Otomotivin geleceğinde dijital entegrasyon olmazsa olmaz

İbrahim Aybar

Merhabalar,

Daha önceki yazılarımın birinde değinmiştim. Otomotiv sektörü şu dört konuda büyük bir dönüşüm yaşamaya başladı. Bu dört konu sırasıyla; Elektrik Motorlu taşıt teknolojileri, Dijital bağlanabilirlik, Otonom sürüş ve Dijital satış teknikleri.

İşte otomotivin bu dört konuda ne denli hızla yol aldığını ardı ardına gelen gelişmeler bize gösteriyor. Öyle görünüyor ki yeni nesil dijital teknolojilerin benimsenmesi otomotiv şirketlerinin tamamında fark yaratacak gelişmeleri beraberinde getirmeye devam edecek.

Geçen yıl pandeminin getirdiği duraksamalar otomotiv sektörünü olumsuz etkilemişti. Arkasından gelen tedarik zorlukları ve yarı iletken chip krizi ile başlayan kısıtlar tüm segmentlerde üretim ve satışları ciddi oranda düşürüyor.

Tüm bu olumsuz gelişmeler, otomotiv sektörünü belirsizliklere daha da dayanıklı hale getiren yeni nesil teknolojileri agresif şekilde benimsemeleri için önemli bir neden haline geldi.

https://www.financialexpress.com/express-mobility/ adresinde 21 Ekim Perşembe günü yayınlanan bir haber, otomotiv şirketlerinin daha dayanıklı olmak aşağıdaki uygulamalara odaklanmalarını şiddetle öneriyor:

1. Robotik Otomasyon

Otomasyon ile dijital üniteler daha net ve doğru sonuçlar üretebiliyor. Bu konu stok yönetiminden fabrikaların montaj ve demontaj işlemlerine, belge yönetimine kadar neredeyse mükemmel ölçüde hassas ve doğru sonuçlar veriyor. Robotik yazılımlar ile özel çözümler üretiliyor. Önce robotlar eğitiliyor, sonra onların görevleri otomatize ediliyor. Böylece son derece sofistike işlemler yapılıyor ve mükemmel sonuçlar alınabiliyor.

2. Büyük Veri

Büyük Veri otomotiv sektöründe özellikle satış sonrası hizmetleri iyileştirerek markalara kalıcı müşteriler sağlıyor. Bu sayede yetkili servisler bakım ve onarımlardan kar üretebiliyorlar. Oto sanayi merkezlerindeki onarım atölyelerinin çeşitli müşteri sorunları yaşama riski varken büyük veri kullanan yetkili servisler müşteri ilişkilerini yönetebiliyor. Zira büyük veri müşterinin tercihlerini, isteklerini analiz edebildiği gibi müşterilere kişiselleştirilen özel çözümler sunabiliyor. Öte yandan büyük veri ile taşıtın aşınma ve yıpranma tahmini yapılarak olası arızalar önceden görülebiliyor. Böylece küçük ve koruyucu onarımlar sayesinde taşıt sürdürülebilir şekilde faal oluyor. Keza büyük veri sayesinde sürücü davranışları analiz edilerek olası trafik kazaları önlenebiliyor. Öte yandan büyük veri ile taşıtlarda komponent optimizasyonu yapılarak dizayn şartları iyileştirilebiliyor.

3. Bulut teknolojisi

Bulut teknolojisi sayesinde otomotiv şirketleri IT donanım maliyetlerini azaltıyorlar. Özellikle donanımların onarım ve enerji giderlerinden kaçınmak mümkün oluyor. İşçilik ve amortisman giderleri azalıyor. Bulut teknolojisi sayesinde taşıt içindeki eğlence sistemlerinin ve GPS bağlantısının verimi artıyor. Taşıtlar değişen yol ve trafik şartlarına karşı duyarlı ve öngörülü oluyorlar. Elbette bu şekilde sürekli veri alışverişi yalnızca bulut teknolojileri ile mümkün. Ayrıca bir çok ilave fonksiyon, çeşitli kaynaklardan akan bir çok veri bulut yapısında işlenerek taşıtlar mükemmel hale getiriliyor.

4. Öngörebilen İleri Veri İşlemcileri

Bu işlemciler sayesinde ürün kalitesi yönetilebiliyor. Ürünleri geri çağırma durumunda daha tatminkar müşteri ilişkisi gerçekleşiyor. Öngörebilen veri işlemcileri kalite ekiplerinin çok geniş veri taraması yapmasını ve problemin nedenini bulmasını sağlıyor. Böylece problemin erken teşhisi ve tekrarının önlenmesi mümkün oluyor. Aynı zamanda taşıtın dizaynında ve kullanımında emniyet düzeyi artıyor. Araç geri çağırma işlemi daha verimli oluyor.

5. Yapay Zeka

Yapay zeka konusu otomotiv endüstrisine büyük oranda etki etmekte. Öyle ki sürücüler trafikte tehlikeli durum veya araç arızası meydana gelmeden çok önce uyarı alabiliyor. Yapay zeka ayrıca kalite denetimine destek vererek zaman tasarrufu sağlıyor.

6. Veri Alışverişi Yapan Sistemler ve Sağlık

Taşıtlar akıllı telefonlarla daha fazla entegre oldukça sensörleri ile birlikte insan yaşamını korur hale geliyorlar. Yol güvenliği taşıt içi bağlantı sistemleriyle artırılıyor.

7. Sanal Gerçeklik

Sanal gerçeklik şirketlere, yetkili satıcılara ve müşterilere büyük kolaylıklar sağlamış durumda. Mühendisler birbirinden uzakta dizayn çalışmalarını birlikte yapabiliyor. Fiziksel mokap işlemlerinin büyük zaman ve kaynak harcadığını biz otomotivciler iyi biliriz. Sanal gerçeklik ile bu konuda büyük tasarruf sağlanmış durumda. Her aşamada ayrı bir prototip üretme gereği kalmadı.
Öte yandan müşteriler motorlu taşıtı fiziksel olarak görmeden onu hissetmenin heyecanı ile dijital satın alma deneyimi yaşayabiliyorlar. Hatta yetkili satıcılar pandemi şartlarında ürün ve kaynak sıkıntısı olsa da sanal gerçeklik ile satış yapabildiler. Her zaman son model taşıt almak isteyen müşteriler de sanal gerçeklik sayesine daha çabuk karar verebildiler. Dolayısıyla yetkili satıcı ile müşteri arasında kazan-kazan ilişkisi yaşanır oldu.

8. Artırılmış Gerçeklik

Artırılmış gerçeklik, taşıtın kritik fonksiyonlarını ve kapasitesini gerçek duygularla test etme imkanı veriyor. Klasik test usullerinde çok sayıda fiziksel testler yapılması gerekirken, artırılmış gerçeklik bu pahalı ve sıkıcı işlemleri bitirmiş oldu. Artırılmış gerçeklik sayesinde mühendisler çok daha kolay ve kısa sürede prototip üretebiliyor. Daha hızlı üretim, daha yenilikçi ve düşük maliyetle yapılabiliyor.

Sonuç olarak global otomotiv endüstrisinin 2030 yılı itibariyle 9 Trilyon $ seviyesine gelmesi beklenirken, tüm bu gelişmeler zamanı daha da erkene çekebilir. Ürün rekabeti de ona göre gelişebilir. Onun için bizim otomotiv endüstrimizin yeni yatırımlarda yukarıda değindiğim hususlara dikkat etmesini özellikle öneriyorum.

İbrahim Aybar

Renault Eski Genel Müdürü

aybar@turcomoney.com