2015 yılının Ocak ayından bu yana sizlerle bu sayfada buluşuyoruz. Sizler ilgi gösterdikçe ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Bu ayki yazımda model portföyümüzün performansını veriyorum. Fakat kısaca piyasalardaki gelişmelere değinecek olursak; Ağustos ayında yaşanan kara pazartesi sonrasında küresel piyasalar biraz duruldu. FED’in Eylül ayında yaptığı toplantıdan faiz artışı çıkmadı.
FED Başkanı Janet Yellen’in basın toplantısında önemli mesajlar verildi. Bu mesajlara baktığımızda vurguları özetleyecek olursak;
• 2015 yılı içinde faiz artışı olacak.
• Fakat ilk faizi artırdıktan sonra para politikası, en yüksek istihdamı sağlamak ve yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmak için uzun bir süre ekonomiyi destekleyici olmaya (accomodative) devam edecek. Yani, her toplantıda faizi artırmak gibi bir niyetimiz yok.
• Aslında FED’in faiz artırmaya başlamak için ortaya koyduğu şartlar neredeyse gerçekleşti. Fakat FED bu toplantıda, uluslararası arenadan gelen uyarılara ve Ağustos ayında yaşanan kara Pazartesi’
yi ve piyasalarda oluşan türbülansı dikkate almak zorunda kaldı.
• FED üyesi James Bullard bir sunum yayınlayarak faiz artışı zamanının geldiğini ve niçin faiz artırılması gerektiğini anlattı. Bullard, FED’in daha önceki resesyon dönemlerinde faiz artışının başlaması için dikkate alınan şartların zaten gerçekleştiğini söylüyor.
Görünen o ki, FED toplantısında faiz artışı sadece ve sadece küresel piyasalardaki türbülans ve büyüme endişeleri nedeniyle ertelenmiş durumda. Yellen’in açıklamalarında da bunun vurgulandığını gördük.
FED, FAİZLERİ BüYüK İHTİMALLE ARTIRACAK
Sonuç olarak FED’in 2015 sonuna kadar olan dönemde ya Ekim ya da Aralık ayında (28 Ekim ve 16 Aralık) faizlerin artırılması olasılığının yüzde 80’den fazla olduğunu düşünüyorum.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulunun (PPK) 22 Eylül’de yaptığı toplantısı sonrasında faizlerde bir değişikliğe gitmedi. Piyasa da bu konuda bir hareket yapmasını beklemiyordu. Karar sonrası yapılan açıklamada, Merkez Bankası, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiğini ve dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeyi desteklemekte olduğunu kaydetti.
Uygulanan para politikasının sıkı olduğu vurgulanıyor. Piyasa eğer böyle düşünseydi, dolar PPK toplantısının aynı gününde 3.04’e çıkmazdı. Merkez Bankası bu sıkı para politikası duruşunu ise getiri eğrisinin yataya yakın tutulmasıyla enflasyon düşene kadar sürdürüleceğini söylüyor.
Şu an tabi ki birçok okuyucuma bu terimler anlaşılmaz geliyor ve herhalde “getiri eğrisi ne ola ki?” diye soruyorlardır. Kısa vadeli faizlerle uzun vadeli faizlerin birbirlerine çok yakın olması durumu getiri eğrisinin yatay olması anlamına gelir. Eğer kısa vadeli faizler çok düşük ve uzun vadeli faizler yüksek ise, getiri eğrisi yukarı eğimli, tersi durumda da aşağı eğimli olur.
Getiri eğrisi yukarı eğimli olduğunda piyasanın ileride enflasyonun daha da artacağını düşündüğünü, aşağı eğimli olması durumunda da ileride enflasyonun düşeceğine inandığını anlarız. Yani getiri eğrisi yukarı (pozitif) eğimli ise ekonomide canlanma beklentisi, aşağı (negatif) eğimli ise ekonomide durgunlaşma beklentisi hakim demektir. Peki yatay ise ne diyeceğiz? Demek ki Merkez Bankası getiri eğrisini yatay tutarak, büyümenin yüzde 2-3 civarında gitmesini istiyor. Bu oranda bir büyüme Türkiye için işsizlikte artış anlamına geliyor. ülke stagflasyona (hem işsizlik hem de enflasyonun birlikte artması durumuna) doğru gidiyor. Bugüne kadar sıkı para politikası uygulanmış olsaydı, dolar/TL kuru böyle yükselmezdi. MB’nın verdiği TL’ler dolara gidiyor. Para politikası hiç de öyle sıkı falan değil. Bankalara APİ (açık piyasa işlemleri) yoluyla verilen kısa vadeli fonlar yıl başında 42.5 milyar TL iken 100 milyar TL’ye yaklaştı. Yani yüzde 100’ün üzerinde bir artış var. Başkaları para basarken merak etmeyin biz de basıyoruz. Ama bizimkisi dolara gidiyor.
Geçen ay FITCH ülke notumuzu gözden geçirdi ve not ve görünümümüzü değiştirmedi. Bunu da mali disipline bağladı. önümüzdeki Ekim ayında uluslararası piyasalarda türbülans yeniden artabilir. çünkü Ekim ayında bir FED toplantısı daha var. Yatırımcı buna dikkat etmelidir. Ayrıca 1 Kasım seçimlerine yaklaşırken piyasalarda stresin yeniden arttığını görebiliriz.
MODEL PORTFöY
Model portföyümüzdeki son durumu aşağıdaki tabloda veriyorum. Model portföyün son 8 aylık performansı genelde iyi gidiyor. Eğer doğru hisseler seçilirse endeksin üzerinde getiri sağlamanın mümkün olduğu net bir şekilde görülüyor. Model portföy tablosunda geçen ay 9 adet hisse önerimiz vardı. Bu hisselerin Ağustos-Eylül döneminde nasıl bir getiri elde ettiği aşağıdaki tabloda veriliyor. En kötü getiri KOZAL hissesinde gerçekleşti. Bunun temel sebebi de Koza İpek grubuna düzenlenen polis operasyonuydu. Bu hisseyi portföyde tutmaya devam ediyoruz. çünkü birçok kritere göre en ucuz konumda bulunan hisselerden biri olarak değerlendirebiliriz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.