Son Haberler

Enflasyon ya da büyüme!

Enflasyonun tek hanelerde tutulmasının zorlaşması ve büyümede ortaya çıkması muhtemel yavaşlamaya birde bölgesel risklerin eklenmesi ekonomik gidişatı negatif etkileyecek.

Uluslararası piyasalardaki gelişmeler son zamanlarda gelişmekte olan ülkelerdeki olumsuzlukların daha çok konuşulmasına ve risklerin fiyatlanmasına yol açmaya başladı. özellikle ABD’deki parasal genişleme ve tarihi düşük seviyelerdeki fonlama maliyetleri hemen hemen tüm piyasalarda varlık fiyatlarında önemli artışlar sağladı. Bazıları için bu artışlar makul sayılabilirken, bazıları ise bir varlık balonu oluştuğunu iddia ediyorlar. Parasal genişlemenin sonuna yaklaşıldığı ve yurtdışında faizlerin artacağı göz önüne alındığında, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde özellikli risklerin ve yapısal sorunların önem kazandığı bir döneme giriyoruz.

ENFLASYON HALA SORUN!

Enflasyonun son gelişmelerden sonra tek hanede kalmasının çok güç olacağı yönünde piyasalarda bir algı oluşmaya başladı. Bu durum ister istemez piyasalarda ciddi bir bozulma olarak görülüyor. Zira enflasyonun artmakta olduğu bir dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faizleri düşürme olasılığı azalıyor. Fakat bu gelişmelere rağmen Merkez’in faizleri düşürmesi finansal piyasalarda başka ilave sorunların konuşulmasına yol açacak. Tasarruf açığı bulunan ve yurtdışı sermayeyi içeride tutmak ve ilave sermaye çekmek durumunda olan ülkemizin tasarruf sahiplerine pozitif reel faiz ortamı sunması orta-uzun vade açısından bir zorunluluk. Kısa vadede oluşan negatif getirilerin sonraki dönemlerde daha yüksek reel getiriler için sebep oluşturabileceği göz önünde tutulmalı.

BüYüMENİN YAVAŞLAMA RİSKİ

Yavaşlayan büyüme mikro ölçekte sorunların ortaya çıkmasına yol açıyor! ülkemiz büyüme rakamlarının 2014 yılında arzulanan düzeylerde olamayacağı öngörülüyor. Bunun olumlu yönlerinden biri, cari işlemler açığının 50 milyar USD düzeyinde olacağına yönelik beklenti. Büyümenin yüzde 4’ün altında kalması ve bundan daha da önemlisi büyümenin kompozisyonu dikkate alındığında işletmeler düzeyinde ve hane halkı seviyesinde sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olacak. Bununla beraber yurtdışında gelişmeler ve risk algısındaki değişiklikler Türkiye’de finansmana ulaşımı zorlaştıracağından, ya da maliyetleri artıracağından var olan sıkıntıların daha da artmasına yol açabilecek. Pek tabiidir ki, bugün için büyüme ve enflasyonun gölgesinde kalan cari işlemler dengesi açığının olası yurtdışı olumsuzluklarda Türkiye’nin en kırılgan noktalarından biri olduğu göz önünde tutulmalı. Büyümenin artırılması için faizlerin düşürülmesi kısa vadede çözüm olabilecek ancak orta vadede bu, daha büyük sıkıntılara yol açabilir.

BöLGESEL RİSK TEHDİDİ

Bölgemizdeki gelişmeler önümüzdeki dönemde de ülkemiz ekonomisinin seyrini yakından etkileyecek. Irak ve Suriye’de devam etmekte olan gelişmeler, gerek Türkiye’nin ihracatına direkt etkisi ve gerekse de uluslararası piyasaların risk algısını etkilemesi nedeniyle büyük önem taşıyor. Zira bu bölge mutlak ihracat rakamı kadar ihraç ürünlerinin kompozisyonu olarak çok daha geniş toplum kesimlerini etkiliyor. Diğer taraftan Ukrayna ile Rusya arasındaki gerginliğin tırmanması Avrupa’yı negatif etkileyebileceğinden dolayı bunun Türkiye ihracatına da olumsuz yansımaları olabilecek. Uzun zamandır gündeme gelmeyen Türkiye-AB ilişkilerinin de önümüzdeki günlerde piyasalar üzerinde etili olabileceği de düşünülmeli.

Finansal Bakış

Rafi Karagöl

JCR Eurosia Rating Başkan Vekili

karagol@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası