Türkiye’nin, ABD ve AB ülkelerindeki ekonomik ve siyasi istikrarsızlıktan etkilenmemesi mümkün değil. Zira ticaretin yaklaşık yüzde 50’si bu ülkelere yapılıyor. 2023’teki ihracat hedefinin yakalanabilmesi için yeni stratejilere ve pazarlara ihtiyaç var.
ABD ve sonrasında AB ülkelerinde 2008 yılından beri süren ekonomik çöküntü, Euro’nun çökme tehditi ve küresel dengesizlikler küresel piyasaları tehdit ediyor. Ancak bu tehdide karşılık, Amerikan ve Avrupa hükümetlerinin ortaya koydukları tedavi yöntemleri ise sorunların özüne müdahale etmekten daha ziyade hastalığın belirtilerine yönelik olmayı sürdürüyor. Yani yüzeysel bir çözüm arayışı Batı ülkelerini içerisinde bulundukları ekonomik çöküntüden kurtarmayı başaramıyor.
Avrupa Bölgesinde enflasyon, yüksek faiz oranları, yapısal politika pazarlıkları, yüksek hammadde fiyatları, Euro bölgesi borç krizi ve Euro’yu koruma gayretleri Avrupa ekonomik krizi sürecini oldukça karmaşık hale getiriyor. Nitekim Avrupa Birliği vatandaşları 2012 yılı içerisinde para birimi Euro’larını korumak için önemli kararlar almak, gayret sarf etmek ve bedel ödemek zorunda kalıyorlar. İrlanda, Portekiz, İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa halkları başarısızlığın faturasını politikacılarına keserek hükümetlerini değiştirmişler ve bunun sonucunda da yeni belirsizlikler ortaya çıktı.
Türkiye’nin çok iyi ilişkileri olan ABD ve AB ülkelerindeki bu ekonomik ve siyasi istikrarsızlıktan etkilenmemesi mümkün değil. Zira Türkiye ticaretinin yaklaşık yüzde 43’ü tüm bu olumsuzluklara rağmen AB ülkeleriyle yapılıyor. Yani Türkiye’nin 2023’teki ihracat hedefini yakalayabilmesi sadece Türkiye’nin gelişmesi ve ekonomik açıdan istikrarlı olmasıyla yakalanabilecek bir hedef değil. AB ülkelerinin ekonomik ve siyasi huzura kavuşması Türkiye için de çok ciddi bir gereklilik halini almaya başladı. öte yandan Türkiye; Ortadoğu ülkeleri ile olan ticari ilişkilerinde de son 10 yılda büyük bir mesafe katederek sadece AB ülkelerinin ticari ortağı olma durumundan da çıktı. Son yıllarda gelişen Uzak Asya ve Ortadoğu piyasalarında da etkin olmaya çalışan Türkiye için bu bölgeler bir can simidi olabilecek büyüklükte pazarlar.
Son on yılda ekonomik ve siyasi istikrarı yakalayan, sağlam finansal altyapısıyla çevresinde gelişen krizlerden daha az etkilenen Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefine sabitlenmesi ve bununla beraber diğer gelişmiş ekonomiler ve pazarlar ile olan ilişkisini geliştirmesi, önümüzdeki on yıl için kritik bir durumu içermekte.
Tarkan KADOĞLU
kadoglu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.