Körfez Bölgesi, son yıllarda ekonomik ilişkilerimizin en hızlı geliştiği bölgelerden biri oldu. 2012 yılının Ocak-Eylül döneminde Körfez ülkelerine olan ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre % 80 artış kaydederek 10 Milyar dolara yaklaştı. Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırım da; 2002 yılından, 2012 yılı Ağustos ayına kadar geçen dönem içerisinde 6,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Petrol ve doğalgaz ihraç eden Körfez ülkelerinin, sermaye de ihraç etmesi ve önümüzdeki 10 yıllık süreçte 5 trilyon dolar fazla yaratması bekleniyor. Bu ülkelerin önemli derecede bütçe ve cari fazlaları var ve bu fazlaların bölgede kullanılması öngörülmüyor.
Türk şirketleri olarak bizlerin tıpkı Uluslararası Yatırım Bankası gibi çalışarak Türkiye’deki fırsatları, Körfez ülkelerinin önüne koymamız gerekiyor. Sonra da birlikte Ortadoğu-Balkanlar, Türkiye-Afrika ve Avrupa’da ortak yatırımlara girişmemiz gerekiyor. Yatırım fırsatları arasında; enerji, gıda, tarım, alt-yapı, turizm, inşaat malzemeleri, kimya, finans, gayrimenkul geliştirme, kültür-sanat ve sağlık turizmi gibi sektörlerde karşılıklı ekonomik işbirliğimiz için birçok imkan var.
DEİK Türk-Körfez İş Konseyleri olarak Türkiye ile bölge arasında ticaret ve yatırım ilişkilerinin ileri seviyelere çıkması için gerekli stratejileri ve bunları hayata geçirecek eylem planlarını belirliyoruz. Bu amaçla 2011 yılında Maliye Bakanımızın da katılımıyla bir Arama Konferansı düzenledik. Bu konferansın sonucunda 2023 yılına dair hedeflerimizi şöyle belirledik:
• 2023 yılında Körfez bölgesine ihracatımızı 60 milyar dolara çıkarmak • Körfez ülkelerinden yıllık ortalama 20 milyar dolar yatırım çekmek.
Bu hedefleri gerçekleştirmek hayal değil, zira Türkiye ile Körfez şu açılardan mükemmel kombinasyonu oluşturuyor. Bu anlamda Türkiye, hem gelişmiş know-how, hem de takip ettiği çok taraflı dış politika ile bölgenin küresel ekonomiye entegrasyonunda kilit ülke konumuna gelmiş durumda. Ayrıca Türkiye’nin 27 ülke ile serbest ticaret anlaşması bulunması, Türkiye’de yatırım yapacak olan Körfez ülkelerine stratejik avantajlar sunuyor. 370 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ve yaklaşık bir trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile dünyanın 16. Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olan Türkiye bölgesinde bir istikrar unsuru olarak görülüyor. Mayıs 2012’de yürürlüğe giren Mütekabiliyet Yasası, Körfez sermayesinin ülkemize çekilmesinde önemli bir adım olabilir.
TüRKİYE, KöRFEZ üLKELERİ İçİN CAZİP
Gıda tüketiminin ithalata dayalı olduğu Körfez ülkeleri için Gıda Güvenliği stratejik bir önem taşıyor ve son yıllarda Körfez ülkeleri tüm dünyada ağırlıklı olarak tarım ve gıda sektörlerine yatırım yaparak sürdürülebilir gıda güvenliğini güvence altına almak istiyorlar. Coğrafi yakınlık, tarım endüstrisine yapılan yatırımlar ve tarım arazilerinin varlığı Türkiye’yi Orta Doğu ve Körfez ülkeleri için işbirliği yapılabilecek en cazibeli merkez haline getiriyor. Bu bağlamda, Ata Finans Grubu’nun amiral gemisi Ata Yatırım, 25-28 Şubat 2013 tarihleri arasında Dubai’de düzenlenen GulFood 2013 Gıda Fuarı kapsamında Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi’nin, yıllık “BAE Türkiye Gıda Güvenliği ve Yatırım Olanakları Ortaklık Forumu”na sponsor oldu.
TARIM SEKTöRüNDE DE FIRSATLAR VAR
Ekilebilir tarım arazisi büyüklüğü bakımından dünyada ilk 12 ülke içinde yer alan; doğal ve organik tarım ürünleri bakımından da son derece zengin bir ürün çeşidine sahip olan, kendi kendine yeten az sayıda ülkeden birisi olan Türkiye, Arap yatırımcılara tarım alanında geniş yatırım imkânları sunuyor.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.