Kadını ekonomiye katmak için eğitim dışında bide bazı gelenek göreneklerimizi değiştirmeliyiz diye düşünüyorum.Çünkü ülkemde kadın genç yaşta bazı şartlanmalarla yetiştiriliyor;evlilik,çocuk gibi.oyüzden kadınlarımız daha özgür bırakılmalı ve daha iyi bir eğitim için teşvik edilmeliler.
Muhterem ve muhteşem Zuhal hanım,siz sabahtan akşama kadar tüm TV kanallarından o güzel konuşma üslubunuzla kadınlara seslenin istediğinizi anlatın inanın fazla değişen bir şey olmayacaktır.Bu toplumun değişimi ve dönüşümü zaman alacaktır.Sizi gibi yetenekli , bilgi birikimi ile örnek sivil toplum önderlerinin katkıları ile bir şeyler olabilir ancak . Saygılarımla.
Kadın hakları ve cinsiyet eşitliği alanında son bir yılda azda olsa ilerlemeler sağlamasına rağmen Türkiye’nin bence kadın-erkek eşitliği karnesi hala başarısılzklarla dolu. biryerde okumuştum 2023 vizyonu ve dünyanın en büyük 10. ekonomisi olma kapsamında kadınların işgücüne katılım oranını yüzde 35′e çıkarmayı hedefleyen Türkiye’nin, ekonomi başta olmak üzere hayatın her alanında kadınların önüne çıkan engelleri kaldırmadan ve kadın işgücünü yüzde 60-70′lere çıkarmadan o bir deyim vardırya “büyükler ligine ” ne girmesi imkansız görünüyor.en azından ben böyle düşünüyorum:)
Kadınlara “eşit ücret” ilkesi benimsenirse, evlenen kadına “doğumdan sonra giderse” diye bakılmadan, yatırım yapılırsa, çocukların bakımı için güvenilebilir kreş imkanı sağlanırsa, iş hayatına atılan, girişimci kadınların sayısı artacaktır.
cok guzel anlatmıssınız yüregınıze sağlık bir kadın olarak 1983 de Ankara İtfaiye Meydanın da bır elk fırmasında fınans ısınde calısmaya başladıgımda kavgacı, bagıran erkeklere karşı yumuşak başlı, ılımlı, karşımdakını kırmadan konuşmaya çalıştım ta ki başka bır fırmada çalısan bır kışının telefonda gelırsem gösterırım gibi bir tavrına maruz kaldığım ve banka müdürü bir erkegın sözlü tacizleri ıle karsılastığım andan ıtıbaren maalesef o zarif kibar halimi bir kenara bırakıp dişlerimi göstermek zorunda kaldım ve erkek egemen olan bir pıyasada kadın olarak iş takibinde tavrımı degıstırdıgım anda erkeklerın tepkısı tamam ablam hallederız ,ablacagım sen nasıl ıstıyorsan seklıne dönüştü bu yüzden erkek tavrının değistırılmesınde yine bir kadın olan annelere cok büyük görev düşüyor bence ,kadınımız eğitimli olup bilgi sahibi oldugu andan ıtıbaren onun yetıstırdıgı erkek cocuk da kadını ıkıncı bır varlık degıl bu hayat yolunda bırlıkte yol alacagı yol arkadası olarak görmeye başlayacaktır Tanrının verdıgı nefesı tasıyan cok degerlı varlıklar (kadınlar ve erkekler) oldugumuzu unutmamalıyız
Ülkemizdeki kadınların öğrenim durumuna bakıldığında % 21.5’i herhangi bir öğrenim kurumundan mezun değildir. % 37.2’si ilkokul mezunu, % 2.5’i ilköğretim, % 4.9’u ortaokul ve dengi, %10.6’sı lise ve dengi mezunu ve %3.9’u yüksekokul ve fakülte mezunudur. 2000 yılı verilerine göre genel nüfus içinde toplam 29.613.798 kadının 23.875.115 i okuma yazma bilmektedir. Toplam erkek nüfusu içinde okur yazarlık oranı % 93.9, toplam kadın nüfusu içinde okur yazarlık oranı % 80.6dır. Doğu bölgelerinde aile planlamasının, çocukların sağlıklı yetiştirilmesinin ve göçlerin engellenmesinin ve yeni istihdam alanlarının yaratılması için kadınların bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için örgün eğitimin yanında veya bitirdikten sonra kadınların gidebileceği yaygın eğitim kursları açılmıştır. VE BENCE BUNLARIN YAYGINLAŞMASI GEREKMEKTEDİR…
Kadın İçin Eğitimin Önemi Malesefki kadınlarımız hak ettiği yerlere gelememektedir. Bunun en büyük sebeblerinden birtanesi eğitimdir. Toplum örf ve adetlerin özellikle doğu bölgelerde kız çocuklarına yeteri kadar önem vermediklerinden dolayı kızlarımız ve kadınlarımız göz ardı edilmektedir. Bağnaz düşüncelerle okutulmayan cahil bırakılan kadınlarımız ne kadar üretken nekadar verimli nekadar kendine güvenebilen ve nekadar kendini ifade edebilen bireyler olabilirler?Bir söz vardır (İlim Çinde Bile Olsa Gidin Alın) Düşününce çok güzel ve anlamlı bir söz olduğunu hepimiz anlayabiliriz. Buda demek oluyorki illede eğitim illede eğitim.
Her alanda yapılan kadın erkek ayrımcılığı eğitimde’de yapılıyor. Sonuçları göz ardı edilerek o anki şartlar göz önüne alınıyor ve uygulanıyor. İlerisi hiç düşünülmeden gelecekteki sorunlar hesaplanmadan verilen bu kararlar kadınların belkide felaketi oluyor.
Kadın aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Bu açıdan kadının toplumdaki yeri çok sağlam ve güçlü olmalıdır. Buda tamamen iyi bir eğitimden geçmektedir. Kültürlü ebeveynler kültürlü ve çağdaş çocuklar demektir.
Merhaba Zuhal Hanim öncelikle yazilarinizi tespitlerinizi katilarak ben ve benim gibi kadinlarin duygularini dile getirdiginizi düsünerek tesekkürlerimi bildiriyorum. bu yazinizi okurken yasadigimiz gercekleri gördüm.tarihe baktigimizda kurulan türk devletlerinde kadina esit haklar verilmiş fakat osmanli döneminde bu haklar elinden alinmiş tir.Daha sonra kurtulus savasi ve cumhuriyetin kurulmasiyla ATATÜRK kadinlarimiza secme ve secilme hakki vermiş.kadinlarimiz esi izin vermedigi için calişma hayatina bir türlü atilamamiştir.Devamli ailede herseyin sorumlusu kadinmiş gibi davranilip kadini sindirip herseyi kabullenmiş evet diyen hale getirilmiş.Kadina siddet erkek cocugu olana kadar cocuk dogurmasiyla bslar.Bunlari kadin egitilip bilinçlendirilip kocasizda var oldugunu farkina vardirmali.Gelenekci bir anlayişi da cürütmeliyiz.Kdin siyasette ekonomide üniversitelerde her yerde olmalilar.kadin siginma evlerini artirarak onlarin degerli insan bir birey olduklarini animsatarak kurslar acarak bilgiledirerek iş kolu edinmeleriBir cok iş yerlerinde kırk yas üstü kadinlarinda işe yardiklarini göstermek için istihdam saglayarak onlarida calişma hayatina katmalari evden cikmalari saglanarak ekonomiye katkida bulundurulmaliZuhal Hanim yazinizi duygulanarak okudum.sizerle gurur duyuyoruz. Ben haddim olmiyarak bildiriyorumki siz ve sizin gibi düsünen kadinlari mecliste de görmek istiyoruzsaygi ve sevgilerimle
Aile kurumu marjinalleştiği ve kadınlar da en az erkekler kadar ‘başlarının çaresine bakmak zorunda olduğu için.., Böyle bir toplumda yaşayan bireyler ancak ekonomik ve diğer ölçeklerde ‘güçlü’ olabildikleri sürece vardırlar. Kapitalist ilişkiler ‘güce’ pirim verir ve sadece o dilden anlar çünkü. Tüm çalışma ve didinme kişinin sadece kendisine dönük çıkarlara ulaşmasını amaçlar. Bunun için sürekli mücadele etmek zorundadır. Tüketim endüstrisi ve ‘ekonomik insan’ hüviyetiyle, herşey, sürekli çoğaltılan ihtiyaçları daha fazla karşılama ve onları tüketmeye endekslidir. Daha fazla para, daha iyi bir ev ve araba, ve şehevanî heveslerin en azamî düzeyde tatmini…:(“Neyseki bizim toplumuzun henüz buralara gelmedi..:)
Dünya var olduğundan beri fiziksel güçleriyle egemen olan erkekler, kadınları hep kıskanmış ve bu nedenle daima ikinci plana itmiştir. ,Çünkü kadın; ruhsal anlamda çok daha güçlüdür… Çünkü kadın; yoktan var eder, doğurur…Çünkü kadın; erkekten çok daha detaylı düşünebilirBu nedenle değil midir ortaçağda kadınların “cadı” suçlamasıyla yakılması. Bu arada Zuhal Hanım’ım “Ülkemde, dinimizde kadın baş tacı edilirken,” tanımlamasına ne yazık ki katılamıyorum. Zira; sadece kendi ülkemizde değil, neredeyse tüm İslam toplumlarında kadın erkeğinin arkasından yürüyen, kendisini diğer erkeklerden sakınan,salt cinsel obje olarak değerlendirilen bir durumda olduğunun düşüncesindeyim. Kadının ekonomide ve sosyal hayatta erkeklerle birlikte ortak olması, eşit koşullarda iş hayatında yer alması ve bu eşit koşullarda kurulacak ailelerin doğacak çocuklarının aydın, eşitlikçi ve daha modern olacağını kabul edilir bir gerçek olarak görüyorum. Bu nedenlerle Sayın Zuhal Hanımın yazdıklarına yürekten katılıyor, iyi dileklerinin yakın bir zamanda hayata geçirilebilmesini umuyorum.
Hayatın her alanında kendimi “Kadın girişimci” olarak görüyorum.Zira, Türkiye de yaşayan pek çok kadının yaptığı gibi, tek başıma ev geçindiriyor, çocuk büyütüyor, yaklaşık sekiz ay önce kurduğum Arts Tasarım Mimarlık şirketimi ayakta tutmaya ve ileriye götürmeye çalışıyor bu yolda önüme çıkarılan onlarca engeli göğüslemeye çalışıyorum.Tüm bunları dik ve vakur durarak yapabilmenin gururunu yaşıyorum.Bu yolda bana ve eminim pek çok insana yol gösterici, bilgilendirici ve motive edici duruşunuz ile örnek oluyorsunuz.Başarılarınızın devamını diliyorum.
Eğitim alan çoğu kadın bile bu kısır rol modelleri çoçuklarına işliyor malesef. Kadın ve erkeği şekillendirmede annelerin payı büyük olduğuna göre, çözüm yine biz kadınlarda. Ama bunu nasıl anlatmalı..
Sevgili Zuhal Hanim bu guzel yazi ve rakamlarla farkindalik yarattiginiz icin tesekkurler. “Yeniden kodlama” gerekliligi cok yerinde bir tespit 🙂 saygilarimla..
Dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan çoğu ülkesinin aksine Türkiye’de kadınlarımız geleneksel rollerinin ve istihdam biçimlerinin dışına çıkmakta başarılı olamamaktadırlar. Bu durumun nedenlerinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojikboyutları olduğu da söylenebilir.
” Kadınlarımızın, önce başını örtüp sonra eve kapatalım ” fikrine ve uygulamalarına hele ki, son yıllar daha da prim verilen ülkemizde (halk deyişiyle)Bundan iyisi şamda kayısı. Kısaca, Bu günkü durum bile büüyük başarı.Tür kadına her alanda hak sağlayan Cumhuriyet Devrimlerine önce kadınlar sahip çıkmalı. AB Komisyonu Cinsiyet Eşitliği raporu verilerine göre kadın istihdamı;( yazınızdan alıntı)Avrupa Birliğinde %57Türkiye’de %26Bu araştırma sonucu bile gösteriyor ki, Avrupa Ülkesi Olmamıza rağmen halen arap kültürünün etkisindeyiz.