– Hani X, Y, Z kuşakları var ya! Hepsi ayrı alem… Sadece bakış açıları, tavırları değil; yedikleri içtiklerine de anlamada zorluk çekmeye başladım. Hüküm vermek zor. Zaten bu hüküm, binlerce yıldır verilememiş… Konu incelemeye değer, hele şimdi başımıza bir de Alfa Kuşağı çıktı. Alfa Kuşağı, 2016 yılı sonrası doğanlara verilen ad. Bazıları 2010 yılından başlatıyor.
-Alfa Kuşağının, hayvanlarla, bitkilerle, dünyanın kaynaklarını keşifte yeni açılımlar yapacağını düşünüyorum. Bunda yapay zekanın da katkısı olacak. Muhtemel ki tarihe bırakacakları en büyük medeni katkı tabiatla insanın barışması ve anlaşmasıdır. Günümüzdeki hayvan refahı kavramını hem derinleşecek, hem genişleyecek. İlginç bir dünyaya doğru gidiliyor. Önümüzdeki 10 yılı tahmin edebilirim, sonrasını bizim kuşağın aklı almaz. Evet, ne olacak bu gençliğin hali?
Böyle bir serzenişi etrafınızda çok duyarsınız. Yeni de değildir. Ömrüm boyunca, iki kuşaktır bunu büyüklerimden duyarım. Muhtemel ki anne babam ve onların ebeveynleri de büyüklerinden ömür boyu benzer şikayetler duymuşlardır. Kim çocuklarının geleceği ile ilgili endişe etmez ki?
Hani X, Y, Z kuşakları var ya! Hepsi ayrı alem… Sadece bakış açıları, tavırları değil; yedikleri içtiklerine de anlamada zorluk çekmeye başladım.
Büyüklerimi düşündüm, kendimi düşündüm, etrafıma baktım, gençleri düşündüm… Evet, bir kuşak çatışması var. Kavram kargaşası da var. Bunun adına kuşak çatışması mı demeli, kendi evreninde yalnızlaşma mı demeli, empatiyi kaybetme mi demeli?
BAŞIMIZA BİR DE ALFA KUŞAĞI ÇIKTI
Hüküm vermek zor. Zaten bu hüküm, binlerce yıldır verilememiş… Konu incelemeye değer, hele şimdi başımıza bir de Alfa Kuşağı çıktı. Alfa Kuşağı, 2016 yılı sonrası doğanlara verilen ad. Bazıları 2010 yılından başlatıyor.
Niye 2016 yılı?
Mobilde geniş band veri hizmeti sağlayan 4G evresine geçen bir dönemini ifade etmekle birlikte, sosyal medyanın akıl almaz bir çıkış yaptığı bir zaman dilimini ifade ediyor. Dünya siyasetinin tekrar keskinleşmeye başladığı dönem ayrı zamanda. Diğer taraftan sürdürülebilirlik kavramının üretim ve hizmet süreçlerinin tümünü etkilediği bir evreyi de anlatıyor. Çevre önemli bir kavram haline geldi, dünyayı tek bir mahalle gibi avucumuzun içinde seyrettiğimiz bir ortamı da tanımlıyor. Böyle bir astrolojik ve sosyal ortamda yetişen, abileri ve ablaları da 2000 yılında doğmuş bu çocuklar üzerine çok düşünüp, çok hayıflanacağız? Umarım bizi yanıltırlar. 2000 yani millennium yılında doğan nesil de pek avuca sığan cinsten değil.
MİLATTAN ÖNCE 4000 YILINDA DA BUNA BENZER ŞEYLER
Milattan önce 4000 yılında da buna benzer şeyler konuşuluyordu. O devrin problemi de yine yeni kuşaklardı. Sümerler M.Ö. 4000 ila 2000 yılları arasında yaşamış ve Anadolu topraklarına tarihte önemli izler bırakmış bir halk. Çivi yazılı tabletlerinde, onca mesele arasında yeni kuşaktan şikayetlere de yer vermeyi ihmal etmemişler.
İşte en az 5 bin yıl önce Sümerli bir babanın oğlundan şikayetlerinin küçük bir kısmı: “Bana bak, adam ol. Meydanlarda başıboş dolaşma, caddelerde sürtme. Sokakta yürürken çevrene bakınıp durma. Alçakgönüllü ol, gözetmenine ondan çekindiğini göster. Korktuğunu belli edersen senden hoşnut kalır.”
Tanıdık geldi mi bu sözler?
Tabii ki baba bununla yetinmiyor. Komşu çocuklarından, kendisinden, atasından örnekler de veriyor. Olay Anadolu topraklarında geçmiş ya, hemen aklınıza gelmesin: Havasından, suyundan ve toprağından diye…
Bakın suyun öte yanından bir şairin şikayeti de benzer. M.Ö. 750 yıllarında yaşamış Hesiodos gençlerden umudunu kesmiş, sızlanıyor: “Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”
ARİSTOTELES DE GENÇLERDEN ÇOK YAKINMIŞ
Şair öyle de filozof başka mı? M.Ö. 350 yıllarında yaşamış Aristoteles’in tepesini de attırmış gençler: “Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar.”
İyi araştırılırsa Mısır piramitlerindeki papirüslerde, duvar yazılarında veya Maya harabelerinde de benzer kaydedilmiş laflar bulunur.
Evet, her dönem kuşak çatışmaları toplumda bir yalnızlık kutbuna doğru itmiş gençlerle, ihtiyarları…
Biz, “Baby Boomer kuşağı”nın son dönem temsilcileriyiz. İkinci Dünya Savaşı ile 1964 arası doğanlara “Baby Boomer” deniyor. Savaşı yaşayan toplumlar için Baby Boomer yani Bebek Patlaması Kuşağı olurken, Türkiye gibi 2. Dünya Savaşı’na girmemiş ülkelerde daha çok X Kuşağı izlenimleri var.
Aslında savaş şartları Türkiye’de de derin hissedilmiş. Karneli, yokluk içindeki yıllar… İnsanlar etraflarında yaşanan tabii ve toplumsal olaylardan etkileniyor. Savaş dönemi de çocuk sayıları artıyor, 2. Dünya Savaşı döneminde başta Amerika olmak üzere bütün batı ülkelerinde tarihte görülmemiş bir nüfus artışı yaşanıyor. Bu nesli devam ettirme iç güdüsü… Ancak savaşta doğanlar, savaş karşıtı oluyor. İşte 1940 ila 1950 arası doğanlar, 20 yıl sonra tarihin en önemli gençlik hareketi kabul edilen Hippileri, Sevgi Çocuklarını yetiştirdi. Eğer dünya savaşı olmasaydı, Varoluşçuluk Felsefesi bu kadar etkin ve yaygın hale gelir miydi?
70’LERİN ÇOCUKLARI, BERLİN DUVARI’NI YIKTI, KÜRESELCİLİĞİ BAŞLATTI
70’lerde çocukluğunu yaşayanlar da petrol krizi, soğuk savaş derken tasarruf ehli bir nesil haline geldi. Ama o çocuklar sonra Berlin Duvarı’nı yıktı, küreselciliği başlattı. Kabul edelim ki bizim kuşağın büyükleri, “Eti senin kemiği benim” diyerek, bizleri ya okula gönderdi, ya da bir ustanın yanına çırak verdi. İşte o eti, kemiği ayrılan bizler, çocuklarımıza fiske vurdurmayan bir anlayışla çocuklarımıza davrandık. Petrol ve ambargo altında elimiz sıkı, muktesit, halimize şükreden ve sabırlı bireyler olduk. Ben de çiçek çocukları gibi özgürlük yanlısıyım, ama benim idolüm onlar değildi. Sümeroloji uzmanı Muazzez İlmiye Çığ ve gencecik yaşında Paris’te konser veren Ajda Pekkan… Demek ki her jenerasyonda istisnalar var.
Y KUŞAĞI, AŞIRI ÖZGÜR, AŞIRI TÜKİTİCİ VE AÇ GÖZLÜ OLDU
Bizden sonraki Y kuşağı, globalizmin etkileriyle büyüdü ve küresel markasız yaşayamaz hale geldi. Soğuk savaşın etkisini de hissetmediği için, aşırı özgür, aşır tüketici ve aç gözlü hale geldi. Tarihi sürece baktığımızda her kuşağın iyi ve kötü yönleri var. Yani her nesil, yaşadığı dünyaya iyilikler de getiriyor, kötülükler de getiriyor. Ama 19. ve 20. Yüzyılın sakinleri, gelecek yüzyılların haklarını da gasp edecek şekilde, dünya kaynaklarını tüketti. Bu vahşi gasp etmede şu anki her kuşağın payı var.
Günümüzün dünya liderlerinin neredeyse çoğu Baby Boomer, haliyle kafaları karışık ve şuur altında savaşın izleri var. Haliyle onların kafa karışıklığını biz ve çocuklarımız çekmeye devam ediyor.
Hadi, bizi ve bugünü boş verin…
HER HAFTA 2.5 MİLYON ALFA BİREYİ DOĞUYOR
Gelin size Alfa Kuşağından bahsedeyim… Onlar X ve Y Kuşaklarının çocukları. Her hafta 2.5 milyon Alfa Kuşağı bireyi doğuyor. 3 yıl sonra 3 milyar nüfus yoğunluğuna yaklaşacak. Neredeyse her üç dünya sakininden biri Alfa olacak. Bizim mürebbiyelerimiz, haminnelerimizdi. Sokaklarda hayatın püf noktalarını öğrendik. İletişim esastı. Radyoyu, gazeteyi, televizyonu, ninnileri, türküleri iyice sindirirdik. “Alfa Kuşağı”nın bakıcıları, cep telefonlar oldu. Bir yaşındaki bebeklerin bile telefon ekranında parmak gezdirdiğini görüyoruz. Yine de Alfaların tarihin en eğitimli kuşağı olması bekleniyor. En kendini beğenmiş olanlar da onlar olacak, en suskun, az konuşan nesil de onlar.
Artık gençler tam cümle kurmuyor. Pek çoğu ikonlarla anlatıyor. Bunun ne anlamı olduğunu biraz açıklayayım… Bugün Kutadgu Bilig kitabelerini, Sümer tabletlerini, kutsal kitapların yazmalarını arkeologlar bulup, o döneme dair bilgi sahibi oluyoruz. Ya bin yıl sonra, Alfa Kuşağı hakkında hangi eserleriyle tanıyacaklar… Konuşmamışlar, yazmamışlar…. İkonlar ve robot asistanların komutları… Garip bir durum…
Tarihte oyunlarla iç içe büyüyecek ve oyunlar içinde olacak kuşak da Alfalar… Malum şu an en hızlı değeri yükselen hisseler, mobil ve sanal oyun yazılımı yapan şirketlere ait. Bu ivme artmaya devam edecek. Bunun uzun dönemli etkisini iyi düşünmek lazım.
ALFA KUŞAĞI, KEŞİFTE YENİ AÇILIMLAR YAPACAK
Son yıllarda tabiata dair yani atomdan genlere, bitkilerden hayvanlara binlerce buluşlar yapılıyor. Genetik dünyadaki keşifler tabiata dair bilgilerimizi katlıyor. Yunusların dilini çözmeye başlıyor, mantarlar hakkında akıl almaz keşifler yapılıyor, okyanusların hayatımıza ne kadar çok girebileceği görülüyor. Alfa Kuşağının, hayvanlarla, bitkilerle, dünyanın kaynaklarını keşifte yeni açılımlar yapacağını düşünüyorum. Bunda yapay zekanın da katkısı olacak. Muhtemel ki tarihe bırakacakları en büyük medeni katkı tabiatla insanın barışması ve anlaşmasıdır. Günümüzdeki hayvan refahı kavramını hem derinleşecek, hem genişleyecek. İlginç bir dünyaya doğru gidiliyor.
Önümüzdeki 10 yılı tahmin edebilirim, sonrasını bizim kuşağın aklı almaz.
Evet, ne olacak bu gençliğin hali?
Fikirlerin çatışmasından hakikat ortaya çıkar, ama kuşak çatışmasından ne çıkacağını yine de tam bilemiyorum. Bilmek için çok gayret sarfetmezsek ellerindeki potansiyeli keşfetmelerinde yine ihmal bizim üzerimize atılacaktır.
Zuhal Mansfield
TMG Dış Ticaret Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı
mansfield@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.