– Geçen ay bilimsel bir toplantı için Siirt’e gittim. Siirt’in kilometrelerce uzanan verimli topraklarını, buğday tarlalarını, karpuz seralarını hayranlıkla izledim. Bilimsel yöntemleri tarımın içine sokmakta ne kadar geciktiğimizi düşündüm, bu alana emek veren araştırmacılarımızı takdirle andım. Siirt’e yaklaştıkça fıstık ağaçları kendini göstermeye başladı. Yaptığı çalışmalarla fıstık üretiminin katlanmasını sağlayarak şehrin ekonomisini güçlendiren eski Vali Nuri Okutan’ı takdirle andık.
-Siirt Üniversitesi’nde kürsüde hiç ara vermeden, oturmadan 3 saate yakın konuşmuşum. Öğrencilerin ilgisinin yanı sıra başta Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Basri Memduhoğlu, çeşitli fakültelerden öğretim üyeleri de “Krizler ve Dönüşüm Çağında Bilimle Olmak, İnsan Yetiştirmek” başlıklı etkinliğe katıldılar. Birçok öğrenci ve öğretim üyesi bilimsever ve Hedef Nobel toplantılarımızın müdavimi olduğu için toplantı aktif katılımlı ve etkileşimli geçti.
Siirt Üniversitesi şehrin dışında, güzel, yemyeşil bir yerleşke içinde eğitim faaliyetini sürdürüyor. Etkinlik bittikten sonra koşa koşa Botan Vadisi’ni ve Deliklitaş’ı görmeye gittik. Botan Vadisi, kelimelerle, fotoğraflarla, videolarla anlatılacak bir güzellik değil, olağanüstü bir doğa harikası. Şimdiye kadar yazılı basında, televizyonlarda niçin bizlere hak ettiği ölçüde tanıtılmadığını anlayamadım doğrusu.
-Deliklitaş’taki kafede içtiğim kahve bambaşkaydı. Yiyecek içecek demişken büryan ve mumbar dolmasını; yöreye özgü nar, üzüm, kavunu atlamayalım. Yani Siirt’i ziyaret etmek için çok neden var. Ancak insanlarının sıcaklığı, renkliliği en önemli etken. Hiç şüphesiz bunda çeşitli kimliklerin uyum içinde yaşayabilmesi mühim bir faktör. akşamki doyumsuz sohbette ne kadar güçlü bir insan malzemesine sahip olduğumuzu görmek ve gelecekle ilgili güven tazelemek iyi geldi doğrusu.
Geçtiğimiz haftalarda öğrenci topluluklarının daveti üzerine Siirt ve Tokat’a gittim. Her bakımdan yeterince değerlendiremediğimizi düşündüğüm bu müstesna beldelerimizi ve insanlarını yakından tanıma fırsatı buldum, çok etkilendim. Sizlerle bu ay Siirt, daha sonra Tokat izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Toz bulutunun yarattığı sorun nedeniyle pilotumuz Siirt Havaalanı’nı son dakikada pas geçip bizi ustalıkla Diyarbakır’a indirdi. İnanınız uçağı kaçırma korkum, bu olayda yaşadığım korkuya göre çok daha fazlaydı. Atatürk Havalimanı gibi ulaşımı fevkalade kolay bir alanı yok edip bizi İstanbul Havaalanı yoluna mahkum etmek pek akıl işi gibi gelmiyor bana. Zaten dönüşte de 1 Mayıs karmaşası nedeniyle evime elde çanta bir saatten fazla yürüyerek, en az beş noktada polis kontrolünden geçerek zorlukla ulaşabildim. Siirt Havaliman,ı politik nedenlerle yanlış yere yapıldığı için havanın bozuk olduğu durumlarda bu tür aksaklıklar sık yaşanıyormuş, tabii ki buna da şaşırmadım.
ESKİ VALİ NURİ AKITAN SAYESİNDE FISTIK ÜRETİMİ KATLANMIŞ, ŞEHRİN EKONOMİSİ GÜÇLENMİŞ
THY, bizi Diyarbakır’da otobüse bindirdi, sağ olsun Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Erulaş beni Batman’dan aldı da programa yetişip izleyenleri bekletmedik. Diyarbakır-Siirt yolculuğundan çok keyif aldım, kilometrelerce uzanan verimli toprakları, buğday tarlalarını, karpuz seralarını hayranlıkla izledim. Bilimsel yöntemleri tarımın içine sokmakta ne kadar geciktiğimizi düşündüm, bu alana emek veren araştırmacılarımızı takdirle andım. Siirt’e yaklaştıkça fıstık ağaçları kendini göstermeye başladı. Bu sefer de yaptığı çalışmalarla fıstık üretiminin katlanmasını sağlayarak şehrin ekonomisini güçlendiren eski Vali Nuri Okutan’ı takdirle andık.
TOPLANTI, AKTİF KATILIMLI VE ETKİLEŞİMLİ GEÇTİ
Doğrudan üniversiteye geldik ve bizi Bilim Topluluğu öğrencileri çok sıcak bir şekilde karşıladı. Sosyal medyanın bir güzelliği de bu; sizinle aynı frekansta, benzer vizyona sahip insanlarla sanki yıllardır tanışıyormuş gibi oluyorsunuz. Ben tabii bu enerjiyle kürsüde hiç ara vermeden, oturmadan 3 saate yakın konuşmuşum. Öğrencilerin ilgisinin yanı sıra başta Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Basri Memduhoğlu, çeşitli fakültelerden öğretim üyeleri de “Krizler ve Dönüşüm Çağında Bilimle Olmak, İnsan Yetiştirmek” başlıklı etkinliğe katıldılar. Doç. Dr. Fatih Erulaş başta, birçok öğrenci ve öğretim üyesi bilimsever ve Hedef Nobel toplantılarımızın müdavimi olduğu için toplantı aktif katılımlı ve etkileşimli geçti. Dekan Sayın Memduhoğlu’nun liderliğinin gerek öğrenci topluluğunun başarısında, gerekse de eğitim fakültesinin değerli çalışmalar yapmasında ciddi katkısı olduğunu gördüm. Her kurumun başarısı için liderlik ne kadar önemli.
SİİRT ÜNİVERSİTESİ, ŞEHRİN DIŞINDA, YEMYEŞİL BİR YERLEŞKE İÇİNDE EĞİTİM VERİYOR
Üniversite şehrin dışında, güzel, yemyeşil bir yerleşke içinde eğitim faaliyetini sürdürüyor. Üniversite yerleşkelerinin şehrin içinde olmasını, öncelikle öğrencilerin şehrin bir parçası olmasına fırsat verdiği için, tercih ediyorum. Siirt’te de, birçok kentimizde olduğu gibi, şehir içinde çok büyük askeri alanlar var. Bu alanlar, İstanbul’da yaşanan örneklerde olduğu gibi, inşaat şirketlerinin kısa vadeli kazanç sağlayacağı yerde bilim, kültür, sağlık veya üniversite alanları olarak değerlendirilmeli kanımca. Çünkü böylesi kurumlar ürettikleri, yarattıkları muazzam katma değerle şehri çok farklı hale getirebiliyor. Bu durum Eskişehir örneğinde yaşanıyor. Ayrıca üniversitenin sağladığı pek çok olanaktan vatandaşlar da daha kolay yararlanabilir. Örneğin tarım ve hayvancılık alanında bir ihtisas üniversitesi olduğu için Siirt’teki yerleşkede 24 saat hizmet veren mükemmel bir hayvan hastanesi yapılmış ama vatandaş hayvanıyla ulaşamıyor, bu nedenle de doğru dürüst kullanılamıyormuş.
BOTAN VADİSİ, OLAĞANÜSTÜ BİR DOĞA HARİKASI
Etkinlik bittikten sonra koşa koşa Botan Vadisi’ni ve Deliklitaş’ı görmeye gittik. Hayatımda en çok görmek istediğim yerler arasında, çocukluğumuzdaki kovboy filmlerinin etkisiyle sanırım, ABD’deki Grand Kanyon ilk sıralarda yer alırdı, artık gitmeme gerek yok. Çünkü Botan Vadisi’ni gördüm. Kelimelerle, fotoğraflarla, videolarla anlatılacak bir güzellik değil, olağanüstü bir doğa harikası. Şimdiye kadar yazılı basında, televizyonlarda niçin bizlere hak ettiği ölçüde tanıtılmadığını anlayamadım doğrusu. Kesinlikle şimdiye kadar iyi değerlendirmediğimiz güzelliklerden. Aslında havaalanındaki terminal binasının küçüklüğü ve yetersizliğiyle beraber düşününce, bu durumun acaba kentin içine kapalı kalması istendiği için mi tercih edildiği aklıma geldi.
SİİRT’İ ZİYARET ETMEK İÇİN ÇOK NEDEN VAR
Daha önce Mardin’de bıttım kahvesi denemiştim. Ancak Deliklitaş’taki kafede içtiğim bambaşkaydı. Yiyecek içecek demişken büryan ve mumbar dolmasını; yöreye özgü nar, üzüm, kavunu atlamayalım. Yani Siirt’i ziyaret etmek için çok neden var. Ancak insanlarının sıcaklığı, renkliliği en önemli etken. Hiç şüphesiz bunda çeşitli kimliklerin uyum içinde yaşayabilmesi mühim bir faktör. Eğitim fakültesinden öğretim üyesi arkadaşlarla akşamki doyumsuz sohbette ne kadar güçlü bir insan malzemesine sahip olduğumuzu görmek ve gelecekle ilgili güven tazelemek iyi geldi doğrusu. Yerleşke dahilinde misafirhane olması da bir avantaj, böylelikle gürültüden uzak, sakin ve güzel bir konaklama imkanı buldum. İleride planlanacak bilimsel etkinliklere şehir dışından katılacak misafir konuşmacılar için bu, büyük rahatlık ve kolaylık.
SİİRT, BİR SIRTIN ÜZERİNDE YER ALIYOR
Eski Siirt bir sırtın üzerinde. İlginç bir konumu var; anlatmak kolay değil. Zaman kısıtlı olduğundan şehrin içini layıkıyla gezemedim. Ertesi sabah uçağa binmeden önce Fatih Hoca beni Tillo’ya ve oradaki Milli Park’a götürdü. Tillo da Botan Vadisi’ne bakıyor, çok güzel bir yer. Daha çok medreseleri, camileri ile ünlü bir dini merkez. Uçaktan indiğim andan itibaren burasıyla ilgili olarak bana sürekli İbrahim Hakkı Hazretleri ve Işık Hadisesi anlatılıyordu. Ama ne olduğunu ancak yerine gidince kavradım.
TİLLO’DAKİ İZLENİMLERİM
İsmail Fakirullah Hazretleri 1657 yılında Tillo’da doğuyor, küçük yaşlarda ilim tahsil ediyor. O zamanlarda ilim deyince hadis, fıkıhın yanı sıra tıp, astronomi, psikoloji, sosyoloji gibi alanlarda da eğitim görülüyor. İsmail Fakirullah derin bir insan “Anlarsa uzağım yakınımdır, anlamazsa yakınım uzağımdır” sözü adeta onun tüm yaşam ve ilim felsefesinin temelini oluşturuyor. Ölünce kendi adıyla anılan türbeye gömülüyor. İbrahim Hakkı Hazretleri onun öğrencisi. Hocası öldükten sonra güneş gece ve gündüzün eşit olduğu ekinokslarda, yani 21 Mart ve 23 Eylül’de doğduğunda ilk olarak onun başını aydınlatsın diye inanılmaz bir bilimsel düzenek kuruyor. Tepeden ve tepedeki duvardan dolayı Tillo’ya henüz güneş doğmamışken duvara bir pencere açıyor ve buradan geçen ışık huzmesinin kilometrelerce ötedeki türbenin yanına yaptırdığı kuleye kurduğu ayna ve mercek marifetiyle hocasının sandukasının başına ulaşmasını sağlıyor. Amacını “Yeni yılda doğan güneş ilk olarak hocamın başucunu aydınlatmazsa ben o güneşi istemem” olarak ifade ediyor. Yüzyıllar içerisinde bu yapılar ve düzeneğin orijinal hali bozulmuş olsa da restorasyonla yeniden yapımı iyi bir şekilde başarılmış ve düzenek çalışır hale getirilmiş durumda. İbrahim Hakkı Hazretleri şu anda çok sevdiği Hocasının ayakucunda yatıyor ve bilimin ışığını bizlere her daim yansıtmaya devam ediyor. Böyle din alimlerine can kurban.
KENT BÖLGEYİ, BÖLGE TÜRKİYE’Yİ, TÜRKİYE DÜNYAYI ETKİLER, DÖNÜŞTÜRÜR VE GÜZELLEŞTİRİR
Bir teorim var; diyorum ki bir öğrenci topluluğu kurulur, bu topluluk fakülteyi etkiler, fakülte üniversiteyi, üniversite kenti, kent bölgeyi, bölge Türkiye’yi, Türkiye dünyayı etkiler, dönüştürür ve güzelleştirir. Buna samimiyetle inandığım için hiçbir öğrenci topluluğunun konuşma davetini kaçırmıyorum. Nitekim Siirt Üniversitesi Bilim Topluluğu’na gönül vermiş güzel öğrenciler benden önceki hafta şehirdeki Alparslan Ortaokulu ile çok başarılı bir Bilim Şenliği düzenlemişlerdi. Etkiledikleri ortaokullu kardeşlerinden ileride Nobel alacak biliminsanları yetişecektir, kimbilir.
Siirt’e gitmek, kısa süreliğine de olsa oradaki değerlerimizi görmek, tanımak, etkileşim içine girmek paha biçilmezdi. Tabii ki gönlüm orada kaldı, ayrılmak zor oldu. Umarım yakın gelecekte hayal ettiğimiz büyük “Bilim Şenlikleri”yle Siirt’te buluşur, bu kadim coğrafyanın ve insanlarının değerinin ülke ve dünya çapında bilinmesine vesile oluruz.
Prof. Dr. Melih Bulut
bulut@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.