– İşletme sermayesi, işletmenin kısa vadeli amaçlarını gerçekleştirmek için dönen varlıklara yaptığı yatırım veya çalışma sermayesidir. Dönen değerler niteliğindeki varlıkların kısa vadeli borçlara bölünmesi ise cari orandır. Cari oranın 1’den büyük olması beklenir. 1.5-2 aralığında olması makuldur. Net işletme sermayesi ise işletmenin finansal dayanma gücü ve sağlamlığını ortaya koyar.
– İşletme sermayesi yüksek olan bir işletme, kontrollü olmak kaydıyla; borçlarını rahatlıkla ödeyebilir, yeni yatırımlara yönelebilir, uzun vadeli borçlarını ödeyebilir, sabit kıymetlere yatırım yapabilir, satış vadelerini uzatabilir. İşletme sermayesi düşük olan bir işletme ise satış vadelerini çok kısa tutmalı ve hatta piyasanın müsaade ettiği ölçüde, müşteri kaybına maruz kalmayacak şekilde peşin satış yapmaya çalışmalıdır.
Rekabetin yoğun olduğu, ihtiyaçların sürekli olarak değiştiği ve geliştiği bir ortamda işletmelerin kısa vadeli amaçlarını gerçekleştirmek için makul bir borç-alacak yapısına sahip olması, alacaklarını zamanında tahsil edebilmesi ve borçlarını zamanında ödeyebilmesi büyük önem taşıyor. Bu yapının işlemesi işletmenin sürdürülebilirliği bakımından şarttır.
İşletme sermayesi, işletmenin kısa vadeli amaçlarını gerçekleştirmek için dönen varlıklara yaptığı yatırım veya çalışma sermayesidir. Dönen değerler niteliğindeki varlıkların kısa vadeli borçlara bölünmesi ise cari orandır. Cari oranın 1’den büyük olması beklenir. 1.5-2 aralığında olması makuldur.
BORÇLARIN ÖDENEBİLMESİ GÜCÜ, İŞLETMENİN DEĞERLİ OLDUĞUNU GÖSTERİR
Net işletme sermayesi ise işletmenin finansal dayanma gücü ve sağlamlığını ortaya koyar. İşletmenin dönen varlıklarından (Likit varlıklar, stoklar, alacaklar) kısa vadeli borçlarının (tedarikçilere ödenecek tutarlar, kısa vadeli krediler) çıkarılmasıyla bulunur. Aradaki farkın, yani, net işletme sermayesinin pozitif olması beklenir. Bir kriz anında, işletmenin kısa vadeli borçlarına binaen, alacaklıların tamamının alacaklarını tahsil etmek istemeleri halinde, bu borçların ödenebilmesi gücü işletmenin değerli olduğunu gösterir.
İşletme sermayesi yönetimi, esas itibariyle likit/nakit, alacak, stok ve borç yönetimi kavramlarından oluşur. Stoklar, alacaklar, borçlar ve satış stratejilerinin geçmişteki seyri ile şirketin mevcut ve gelecekteki hedef ve stratejilerine uygun olması gerekir.
Rasyonun sağlıklı olması bakımından, işletme sermayesi hesabına konu olan başlıklarda muhasabe kayıtlarının doğru bir şekilde tesis edildiğinden ve fiili durumla mutabık olduğundan emin olunması gerekir. Örneğin; kısa vadeli alacaklar uzun vadeli alacaklar içinde gösterilmemeli, uzun vadeli borçlar kısa vadeli borçlara dahil edilmemelidir. Aynı şekilde, tahsil kabiliyeti olmayan ve-veya nakte dönmesi imkansız olan alacaklar işletme sermayesi hesabında dikkate alınmamalıdır. Stok sayımı düzenli bir şekilde yapılmalı ve gerçekçi olmalıdır vs.
ALACAK TAHSİLATLARINDAKİ GECİKME, İŞLETME SERMAYESİNİ OLUMSUZ ETKİLER
Stokların adet ve-veya tutar olarak düşük gösterilmesi veya sonradan değerinin düşmesi, satış fiyatlarındaki indirimler, dönen varlıkların duran varlık alımında kullanılması, alacak tahsilatlarındaki gecikme gibi nedenler işletme sermayesini olumsuz yönde etkiler.
Stokların gereğinden fazla değerli gösterilmesi, satış fiyatlarının hızlı bir şekilde artması, uzun vadeli alacaklar ile tahsili imkansız hale gelmiş alacakların dönen değerlere dahil edilmesi, gereğinden fazla kısa vadeli kredi kullanılması gibi nedenler işletme sermayesinin yüksek çıkmasına neden olacaktır.
İŞLETME SERMAYESİ YÜKSEK OLAN BİR İŞLETME YENİ YATIRIMLARA YÖNELEBİLİR
Sağlıklı verilerle işletme sermayesi yüksek olan bir işletme, kontrollü olmak kaydıyla; borçlarını rahatlıkla ödeyebilir, yeni yatırımlara yönelebilir, uzun vadeli borçlarını ödeyebilir, sabit kıymetlere yatırım yapabilir, satış vadelerini uzatabilir. İşletme sermayesi düşük olan bir işletme ise satış vadelerini olabildiğince kısa tutmalı ve hatta piyasanın müsaade ettiği ölçüde, müşteri kaybına maruz kalmayacak şekilde peşin satış yapmaya çalışmalıdır. Olabildiğince uzun vadeli borçlanma yoluna gitmeli, uzun vadeli yatırımlarını ertelemeye çalışmalıdır.
RASYOLAR DÖNEMSEL OLARAK VE BİRBİRİYLE KIYASLAMALI DEĞERLENDİRİLMELİ
İşletme sermayesini tek başına değerlendirmek bazen gerçekçi sonuçlar vermeyebilir. Bu nedenle işletme sermayesinin aktif ve satışlar içindeki payı, cari oran, likidite oranı, stok devir hızı, alacak/ borç devir hızı gibi rasyolarla birlikte değerlendirilmesinde yarar vardır. Her biri çok önemli olan bu rasyoları dönemsel olarak ve birbiriyle kıyaslamalı olarak değerlendirmek sağlıklı olacaktır.
Gıda ve perakende sektörleri gibi, uzun vadeli olarak alınan malın peşin paraya çevrilebildiği sektörlerde net işletme sermayesi bir miktar yüksek çıkar ve işletme likit yönden sıkıntı yaşamaz. Bu nedenle alışların olabildiğince uzun vadeli, satışların ise kısa vadeli tutulmasına özellikle dikkat edilmelidir.
Net işletme sermayesinin pozitif olması şirket değerinin de yüksek çıkmasına neden olacaktır. Zira net işletme sermayesi şirketin devamlılığı açısından adeta bir teminat niteliği taşıyor. Zor duruma düşen işletmelere bakıldığında, ortak özelliklerinin genellikle ortalama alacak tahsil süresinin, ortalama borç ödeme süresinden daha uzun olduğu ve net işletme sermayelerinin negatif olduğu görülür. Bu nedenle özellikle kısa vadeli kredi kullanan ve yüksek borçlululuk düzeyine sahip olan işletmelerin işletme sermayesi konusunu titizlikle takibi gereklidir.
Şaban Çağıran
Bankacı-Denetçi
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.