ziyaretlerinde yaptığı konuşma ile böyle bir tehlikeye Türkiye’nin neden olmayacağını ifade ettiklerini memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz.
Prof. Dr. Erol EREN Beykent üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı
eren@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.