Son Haberler

Uyanış hareketine ihtiyacımız var

-Kendimizi biyosferin hakimi ve onun en büyük başarısı olarak gördüğümüzden, yaşamın geri kalanına istediğimiz her şeyi yapmaya hakkımız olduğuna inanıyoruz. Burada, Dünya’daki adımız “güç”. Ancak unutmayalım, bizler aslında aşırı kırılganız. “Üçler Kuralı”na tabiyiz:

  • Hava olmadan üç dakika
  • Dondurucu soğukta, sığınacak bir yer ya da uygun giysiler olmadan üç saat
  • Su olmadan üç gün
  • Ve yiyecek olmadan üç hafta yaşayabiliriz.

  Günümüzün dertleri ile meşgul olan bireyler geleceği düşünmekten uzak kalabiliyor. Climate Action Tracker’ın yaptığı Kasım 2022 güncellemesine göre mevcut politikalar olduğu gibi devam ederse global ortalama sıcaklık artışı 2100 itibarı ile 2,7 santigrat derece olacak. Eğer 2030 hedefleri dikkate alınırsa 2.4 derece artış olacak; 2030 hedeflerinin yanında uzun vadeli taahhütler dikkate alınırsa artışı 2 derecede olacağı söylenebilir. En iyi durum senaryosuna göre bu artış ortalamada 1,8 derece.

Karbon sıfır taahhütlerinde çok az ilerleme görüyoruz. Uluslararası iklim finansmanı 2020’de %4 artmış durumda. Bu oran, yeterli seviyenin henüz yakınında bile değil. Sektörel inisiyatifler henüz yeterli seviyede değil. Bu yıl hükümetler, Global Meta Taahhütnamesi’ne katılmaya devam ettiler, ancak en yüksek salıma sahip ülkeler hala kenarda duruyor. Elektrikli araçlara adaptasyon doğru yönde ilerliyor, tabii ki yeterince hızlı değil.

-Karşılaşacağımız bir başka büyük mesele ise, iklim mültecileri. Dünya Ekonomik Forumu Raporu’na göre 2050 yılı itibarı ile dünyada iklim mültecilerinin sayısının 200 milyon kişi olacağı öngörülüyor. Dünyanın işleyişi bunu kaldırmaya kesiklikle hazır değil. Çevresel felaketin çevresel sonuçları olduğu gibi çok ciddi anlamda ekonomik, sosyal ve politik sonuçları da olacak.

İki Pulitzer Ödülü sahibi, dünyadaki 20 etkili bilim insanından biri olarak kabul edilen Edward Wilson’ın dediği gibi jeolojik zamanda yok oluş olayları, özellikle seyrek değil. Yaşamın tarihi boyunca yok oluş örnekleri değişik boyutlarda rastgele ortaya çıkmış. Bununla beraber, gerçekten kıyametimsi olanlar, sadece yaklaşık yüz milyon yıllık aralıklarla meydana gelmiş. Kaydedilen böyle 5 yıkım zirvesi var.

Yeryüzünün bu tür kıyametlerden sonra kendini toplaması kabaca 10 milyon yıl sürmüş. İnsanlığın başlattığı yıkım zirvesinin genellikle Altıncı Yok Oluş diye adlandırılmasının nedeni de bu. Birçok yazar ve düşünür, yeryüzünün artık Holosen bölümünün sona erdiğini ve yeni bir jeolojik bölümün başladığını kabul etmemize yetecek kadar farklılaştığını öne sürüyor.

“ÜÇLER KURALI”NA TABİYİZ…

Yeni bölüm için önerilen isim, deniz biyoloğu Eugene F. Stoermer’in 1980’lerin başında kullandığı, atmosfer kimyageri Paul J. Ctutzen’in 2000’lerde popülerleştirdiği, Antroposen, yani İnsan Çağı.

Kendimizi biyosferin hakimi ve onun en büyük başarısı olarak gördüğümüzden, yaşamın geri kalanına istediğimiz her şeyi yapmaya hakkımız olduğuna inanıyoruz. Burada, Dünya’daki adımız “güç”. Ancak unutmayalım, bizler aslında aşırı kırılganız. “Üçler Kuralı”na tabiyiz:

  • Hava olmadan üç dakika
  • Dondurucu soğukta, sığınacak bir yer ya da uygun giysiler olmadan üç saat
  • Su olmadan üç gün
  • Ve yiyecek olmadan üç hafta yaşayabiliriz.

Fütürizmin gelecek hakkındaki ‘’oluşmuş bir gelecek vardır ve biz ona gider ya da onu tahmin ederiz’’ şeklindeki yaygın ve edilgen algıyı değiştirmeyi hedefleyen Fütüristler Derneği olarak Uyanış Hareketi’ni büyütmeyi, etki alanını genişletmeyi hedefliyoruz.

BİREYLER, GELECEĞİ DÜŞÜNMEKTEN UZAK KALABİLİYOR…

Günümüzün dertleri ile meşgul olan bireyler geleceği düşünmekten uzak kalabiliyor. Dolayısıyla iklim krizi de bireyin kendi dışında gerçekleşen bir olgu olarak görülüyor. Felsefe ve ekoloji kesişimindeki önemli düşünürlerden biri olan Timorty Morton’un dediği gibi iklim krizi, bir hipernesne. Çevre, nükleer silahlar, evrim, görelilik ya da dünyamızın kendisi gibi bir dizi hipernesne içinde yaşıyoruz. Bunların zamansal ve uzamsal boyutları da öyle büyük ki nesnenin ne olduğuna dair fikirleri yutuyor, normal akıl yürütme yöntemlerimizi ciddi bir şekilde zorlayabiliyor. İçindeyken kendisini ve etkilerini anlamakta güçlük çektiğimiz bir olgu.

İklim krizinin ne olduğunu, onunla ilgili ne düşündüğümüzü, insanların birbirleriyle ve insan olmayanlarla nasıl bir arada yaşadığını anlatırken yaşadığımız dünyayı kavrayışımızı yeniden keşfetmemiz gerekiyor.

EN İYİ SENARYODA BİLE PARİS ANLAŞMASI’NDA BELİRLENEN HEDEFİN ÜSTÜNDE KALACAĞIZ

Climate Action Tracker’a göre en iyi senaryoda bile Paris Anlaşması’nda belirlenen hedefin üstünde kalacağız.

Kaynak: Climate Action Tracker, Kasım 2022 Güncellemesi

https://climateactiontracker.org

Climate Action Tracker’ın yaptığı Kasım 2022 güncellemesine göre mevcut politikaların olduğu gibi devam etmesi durumunda global ortalama sıcaklık artışı 2100 itibarı ile 2,7 santigrat derece olacak. Eğer 2030 hedefleri dikkate alınırsa 2.4 derece artış olacak; 2030 hedeflerinin yanında uzun vadeli taahhütler dikkate alınırsa artışı 2 derecede olacağı söylenebilir. En iyi durum senaryosuna göre bu artış ortalamada 1,8 derece.

EN YÜKSEK SALIMA SAHİP ÜLKELER, HALA KENARDA DURUYOR

Karbon sıfır taahhütlerinde çok az kayda değer ilerleme görüyoruz. Politika uygulamalarında ilerlemeler var, ancak hala çok ama çok yavaş. Uluslararası iklim finansmanı 2020’de %4 artmış durumda ve yeterli seviyenin henüz yakınında bile değil. Sektörel inisiyatifler henüz yeterli seviyede değil. Bu yıl hükümetler, Global Meta Taahhütnamesi’ne katılmaya devam ettiler, ancak en yüksek salıma sahip ülkeler hala kenarda duruyor. Elektrikli araçlara adaptasyon doğru yönde ilerliyor, tabii ki yeterince hızlı değil.

2050 YILINDA 200 MİLYON KİŞİ İKLİM MÜLTECİSİ OLACAK!

Karşılaşacağımız bir başka büyük mesele ise, iklim mültecileri. Dünya Ekonomik Forumu Raporu’na göre 2050 yılı itibarı ile dünyada iklim mültecilerinin sayısının 200 milyon kişi olacağı öngörülüyor. Dünyanın işleyişi bunu kaldırmaya kesiklikle hazır değil. Çevresel felaketin çevresel sonuçları olduğu gibi çok ciddi anlamda ekonomik, sosyal ve politik sonuçları da olacak. Gelecek senaryolarına baktığımızda “göçün kaynağında çözülebilmesi” için ülkelerin ve en global ölçekteki sivil toplum kuruluşlarının işbirliği yapması en etkin çözüm. İklim mültecilerini düşündüğümüzde çevresel etkilerin yerinde çözülmemesi durumunda mültecilerin gittikleri lokasyonlarda alınacak önlemler maalesef yeterli olmayacak senaryoları barındırıyor.

1 MART GELECEK GÜNÜ – UYANIŞ HAREKETİ

Fütüristler Derneği olarak; 1 Mart 2023’te tüm profesyonellere, iş insanlarına, kamu görevlilerine, öğrencilere sesleneceğiz. Bundan 20 yıl, 40 yıl sonrasını düşünmeye davet edeceğiz. Hem kendimiz hem de gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya bırakmamız için birey olarak alışkanlıklarımızı yeniden sorgulamamız gerekiyor. Profesyonel ve iş insanı olarak şirketimizin ve markamızı amacını sorgulamamız gerekiyor. Teşviklerimizi, politikalarımızı; bireysel ve kurumsal etki alanlarımızı yeniden sorgulamamız gerekiyor.

İşte bu nedenle uyanış hareketine ihtiyacımız var.

Temamız altında aşağıdaki konu başlıklarını konunun uzmanları ile ele almayı planlıyoruz:

Ekosistem Şehir Karbon Nötr
İklim uyanıyor.

Toprak uyanıyor.

Su uyanıyor.

Gastronomi uyanıyor.

Moda uyanıyor.

Otomotiv/Elektrikli araçlar uyanıyor.

Atık yönetimi uyanıyor.

Binalar uyanıyor.

Kaçış dalgası

Enerji uyanıyor.

Minimalizm uyanıyor.

Çevre etiği uyanıyor.

Sürdürülebilir finans uyanıyor.

Ekonominin devleri uyanıyor.

Akıllı fabrikalar uyanıyor.

1 Mart 2023’te görüşmek üzere…

Hakan Göl

Fütüristler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

gol@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası