Son Haberler

Enflasyon düşecek mi?

Geçen yılın yüksek oranlı aylık artışları, endekslerden çıkmaya başlayınca enflasyon verilerinde bir iyileşme olacağı görülüyor. Ancak esas önemli olan, bu tarz tartışmalardan ziyade enflasyonda kalıcı bir düşüş olup olmayacağı. Soru şu: Baz etkisinden sonra da enflasyonda düşüş eğilimi görülebilecek mi?  ABD’li ünlü iktisatçı Steve Hanke, yüksek-frekanslı ölçüm tekniği adını verdiği yöntemine göre enflasyonun yüzde 25,6 olduğunu iddia ediyor. 

Hanke’nin görüşlerinin isabetli olduğunu kabul etmek gerekir. Aslında daha önemli olan, düşüş eğiliminin korunabilmesidir. Fiyat istikrarına ulaşabilecek kadar uzun süre ve kararlılıkla sürdürülebilecek mi söz konusu politikalar? Unutmamak gerekir ki yüksek enflasyon, para-faiz-döviz üçgeninde yapılan ciddi politika hatalarıyla kontrol çıktı. Bu nedenle rasyonel iktisat politikalarının birincil adresi olan TCMB’nın erken veya aceleci bir tavra yönelmemesi gerekiyor.

Yüksek enflasyon veya fiyat istikrarının olmaması, halihazırda Türkiye ekonomisinin en büyük problemi. Geçen yılın yüksek oranlı aylık artışları, endekslerden çıkmaya başlayınca enflasyon verilerinde bir iyileşme olacağı da herkesin malumu. Ancak esas önemli olan, bu tarz tartışmalardan ziyade enflasyonda kalıcı bir düşüş olup olmayacağı. Başka bir deyişle, baz etkisinden sonra da enflasyonda düşüş eğilimi görülebilecek mi?

Bu bağlamda popüler bir yorum, ABD’li ünlü iktisatçı Steve Hanke’den geldi. Yüksek-frekanslı ölçüm tekniği adını verdiği yöntemine göre enflasyonun yüzde 25,6 olduğunu iddia ediyor Hanke. Bir dönem yüzde 160 ve yüzde 140 verilerini yayınladığında da popüler olmuştu Hanke’nin yorumları. Esasen o dönemde hızlı bir yükselişe işaret ediyordu, şimdi de hızlı bir düşüşe. Verilerin doğruluğu tabii ki tartışılabilir, ancak esas ilginç tartışma yön konusunda Hanke’nin haklı olup olmadığı.

ENFLASYONU HIZLANDIRACAK DÜZEYDE BİR DÖVİZ HAREKETLİLİĞİ YOK

Bu bağlamda şu hususlara odaklanmak yerinde olacaktır:

1-Türkiye’de enflasyonu etkileyen bir faktör olarak döviz kurlarının seyri yorumlanabilir. 2023 yılını 29,4 TL civarında bitiren ABD Doları kurunun Temmuz ayı sonlarında yaklaşık 33 TL olduğu görülüyor. Bu çerçevede ilgili dönemdeki döviz kuru artışının yüzde 12’nin biraz üzerinde olduğu hesaplanabilir. Dolayısıyla enflasyonu hızlandıracak düzeyde bir döviz kuru hareketliliği olmadığı vurgulanmalıdır.

2-Para arzı verilerine bakıldığında da enflasyonun ateşini düşürecek bir trend karşımıza çıkıyor. Nitekim, Temmuz ayı ortası itibarıyla yılbaşına göre M1’de yüzde 16,56; M2’de yüzde 14,70 ve M3’de yüzde 18,64 artış görülüyor. Son bir yıllık değişime bakıldığında ise M1’de yüzde 27,22; M2’de yüzde 36,65 ve M3’de yüzde 41,89 düzeyinde artışlar karşımıza çıkıyor. Bu değişimlerin enflasyonda bir yavaşlama eğilimi yaratması beklenmelidir.

BANKALARIN VERDİKLERİ TL KREDİLERDE ARTIŞ YAŞANIYOR

3-Bir diğer veri de mevduat bankalarının yurt içinde verdikleri TL kredilerde ne kadar artış yaşandığını gösteriyor. Buna göre yılbaşına göre artış yüzde 14,22 iken, geçen yıla nazaran yüzde 32,79 olarak gerçekleşti. Söz konusu artış temposunun da enflasyonun yavaşlamasına katkı sağlayabileceğini düşündürtüyor.

4-TCMB tarafından yapılan politika faizi artışları ve bu değişikliklerin mevduat ve kredi faizlerine yansıması da esasen daha düşük bir enflasyon oranına ulaşmaya destek verecektir. Burada tabii ki dikkate almamız gereken olgu ekonomik bekleyişlerdeki değişimdir. Her ne kadar piyasa ekonomistlerinin bekleyişleri ciddiye alınamayacak derecede iyimser olsa da genel anlamda enflasyonun düşmeye başlayacağına dair bir yaygın kanaat oluşmaya başlamıştır denilebilir.

HANKE’NİN GÖRÜŞLERİNİN İSABETLİ OLDUĞU KABUL EDİLMELİ

Bu gelişmelerin aydınlığında yukarıda işaret ettiğimiz Hanke’nin görüşlerinin isabetli olduğunu kabul etmek yerinde olacaktır. Aslında daha önemli olan söz konusu düşüş eğiliminin korunabilmesidir. Fiyat istikrarına ulaşabilecek kadar uzun süre ve kararlılıkla sürdürülebilecek mi söz konusu politikalar? Şimdiden başlayan faiz ne zaman inmeye başlar tartışması, bu açıdan son derece tehlikelidir. Dereyi görmeden paçaları sıvamanın bedeli ağır olacaktır.

Unutmamak gerekir ki yüksek enflasyon, para-faiz-döviz üçgeninde yapılan ciddi politika hatalarıyla kontrol çıktı. Bu süreçte her kesimin sonuçları yaşasa dahi nedenleri tam olarak kavradığından emin olmak mümkün değildir. Bu nedenle rasyonel iktisat politikalarının birincil adresi olan TCMB’nın erken veya aceleci bir tavra yönelmemesi gerekiyor. Enflasyonun düşmeye başlaması olumlu olsa dahi, bu yolculuğun uzun ve zorlu olacağını hatırda tutmak yerinde olacaktır. TCMB her kesimle yoğun bir iletişim politikası içinde olmalı, ancak kendi konumunda ısrarcı olmaktan da asla vazgeçmemelidir.

Doç. Dr. Ertuğrul Kızılkaya

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

kizilkaya@turcomoney.com

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası