Son Haberler

Otonom araç hayalleri erteleniyor mu?

-Son yıllarda otonom sürüş teknolojisinde inanılmaz bir gelişme  yaşanıyor. Otonom araçlar için önemli bir pazar konumunda olan Avrupa’da Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa sektörün büyümesine büyük katkı sağlıyor. Öte yandan maliyetlerin artması, sürücülerin işten çıkarılması ve güvenlikle ilgili sorunlar nedeniyle otonom araç sektöründe bir yavaşlama söz konusu. Nitekim daha önce 2021’ler olarak hedeflenen L4 otonom sürüş teknolojilerinin yaygınlaşması önce 2025’lere şimdi de 2030’lara kaymış görünüyor.

-Ekim 2020’de Daimler Trucks, ABD pazarı için otonom yarı kamyonlar geliştirmek üzere Waymo ile ortaklık kurdu. Aralık 2020’de Aurora Innovation, otonom kamyon taşımacılığı bölümü Uber Freight dahil olmak üzere Uber’in otonom sürüş birimini satın aldı. Şubat 2021’de Scania ve TuSimple, otonom kamyonları İsveç’teki halka açık yollarda test etmek için bir ortaklık kurdu. Aralık 2021’de Plus ve IVECO, Avrupa’da otonom kamyonlar geliştirmek ve ticarileştirmek için bir ortaklık kurdu.

– Otonom sürüş teknolojisinin hızla gelişmesi, gelecekteki ulaşımın yepyeni bir çağını müjdeliyor. Sürücüsüz araçlar, güvenlik, konfor ve verimlilik açısından dönüşüm sağlarken, aynı zamanda şehirlerin ve toplulukların yaşam tarzlarını ve altyapılarını yeniden şekillendirecek potansiyele sahip. İleri teknolojiyle donatılmış otonom araçlar, zamandan ve enerjiden tasarruf sağlayacak. Bizi akıllı, güvenli ve sürdürülebilir bir ulaşım sistemi bekliyor. Fakat biraz zamana ihtiyacımız var.

Avrupa, otonom araçlar için önemli bir Pazar. Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa ise pazarın büyümesine en büyük katkıyı sağlayan ülkeler. Bunun nedeni, otonom sürüş için yapay zeka ve ADAS  gibi ileri teknolojilerin geliştirilmesidir (ADAS – Advanced Driver Assistance System). Bununla birlikte, Avrupa otonom araç pazarının büyümesi, yüksek maliyetler, kamyon sürücülerinin işten çıkarılmasına ilişkin endişeler ve otonom kamyonların güvenliği ve sorumluluğuyla ilgili düzenleyici engeller gibi zorluklarla da karşı karşıya kalabilir. Bu zorluklara rağmen, otonom sürüş teknolojisinin giderek daha fazla benimsenmesi ve artan taleple birlikte Avrupa otonom araç pazarının büyümesi bekleniyor.

Hepimizin yakından takip ettiği gibi otonom sürüş teknolojileri, “Gelişmiş Sürücü Destek Sistemleri”nden (ADAS – Advanced Driver Assistance System) daha ileri seviye otomatikleştirilmiş sürüşe doğru önemli bir dönüşümü temsil ediyor. ADAS, sürücülere güvenlik ve konfor sağlayan çeşitli özellikler sunarken, otonom sürüş sistemleri sürücüsüz veya sürücünün sürüş yükünü önemli ölçüde düşüren araçlarla yolculuk deneyimini devralmayı amaçlıyor. Bu geçiş, araçların çevresel algılama, yapay zekâ ve otomasyon gibi ileri teknolojilerle donatılmasını gerektiriyor. Öte yandan gelecekteki ulaşımın güvenliği, verimliliği ve erişilebilirliği açısından önemli bir potansiyele de sahip.

OTONOM SÜRÜŞ TEKNOLOJİLERİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPAN FİRMALAR ZOR GÜNLER GEÇİRDİ

Bu inanılmaz dönüşüm ve topluma getireceği faydanın büyüklüğüne rağmen, geçtiğimiz bir yıllık dönemde otonom sürüş teknolojileri ile ilgili çalışma yapan firmalar (hem büyük otomotiv oyuncuları, hem de teknoloji firmaları) zor günler geçirdi. Bunun birkaç sebebi var. Çözülmesi gereken teknik problemin zor olduğu anlaşıldı,  çözüm ve çözümün doğrulanması için atılması gereken adımlar netleştirildi ve bu adımların gerektirdiği ekonomik yükün büyüklüğü ortaya konuldu. Otonom araçların uygulanmasının maliyeti şirketler, özellikle de küçük işletmeler için önemli bir engel olabilir. Bu durum onların bu teknolojiye yatırım yapmalarını engelleyebilir. Otonom araçlar, sensörler, yazılım ve iletişim sistemleri gibi karmaşık ve ileri teknoloji gerektirir. Bunların geliştirilmesi ve bakımı pahalı olabilir. Yüksek hızda kesintisiz internet, GPS ve şarj istasyonları gibi inşa edilmesi ve bakımı maliyetli olabilecek gelişmiş altyapı gerektirir. Ayrıca otonom araçların konumlandırılması, sürücülerin ve diğer çalışanların teknolojiyi çalıştırıp bakımını yapmaları için eğitim gerektirir; bu da zaman alıcı ve maliyetli olabilir.

SEKTÖRDEKİ SON GELİŞMELER

*Ekim 2020’de Daimler Trucks, ABD pazarı için otonom yarı kamyonlar geliştirmek üzere Waymo ile ortaklık kurdu.

*Aralık 2020’de Aurora Innovation, otonom kamyon taşımacılığı bölümü Uber Freight dahil olmak üzere Uber’in otonom sürüş birimini satın aldığını duyurdu.

*Şubat 2021’de Scania ve TuSimple, otonom kamyonları İsveç’teki halka açık yollarda test etmek için bir ortaklık duyurdu.

*Eylül 2021’de Embark Trucks ve HP Inc., lojistik ve taşımacılık sektörü için otonom sürüş çözümleri geliştirmek üzere bir ortaklık yaptığını duyurdu.

*Aralık 2021’de Plus ve IVECO, Avrupa’da otonom kamyonlar geliştirmek ve ticarileştirmek için bir ortaklık duyurdu.

Bütün bunların ışığında yavaşlayan gelişmeler ile 2020’lerde Gartner’in Hype Döngüsü’nde “Şişirilmiş Beklentiler”’in tepe kısmında olan Otonom Sürüş konusu bu yıl artık “Aydınlanma” kısmına geçiş yapmış görünüyor.

Grafik 1- Teknoloji İçin Genel Hype Döngüsü

Grafik 2- Gartner’in Hype Döngüsü (2019 vs. 2023)

OTONOM SÜRÜŞ TEKNOLOJİLERİNİN YAYGINLAŞMASI, 2030’LARA KAYMIŞ GÖRÜNÜYOR

Yaşanan bu yavaşlamanın ve aydınlanmanın bir sonucu olarak bu teknolojiler üzerine çalışmalar yürüten firmaların bir çoğu daha düşük otonom sürüş seviyelerine odaklanıp (SAE L2-L3)* kısa vadede bu teknolojilerden gelir elde etmeyi hedeflediğini söylememiz yanlış olmaz. L4 otonom sürüş teknolojisi, aracın belirlenen operasyonel tasarım şartlarında (yol tipi, hava koşulları, ışık seviyesi (gece-gündüz-alacakaranlık) coğrafi bölge, vb.) sürücüye ihtiyaç duymadan tamamen otonom olarak hareket edebildiği bir seviyeyi ifade eder. Bu seviyede araç, belirlenen operasyonel tasarım şartları içerisinde her şeyi kontrol edebilir, hatta sürücü müdahalesine ihtiyaç duymadan hatalı durumları tespit edip üstesinden gelebilir. Bu doğrultuda 2021’ler olarak hedeflenen L4 otonom sürüş teknolojilerinin yaygınlaşması önce 2025’lere şimdi de 2030’lara kaymış görünüyor.

OTONOM SÜRÜŞ TEKNOLOJİSİ SAYESİNDE İŞLETME MALİYETLERİNDE %30 TASARRUF SAĞLANABİLİR

Bu gelişmelere rağmen hala L4 otonom sürüş teknolojilerine çalışan ve bunu 2030’lardan önce gerçekleştirmek isteyen birçok firma bulunuyor. Ortak özellikleri ise, ağır ticari araçlar üzerinde çalışmaları ve belirli rotalarda (özellikle otoyol üzerinde) taşımacılık merkezleri arasında sürücüsüz, 7/24 lojistik yapılabilmesini hedeflemeleri. Lojistik endüstrisindeki verim seviyeleri göz önüne alındığında, L4 otonom sürüş teknolojisine sahip ağır ticari araçların kullanımıyla önemli miktarda ekstra bir verim elde edilebilir. Örneğin, ABD’deki ortalama kamyon kullanım oranı, yaklaşık %65 civarındadır. Ancak, L4 teknolojisine sahip kamyonlar kullanılarak bu oranın %80’in üzerine çıkarılması mümkün olabilir. Bunun yanı sıra, L4 otonom sürüş teknolojisine sahip kamyonlar sayesinde işletme maliyetlerinde %30’a varan tasarruflar sağlanabilir. (Özellikle şoför maliyetlerinin yüksek olduğu ülkeler düşünüldüğünde).

Tablo 1- Yıllar itibariyle ağır taşıt-km değerinin toplam taşıt-km içindeki yüzdesi  

Tablo 2- 1997-2009 yılları arasında karayolu yük taşımacılığının taşıt sınıflarına göre dağılımı (Milyon ton-km)

Grafik 3- Kamyon Taşımacılığının Ekonomisi

*SAE Levels of Driving Automation™ – (https://www.sae.org/blog/sae-j3016-update)

LOJİSTİK MALİYETLERİNDE YILDA ORTALAMA 85 MİLYAR DOLAR AZALMA BEKLENİYOR

Buna ek olarak McKinsey & Company’nin raporuna göre, L4 otonom sürüş teknolojisine sahip kamyonların kullanımıyla ABD’deki toplam lojistik maliyetlerinin yılda ortalama 85 milyar dolara kadar azaltılması bekleniyor. Bu istatistikler, sürücüsüz kamyonların lojistik endüstrisindeki potansiyelini vurgulayarak ekstra verim ve maliyet tasarrufu sağlayabileceğini gösteriyor.

BİZİ AKILLI, GÜVENLİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ULAŞIM SİSTEMİ BEKLİYOR

Otonom sürüş teknolojisinin hızla gelişmesi (son dönemde biraz yavaşlamış olsa da), gelecekteki ulaşımın yepyeni bir çağını müjdeliyor. Sürücüsüz araçlar, güvenlik, konfor ve verimlilik açısından dönüşüm sağlarken, aynı zamanda şehirlerin ve toplulukların yaşam tarzlarını ve altyapılarını yeniden şekillendirecek potansiyele sahip. İleri teknolojiyle donatılmış otonom araçlar, insanların zamandan ve enerjiden tasarruf etmelerini sağlayacak, çevresel sürdürülebilirliği de destekleyecekler. Bu nedenle, otonom sürüşün heyecan verici geleceğiyle birlikte, merak ve umutla dolu bir yolculuğa hazırlanıyoruz. Gelecek, bizi akıllı, güvenli ve sürdürülebilir bir ulaşım sistemiyle karşılıyor. Fakat biraz zamana ihtiyacımız var gibi görünüyor.

Nurcan Meşhurtürk

Fütüristler Derneği Denetim Kurulu Üyesi

Ticari Araçlar / Otomotiv Sektörü Proje Müdürü

meshurturk@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası