İstanbul’da o kadar güzel yollar, kavşaklar, alt-üst geçitler, tüneller yapılıyor ki üç beş ay bir yerden geçmediğimizde şaşırtan yenilikler görüyor ve ‘bunlar ne zaman yapıldı” diyebiliyorsunuz. Peki sorunlu noktalar, eksik kalan hizmetler yok mu?
Bu yazıyı yazarken kendi kendime hayıflandım ve ‘acaba dedim İstanbul Caddelerine, Sokaklarına çok mu uzak kaldım’. Nitekim de öyleymiş. çalıştığım makam ve mevki itibariyle çoğu zaman işyerime araba ile gittiğim gibi, mesai saati dışında, tatil günlerinde de teknolojinin ve de maddi imkanla hep kendi arabamızı kullanmış, bir çok kişinin yaptığı gibi varacağımız en uç noktaya kadar arabamızdan inmemişizdir. Bazen uzak noktalarda park yeri bulduğumuzda canımızın sıkıldığı da olmuştur, neden fazlaca park yeri yoktur diye!
Bugün ister araba ile olsun, isterse yaya dolaştığımız zaman İstanbul’da o kadar güzel yollar, kavşaklar, alt-üst geçitler, tüneller yapılmıştır ki, üç beş ay bir yerden geçmediğimizde yeni bir kavşak, yeni bir yolla karşılaşıyor, bu ne zaman yapılmıştır diyebiliyorsunuz. Bazen de hele hele halk otobüsü, vapur vs. ile halkla beraber yol aldığımızda, ama neden burası böyle, bu kadar güzel ve maliyetli işlerin yapıldığı yerde, maliyeti az ama her an halkın gözü önünde olan yerler neden düzeltilemiyor rahatsız edici bir hal alıyor denebiliyor.
Mesela; Kadıköy’den vapura binerek Beyoğlu İstiklal Caddesine kadar geldiğimizde uygun olmayan yapımlarla karşılaşabiliyoruz. Eski vapurlarla yenilerini kıyasladığımız zaman, yenilerin gayet güzel olduğunu ama tuvaletine girdiğimizde ıslak kağıtların yerlerde, sık sık bakımdan uzak olduğunu da görebiliyoruz. Eski vapurların tuvaletleri daha da berbat. Her halde buralara bakanlar ihmal etmiş veya buralara vazifelendirilmiş kimse yok! Varsa da sıkı bir şekilde kontrol eden yok. Karaköy iskelesine indiğimizde iskelenin çelik saçlarının birbirleri ile kaynağının ne kadar acemi elden çıktığını, gayet kaba yapıldığını, taşlanmadığını uzunca bin profilin kaynak edildiğini birçok kişinin tökezlediğini (belki de teknik bir durumdur bilemiyorum) görebilirsiniz. Yola çıktığınızda güya eskiyi tanıma uğruna yapılan granit parke yolda bayanların topuklu ayakkabıları ile yürümeleri cambazların ipte yürümeleri kadar zor ve can sıkıcı. Tahmin ediyorum ki her gün üç beş ayakkabı topuğu kırılıyordur. Sanki bu yolu bu şekilde yapmak mecburiyeti vardı. Böyle bir mecburiyet varsa! Bir metre genişliğinde düz rahat bir yer yapılamaz mıydı? Kenarda elli santimlik bir yer yapılmışsa da onu da karşı dükkanlar mallarını koyarak kullanılmaz hale getirmişlerdir.
Tünel vasıtasıyla gelip İstiklal Caddesine çıkabilmek için ya mağazaların bulunduğu alt geçitten, ya da köprünün karşısındaki yolun altındaki tuvaletlerin bulunduğu yerden geçeceksiniz. öncelikle dükkanların bulunduğu alt geçit yoluna baktığımız zaman çıkış ve iniş merdivenlerine varmadan ki merdivenlerin ve yolun ne kadar gayri muntazam olduğunu kırık ve bir kısmının kopmuş olduğunu görebilirsiniz. Alt geçide varabilmek için tam yirmi üç merdivenden inecek yirmi üç merdivenden çıkacaksınız. çıktıktan sonra da yolun zemininin bozuk, ayağımızın burkulmadan yolu bitirmek marifet istemektedir. Helâ bu iniş-çıkış merdivenleri! Tekerlekli bir çanta ile gelen bir yayanın merdivenleri çanta ile çıkması kuvvete dayalıdır. Bunca zaman geçmesine rağmen bu geniş merdivenlerin bir yanına düz bir rampa yapılamaz mıydı? Tekerlekli bir valizle yaşlı bir bayanın buradan Tünele kadar nasıl gelebileceğini bir düşünün! Bir de Tünelden İstiklal Caddesine çıkın bir dakikalık mesafeyi jeton alarak çıkmak isterseniz 3.00-TL ödemek mecburiyetindesiniz. Ama vapurla Kadıköy’den, Karaköy’e geçerseniz 2.00 TL ödersiniz. Herhalde bu Tünelin yüksek ücreti Beyoğlu-İstiklal Caddesine gelmenin orayı gezmenin ücreti olsa gerek.
İstiklal Caddesinde Tünel’den, Taksim’e kadar yürüme zevkine varmak isterseniz bastığınız yeri çok iyi bilmeniz ve oynayan taşın altındaki balcık çamurların üzerinize sıçrayabileceğini düşünmeniz lazım! Hele bir de uçları kırılmış, ortadan çatlamış lak-luk oynayan taşlara basıverirseniz ayakkabınızın ucu bir takıldı mı düşmemeniz mümkün değil. Bu halde yüzlerce plaka taşları görebilirsiniz. Uzun zamandır devam eden bu hali hiçbir yetkili görmüyor mudur? Binlerce kişinin yaya olarak gelip geçtiği bu yer aylar geçmesine rağmen düzeltilmeyecek mi? Beyoğlu Belediyesine sorduğumuz zaman, ‘buralara Büyükşehir Belediyesi bakıyor, bizler dokunamıyoruz” diyebiliyorlar.
Sevgili yetkililer, Karaköy vapurundan indikten sonra İstiklal Caddesi üzerinden Taksim’e kadar yaya olarak yol aldığımda, benim gördüğüm ve aklımda kalanlar şimdilik bunlar. Ne olur talimat verebilen bir yetkili bahse konu güzergahı takip ederek Taksim Meydanı’na ulaşsalar ki; söylediğimiz noksanlığı, hataları görüp düzelttirebilsinler. Yetkililer, bunu yapsın ki; elbisesi çamurlananın, küfürü-bedduası yerine teşekkürünü -duasını alabilsin. Tamiratın maliyeti o kadar fazla olmasa gerek. Ama teşekkür ve duası çoktur diyebiliriz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.