Akıllı telefon veya bilgisayar kullanan ve mail adresi bulunan kimsenin artık özel hayatı kalmadı.
Kaçacak yer yok bilin;
Sıkışınca İsviçre altınları veya hesabınızda güvende olduğunu düşündüğünüz mevduatınızı bildiriyor.
Sosyal medyada paylaştığınız hiç bir şey kaybolmuyor.
Operatörler konuşmaları artık geri dönüşümlü bile dinleyebiliyor.
Mobese kameraları görüntülerinin videolarını anında bildiriyor.
Bulut, çekilmiş ve hatta silinmiş tüm resimleri veriyor.
Kısaca uydu verileriyle yüz taranıyor, ses frekansıyla ile dünyanın her neresindeyseniz, kiminle, ne yapıyorsanız veya ne konuşuyorsanız sizi bulmaları, dinlemeleri sadece 20 dakika sürüyor.
KİMSENİN ÖZEL HAYATI KALMADI
Wikileaks ve Panama dosyaları, dünyanın en büyük ve organize casusluk şebekesini açıklayalı neredeyse 10 yıl oluyor. Assange’nin , 25 ülke ve 160’a yakın şirketten oluştuğunu ve akıllı telefon veya bilgisayar kullanan ve mail adresi bulunan kimsenin artık özel hayatlarının kalmadığını ve bu işe beş- altı milyar harcandığını biliyoruz. Şimdi daha farklı daha hızlı teknolojilerin pençesindeyiz.
YAKINDA CV YAZMAK RAFA KALDIRILABİLİR
Kaçış yok!
Ya su gibi şeffaf bir hayat yaşayacağız veya yok gibi yaşayacağız. Kimliksiz, isimsiz, adressiz olmak imkansız. Ama sanki güvende olmanın tek yolu gibi duruyor. Fakat bu sefer de vatandaşlık haklarınızdan, insan olmaktan vazgeçmeniz gerekebilir.
Hâl ortada; sosyal medyadaki adreslerinizde biraz zaman geçirenler attığınız tweetlerden, Facebook veya Instagram paylaşımlarınızdan, düşüncelerinizi, , mesleğinizi, duruşunuzu, siyasi görüşünüzü, hatta kişiliğinizi, sevdiğiniz ve sevmediğiniz her şeyi ve dahi aile, arkadaş bağlarınızı, tatil, kıyafet tercihlerinizi ve daha akla hayale gelmeyen bin şeyi, kısaca size ait ne varsa öğrenebiliyorlar. Çok yakında CV yazmak bile rafa kalkabilir.
Sanırım bu incelemelerle alakalı yeni meslekler oluşmaya başladı bile. Bu arada şu malum, siyah gözlüklü, pardesülü ajanlar da tükenen meslekler bölümüne girdi.
TEKNOLOJİ İLE YENİ HAYAT
Peki bunun sonu nereye varacak?
Hepimiz su damlası kadar saydam, şeffaflaştığımızda ya dev bir paranoyanın tam ortasında veya dev bir yalnızlıkla baş başa kalacağız.
Gelecek hapların içinde yutulacak mikro çiplerle sağlık durumumuzu cep telefonlarımıza senkronize ederken, uzaktan ameliyatlar, 3D yazıcılarda üretilen eksik kemikler veya organlarla bambaşka bir dünyaya hazırlanıyor. Ulusal lojistlikleri dronelar tarafından yapılırken, dinleyen, gözleyen böcek boyutları neredeyse gözle görülmeyecek kadar küçüldüler.
Peki; biz tüm bunların neresindeyiz?…
Teknoloji üretmediğimiz acı gerçeğini biliyor ve bu uğurda çabalıyoruz. Tamam da, zaman hep aleyhimize işliyor.
KADROLARIMIZ NEREDE?
Teknolojiyi kullanarak tüm bunları yapabilen kadrolarımız var mı? Ve tüm bunları engelleyebilecek bilgiye sahip kadrolarımız yeterli mi? Bu eğitimleri verebilecek yeteri kadar teknolojiden anlayan eğitmenlerimiz var mı? Verilen eğitimlerin doğruluğunu kontrol edecek uzman kadrolarımız ne durumda? Bilişim teknolojisi, yazılım teknolojisi ve en önemlisi finans teknolojisi konusunda ne durumdayız. Internet bankacılığından, e-ticarete kadar dokunduğumuz her yöntem bize öğretilenlerden ibaretse, biz sistemleri besleyen organizma parçasından başka bir şey değiliz demektir.
Hem âma, hem bastonsuz otobanda karşıdan karşıya geçmeye çalışmak gibi bir şey yani. Bu durumda, “FED veya Moody’s bizim için ne demiş?”in ne önemi var ki?
Bildiğimiz her şey biliniyor, bilmediklerimizle kontrol ediliyorsak ve eğitim sistemlerimiz bu teknolojiyi yakalama, öğrenme becerisine sahip değilse, bize daha başka yöntemler gerekiyor.
TÜRK GENÇLERİNE ÇAĞRI
Acil eylem planlarımızın içinde ilk önce;
Bilinmeyenleri bilenleri, bir araya getirip yeni güçlü kadrolar oluşturmalıyız. En güvenilir kaynaklarımız bu konularda uzmanlık eğitimlerini tamamlamış yurt dışında yaşayan Türk gençlerine çağrıya çıkmalıyız.
Böylelikle “bize bizden başka dost yok”dan yola çıkarak farklılaşmayı, değişip, dönüşme süremizi kısaltmalıyız.
İkinci acil eylem planımızda ise mevcut üniversitelerde bilişim ve teknoloji bölümlerini artırmalıyız. Her bölümün hukuktan, sanayiye bilinen tüm bölümlerin mutlaka bilişim, teknoloji ve ar-ge bölümleri açılmalıyız.
30 YILI KAYBETTİK
Kaybettiğimiz teknoloji yılı, en az otuz yıl. Ama dünya zamanı olarak on yıl dersek, hazırlanma süremiz içinde en az bir on yıl gerektiğini düşünürsek belki dünyanın teknolojik hızına yetişemeyiz ama en azından bir çok kişisel verilerimize sahip çıkma şansı yakalarız diye düşünüyorum.
Yoksa sadece sistemi besleyen organizmalar gibi yaşamaya devam edeceğiz.
Kaçış yok…
Zuhal Mansfield
mansfield@turcomoney.com
TMG Doğal Taş Madencilik
DEİK Avustralya İş Konseyi Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.