Son Haberler

GÜLLÜOĞLU`NDAN ŞİFA PINARI

gg_2.jpg

Asırların bilgisiyle geliştirilmiş tariflerle hazırlanan Osmanlı Dönemi Saray İçeceklerini günümüze taşıdıklarını belirten Güllüoğlu Grup Şirketleri İcra Kurulu Başkanı ömer Kaya: “Milli içeceklerimiz olmasını beklediğimiz Şifapınarı markalı yeni ve doğal ürünlerimiz, sağlıksız gazlı içeceklerin tahtını sallayacak lezzete sahip.”

Gülloğolu markasıyla hizmet sunun kardeşlerin en büyüğü olan M. Nejat Güllü, inovasyon odaklı yeni ürünlerle büyüme stratejisi izliyor. Dünyaca bilinen bir marka haline dönüşmeyi hedefleyen ve 3 kıta, 6 ülkede 29 şube açan Nejat Güllüoğlu, yüzlerce kişiye istihdam sağlıyor. Enfes tadıyla baklava öne çıksa da Güllüoğlu’nda; 36 çeşit tatlı, 70 çeşit lokum ve restoran bölümünde (Antep ve Dünya mutfağı) 120 çeşit ana+yemek de oldukça iddialı… Marka daha çok büyümek için yatırımlarını sürdürürken, Suudi Arabistan ve çin’e yeni şubeler açılması planlanıyor.

Gazlı, katkı maddeli içeceklerin dünyanın her yerinde tüketilmesine rağmen sağlıklı olmadığını belirten ve bu alanda uzun süredir Ar-Ge faaliyetleri yürüttüklerini belirten Güllüoğlu Grup Şirketleri İcra Kurulu Başkanı ömer Kaya, şu açıklamayı yapıyor: “Toplumların içecek kültürü yaşam şekilleriyle ilgilidir. Bizim içecek kültürümüz maalesef batı ülkelerininkine benzedi. Daha yüzyıl öncesine kadar tıpta bile kullanılan Anadolumuzun bin bir çeşit meyve ve bitkisinden elde edilen şifalı içeceklerimizin yerini; pası dahi sökebilen, bağımlılık yapan, sağlıksız içecekler aldı. Bize ait sağlıklı içeceklerse neredeyse unutuldu. Biz, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel Osmanlı Şuruplarını/Şerbetlerini, iki yıl süren bir çalışmayla, ‘Şifapınarı’ markasıyla yeniden günümüze taşıdık. Osmanlının, muhteşem saray içeceklerini her hangi bir arıtmaya tabi tutmadan, içlerine her hangi bir aroma veya katkı maddesi ilave etmeden, onlarca meyve, bitki kök ve tohumun özleriyle en saf, en şifalı hali ile ürettik ve insanımızın beğenisine sunduk.”

df_49.jpg

ŞEKER HASTALARI DA İçEBİLİYOR

rt_1.jpg

Adı gibi şifa kaynağı olan içeceklerin tarihteki özü korunarak meyve özlerinden, bitki kök ve tohumlarından elde edildiğini ifade eden ‘‘Osmanlı Saray İçecekleri‘‘ projesinin fikir babası ömer Kaya; “6 çeşit olan içeceklerimizin bir bölümünü Güney Amerika yerlilerinin şeker otu olarak adlandırdıkları “Stevia Rebudiana” denilen ve tamamen doğal olan bitkinin yapraklarından elde edilen özle tatlandırdık. Bazı ürünlerimizi ise hurma özü ile tatlandırdık. Erkekler için gençleştirici ve dinçleştirici özelliği olan hurma tek başına bile afrodizyak özellikler içeriyor. Bu yönüyle içeceklerimiz oldukça sağlıklı, şeker hastaları ve şekerden kaçınanlar dahil herkes bu içeceği rahatlıkla tüketebilir.”

hh.jpg

TüRKİYE’NİN MİLLİ İçECEĞİ OLMAYA ADAY

ürettikleri doğal ve şifalı içeceklerin, Türkiye’nin milli içeceği olmaya aday inovatif özelliğe sahip olduğunu belirten Kaya, bu fikrin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor: “Turistik bir mekandaydık ve sıcaktan bunalan yabancı turist soğuk bir şeyler içip serinlemek istedi. Ne içebiliriz dediklerinde görevlinin, sunduğu içecekler turisti memnun etmedi ve “Kendi ülkemizde içtiğimiz gazlı içecekleri mi içeceğiz, size ait özgün bir içeceğiniz yok mu?” diye sordu. Bu diyaloga şahit olunca, “Neden bize ait içeceğimiz yok” diye kendi kendime sordum. Ardından konuyla ilgili bazı fikirler oluşmaya başladı. Fikir, projeye dönüştü, uzun süreli araştırma çalışması başlattık. Osmanlı Sarayları’nda, padişahların içmesi için üretilen içeceklere ait bilgilerin izini sürdük ve neticede ortaya çıkardığımız içeceklerle tarihi mirasımızı bugünlere taşıma fırsatı yakaladık.”

GAZLI İçECEKLERE RAKİP çIKTI

ff_15.jpg

Son yıllarda Türkiye’de şık restoranların arttığını hatta Türk mutfağının dünyaya açılmaya başladığını belirten Kaya, “Maharetli aşçılarımızla yemeklerimiz gün yüzüne çıkıyor. Ancak içecek konusuna eğilen yok. Kişisel tarih merakımın da etkisiyle Osmanlı İmparatorluğunun saraylarında yapılan yemeklerin yanında nelerin içildiğini araştırdım. 2 yıl süren çalışmalarla bugün ortaya çıkan özgün ürünleri ülkemizin hizmetine sunduk. Müşterilerimizden çok güzel tepkiler aldık. Bundan böyle Türkiye, Osmanlı Saray İçeceklerini yakından tanıyacak ve insan sağlığına hiçbir katkısı olmayan asitli- gazlı içeceklerden kurtulmuş olacak” diyor.

ff_16.jpg

OSMANLI SARAYINDA NE YENİR, NE İçİLİR?

Osmanlı mutfağının oldukça zengin olduğunu hatırlatan ömer Kaya, ‘‘Saraydaki Hekimbaşılar ve Kökçübaşı, Osmanlı Sultanlarının en güvendiği makamlardandı. Sarayda en üst seviyede tutulan hekimbaşılar; Sultanların hasta olmadan yaşamlarını sürdürmek ve haremlerine karşı güçlü olmalarını sağlamak için hem tıbbi olarak yapılması gerekenleri yapar, hem de özellikle içeceklerinin hazırlanmasında günümüz eczacı ve bilge aktarlarına karşılık gelen bilgi ve yetenekleriyle yiyecek ve içeceklere katkı sağlardı. Topkapı Sarayı’nın mutfağında padişah için yemek yapılan özel yere, ‘Kuşane’ denir. Burada yapılan yemekler hem lezzetli, hem de sağlıklıydı. Tabii ki padişah dediğin; sağlıklı ve dinç olacak, öyle hapşıran, aksıran, salya sümük padişah olmaz. Ama her şeyden önemlisi harem yaşamı padişaha yakışır şekilde olacak. O dönemle bütün bunların gerçekleşmesi için padişahın yemeğini hazırlayanlar özel seçilirdi. Bu nedenle padişahın şurupları ve içecekleri lezzetli, şifalı ve gençleştirici forma sahipti. özellikle 15. yüzyılda içecekler, en üst seviyede formüle edilmiş, başlangıçta şurup olarak hazırlanan içecekler, sonraları saraylarda altın tombaklar içinde sunulacak kadar itibarlı içecekler haline getirilmişti. Saraydaki eğlencelerde ve yemeklerde yabancı elçilere bu saray içeceklerini ikram etmek prestij anlamı taşıyordu. Daha sonra sarayın dışına da taşınan bu lezzetler, konakların, beylerin, paşaların zarif içecekleri oldu. Her biri ayrı bir şifa pınarı, aynı zamanda zevk-ü safa içeceği haline geldi.

ff_17.jpg

df_50.jpg

DUBAİ BU İçECEKLERE BAYILDI

Osmanlı Saray İçeceklerinin kaç çeşit olduğu ve tüketiciye ne şekilde ulaşacağını da anlatan Kaya, pazarlama stratejilerini şöyle özetliyor: Şifa kaynağı olan Osmanlı Saray İçeceklerimiz, 6 farklı lezzetten oluşuyor. Ar-ge çalışmalarında her bir ürün, bin tattırma yöntemiyle denendi ve yüzde 97’lik beğeniye ulaşıldı. ürünlerimiz şu anda sadece Güllüoğlu- M. Nejat Güllü mağazalarında satılıyor. Yakın zamanda Türkiye‘de özellikle turistlere de hitap eden önemli noktalarda franchıse sistemi ile satışları yaygınlaştıracağız. Mağazalarımızdaki ürünlerin tadına bakan kuruluşlardan talep gelmeye başladı. KKTC temsilciliğini verdik bile. Dubai ve Suudi Arabistan temsilcilikleri için görüşmelerimiz sürüyor. Yurt içi temsilcilikler için temaslarımız devam ediyor. öncelikli hedeflerimiz arasında Alanya’dan İzmir’e kadar olan bölgede ve özellikle turistik alanlarda temsilcilikler vereceğiz. Kapadokya bölgesi ve çanakkale bölgeleri için franchise vermeyi planlıyoruz. ürünlerimizin satışı eski Osmanlı çeşmeleri tarzında tasarladığımız Kiosklarda yapılacak. Mevcutta var olan tesislere, restoran ve kafeteryalara konularak Osmanlı imajını yansıtır bir şekilde sunumu yapılarak herkesin dikkatini çekecek ve tüm ziyaretçilere ulaşımı sağlanacak. İsteyenler için şişe satışı da olacak. Osmanlı Saray İçeceklerinin satıldığı kiosklarda ve stantlarda ayrıca birkaç çeşit özel Güllüoğlu kurabiyeleri, atıştırmalık bir iki dilim halinde kutulanmış özel Güllüoğlu Kuru Baklavası, bir iki parça atıştırmalık özel üretim Güllüoğlu Lokumları ve yine şekersiz olarak üretimini yaptırdığımız ve şekersiz meyve soslarıyla sunacağımız A kalitedeki Kahramanmaraş dondurmamız olacak.

Osmanlı’da daha çok zengin kesim tarafından içilen bu içeceklere Avrupa‘dan gelen gezginler hayran kalırdı. 1577‘de Florensa Dükü Francesco Medici, Venedikli Mafeo Veniero‘ya mektup yazarak, “Türklerin yaptıkları güzel ilaç ve içeceklerin tariflerini bildirmesini” rica etti.

LEZZET AYRINTILARDA SAKLI

“Osmanlı Saray sofralarında ayrıntılar gözden kaçırılmamış. örneğin yağlı et (ki o dönem kuzu eti en makbul en tüketilen ettir) yenildiğinde ağızda bir yağ tabakası oluşur ve ilk birkaç lokmadan sonra etten aynı lezzeti almak mümkün olmaz. İşte o zaman yemeğe eşlik eden bir içecek, damaktaki tadı nötr hale getirsin diye kullanılmıştır. Dolayısıyla yemeğin baştan sona lezzetli yenmesi temin edilmiş. Eğer fazla yenirse onun da çözümü bulunmuş. Bir başka içecek ise yemek sonrasında hazmı kolaylaştırsın diye yapılmış ve tüketilmiş…”

1 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • saklisifa
    1 Mart 2015 23:32 - Reply

    insanlar icin özlem duydugu içecek yenenecek gidaları sunmak çok güzel duygu bu içeçek lerle şifa bulacagına kalben inanıyorum sagliklı nesiller için daha cok ürun yelpazesı dileyimle saklisifa. bir duşunce ve fikir öz suyunuzu alkalin le denemenizi isterim.meyvaların öz suyu alkalin. saygılarimla

  • Site Haritası