“Lozan Antlaşmasının öneminin algılanamaması, bu önemin içselleştirilememiş olması ulusal eğitim- öğretimdeki yerinin sıradanlaşması zamanla da neredeyse yitip gitmesindendir. Uzun bir süredir Cumhuriyet Tarihi derslerinde bir türlü Cumhuriyet dönemine ulaşılamaması ve gençlere tarihin yeri ve öneminin anlatılamamış olmasındandır.” – Prof. Dr. Nüket Güz –
“Lozan Antlaşması biz Türk gençleri için mücadeleyi ve özgürlüğü ifade ediyor. Geçmişten ders çıkarmalı ve geleceği öngörmeliyiz ki Türk milleti bağımsızlığını sürdürebilsin. Lozan Antlaşması politik olarak çarpıtılmış ve bilgi kirliliğinin yoğun olduğu bir konudur, bu önemli antlaşma Türkiye’de, özellikle biz gençlere, yanlış anlatılmaktadır.” – Ege Çetinoğlu –
Kıymetli Turcomoney okuyucuları…
Bu sayıda ana konumuz Lozan Antlaşması… Sayfamda, Prof. Dr. Nüket Güz ile Ege Çetinoğlu’nun görüşlerine yer vereceğim.
Nüket Hoca, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı iken ben de İletişim Fakültesi’nde ders veriyordum.
Prof. Dr. Nüket Güz, halen Antalya AKEV Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde, İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor. Nüket Hoca, Lozan’ın öneminin anlaşılamamasını, ulusal eğitim- öğretimdeki yerinin sıradanlaşmasına ve zamanla da neredeyse yitip gitmesine bağlıyor.
Şimdi söz, Prof. Dr. Nüket Güz’ün…
“Ülkemiz tarihinde büyük önem taşıyan Lozan Antlaşması imzalanalı 98 yıl oldu. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 yılında imzalanmış ülkemizin Kurtuluş Savaşı’ndaki zaferinin taçlandırılması Atatürk’ün deyimiyle “Türk tarihinde dönüm noktası” olmuştur.
Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonrası Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından imzalanmıştır. Lozan Antlaşması Osmanlı’nın Sevr anlaşmasında yitirmiş olduğu Anadolu topraklarını yeniden kazandırdı.
Bu barış antlaşmasının koşulları adalar dahil çizilen sınırları, azınlıkların durumunu, savaş tazminatlarını, Osmanlı’nın borçlarını, kapitülasyonların tamamen kaldırılmasını, Boğazların durumunu ve ayrıca patrikhanelerin durumunu içerir.
İlk yaklaşımda yazımızda tüm bu koşulları tek tek irdeleyerek yine yeniden birlikte anımsamayı sağlamaktı. Oysa bu yazıda ancak kısa bir özet vererek, tarih kitaplarına gönderme yapmak ya da daha da açık bir anlatımla kendi öğrenim-öğretim deneyimlerimize dayanarak düşündüklerimizi aktarmanın daha yararlı olacağını düşündük.
TBMM Hükümeti’nin Yunan güçlerine karşı elde ettiği zaferin sonrasında ve Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmasının ertesinde İtilaf Devletleri tarafından 28 Ekim 1922’de TBMM Hükümeti Lozan’da toplanacak olan barış konferansına davet edilir. Lozan’da barış koşullarının görüşülmesi için İsmet Paşa Mustafa Kemal tarafından görevlendirilir.
SALTANATI KALDIRARAK TEPKİSİNİ EN GÜÇLÜ BİÇİMDE GÖSTERDİ
Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa Lozan’a baş temsilci göreviyle gider, bu arada İsmet Paşa Dışişleri Bakanı da olmuştur. İtilaf Devletleri Lozan’a İstanbul Hükümeti’ni de çağırır, amaçları TBMM Hükümeti üzerinde baskı kurulmasını sağlamaktır. TBMM Hükümeti, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırarak tepkisini en güçlü biçimde gösterdi.
Lozan’da 20 Kasım 1922’de başlayan görüşmelerde ele alınan konularda anlaşma sağlanamamıştır. Tarafların ödün vermemesi nedeniyle 4 Şubat 1923’te görüşmeler kesilir. Görüşmelerin kesilmesiyle de savaş olasılığı doğar. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu’na savaş hazırlıklarının başlamasını buyurur.
SOVYETLER BİRLİĞİ, YENİDEN SAVAŞ ÇIKARSA TÜRKİYE’NİN YANINDA SAVAŞA GİRECEĞİNİ BİLDİRİR
Bu arada Sovyetler Birliği de yeniden savaş çıkarsa Türkiye’nin yanında savaşa gireceğini bildirir. Azınlık temsilcileri de Türkiye’yi destekleyerek arabulucu olur. Yeni bir savaşı ve kendi kamuoyunun tepkisini göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini yeniden başlatmak üzere Türkiye’yi yeniden Lozan’a çağırır. Böylece görüşmeler 23 Nisan 1923’te yine yeniden başlar ve 24 Temmuz 1923’e kadar sürer ve Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla sonuçlanır.
Lozan Antlaşması’nın Türkiye için ödün verilemez önemi “Türkiye’nin tapu senedi” olarak benimsenmiş olmasıyla anlatılabilir hiç kuşkusuz…
Ulu Önder Atatürk, Nutuk’ta, “Bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!” der.
DAILY TELEGRAPH: TÜRKİYE’NİN BAŞARISI, MEDENİYETİN YENİLGİSİ
28 Temmuz 1923 günü Daily Telegraph gazetesinde bir makale “Lozan’da Türkiye’nin Başarısı, Medeniyetin Yenilgisi…” Makale Uygarlık sözcüğüyle de İngiltere’yi kasteder…
Kanımızca çoğunlukla Lozan Antlaşması’nın öneminin algılanamaması, bu önemin içselleştirilememiş olması ulusal eğitim- öğretimdeki yerinin sıradanlaşması zamanla da neredeyse yitip gitmesindendir. Uzun bir süredir Cumhuriyet Tarihi derslerinde bir türlü Cumhuriyet dönemine ulaşılamaması ve gençlere tarihin yeri ve öneminin anlatılamamış olmasındandır. Yine kanımızca yöneticilere, liderlere, iş insanlarına, geniş kitlelere anlatılması kendi alanlarında ışık tutacaktır.”
……………….
Değerli Turcomoney okuyucuları
Bir de Z kuşağından Norveç’te eğitim gören Ege Çetinoğlu’nun kısa görüşüne yer vermek istiyorum.
Ege, çok farklı, küçüklükten beri tarih ve askeri konulara meraklı, çok okuyan, araştıran 17 yaşında bir genç…
Z kuşağından genç bir temsilci olarak Lozan Antlaşması ne ifade ediyor? Bunu öğrenelim istedim.
Şimdi söz Ege’nin
“Lozan Antlaşması, Osmanlı devletinin son 200 yılında kaybetmiş olduğu toprakları olabildiğince geri kazandıran ve Anadolu’da bir Türk eyaleti kurarak, Türkleri Karadeniz kıyısı ve İç Anadolu’ya kısıtlayan Sevr Antlaşması’nı feshettirmiş, günümüz Türkiye’sinin toprak bütünlüğünü ve güçlü jeopolitik konumunu kazandıran, Türkiye için askeri ve politik yönden önem taşıyan, Türk milletini istiklâle kavuşturan, manda sistemini Anadolu bölgesinde yok eden antlaşmadır.
Uluslararası camia da, Türk milletini mandacılık anlayışından ve Osmanlı hanedanının Avrupa’ya boyun eğen bürokrasisinden kurtararak, gerek Orta Doğu’da, gerek dünyanın diğer bölgelerinde, işgal altındaki ülkelere umut vermiş ve Batı’nın en zor şartlar altında dahi yenilebileceğini gösterdi.
GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMALI VE GELECEĞİ ÖNGÖRMELİYİZ
Lozan Antlaşması ile Türkiye askeri gücünü korumuş ve Sevr ile tasfiye edilen askeri kuvvetlerini tekrar konuşlandırarak bölgede egemenliğini sağladı. Lozan Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nu “Avrupa’nın hasta adamı” olmaktan çıkarmış, büyük diplomatik hezimetleri telafi etmiş, ve çökmekte olan bir imparatorluğun yerine modern ve özgür bir Türkiye bıraktı.
Benim fikrimce, Lozan Antlaşması biz Türk gençleri için mücadeleyi ve özgürlüğü ifade ediyor. Geçmişten ders çıkarmalı ve geleceği öngörmeliyiz ki Türk milleti bağımsızlığını sürdürebilsin.
Lozan Antlaşması politik olarak çarpıtılmış ve bilgi kirliliğinin yoğun olduğu bir konudur, bence bu önemli antlaşma Türkiye’de, özellikle biz gençlere, yanlış anlatılmaktadır. Türk tarihindeki önemli bir diplomatik zaferi tarafsız bir şekilde, dönemin şartlarını göz önünde bulundurarak analiz etmek esastır. Ne zaman ki biz Lozan’a apolitik bir şekilde yaklaşırız, işte o zaman Lozan Antlaşması’nın sebeplerini ve sonuçlarını tam olarak anlar ve bunlardan ders çıkarırız.”
Bengü Bilik
İş insanı, Eş, Anne, Anneanne
BEZE GROUP& BEZE3D Digital
TÜKETİCİ DİYALOG DERNEĞİ
bilik@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.