– Finansman gider kısıtlaması uygulaması, sadece Hazine lehine yontan nalıncı keserini çağrıştırıyor. Finansman gider kısıtlaması uygulaması ile finansman gelirlerinin tamamı gelir kabul ediliyor ve %100’ü vergilendiriliyor. Gider tarafında ise subjektif bir yaklaşımla özkaynağı aşan finansman giderlerinin bir kısmı gider kaydı kabul edilmiyor.
–Son iki aylık dönemde Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybı nedeniyle döviz kurları %35’in üzerinde artış gösterdi, kredi faizleri ise neredeyse ikiye katlandı, piyasada vadeler uzadı. Durum böyle olunca, pek çok işletme, tekrar yükselişe geçen finansman yüklerine ek olarak bir de finansman gider kısıtlaması uygulaması nedeniyle haksız vergi yüküyle karşılaştı. Ekonominin genelinde firmaların inisiyatifi dışında oluşan aşırı finansman maliyetlerinin bedeli firmalara ödetilmemeli.
Seçimler sonrasında döviz kurlarında ve kredi faizlerinde ani ve belirgin yükselişin hemen sonrasına denk gelen ikinci geçici (peşin) vergi döneminde hesaplanan vergi matrahlarına yapılan KKEG ilaveleri, gelir ve kurumlar vergisinde 2021 yılı başından itibaren uygulanan finansman gider kısıtlamasının yerindeliğini bir kez daha tartışılır hale getirdi. Yazımızın başlığındaki vurguya uygun olarak, finansman gider kısıtlaması uygulaması, sadece Hazine lehine yontan nalıncı keserini çağrıştırıyor. Finansman gider kısıtlaması uygulaması ile finansman gelirlerinin tamamı gelir kabul ediliyor ve %100’ü vergilendiriliyor. Gider tarafında ise subjektif bir yaklaşımla özkaynağı aşan finansman giderlerinin bir kısmı gider kaydı kabul edilmiyor. Ekonomik durumun stabil, finansal göstergelerin istikrarlı değişim gösterdiği dönemlerde işletmelerin finansman giderlerinin de (ve gelirlerinin) normal değişim göstermesi; dolayısıyla mevcut haliyle dahi finansman gider kısıtlamasının etkisinin de çok sınırlı olması beklenir. Oysa son iki aylık dönemde Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybı nedeniyle döviz kurları %35’in üzerinde artış gösterdi, kredi faizleri ise neredeyse ikiye katlandı, piyasada vadeler uzadı. Durum böyle olunca, pek çok işletme, tekrar yükselişe geçen finansman yüklerine ek olarak bir de finansman gider kısıtlaması uygulaması kaynaklı haksız vergi yüküyle karşılaştı.
YASAL DÜZENLEME NELERE GETİRİYOR?
Finansman gider kısıtlaması, Türk vergi sistemine; 2013 yılı başından geçerli olmak üzere 31.05.2012 tarih ve 6322 sayılı Kanunla girdi. Gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının, vergi matrahın tespitinde “Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler-Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı (GVK Md:41/9; KVK Md:11/1-i) maddelerine aşağıdaki metin eklendi.
“6322 sayılı kanunun 37. maddesiyle eklenen bent; Yürürlük 01.01.2013)i) Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere (700 Sayılı KHK’nın 173 üncü maddesiyle değişen ibare; Yürürlük:09.07.2018)Cumhurbaşkanınca(**) kararlaştırılan kısmı.Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya (700 Sayılı KHK’nın 173 üncü maddesiyle değişen ibare; Yürürlük:09.07.2018)Cumhurbaşkanı(*), bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
İŞLETMELERİN BORÇLANMALARI KISITLANIYOR
Madde metnini ihdas eden 6322 sayılı Kanun’un madde gerekçesinde, “…Madde ile, firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine özkaynakları ile finanse etmelerini teşvik etmek amacıyla…” deniliyor. Finansman gider kısıtlaması ile esasen işletmelerin borçlanmaları kısıtlanmak isteniyor. Yasal düzenleme, uygulamayı Bakanlar Kurulu (2018’den sonra Cumhurbaşkanı) kararına bıraktı, ancak maddenin yürürlüğe girdiği 2013 yılından 2021’e kadar geçen sürede konu ile ilgili herhangi bir karar alınmadığı için, finansman gider kısıtlaması uygulaması söz konusu olmadı. Uygulama, 04.03.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 03.02.2021 tarih ve 3490 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile 2021 yılı başından geçerli olarak ve kanunun verdiği yetkinin en üst sınırından başlatılmış olup halen %10 oranı uygulanıyor. Piyasa koşulları dikkate alınarak %10 oranının düşürülmesi ya da sıfırlanması Cumhurbaşkanı’nın yetkisinde. Yatırımın maliyetine eklenen finansman giderleri ile finans kuruluşlarının finansman giderleri, kanun maddesi ile uygulamanın kapsamı dışında tutuldu.
FİRMALAR, NE BEKLİYOR?
Finansman giderlerinin bir unsuru kabul edilen kur farkları ile ilgili olarak Ticaret Bakanlığı tarafından 08.11.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ değişikliği ile Türk Ticaret Kanunu’nun sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının dikkate alınmayacağına ilişkin 01.01.2023 tarihinde sona eren düzenlemenin süresi 01/01/2024’e uzatıldı. Ticaret Bakanlığı düzenlemesinde, (son 2 aydaki duruma benzer şekilde) 2018 yılının ikinci yarısında hızla yükselen döviz kurlarının etkisi oldu. Diğer bir ifadeyle Ticaret Bakanlığı, döviz kurlarında yaşanan beklenmedik hızlı yükselişlerden firmaların TTK 376’ya göre ilave zarar görmesini geçici olarak ta olsa önlemeyi amaçlıyor.
FİRMALAR, OLMASI GEREKENİN ÜZERİNDE VERGİ ÖDEMEK ZORUNDA BIRAKILIYOR
Vergi mevzuatında yer alan finansman gider kısıtlaması düzenlemesi ise tersi bir yaklaşımla, ani yükselen kurlardan (ve kredi faizlerinden, vade farklarından) olumsuz etkilenen firmalar bir de finansman gider kısıtlaması ile ikinci kez mağdur ediliyor ve olması gerekenin üzerinde vergi ödemek durumunda bırakılıyorlar. Takdir edilmelidir ki enflasyon, kredi faizleri ve döviz kurlarındaki artışların müsebbibi firmalar olmadığı gibi başta KOBİ’ler olmak üzere bu göstergelerdeki ani artışlara hazırlıklı olmadıkları için her halükarda olumsuz etkileniyor, sektörüne bağlı olarak ciddi zarar görüyorlar. Üstelik gider kabul edilmeyen finansman gideri hesaplamasında, işletmenin finansman gelirlerinin (ne genelinde ne de göre kendi içinde) finansman giderlerinden mahsubuna da olanak tanınmıyor.
EKONOMİNİN GENELİNDE OLUŞAN AŞIRI FİNANSMAN MALİYETİNİN BEDELİ, FİRMALARA ÖDETİLMEMELİ
Madde gerekçesinde belirtilen, firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine özkaynakla karışlamalarının teşvik edilmesi gerekçesinin pratikte pek karşılığı bulunmuyor. Zira bu gerekçe, firmaların özkaynak varlığı olup olmadığını, özkaynak getirisini, finansmana erişim maliyetlerini ve nedenlerini göz ardı ediyor. Ayrıca, hiç bir finans kuruluşu borçlanma kriterlerini taşımayan firmalara kredi kullandırmayacağı gibi nakit sıkışıklığı yaşanan piyasada oluşan vade farkları ile hükümetin para politikasına bağlı oluşan döviz kurları da firmalarca belirlenmiyor. Bu sebeplerle, ekonominin genelinde firmaların inisiyatifi dışında oluşan aşırı finansman maliyetlerinin bedeli firmalara ödetilmemeli.
Adnan YILDIRIM
Ekonomi Bakan Yardımcısı (2014-2015)
Türk Eximbank Genel Müdürü (2016-2019)
yildirim@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.