-Gelecekte yaşamak ve var olmak istiyorsanız, kalıpları kırmaya hazırlanın! Son dönemlerde “üstel teknoloji” kavramını sıkça duymaya başladık. Üstel teknoloji kavramı, her yıl işlem gücünün veya teknolojinin yeteneklerinin iki katına çıkarken, maliyetlerinin yarıya inmesi anlamına geliyor. Bu teknolojilerin gelişimi, bilgi teknolojilerindeki büyümeye paralel olarak Moore Yasası gibi prensiplerle destekleniyor.
-Bu yasaya göre, bilgisayarların işlem gücü her iki yılda bir iki katına çıkıyor ve bu ilerleme, inovasyonun önünü açıyor. 21.yüzyılın ilk çeyreği, üstel teknolojilerin dünyayı dönüştürdüğü bir çağın habercisi oldu. Yapay zeka, yenilenebilir enerji, dijitalleşme ve otomasyon gibi hızla gelişen teknolojiler, küresel ekonomiyi ve iş dünyasını yeniden şekillendiriyor.
-Doğada üstel büyümenin örnekleri sıkça yaşanır. Bir buğday tanesinden yüzlerce buğday tanesi hasat edilebilmesi yadırganmaz. Üstel teknolojilerin hızlı büyümesi, sadece teknoloji sektörünü değil, sağlık, eğitim, enerji ve ulaştırma gibi temel sektörleri de köklü bir dönüşüme uğratıyor. Steven Kotler’ın “Üstel Teknolojinin Altı D’si” olarak tanımladığı süreçte, bu teknolojiler dijitalleşme ile başlar ve demokratikleşme evresine kadar ilerler.
– Verinin birler ve sıfırlarla temsil edildiği bu evrede, bilgi teknolojileri hızla ilerliyor. Yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ve büyük veri gibi alanlar, dijitalleşmenin merkezinde yer alıyor. Statista’ya göre, küresel yapay zeka pazarının 2024 yılında 450 milyar doları aşması ve 2028’e kadar 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu büyüme, yapay zekanın sağlık, finans, perakende ve üretim gibi farklı sektörlerdeki yaygınlaşmasını gösteriyor.
. Hızla ilerleyen bir teknoloji, bir noktada endüstrilerde büyük bozulmalar oluşturmaya başlar. İnsansız hava araçlarının (İHA)’ların büyük bir endüstri haline gelmesi buna bir örnektir. İHA’lar 2010 yılına kıyasla 143 kat daha ucuz fiyata satılıyor. İnsansız hava araçları (İHA) kullanarak Afrika’nın kırsal bölgelerine tıbbi malzeme ulaştıran Zipline, üstel teknolojilerin sağlık hizmetlerine erişimi nasıl demokratikleştirdiğinin güçlü bir örneğidir.
. Teknolojilerin maliyetleri düştükçe, daha geniş kitleler tarafından erişilebilir hale geliyor. 3D baskı ve insansız hava araçlarının maliyetlerinin hızla düşmesi, bu cihazları elit olmaktan çıkarması gibi. İleride her ürün için bu gerçekleşecek ve daha yaygın hale gelecek. Son yedi yılda 3 boyutlu baskının maliyeti 400 kat azaldı. Endüstriyel robotların maliyeti, beş yıl öncesine göre 23’ten 1’e indi.
-Fosil yakıtların yerini hızla yenilenebilir enerji kaynakları alıyor. 2023 yılında, küresel yenilenebilir enerji yatırımları 500 milyar doları aştı. Güneş enerjisi maliyetlerindeki dramatik düşüş, bu dönüşümün en önemli faktörlerinden biridir. Çin, yenilenebilir enerji üretiminde en büyük oyuncu olarak öne çıkarken, Amerika ve Avrupa, teknolojik yenilikler ve Ar-Ge yatırımları ile bu alanda rekabet etmeye devam ediyor.
-Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre, yenilenebilir enerji sektörü 2022 yılında dünya genelinde 13,7 milyon kişiye istihdam sağladı. Bu sayının 2030 yılına kadar 42 milyona çıkması öngörülüyor. Bu da üstel teknolojilerin sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda yeni iş alanları yaratma potansiyelini de gösteriyor.
-ABD ve Çin, yapay zeka, 5G ve elektrikli araçlar gibi üstel teknolojilerde büyük bir rekabet içinde. MIT Technology Review’un 2024 analizine göre, ABD’nin yapay zeka patentlerindeki yüzde 40’lık payı, bu ülkenin teknolojik liderliğini pekiştiriyor. Ancak Çin, özellikle elektrikli araç sektöründe BYD gibi şirketlerle dev adımlar atarak Tesla’yı geride bırakmış durumda.
-Tarihçi Prof. Yuval Noah Harari’nin dikkat çektiği etik boyutunu unutmamak gerekiyor: “Üstel teknolojiler, insanlık tarihinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu teknolojiler, bize benzeri görülmemiş güçler ve imkanlar sunarken, aynı zamanda etik ve toplumsal zorluklar da meydana getiriyor.” Gelecekte yaşamak ve var olmak istiyorsanız, kalıpları kırmaya hazırlanın!
“Üstel” kelimesini sıkça duymaya başladık. “Çok hızlı”, “giderek hızlanan” anlamına geliyor. O kadar yoğun kullanılıyor ki yılın kelimesi için aday olabilir. Üstel teknoloji kavramı, her yıl işlem gücünün veya teknolojinin yeteneklerinin iki katına çıkarken, maliyetlerinin yarıya inmesi anlamına geliyor. Bu teknolojilerin gelişimi, bilgi teknolojilerindeki büyümeye paralel olarak Moore Yasası gibi prensiplerle destekleniyor. Bu yasaya göre, bilgisayarların işlem gücü her iki yılda bir iki katına çıkıyor ve bu doğrusal olmayan ilerleme, inovasyonun önünü açıyor.
21.yüzyılın ilk çeyreği, üstel teknolojilerin dünyayı dönüştürdüğü bir çağın habercisi oldu. Yapay zeka, yenilenebilir enerji, dijitalleşme ve otomasyon gibi hızla gelişen teknolojiler, küresel ekonomiyi ve iş dünyasını yeniden şekillendirirken, aynı zamanda güç dengelerinde de dramatik değişimlere yol açıyor.
ÜSTEL TEKNOLOJİLERİN HIZI
1800’lerden 2000’lere kadar çeşitli teknolojilerin toplumda yayılma (diffusion) hızı da ivme kazanıyor. Gazetelerin toplumda yaygınlaşması 113 yıl sürmüşken, cep telefonlarının yaygınlaşması sadece 22 yıl sürdü. İvme arttı ve ChatGPT’nin 100 milyon aktif kullanıcıya ulaşması sadece 2 ayda gerçekleşti.
Gelişmenin hızı katlanmanın ötesinde sıçramalar yaşıyor. Geçen ay, yapay zeka işlemcilerini üreten önde gelen şirketlerden Nvidia’nın CEO’su Jensen Huang’ın bir tespiti oldu. Moore Yasası’na göre bilgi işlem maliyetleri 100 kat azalmalıydı. Ama bilgi işlem alanındaki son gelişmelerle bu 10 yılda 100.000 kat azaldı. Üstel teknolojilerin hızla yükselmesinin en öndeki sebeplerden biri budur.
“GELECEĞE DAİR İNSANIN SEZGİLERİ DOĞRUSALDIR”
Yazar Ray Kurzweil bunu çok güzel tanımlıyor: “Geleceğe dair insanın sezgileri doğrusaldır. Ancak bilgi teknolojisinin gerçekliği üsteldir ve bu derin bir fark oluşturur. İnsan, doğrusal olarak 30 adım atar, 30’a ulaşır. Üstel olarak 30 adım atılırsa, bir milyara ulaşır.”
Doğada üstel büyümenin örnekleri sıkça yaşanır. Bir buğday tanesinden yüzlerce buğday tanesi hasat edilebilmesi yadırganmaz. Üstel teknolojilerin hızlı büyümesi, sadece teknoloji sektörünü değil, sağlık, eğitim, enerji ve ulaştırma gibi temel sektörleri de köklü bir dönüşüme uğratıyor. Steven Kotler’ın “Üstel Teknolojinin Altı D’si” olarak tanımladığı süreçte, bu teknolojiler dijitalleşme ile başlar ve demokratikleşme evresine kadar ilerler. Bu aşamalar, teknolojinin toplum genelinde yayılması ve maliyetlerin önemli ölçüde düşmesiyle sonuçlanır.
DÖNÜŞÜM NASIL YAŞANIYOR?
. Verinin birler ve sıfırlarla temsil edildiği bu evrede, bilgi teknolojileri hızla ilerler. Yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ve büyük veri gibi alanlar, dijitalleşmenin merkezinde yer alır. Statista’ya göre, küresel yapay zeka pazarının 2024 yılında 450 milyar doları aşması ve 2028’e kadar 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu büyüme, yapay zekanın sağlık, finans, perakende ve üretim gibi farklı sektörlerdeki yaygınlaşmasını gösteriyor.
. Yeni teknolojiler genellikle ilk aşamalarda fark edilmez. Ancak hızla ilerleyen bir teknoloji, bir noktada endüstrilerde büyük bozulmalar oluşturmaya başlar. İnsansız hava araçlarının (İHA) bu aldatma aşamasından hızla çıkarak büyük bir endüstri haline gelmesi buna bir örnektir. İHA’lar 2010 yılına kıyasla 143 kat daha ucuz fiyata satılıyor. İnsansız hava araçları (İHA) kullanarak Afrika’nın kırsal bölgelerine tıbbi malzeme ulaştıran Zipline, üstel teknolojilerin sağlık hizmetlerine erişimi nasıl demokratikleştirdiğinin güçlü bir örneğidir. Şirket, Ruanda ve Gana gibi ülkelerde kan, aşı ve ilaçları hızlı ve etkili bir şekilde ulaştırarak binlerce hayat kurtarmaya devam ediyor.
ÜSTEL TEKNOLOJİ, YERLEŞİK ENDÜSTRİLERE MEYDAN OKUR
. Üstel teknoloji, yerleşik endüstrilere meydan okur. Uber’in taksi endüstrisini dağıtması, bu etkinin bariz bir göstergesidir.
. Üstel teknoloji, tüketicilerin bir ürünü satın alma ihtiyacını ortadan kaldırır. Dijital fotoğrafçılık, filmlere olan ihtiyacı neredeyse tamamen ortadan kaldırdığı gibi.
. Hardware’den software dönüşüm yaşanır. Fiziksel ürünler, dijital uygulamalarla yer değiştirdiğinde ortaya çıkar. GPS cihazları, radyolar ve kameralar artık tek bir akıllı telefonda birleştirilebiliyor.
. Teknolojilerin maliyetleri düştükçe, daha geniş kitleler tarafından erişilebilir hale gelir. 3D baskı ve insansız hava araçlarının maliyetlerinin hızla düşmesi, bu cihazları elit olmaktan çıkarması gibi. İleride her ürün için bu gerçekleşecek ve daha yaygın hale gelecek. Son yedi yılda 3 boyutlu baskının maliyeti 400 kat azaldı. Endüstriyel robotların maliyeti, beş yıl öncesine göre 23’ten 1’e indi. İnsan genomunun haritasının çıkarılması, 2009’dakine kıyasla 10 bin kat daha ucuz.
TRİLYONLARCA AKILLI CİHAZ
2020 yılı itibariyle dünya genelinde altı milyardan fazla internet kullanıcısı bulunuyor ve IoT cihazlarının sayısı bir trilyonu aştı. Bu patlama, veri akışını artırdı ve bağlantılı cihazlar arasındaki etkileşimi hızlandırdı.
Yapay zeka, makine öğrenimi ve derin öğrenme gibi teknolojiler, işletmelerin karar alma süreçlerini hızlandırıyor ve otomasyon kapasitesini artırıyor. McKinsey’nin 2024 raporuna göre, yapay zeka her yıl yaklaşık 4,4 trilyon dolarlık ekonomik değer oluşturuyor.
Otonom araçlar ve robot teknolojileri, üretimden lojistiğe kadar birçok alanda iş süreçlerini köklü biçimde değiştiriyor. Tesla ve Google’ın öncülük ettiği otonom sürüş teknolojileri, ulaşım sektöründe devrim niteliğinde yenilikler sunuyor.
ÜSTEL’İN JEOPOLİTİĞİ
Yapay zekanın iş dünyasına entegrasyonu, verimlilikte büyük artışlara ve maliyetlerde azalmaya neden oluyor. OpenAI’nin geliştirdiği ChatGPT gibi yapay zeka uygulamaları, müşteri hizmetlerinden yazılım geliştirmeye kadar pek çok alanda da kullanılmaya başlandı. Özellikle, yazılım geliştirme süreçlerinin hızlanması ve veri analizlerinin otomatize edilmesi, endüstrilerde işgücü maliyetlerini düşürüyor.
2023 YILINDA KÜRESEL YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARI 500 MİLYAR DOLARI AŞTI
Fosil yakıtların yerini hızla yenilenebilir enerji kaynakları alıyor. 2023 yılında, küresel yenilenebilir enerji yatırımları 500 milyar doları aştı. Güneş enerjisi maliyetlerindeki dramatik düşüş, bu dönüşümün en önemli faktörlerinden biridir. Çin, yenilenebilir enerji üretiminde en büyük oyuncu olarak öne çıkarken, Amerika ve Avrupa, teknolojik yenilikler ve Ar-Ge yatırımları ile bu alanda rekabet etmeye devam ediyor.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre, yenilenebilir enerji sektörü 2022 yılında dünya genelinde 13,7 milyon kişiye istihdam sağladı. Bu sayının 2030 yılına kadar 42 milyona çıkması öngörülüyor. Bu da üstel teknolojilerin sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda yeni iş alanları yaratma potansiyelini de gösteriyor.
ABD VE ÇİN, ÜSTEL TEKNOLOJİLERDE BÜYÜK BİR REKABET İÇİNDE
ABD ve Çin, yapay zeka, 5G ve elektrikli araçlar gibi üstel teknolojilerde büyük bir rekabet içinde. MIT Technology Review’un 2024 analizine göre, ABD’nin yapay zeka patentlerindeki yüzde 40’lık payı, bu ülkenin teknolojik liderliğini pekiştiriyor. Ancak Çin, özellikle elektrikli araç sektöründe BYD gibi şirketlerle dev adımlar atarak Tesla’yı geride bırakmış durumda. Çin, aynı zamanda 5G altyapısında da hızlı gelişmeler kaydederek, otonom sürüş ve IoT alanlarında küresel bir standarda dönüşme potansiyeline sahip bulunuyor.
Boston Consulting Group’un (BCG) bir raporuna göre, otonom araç pazarının 2035 yılına kadar 2,4 trilyon dolarlık bir değere ulaşması bekleniyor. Waymo, Cruise ve Tesla gibi şirketler, otonom sürüş teknolojilerinde önemli ilerlemeler kaydediyor ve bu alanda öncü rol oynuyor.
GELECEK PERSPEKTİFLERİ
Yapay zeka ve yenilenebilir enerji gibi üstel teknolojiler, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada büyük bir potansiyel sunuyor. World Economic Forum’un 2024 raporuna göre, yapay zeka tabanlı enerji verimliliği yüzde 40’a kadar artırabilir ve karbon emisyonlarında yüzde 30’luk bir azalma sağlayabilir.
Stanford Üniversitesi’nden Dr. Emma Lee’ye göre, enerji verimliliğinde yapay zeka ve blockchain teknolojilerinin entegrasyonu, sürdürülebilirlik açısından büyük bir dönüşüm meydana getirecek. Bu teknolojiler, enerji maliyetlerini düşürmenin yanı sıra, karbon emisyonlarını azaltmada da önemli bir rol oynayacak.
“ÜSTEL TEKNOLOJİLER, İNSANLIK TARİHİNDE YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICINI İŞRET EDİYOR”
Üstel teknolojiler, ekonomiden jeopolitikaya kadar birçok alanda devrim niteliğinde değişiklikler oluşturuyor. Kişi ve devlet olarak, üstel teknolojilere ne kadar hazır olduğumuz gündemdeki yerini almalıdır. Maalesef, ABD ve Çin arasındaki rekabet, bu teknolojilerin küresel etkilerini belirleyecek ana faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak bu teknolojik ilerlemenin sürdürülebilir ve uzun vadeli etkiler oluşturması, küresel işbirlikleri ve inovasyon politikalarının başarısına bağlıdır. Şimdilik bu bağ görünmüyor.
Son yıllarda ilginç görüşleriyle gündemde olan tarihçi Prof. Yuval Noah Harari’nin dikkat çektiği etik boyutunu unutmamak gerekiyor: “Üstel teknolojiler, insanlık tarihinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bu teknolojiler, bize benzeri görülmemiş güçler ve imkanlar sunarken, aynı zamanda etik ve toplumsal zorluklar da meydana getiriyor.”
Gelecekte yaşamak ve var olmak istiyorsanız, kalıpları kırmaya hazırlanın!
Zuhal Mansfield
TMG Dış Tic. ve Madencilik Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı
mansfield@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
Muhtesem bir içerik, çok aydınlatıcı.Bilgi dolu!