–Zaman içinde insan piyasayı yani kendi pozitif özgürlüğünün daha yeni ürününü içselleştirdikçe, devlet ile piyasa arasında uyumlu bir ilişki kurmaya yönelmiş. Piyasanın kendisine ait bir düşünme tarzı (piyasa aklı) veya bir mekanizması olduğu çabucak unutuluyor. O halde çözüm arayışı bir tür regresyon tuzağına düşüyor; her şeyi devlet müdahalesi ile çözme arayışı.
-Akla bir soru gelebilir: Devletten başka bir pozitif özgürlük inşası var mı? Kanımca bu soruya verilecek yanıt olumludur: Piyasa. Ancak, piyasa devlet ile karşılaştırıldığında çok yeni. O yüzden sürekli bir biçimde önce gelene nazaran bir tehdit olarak veya bir bozulma olarak algılanmış.
Özgürlük denilince herkesin aklına öncelikle bir “şey”den kurtulmak, bağımsızlaşmak ve istediği gibi hareket edebilmek geliyor. Burada özgürlüğü bir sınırlama, bir engel veya bir kısıtlılık kapsamında düşünüyor insanlar. Haklılar.
Özgürlüğün bir anlamı sizin istek, arzu, düşünce ve/veya eylemleriniz üzerinde bir son veya sınır olması durumunda, bu sınırdan kurtulmanız. İnsan gerçekten de kendisini sınırlayan, eylemlerini engelleyen her türlü zorunluluktan kurtulmak istiyor. Kant’ın da vurguladığı gibi bizi bir “akıl varlığı” konumuna taşıyan işte bu özellik.
Aksi takdirde insan bir “doğa varlığı” olmanın ötesine geçemez, otonom bir yaşam inşa edemezdi. Burada vurgulandığı biçimiyle özgürlük negatiftir, yani bir şeyden özgürleşmektir.
Ancak, diğer taraftan Kant’ın işaret ettiği akıl varlığının bir diğer özelliği üzerinde de durmak gerekmektedir. Bir şeyden özgürleştiniz, peki şimdi ne yapacaksınız? İşte, akıl varlığı olarak adlandırılan insanın buradaki özgürlüğü pozitif bir anlam taşımak zorundadır. Otonomisini somutlaştırmalı, bağımsız eylemlerine bir içerik kazandırmalıdır. Bunu nasıl yapacak insan?
İSTEK, DÜŞÜNCE VE EYLEMLERİNE BİR ANLAM YÜKLEMEK DURUMUNDADIR
En önemli yanıtlardan biri kadim felsefi sorulardan biridir: yaşamın anlamı sorunsalı. Başka bir ifadeyle, insan artık kendisini dışsal olarak sınırlayandan kurtulmuştur ve istek, düşünce ve eylemlerine bir anlam yüklemek durumundadır.
Pozitif özgürlükten anlaşılması gereken tam da budur. Anlam yükleyebilmek için bir başlangıç noktası seçmek, bir süreci belirlemek ve tabii bir son tespit etmek zorundasınız. Tüm bunları yaptığınızda artık bir amaca sahip oluyorsunuz ve bu amaç sizin yaşamınıza, isteklerinize, düşüncelerinize ve eylemlerinize anlam yüklüyor. Bu amaç kapsamında değer yargılarınızı belirliyor, norm inşa ediyor ve sonra değerlendirmelerinize başlıyorsunuz. Örneğin iyi ile kötüyü ayırt ediyorsunuz.
İNSANIN YAŞAMA YÜKLEDİĞİ ANLAM NEDİR?
Bu çerçeveden hareketle bir soru üretilebilir: insanın yaşama yüklediği anlam nedir? İlksel insan (ilkel değil!) için bu anlam ve dolayısıyla amaç “yaşamda kalmak” idi. Doğanın işleyişi içerisinde henüz otonomi kazanmamış bir canlı için yaşam aynı zamanda kendi amacıydı.
Ancak, insanın ayırt edici özelliği buna tabi olmaktan kurtulmuş olması. Bunu nasıl başarabildiği de kadim bir sorudur: insanın aklına yapılan tüm göndermeler (homo rationalis) bu kapsamda düşünülmelidir.
Tabi olan veya heteronom olan insan sadece yaşama savaşı veriyordu; ancak otonomi kazanan insan binlerce yıla yayılan bir süreç kapsamında kendisi için bir yaşam inşa etti. Bu yaşam, insanın doğa yaşamı üzerine bir katman gibi giderek büyüyerek yerleşen kültür yaşamıydı. Veya medeniyet. Bu süreçte insanın bazı önemli başarıları veya kendi tarihinde kırılma noktaları mevcut.
Bunlardan biri insanın birlikte yaşama yöntemlerini keşfetmesi veya icat etmesidir. İnsan artık bir toplumsal canlı (zoon politikon) olmaya doğru evrimleşecektir. Birlik olma, biz diyebilme, öteki ile arasına mesafe koyma ve tabii nihayetinde devlet kurabilme.
Devlet, esasında yukarıdaki ayrımlar çerçevesinde bir pozitif özgürlük örneğidir. Doğada devlet yok; devlet insanın bir kurgusu. Hegel’in kullandığı bir tabirle ifade etmek gerekirse, insanın plastisite özelliğinin bir somutlaşması. Plastisite, biçim verebilme ve biçim alabilme olarak tanımlanabilir.
DEVLET BİZİM MEDENİYET YOLCULUĞUMUZDA İNŞA ETTİĞİMİZ BİR BİRLİKTE YAŞAM BİÇİMİ
O halde devlet bizim medeniyet yolculuğumuzda inşa ettiğimiz bir birlikte yaşam biçimi. Doğduğumuzda o devletin kapsamında biçimleniyoruz üstelik. Esasen burada devlet, insanın özgürlüğünün bir somutlaşması.
Ama bir çelişki varmış gibi geliyor. Devlet genellikle sınırlarla, yasaklarla, yükümlülüklerle birlikte düşündüğümüz bir yapı. Çelişki görünüşte. Aslında her pozitif özgürlük kapsamındaki inşa, hem insanın yaratıcılığının bir somutlaşması hem de kendisi için sınırlar belirlemesinin bir görünümü.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, insan dıştan kendisine yönelen sınırlamalardan kurtulmaya çalışırken (negatif özgürlük), bir yandan da kendisi için yeni sınırlamalar belirliyor (pozitif özgürlük). Buradaki sınırlama bir amaç belirlemek veya davranışlarınız için bir ilke seçmek. Artık insan olarak, kendi seçtiğiniz ilkeler çerçevesinde yaşama biçim veriyor ve bu biçim doğrultusunda yaşıyorsunuz.
DEVLETTEN BAŞKA BİR POZİTİF ÖZGÜRLÜK İNŞASI VAR MI? YANIT OLUMLUDUR: PİYASA
Akla bir soru gelebilir: Devletten başka bir pozitif özgürlük inşası var mı? Kanımca bu soruya verilecek yanıt olumludur: Piyasa. Ancak, piyasa devlet ile karşılaştırıldığında çok yeni. O yüzden sürekli bir biçimde önce gelene nazaran bir tehdit olarak veya bir bozulma olarak algılanmış.
Zaman içinde insan piyasayı yani kendi pozitif özgürlüğünün daha yeni ürününü içselleştirdikçe, devlet ile piyasa arasında uyumlu bir ilişki kurmaya yönelmiş. Yalnız bunu her toplumun (devletin) aynı tempoda yapabildiğini söylemek mümkün görünmüyor. Bizim kendi tarihimizde ise, piyasa henüz “eski köye yeni adet” konumunda.
Dolayısıyla, piyasanın kendisine ait bir düşünme tarzı (piyasa aklı) veya bir mekanizması olduğu çabucak unutuluyor. O halde çözüm arayışı bir tür regresyon tuzağına düşüyor: her şeyi devlet müdahalesi ile çözme arayışı.
Doç. Dr. Ertuğrul Kızılkaya
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
kizilkaya@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.