Yaygın olarak 2006 yılında sinyalleri geldiği düşünülen ve 2008 yılında da başta Dünya’nın bir numaralı ekonomisi konumundaki ABD olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan finansal çöküntü, aşırı genişleyici tedbirlerle duraklama dönemine girdi.
Kapitalizmin ve liberal sistemin kurucusu konumundaki küresel büyüklükteki finansal kuruluşların “batmayacak kadar büyük” olduğuna yönelik ezberler bozuldu. Maliye politikasından sorumlu hükümetler ile para otoritesinin başındaki öncü merkez bankaları, eşi benzeri görülmemiş genişleyici tedbirler ile 1970-1980’li yılların birikmiş ve görmezden gelinen ağır yaralarına merhem olmak istedi. Mali teşviklerin hemen ardından, aşırı genişleyici parasal tedbirler Dünya’nın öncü merkez bankaları tarafından eş zamanlı ve eş güdümlü olarak uygulandı. özetle özel sektörün bilanço ve bilanço dışı ciddi boyutlara ulaşan sistematik riskleri devletler tarafından üstlenildi.
Büyük resim gözden kaçıyor Başta hisse senedi ve emtialar piyasalarında gözlemlenen kısa süre içindeki çok sert hareketler ise karar alıcıların büyük bir bölümünün gerçekleri görmesinin önünde ciddi bir engel oldu. Geldiğimiz noktada uzun yılların birikiminin neticesinde volkanik patlama gibi tezahür eden, Avrupa Bölgesi’nin bir çok ülkesinin başındaki sorunların bulaşıcı ve yakıcı bir çok ana ve yan etkileri oldu.
Dünyanın her saatinde açıklanan verilere ve bu veriler neticesinde mali ve para otorite sorumlulularının verebilecekleri en küçük mesajlara odaklanılmış olması, arzu edildiği gibi büyük resmin görülememesini tetikliyor.
Yunanistan, İspanya, İtalya, Belçika, Portekiz vbg. gibi bir çok Avrupa ülkesi’nin 10 yıllık borçlanma maliyetlerinin tarihsel yüksek seviyelere ulaşması, CDS seviyelerinin Türkiye’nin oldukça üzerinde oluşu ve hatta Fransa CDS’nin Türkiye’ye yaklaşması bu ayrışmanın piyasa bazlı yansıması.
Dibimizdeki komşularımız Suriye ve İran ile ilgili sorunlar devam ederken ABD Hazinesi’ne oldukça yakın olarak kabul edilen Moody’sin Türkiye kredi notunu bir kademe yükseltmesi ayrıca dikkat çekici.
İspanya borçlanma maliyetleri hala yüksek Euro-Grup’un İspanya Bankaları’na 100 milyar Avro taze sermaye temin etmesi İspanya bankacılık sorununu şimdilik çözmüş gibi dursada piyasalardaki karar alıcılar, İspanya’nın kamu borç yükünün akıbetini merak ediyor.
Uzun süre gündemde kaldıktan sonra çözüme kavuşan bu sorun neticesinde normal şartlardaki beklenti İspanya borçlanma maliyetlerinin aşağı yönlü bir eğilim sergilemesi olmalıydı. Ancak Euro Bölgesi rekoru kırarak %7 seviyesinin de üzerine çıkması daha başka bir çok sorunlar yumağı olduğunu düşündürmekte.
Ancak İspanya Bankaları’na yönelik destekleme paketinin açıklanmasının hemen ardından yukarı yönlü eğilim devam ederek 16 Haziran 2012 tarihinde %7.28 ile tarihi rekor seviyeye ulaştı. Son günlerde tepki alımlarının da yansıması ile toparlanarak %6.7 seviyesine kadar gevşeyen İspanya 10 yıllık tahvili %6’lar seviyesinin altına kalıcı olarak gelmediği sürece bu hareketler sadece kış güneşi olarak nitelendirilebilir.
Ortak bankacılık birliği çözüm mü? İtalya 10 yıllık tahvil faizinin seyri de endişe verici bir şekilde %6.34’ler seviyesini gördü. Şayet kontrol edilerek, tavizsiz bir şekilde uygulanabilirse Euro Grup tarafından tedarik edilen 100 milyar Avro’luk taze para girişi özellikle İspanya Mevduat Bankacılığı’nın yeniden yapılandırılması ve muhtemel kayıpların bertaraf edilebilmesi açısından tampon görevini üstelenebileceğinden olumlu olarak değerlendiriliyor.
İspanya’nın 100 milyar Avro’luk bankacılık yardım paketini alarak kamu borç yükü 2012 yılı sonunda 10 puan artarak AB ortalaması olan %90 seviyesine ulaşması bekleniyor. İspanya’nın bu yıl planladığı ve %56’sını tamamladığı 86 milyar Avroluk borçlanma programının da akıbeti İspanya 10 yıllık tahvil faizleri üzerinde ciddi bir baskı unusuru olarak durmakta.
Aynı zamanda İspanya ve benzeri bir çok AB ülkesi’nin bankacılık kesimindeki sorunların ülkeler üzerindeki kalıcı nitelikteki yıpratıcılık etkisi AB tarafından ivedilikle ortak bankacılık birliği ile çözüme kavuşturulabilir.
Ekonomiler Yavaşlarken… Endişeler Artıyor… Resmi veri için öncü gösterge olarak kabul gören HSBC PMI endeksi Haziran ayında son 7 ayın en düşük seviyesine geriledi ve çin Ekonomisi’ne yönelik büyüme endişelerini tetikledi. Avrupa Ortak Para Sistemi’nin geleceğine ilişkin endişeler, Dünya’nın bir numaralı ekonomisi konumundaki ABD ve borç krizi ile boğuşan AB’deki yavaşlama kaygıları da temel tehdit unsurları olmayı sürdürmekte.
özellikle AB’de savsaklanması neticesinde karmaşıklaşan ve çözüm maliyeti artan krizden çıkışa yönelik yeni önerileri de tartışılıyor.
1. Ortak tahvil ihracı, 2. Büyüme anlaşması, 3. Sıkılmış kemerlerin gevşetilmesi,(Olumsuz olmakla beraber ekonomilerin de büyümesine engel) 4. Bankacılık birliği.
Almanya Başbakanı’nın henüz somut planları olmasa da, Euro bölgesi geçici kurtarma fonu EFSF‘nin belli şartlar altında ikincil piyasadan Euro Bölgesi devlet tahvilleri satın almasının mümkün olabileceğini ifade etmesi gevşeme sinyali olarak algılanabilir.
Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) bir yönetim kurulu üyesinin, İngiliz FT gazetesine yaptığı açıklamada AMB‘nin 5 Temmuz 2012‘deki faiz toplantısında politika faizinde indiriminin en azından istişare edilebilecek olması da dikkat çekici. Ancak AB’nin şimdilik sorunsuz ülkesi konumunda olan Almanya’nın ise tam bütünleşmeye karşı oluşu, Avrupa Birliği Projesi’ne yönelik kuşkulu bakışa ivme kazandırabilir.
Yunanistan’da hükümet kurulmasının ardından düzenlenecek olan AB Maliye Bakanları ortak toplantısında AB’nin geleceğine ilişkin olarak önemli ve kritik konuların gündeme alınabilir. Ancak özellikle son 2 yıldaki gelişmeleri, açıklamaları ve somut hamleleri hatırladığımızda ise çözüme yönelik ciddi bir karar alınması yönünde kuşkularımızda artmakta.
ABD para otoritesi yapmış olduğu toplantı neticesinde FED ise, uzun vadeli tahviller ile kısa vadelilerin değişimi operasyonun (operational twist) süresini yılsonuna kadar uzatarak 267 milyar USD tahvilin bu uygulama kapsamında olduğunu açıkla. FED’in büyüme ile enflasyon tahminlerini aşağı yönlü revize etmesi ve istihdamdaki zayıf eğilimin devam edebileceğini açıklaması ise var olan olumsuzluğun vurgulanması açısından önemli.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.