– Hükümetler, yeni yatırımları serbest bırakma umuduyla finansta kısıtlamalarını kaldırdı ve kaldırmayı sürdürüyor. Sonuç olarak beklenenin yerine çoğu zaman spekülatif balonlar, enflasyonist sistemler, maliyetlerdeki artışlar ve borç krizleri ortaya çıkıyor. Şirketlere “bürokrasiyi azaltacakları” sözünü veriyorlar, ama sonunda işçi haklarını, toplulukları ve doğal dünyayı korumak için yürürlüğe konulan mevzuatı yürürlükten kaldırıyorlar.
– Su, enerji yatırımları, altyapı yatırımları, hastanelere kadar hizmetleri özelleştiriyorlar ve kamu servetini ayrıcalıklı gelir kaynaklarına dönüştürüyorlar. Çevreyi “ekosistem hizmetleri” ve “doğal sermaye” olarak ulusal hesaplara katıyorlar ve ona tehlikeli derecede fiyat gibi görünen bir değer veriyorlar. Küresel ısınmayı “2°C’nin çok altında” tutma sözlerine rağmen, fosil yakıt araştırmaları için yeni yollar açıyorlar.
– Önümüzdeki 10 yılda yaşayacağımız bazı yaklaşımlar ve süreçlerden bahsetmek istiyorum. Kelime anlamına bakıldığında, “ Çok hücreli canlının kopan vücut parçasının tekrar oluşmasına ” rejenerasyon (yenileyici fütürizm) denildiğini görüyoruz. Örneğin, Deniz yıldızı ve toprak solucanında görülür. “Canlının gelişmişlik düzeyi arttıkça rejenerasyon yeteneği azalır” , bu cümle insanlığın yaşadığı yaman çelişkiyi ironik bir şekilde net olarak ifade eder.
– Yenileyici Tasarım, yenileyici fütürizmin vazgeçilemez bir yönüdür. Toplulukları, çevreyi ve toplumu iyileştirmek için aktif olarak çalışan sistemleri tasarlamaya yönelik bütünsel bir yaklaşımdır. Bu, doğal malzemelerin kullanımını, yenilenebilir enerji sistemlerini, yerel topluluk ihtiyaçlarını içerebilir. Amaç, çevrelerindeki doğal sistemleri de aktif olarak geliştiren ürün, hizmet ve alanlar tasarlamak ve yeni yaşam biçimleri oluşturmaktır.
– Yenileyici fütürizm, yenileyici tasarım ve yenileyici işletmeler, sürdürülebilir ve gelişen bir gelecek yaratmak için hayati öneme sahiptir. Odak noktamızı sadece zararı azaltmaktan, doğal sistemleri aktif olarak yenilemeye ve çevre ve toplum üzerinde olumlu etkiler yaratmaya kaydırmalıyız. Yaşantımıza giren paylaşım ekonomisi ve ekonomik paradigma, işbirlikçi müştereklere dayalı yeni ekonomiye ve yeni kullanım değeri olan topluma doğru değişiyor.
Sonsuz büyümeyi refahımızın ve çevrenin önüne koymaktan artık vazgeçmeliyiz. 20. yüzyılda ilerlemenin tanımı, milli gelir ya da gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) cinsinden ölçülen büyümeydi. Ve bu büyüme sonsuz, sürekli yükselen bir eğri olacaktı. Bir ulus/devlet ne kadar zengin olursa olsun, politikacıları ve ekonomistleri sürekli olarak yoksulluktan kirliliğe kadar sorunlarının çözümünün daha fazla büyümeye bağlı olduğunu iddia edeceklerdi. Fakat 21.yüzyılın ilk çeyreğini gördüğümüz bu günlere bakarsak madalyonun arka yüzü öne döndü.
İlerlemenin şeklini ve onunla birlikte istikrarsızlaşmış bir gezegende parçalanmış insanlığa refah getirebilecek gelecek politikalarını yeniden tasarlamanın/hayal etmenin zamanın çoktan gelip geçmekte olduğu açıktır.
YAŞAMSAL DOĞAL BÜYÜMENİN ÇEKİCİLİĞİNİ GÖRÜYORUZ
“ Büyüme” kavramına en doğal ifadesi ile bakarsak, yaşamsal doğal büyümenin çekiciliğini görürüz. Bu, yaşamın harika ve sağlıklı bir aşamasıdır. Bu nedenle dünyanın her yerindeki insanlar çocukların, bahçelerin ve ağaçların büyüdüğünü görmeyi severler. Ancak doğaya baktığımızda hiçbir şeyin sonsuza dek büyüyerek yaşamaya devam edemeyeceği açıktır. Bunu yapmaya çalışan her şey, süreç içerisinde kendisini ya da bağlı olduğu sistemi yok edecektir. Büyümekte olan şeyler, az/çok, yavaş/hızlı tanımlamalarından bağımsız olarak büyüyecekleri kadar kadar büyür, bir noktada olgunlaşır, bu bazen yüzlerce yıl sürebilir.
BÜYÜMESİ GEREKEN EKONOMİLERE SAHİBİZ
Yaşayan dünyada büyümenin sınırlarını rahatlıkla kabul edebilsek de konu ekonomik büyüme olunca daha fazla zorlanıyoruz. 20. yüzyılda fosil yakıtlara dayalı ucuz enerjinin bulunması sayesinde hızlı ekonomik büyüme normal, doğal, hatta gerekli görülmeye başlandı. Bunun onlarca yıl boyunca devam etmesi, yatırım modelleri, sermaye modelleri, önce lokal daha sonra küresel ölçekteki projeler , çok uluslu şirketler, her türlü medya desteği ile körüklenen tüketim, doğadaki sınırlı kaynakların tüketilmesi kadar giden yolda yapısal olarak sonu olmayan büyümeye bağımlı kurumsal tasarım ve politikaların yaratılmasına yol açtı. Başka bir deyişle, bugünkü anlayış ve daha ötesi beklenti ve hedeflere göre, bizi geliştirsinler ya da geliştirmesinler, büyümesi gereken ekonomilere sahibiz.
HÜKÜMETLER, KAMU SERVETİNİ AYRICALIKLI GELİR KAYNAKLARINA DÖNÜŞTÜRÜYORLAR
Bu gereklilik, ekonomik teorilere, siyasi anlatılara ve kamuoyu beklentilerine o kadar kilitlendi ki, son on yılda, yakalanması zor hale geldiğinde büyümeyi yeniden başlatmak için tasarlanan umutsuz ve çoğu zaman yıkıcı önlemlere tanık olduk. Hükümetler , yeni yatırımları serbest bırakma umuduyla finansta kısıtlamalarını kaldırdı ve kaldırmayı sürdürüyor. Sonuç olarak da beklenenin yerine çoğu zaman spekülatif balonlar, enflasyonist sistemler, tüm fiyat ve maliyetlerdeki artışlar ve borç krizleri ortaya çıkıyor. Şirketlere “bürokrasiyi azaltacakları” sözünü veriyorlar ama sonunda işçi haklarını, toplulukları ve doğal dünyayı korumak için yürürlüğe konan mevzuatı yürürlükten kaldırıyorlar. Su, enerji yatırımları, altyapı yatırımları, hastanelere kadar hizmetleri özelleştiriyorlar ve kamu servetini ayrıcalıklı gelir kaynaklarına dönüştürüyorlar. Bu da çoğunlukla sağladıklarını iddia ettikleri hizmetleri baltalıyor. Çevreyi “ekosistem hizmetleri” ve “doğal sermaye” olarak ulusal hesaplara katıyorlar ve ona tehlikeli derecede fiyat gibi görünen bir değer veriyorlar. Ve küresel ısınmayı “2°C’nin çok altında” tutma taahhütlerine rağmen, fosil yakıt araştırmaları için yeni yollar açarken, yenilenebilir enerji devrimi için gereken dönüşümsel kamu yatırımının ölçeğini oluşturmada yetersiz oluyorlar.
GEZEGENİMİZE KALICI ZARARLAR VERDİĞİMİZ YAŞAM TARZIMIZDAN VAZGEÇMENİN ZAMANI GELDİ, GEÇİYOR
Bugün küresel anlamda gelinen noktada, “sonsuz büyüme”nin peşinde koşmak yerine, bu hedefe hizmet edecek şekilde tasarlanmış politikalar ile gelişen bir dünyanın parçası olarak tüm insanların “ refahı ” (wellbeing) peşinde koşmanın ve bunun önünde de her geçen gün gezegenimize kalıcı zararlar verdiğimiz yaşam tarzımızdan vazgeçmenin zamanı geldi, geçiyor. Bu, ancak farklı bir ilerleme anlayışıyla sağlanabilecek. Sonsuz büyüme yerine, gezegenimizdeki yaşamı destekleyen sistemleri korurken, her insanın temel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan dinamik bir dengeye ulaşmayı hedefleyerek olacak. Herkesin beklediği gibi kitlesel hareketten önce bireyin kendisiyle yüzleşmesi ve ilk adımı atması ile ivme alacak.
ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILDA YAŞACAĞIMIZ SÜREÇLER
Bu sadece yaşam memnuniyetini artırma açısından fayda sağlamakla kalmayacak; daha fazla adalet ve daha ılımlı tüketim arasındaki bağlantılar aracılığıyla ekolojik ayak izimizin boyutunu azaltmamıza yardımcı olacak. Hedef olarak büyümeden vazgeçtiğimizde, tasarımı itibarıyla yenileyici ve dağıtıcı bir ekonomi aracılığıyla toplumsal ve ekolojik refahı sağlamanın ne gerektirdiğini doğrudan sorgulamaya odaklanabiliriz. Yakın gelecekte , birkaç örnek olarak ücretsiz toplu taşıma, kişisel/toplumsal karbon teşvikleri ve vergilerinin yanı sıra yeşil iş garantisiyle düşük karbonlu, sıfır atıklı bir endüstriyel dönüşümü teşvik etmek ve benzerleri gibi birçok olasılıklı gelecekleri yaşayacağız. Sadece 10 yıl öncesine kadar bu tür politikalar gerçekçi olamayacak kadar radikal sayılırken, bugün toplumun çok farklı katmanlarında, farklı coğrafyalar, iş alanları, sektörler içinde net uygulamalarını görüyoruz. Bu bağlamda, önümüzdeki 10 yılda yaşayacağımız bazı yaklaşımlar ve süreçlerden bahsetmek istiyorum.
YENİLEYECİ FÜTÜRİZM (REGENERATIVE FUTURISM)
Kelime anlamına bakıldığında, “ Çok hücreli canlının kopan vücut parçasının tekrar oluşmasına ” rejenerasyon denildiğini görüyoruz. Örneğin, Deniz yıldızı ve toprak solucanında görülür. “Canlının gelişmişlik düzeyi arttıkça rejenerasyon yeteneği azalır” , bu cümle insanlığın yaşadığı yaman çelişkiyi ironik bir şekilde net olarak ifade eder.
Dünya giderek artan çevresel ve sosyal zorluklarla karşı karşıya kalırken, sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız olduğu açıktır. Sadece zararı azaltmak yerine, doğal sistemlerin yenilenmesini vurgulayan bütünsel bir yaklaşım olan yenilenme, yeniden doğal yaşam ayarlarına geri dönme yolunda vazgeçilemez yaklaşım olacaktır.
YENİLEYİCİ YAKLAŞIMLARA VE UYGULAMALARA İHTİYAÇ VAR
Yenileyici fütürizm özünde sürdürülebilir, eşitlikçi, refah içinde gelişen ve herkes için bir gelecek tasarlamakla ilgilidir. İklim değişikliğinden çevresel bozulmaya, sosyal ve ekonomik eşitsizliğe kadar bugün karşılaştığımız zorlukların birbiriyle bağlantılı olduğunu ve dar görüşlü bir yaklaşımla çözülemeyeceğini de kabul eder. Bunun yerine, bu zorlukların temel nedenlerini ele alan ve herkes için yenileyici bir gelecek yaratan kapsamlı ve bütünsel bir yaklaşım çağrısında bulunur. İnsanlığın ve gezegenin geleceğini şekillendirmeye yönelik bütünsel ve ileriyi düşünen bir yaklaşım olarak, tüm sistemlerin birbirine bağlılığını ve hem insanların hem de doğal dünyanın sağlığını ve dayanıklılığını yeniden canlandıran ve yenileyici yaklaşımlara, adımlara ve uygulamalara olan ihtiyacı kabul eder.
YENİLEYİCİ TASARIM (REGENERATIVE DESIGN)
Yenileyici tasarım, yenileyici fütürizmin vazgeçilemez bir yönüdür. Yalnızca binaları ve peyzajları değil aynı zamanda toplulukları, çevreyi ve toplumu iyileştirmek için aktif olarak çalışan sistemleri tasarlamaya yönelik bütünsel bir yaklaşımdır. Bu, doğal malzemelerin kullanımını, yenilenebilir enerji sistemlerini, yerel topluluk ihtiyaçlarını içerebilir. Amaç, yalnızca insanların ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp aynı zamanda çevrelerindeki doğal sistemleri de aktif olarak geliştiren ürün, hizmet ve alanlar tasarlamak ve yeni yaşam biçimleri oluşturmaktır.
İŞBİRLİKÇİ MÜŞTEREKLERE DAYALI YENİ EKONOMİYE GEÇİYORUZ
Yenileyici fütürizm, yenileyici tasarım ve yenileyici işletmeler, sürdürülebilir ve gelişen bir gelecek yaratmak için hayati öneme sahiptir. Odak noktamızı sadece zararı azaltmaktan, doğal sistemleri aktif olarak yenilemeye ve çevre ve toplum üzerinde olumlu etkiler yaratmaya kaydırmalıyız.
Yaşantımıza girmiş bulunan paylaşım ekonomisi yönteminin gelişimi ve ekonomik paradigma, özel mülkiyete dayalı geleneksel ekonomiden, işbirlikçi müştereklere dayalı yeni ekonomiye ve geleneksel mülkiyet değeri olan toplumdan, yeni kullanım değeri olan topluma doğru değişiyor.
PARASAL DEĞERLERİN ROLÜ, TOPLUM 5.0 SÖYLEMİNDE MERKEZİ BİR İLGİ ALANIDIR
Toplum 5.0’da insanı merkeze koyan yaklaşım ile ve süper akıllı toplum olarak adlandırılan yapıda hedeflenen paradigma değişiminin bir konusu değerler ile ilgilidir. Farklı toplulukları ve bireyleri kapsayan, ekonomiye aşırı derecede odaklanmayan, insan merkezli bir topluma geçiş hedefleniyor. Ekonomi her şeyi parasal değere göre ölçer, ancak insan merkezli değerler (özellikle yaşam kalitesi) her zaman parasal terimlerle ölçülemez/ölçülmemelidir. Dolayısıyla parasal olmayan değerlerin rolü Toplum 5.0 söyleminde merkezi bir ilgi alanıdır.
TOPLUM 5.0’I DERİNLEMESİNE İNCELEYECEĞİZ
Bir sonraki yazıda Toplum 5.0 ile ilgili kapsamlı bir bölüm ile bütün bunları daha derinlemesine inceleyeceğiz. Bugün bize düşen tüm Paradigmayı değiştirerek ,yenileyici uygulamaları benimseyerek insanlığın ve gezegenin birlikte gelişebileceği bir gelecek için harekete geçmeliyiz. Ve bunu kendimiz için değil, gelecek nesiller için yapma sorumluluğumuzu hiç unutmadan içselleştirmeliyiz. Bu adımlar için önce birey olarak neler yapabileceğimizi merak etmeli, sormalı, sorgulamalı, öğrenmeli, kurgulamalı ve harekete geçmeliyiz.
Fütürizmde tüm zamanların en temel üçlemesi :
Merak et, hayal kur, harekete geç…
Kamil Kazım Sarı
sari@turcomoney.com
Kaynakça: Society 5.0, A People centric Super-smart Society. SpringerOpen, Embodying a Future That’s Alive F.W.Spencer.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.