Son Haberler

Olması gereken; “yüksek faiz-yüksek kur” politikasıdır…

Türkiye ekonomisinin iki temel eksiği var. Bu sorunlar, döviz yetersizliği ve tasarruf yetersizliğidir. Dış borç krizleri, döviz kuru atakları ve diğer alanlarda görülen benzeri sıkıntıların arka planında dünyayla ekonomik ilişkilerimizdeki dezavantajlı durumumuz yatıyor. Yapılması gerekeni işaret edelim: Döviz yetersizliği varsa döviz kurları yüksek olmalıdır. Aşırı değerli bir ulusal para, sürdürülebilir değildir.

-Alıştığımız üzere “yüksek faiz-düşük kur” veya “düşük faiz-yüksek kur” seçenekleri arasında bir tercih yaparak kalıcı bir başarı elde etmek mümkün değil. Olması gereken ise “yüksek faiz-yüksek kur” politikası. Herkesin ne dediğiniz duyar gibiyim: “Bu politikaları uygularsanız herkes perişan olur” O halde geriye dönüp bir bakalım, tercih etmek istediğiniz iki politika sizi refaha mı taşımış, perişanlığa mı?

Uzun zamandır Türkiye ekonomisiyle ilgili tartışmalarda gündeme gelen/getirilen bir kavram da yapısal reform. Çoğu kez zorunluluğu üzerinden ele alınıyor ve tabii bir de bir türlü hayata geçirilememesiyle. Yakın zamana kadar genellikle ekonomi alanında yapısal dönüşüm ihtiyacından bahsedilirken artık siyasal-hukuksal zeminde de bir zorunluluk olduğu düşünülmeye başlandı. Diğer alanlara geçmeden, ekonomi alanında zorunlu olan reform tartışmasına katkı vermek yerinde olacaktır.

DÖVİZ VE TASARRUF YETERSİZLİĞİ SORUNU…

En sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyelim: Türkiye ekonomisinin iki temel eksiği var. Bunlar yakın zamanın değil, uzun yüzyılın sorunlarıdır. Ayrıca bunların içiçe geçtiği veya başka deyişle birbirlerinden ayrılamaz halde oldukları ve hatta birbirlerini etkiledikleri de iddia edilebilir. Bu sorunlar döviz yetersizliği ve tasarruf yetersizliğidir. Esasen görünüşte tartıştığımız neredeyse tüm sorunların arka planında söz konusu bu düalistik dilemma yatıyor. Tarihsel perspektiften bakılacak olursa, durum şaşırtıcı da değildir. Karşımızdaki, çok uzun zaman önce başlayan radikal bir dönüşüme uyum sağlama sorunudur. İsterseniz farklı perspektiflerden yaklaşmayı deneyerek farklı kavramları işlevselleştirebilirsiniz. Mesela denilebilir ki esas dönüşüm, modern çağın başlamasıdır. Veya iddia edilebilir ki kapitalizmdir aradığımız neden. Çok uzatmayalım, ama istenirse Sanayi Devrimi ve onun getirdikleri de irdelenebilir. Ben iktisadi alandan fazla uzaklaşmadan bu listeye zihniyet (veya mantalite) dönüşümünde yaşanan gecikme veya sorunu da eklemeyi önerebilirim.

AŞIRI DEĞERLİ BİR ULUSAL PARA SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL

Dilemmanın ilk görünümüne bakarsak karşımıza döviz yetersizliği çıkıyor. Türkiye ekonomisi bilebildiğimiz kadarıyla “1838 Baltalimanı Ticaret Anlaşması”yla başlayan dönemde kronik hale gelen bir döviz açığı yaşıyor. Sanayi devriminin ve ondan önce de merkantilist dönemin güçlenen ekonomileri dış denge bağlamında ellerini güçlendirirken, bizim ekonomimiz hep döviz darlığı çekmiş. Dış borç krizleri, döviz kuru atakları ve diğer alanlarda görülen benzeri sıkıntıların arka planında dünyayla ekonomik ilişkilerimizdeki dezavantajlı durumumuz yatıyor. Bazı dönemlerde ise göreceli olarak elimiz rahatlamış. Ancak, bu tarz dönemlerde de sübjektif-duygusal tepkilerle döviz açığımızı kalıcı bir biçimde çözmek yerine görünen ile uğraşmak yetmiş bize. Şimdi de öyle bir dönemden geçiyoruz. Mecbur kalındığından faizleri yükseltiyor ve bu yolla geçici de olsa döviz kurlarını baskılıyorsunuz. Bunun başarılı bir strateji olduğu izlenimini yaratıyorsunuz ki buradaki sorunun en önemli göstereni carry trade yapanların politikanızı alkışlaması. Daha fazla uzatmadan yapılması gerekeni işaret edelim: Neredeyse iki asırdır döviz yetersizliğiniz varsa döviz kurları yüksek olmalıdır. Başka bir deyişle, aşırı değerli bir ulusal para sürdürülebilir değildir. Meğer ki yapısal reformlar ile söz konusu iki asırlık maceranızı başarılı bir biçimde aşmayı başarana dek.

AZ ÜRETEN AMA ÇOK TÜKETMEYİ MARİFET SAYAN BİR EKONOMİK DÜZEN BİÇİMLENİYOR

İkinci görünüm ise tasarruf yetersizliğidir demiştik. Gelirlerin düşük olduğu, katma değer yaratma konusunda üretici kesimlerin dünya standartlarına göre geç kaldığı ve göstermelik tüketim yapmak ile kalkınmayı birbirine karıştıran bir kamu maliyesinin olduğu bir ülkede tasarrufların yüksek olması da beklenemez. Buna ilave olarak gerek ekonomik ve gerekse de kültürel nedenlerle finansallaşmanın yetersiz olduğu ülkemizde efektif tasarruflar daha da yetersiz kalıyor ve dışarıdan kaynak ihtiyacı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara ülkemiz insanının tüketim sevdalısı götürü usul (Ülgenerci anlamda) iktisadi zihniyeti de eklendiğinde, az üreten ama çok tüketmeyi marifet sayan, geleceği için yapması gerekenleri ya fark etmeyen ya da erteleyen bir ekonomik düzen biçimleniyor. Yine çok uzatmadan tespiti yapmak yerinde olacaktır. Modernleşmeye çalışan bir ekonomide yurtiçi finansal tasarruflarınız yetersizse reel faiziniz yüksek olmalıdır.

OLMASI GEREKEN, “YÜKSEK FAİZ-YÜKSEK KUR” POLİTİKASIDIR

Görüldüğü üzere oldukça zorlu bir tablo çıkıyor karşımıza. Alıştığımız üzere “yüksek faiz-düşük kur” veya
“düşük faiz-yüksek kur” seçenekleri arasında bir tercih yaparak kalıcı bir başarı elde etmek mümkün değil. Olması gereken ise “yüksek faiz-yüksek kur” politikası. Herkesin ne dediğiniz duyar gibiyim. Ama bu politikaları uygularsanız herkes perişan olur! O halde geriye dönüp bir bakalım, tercih etmek istediğiniz iki politika sizi nereye taşımış, refaha mı perişanlığa mı? Çok tüketelim (ya kur düşük olsun ya da faiz) ama çok üretmek ile yorulmayalım; borç alırız onunla tüketiriz. Tam da iktisadi zihniyetimize uygun olan tercih.

Kalıcı bir refah artışı isteniyorsa iktisadın söylediklerine kulak verelim: önce çok üreteceğiz ki sonra çok tüketelim. Karar bize kalmış!

Doç. Dr. Ertuğrul KIZILKAYA

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi

kizilkaya@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası