Salınan karbon gibi, birey olarak, kendi kişisel davranışlarımızı “bireysel ayak izi” ile tanımlayarak hepimiz için birer ayak izinden bahsedebiliriz. Karbon ayak izimiz sadece iklim değişimi açısından önemli olabilir. Oysa bireysel ayak izimiz yaşamın tüm alanları için önem taşıyor.
Evet, yaşam herkes için tevâfuk ediyor. Bugün ektiğimizi, zaman geçtikten sonra ilk biçen yine biz oluyoruz. Yaşam her bireye hem iyi hem de kötü davranma fırsatı sunar. Kimileri şahsi hırsları peşinde koşarken çevresini göz ardı eder. Kimileri de değer katmak, faydalı olmak için üretir, ürettiğini paylaşır…
Kullandığımız kelimeler sadece duygu ve düşüncelerimizin iletimi konusunda değil, kelimelerin ifade ettiği kavramların zihinlerimizde somutlaşması noktasında da önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle her kelimenin zihin dünyamızda ayrı bir zenginlik unsuru oluşturduğunu ifade edebiliriz.
Örneğin Mars gezegenini ele alalım. Mars dendiğinde, zihnimizde bir gezegen imgesi, bu gezegen hakkında bildiğimiz bilgilerle birlikte oluşuyor. Ya da elektronik posta… Elektronik posta dediğimizde çoğumuz hiç tereddütsüz benzer bir şey düşünüyoruz.
Ama örneğin Mars’ı hiç bilmeyen bir kabileyi veya 40 sene öncesinin iş dünyasını düşünün. Bu kabilenin bir üyesi için Mars veya 40 sene öncesinin iş dünyası için elektronik posta muhtemelen hiçbir anlam ifade etmeyen, zihinlerde ve anlam dünyalarında karşılığı olmayan kavramlar olacaktır.
KULAĞIMA TANIDIK GELEN BU KELİMELERDEN BİRİ “TEVÂFUK”TUR
Kelimelerin sahip olduğu bu güç bana kültürümüzün yansımaları olan ve çoğu artık gündelik yaşantımızda kullanmadığımız kelimeleri çağrıştırır. Çoğu çocukluğumun aile çevresinden kulağıma tanıdık gelen bu kelimelerden biri “tevâfuk”tur.
Tevâfuk kelimesi, İslami bir kelime olup birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelir. Bu kavrama göre anlamlı ve hikmetli (bilgece) amaçlarla, latîf bir şekilde birbirine yakışan ve birbiriyle ilişkili olan, uygunluk arz ederek bir düzenin varlığını gösteren, kısaca birbirine tevâfuk eden her şey, evrende tesâdüfe yer olmadığını işaret ve ispat eder.
İslam inancına göre, tümel (bütünsel) ya da tikel (kısmî) her şeyde bir amaç ve irade bulunur. İlahi kudret dilemedikçe hiçbir şey meydana gelmez. Yani tesadüfler yoktur, tevâfuk vardır. Dolayısıyla meydana gelen olaylar, evrende bir denge olduğunu, tesadüf olmadığını ifade eder (Wikipedia).
TEVÂFUK KELİMESİ BİREYİN GÜCÜNÜ GÖSTEREN BİR DURUMU DA İFADE EDİYOR
Tevâfuk kelimesi benim açımdan ayrıca bireyin gücünü gösteren bir durumu da ifade ediyor. Meydana gelen iyi veya kötü olayların birer tesadüf değil, belirli bir bütünün ve olayların nedeni olması, davranışlarımızdan sonrasını ve geleceği etkileme gücümüzü de gösteriyor.
Dolayısıyla bireyler olarak belki kısa sürede sonucunu görmek için yaptığımız eylemler, kısa sürede olmasa da yaşadığımız toplum hatta medeniyet için olumlu sonuçlar doğurabiliyor. Bu olumlu sonuçları zaman değişkeninden bağımsız ele aldığımızda, şu üç önemli nokta üzerinde durabiliriz.
Uzmanlar, toplumsal yaşantımızın karmaşası içinde yaşadığımız stres, yalnızlaşma, çeşitli fiziksel hastalıklar ve benzeri olumsuz durumlarla baş etmenin en etkin yolu olarak içten gelen bir gücü, pozitif bir enerjiyi önermektedir. Mutluluğun dışsal etkenlerden ziyade içten gelen bir enerjiye bağlı olması gerektiği olarak somutlaştırabileceğimiz bu anlayış, bireyin öz V gücünü göstermektedir.
HİÇ TANIMADIKLARI İNSANLARI KÜÇÜK İYİLİKLERLE MUTLU ETMELERİ TAVSİYE EDİLİYOR
Bireyin gücü sadece kendi için değil, çevresindeki diğer insanların yaşamlarını da etkileme yetisine sahiptir. Bazı uzmanlar, kişilere, belirli bir sürede hiç tanımadıkları, sokakta rastladıkları insanları küçük iyiliklerle mutlu etmelerini tavsiye ediyor.
Bununla hem bu davranışın sahibinin hem de karşıdaki kişilerin mutlu olacağını düşünüyorlar. Yolda tanımadığı birine çiçek vermek, sabah bindiği toplu taşıma aracında şoföre güler yüzle günaydın demek bu olumlu davranışlara örnek gösterilebilir. Bu başkasını mutlu etme durumu, bir döngü haline gelerek büyük bir çarpan etkisine dönüşebilir.
Sabah iş yerinize gittiğinizde karşılaştığınız bir meslektaşınızın içten bir gülümsemesini ya da size, güzel kokusu bütün ofisi kaplayan bir kahve ısmarlayan bir ofis arkadaşınızı düşünün. Bu davranış birçok sıkıntınızı çözemezse bile sizi kısa bir zaman için bile olsa mutlu eder, değil mi?
LİDERLERİ DÜŞÜNÜN; ÖRNEĞİN CUMHURİYETİMİZ’İN KURUCUSU GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü…
Belli bir yeteneği ile yaşadığı toplumun gidişatına yön veren liderleri ve bilim insanlarını düşünün. Örneğin Cumhuriyetimiz’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü. Birçok güçlüğü göze alarak kıvılcımını yaktığı Ulusal Kurtuluş Savaşımız sayesinde bugün bağımsız bir Cumhuriyet’te yaşıyoruz. Ya da ömrünü bir hastalığın çaresini bulmaya adayan bilim insanlarını… Bu kişiler, sahip oldukları kişisel güçlerine inanarak milyonlarca kişinin yaşamlarını değiştirip medeniyet tarihinde bireysel gücün önemini somutlaştırmışlardır.
Olumlu yönleriyle kısaca sınıflandırmaya çalıştığım bireysel güç, olumsuz yönleriyle de yaşamımızı etkileyebilir. Örneğin karamsar, negatif bir kişilik yapısıyla yaşamı kendine zehir eden bir kişi; çevresindekilere sahip olduğu yetkilerle mutsuz eden bir yönetici veya dünya savaşlarına neden olan, milyonlarca kişinin yaşamını zehir eden kişileri düşünebiliriz.
Bu durum, insan evladının bireysel tercihlerinin sadece kendi yaşamını değil, toplumsal yapıyı da etkileyebileceğini göstermektedir. Bu konuda verilebilecek en güncel örneklerden biri bireysel karbon salınımı olabilir.
Bugün artık türümüzü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiren iklim değişiminin altında yatan en büyük sebep, davranışlarımız sonucu atmosfere saldığımız karbondioksit gazı olarak kabul ediliyor.
BİREYSEL AYAK İZİMİZ YAŞAMIN TÜM ALANLARI İÇİN ÖNEM TAŞIYOR
Profesyonel kariyerimizde, aile hayatımızda, arkadaşlıklarımızda bıraktığımız ayak izimiz de son derece önem taşıyor, karakterimizle birlikte kişiliğimizi oluşturuyor. Bu ayak izimiz tevâfuk ediyor ve ilk önce bizim için bir rehber oluyor. Yıllar önce bir karikatürümde çizdiğim gibi, sevgi biçmenin yolu, sevgi ekmekten geçerek atalarımızın özetlediği gibi ekilen ne ise, biçilen de o oluyor. Dolayısıyla kendi ayak izimiz aslında ilk önce bizim için bir rehber oluyor.
Evet, yaşam herkes için tevâfuk ediyor. Bugün ektiğimizi, zaman geçtikten sonra ilk biçen yine biz oluyoruz. Karmaşık ilişkilerın ve davranışların çözümlemesine gerek duymayan bu sade öğretinin, bugün boğuştuğumuz birçok sorunun da çözümü olduğuna inanıyorum.
Yaşam her bireye hem iyi hem de kötü davranma fırsatı sunar. Kimileri şahsi hırsları peşinde koşarken çevresini göz ardı eder. Bireysel tatminini her şeyin üstünde tutar. Kimileri de yaşadığı topluma ve zamana değer katmak, faydalı olmak için üretir, ürettiğini paylaşır, paylaşmak için platformlar oluşturur.
Sonuç
Unutmayalım ki attığımız adımların izleri, geleceğimizi şekillendiren en önemli etken olacaktır.
Ali Kamil Uzun
Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) Kurucu ve Onursal Başkanı
uzun@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.