Son Haberler

Kredi paradır, kredi hacmindeki artışlar kontrol edilmeli…

-Para sadece bir kağıt parçası değildir, matbaada üretilen bir ürün değildir. Finansallaşmış bir ekonomide kredi, paranın bir biçimidir. Parasal istikrar isteniyorsa kredi hacmindeki artışlar kontrol edilmelidir. Bir tarafta kredileri artırırsanız, diğer tarafta enflasyona yansıması olacaktır. Örneğin 2022 yılının Mart ayında 3,2 trilyon TL düzeyinde olan Türk Lirası cinsinden krediler, 2023 yılının Mart ayında yüzde 87,5 artarak 6 trilyon TL’ye ulaştı.

Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması, başlangıçta özellikle bankalar açısından avantaj yarattı. Devletin kur farkını üstlenmesi ve mevduat faizlerine tavan getirmesi, banka bilançolarında büyük genişlemenin ve kar artışlarının temel nedeniydi. Ancak, daha sonra TCMB, heterodoks politikalar uygulamaya yönelerek bankaların kaynaklarının menkul kıymetlere yönelmesine karar verdi. Bu gelişme bir başka fiyat anomalisine neden oldu.

Modern ekonomi, parasallaşmış ve finansallaşmış bir piyasa ekonomisidir. Bu ekonominin yapısal özelliklerini anlamadan, otonomisini ve/veya mekanizmalarını kavramadan ortaya konulacak çözümlemeler ve bu doğrultudaki çözümler eksik kalmaya mahkum olacaktır. Parayı sadece bir kağıt parçası sanmak, sadece alışveriş için kullanılan bir araç olarak kabul etmek ve paranın modern ekonomideki karmaşık rollerini ihmal etmek, kaçınılmaz sona doğru doludizgin gitmenize neden olacaktır. Bu kapsamda bazı tespitleri şu şekilde sıralandırmak mümkündür:

  • Kredi paradır. Açmak gerekirse; para sadece bir kağıt parçası değildir, matbaada üretilen bir ürün değildir. Finansallaşmış bir ekonomide kredi, paranın bir biçimidir. Bu kapsamda denilebilir ki, parasal istikrar isteniyorsa kredi hacmindeki artışlar kontrol edilmelidir. Bir tarafta kredileri artırırsanız, diğer tarafta enflasyona yansıması olacaktır. Örneğin 2022 yılının Mart ayında 3,2 trilyon TL düzeyinde olan Türk Lirası cinsinden krediler, 2023 yılının Mart ayında 6 trilyon TL’ye ulaştı. Artış oranı yüzde 87,5’tir. Kredi hacmi, bu şekilde artarken enflasyon nasıl tek hanelere düşecek! Yabancı para cinsinden krediler ise, aynı dönemde 2,3 trilyondan 2,5 trilyona yükseldi. Artış oranı yüzde 10,5’tir. Buradaki düşük oranın en önemli nedenleri ise, kur korumalı mevduat sayesinde döviz kurlarında görülen ılımlı artış ve yükselen cari açık çerçevesinde kıtlaşan döviz miktarı nedeniyle bankaların döviz kredilerini vermekten uzaklaşmalarıdır. Toplam kredilere bakıldığında ise 5,5 trilyon TL’den 8,5 trilyon TL’ye yüzde 54,8 artış var. Yine aynı noktaya geliyoruz; bu kredi artış temposu ile enflasyonu ancak yavaşlatırsınız.

NEGATİF FAİZ POLİTİKASI, MERKEZ BANKASI REZERVLERİNİ TÜKETİYOR, CARİ AÇIK YARATIYOR

  • Kredilerin ve genel anlamda da paraya ulaşmanın maliyeti, kısacası faiz oranları yanlış düzeylerde konumlanıyor. İnanılması güç bir negatif reel faiz politikası uygulanıyor. Bir yılı aşan süredir uygulanan bu strateji merkez bankası rezervlerini tüketirken, diğer taraftan da sürdürülmesi giderek zorlaşan bir cari açık yaratıyor. Artan cari açık ise, alışılmadık yollarla finanse edilmeye çalışılıyor. Normal şartlarda özel sektör aracılığıyla ve uluslararası piyasalardan borçlanılan döviz, bir yandan devletler arası ilişkiler yoluyla ve diğer yandan da yurtiçindeki bankalardan temin edilmeye çalışılıyor. Bu yöntemlerin de sınırları olduğu varsayılırsa ve cari açığın da yükselmeye devam edeceği düşünülürse hızla bir döviz sorununa doğru gidiliyor. Döviz sorunu kur artışları biçiminde ortaya çıkacak olursa (fiyat etkisi), Türkiye ekonomisi tekrar yükselen enflasyon ile karşılaşacak. Eğer döviz sorunu, döviz kullananların döviz bulamaması biçiminde gerçekleşirse (miktar etkisi), bu kez ülke ekonomisi derin bir resesyona maruz kalacak. Fiyat ve miktar etkileri dışında ortaya çıkacak kredibilite sorunu ise işleri daha da büyük bir açmaza sürükleyecek.

KUR KORUMALI MEVDUAT UYGULAMASI BAŞLANGIÇTA BANKALAR AÇISINDAN AVANTAJ YARATTI     

  • Kur korumalı mevduat uygulaması, başlangıçta özellikle bankalar açısından avantaj yarattı. Devletin kur farkını üstlenmesi ve mevduat faizlerine tavan getirmesi, banka bilançolarında büyük genişlemenin ve kar artışlarının temel nedeniydi. Ancak, daha sonra TCMB, heterodoks politikalar uygulamaya yönelerek bankaların kaynaklarının menkul kıymetlere yönelmesine karar verdi. Bu gelişme bir başka fiyat anomalisine neden oldu. Halihazırda DİBS faizleri de yüzde 10 civarında, kısacası çok yüksek bir negatif reel faize işaret ediyor. Dolayısıyla artan bütçe açıklarını finanse edebilmek amacıyla sürekli bankacılık bilançolarına başvuran bir stratejiyi kullanıyorsunuz. Bunun ise iki önemli etkisi var: Öncelikle para politikasının etkinliği azalıyor. Çünkü Merkez Bankası, aldığı bu kararları diğer yöne çevirme kabiliyetini kaybetmiş durumda. Diğer taraftan da bankalar, ekonominin farklı kesimlerine açacağı kredileri Hazine’nin finansmanına yönlendiriyor. Orta-uzun vadede özel sektörün yaratabileceği iktisadi değeri elde etmek imkan dışına çıkıyor, bildiğiniz dışlama etkisi.

DEVLETİN MÜDAHALESİNİN MEŞRUİYETİ İLE ETKİNLİĞİ BİRBİRİNE KARIŞTIRILIYOR

Tüm bunların arka planında ise iktisadi zihniyete dair bir sorunsal var. Başka bir biçimde söylemek gerekirse piyasaya devlet müdahalesinin yanlış kavranması söz konusu. Piyasanın, daha geniş anlamda ekonomik ilişkilerin otonom karakteri kabul edilmiş değil. Devletin müdahalesinin meşruiyeti ile etkinliği kavramları birbirine karıştırılıyor. Tabii ki devlet, müdahale edebilir ve bu meşrudur; ama müdahalenin etkinliği ayrı bir tartışmadır. Diğer deyişle, siyasal olan kullanılırken iktisadi bilgi ihmal ediliyor. İktisadi bilginin engelleyebileceği sorunlar olduğunda da açıklama olarak siyasal alana başvuruluyor. O halde şöyle diyelim: Bizim iktisat zihniyetimiz iktisadi değildir, orada da siyaset hakimdir. Kurumlara ve politikaların etkinliğine değil de, aktörlere ve onların kahramanlıklarına ihtiyaç duymamız, bu açıdan şaşırtıcı olmasa gerek!

Doç. Dr. Ertuğrul Kızılkaya

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

kizilkaya@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası