İktisat, ne kadar ” bilim, ne kadar “sanat”? Gençlik yıllarımda iktisadın “bilim” olduğuna inanıyordum. Şimdi ise “sanat”a daha yakın olduğunu düşüyorum.
Picasso’nun bir tablosu gibi: İleride fiyatının ne olacağını herhalde Picasso’nun kendisi bile hayal edemezdi.
SANAYİ YOLUNDA DEV ADIMLAR
İktisattan bir örnek: “1974 Boğaziçi Köprüsü”. Başını üniversitenin çektiği solcular, köprünün lüzumsuz olduğunu savunuyordu. İktidarda bulunan Demirel aksini iddia ediyordu. “Köprü İstanbul için zaruri bir ihtiyaçtır” diyordu.
Netice: iki taraf da neticenin ne olacağını doğru tahmin edemediler. ön göremediler. “Köprü”nün “çocuğu” yalnız muhteşem “Bağdat Caddesi” olmadı. Köprünün üzerinden geçen ve İzmit’e kadar uzanan E-5 Karayolu sağlı sollu binlerce fabrikayla doldu. Bu yol Türkiye’nin “sanayii koridoru” oldu. Şüphesiz bu fabrikalar “KOBİ” türünden tesislerdi. Geri teknolojiyle iç pazar için üretim yapıyorlardı. Ama önemli olan bu değildi. önemli olan şuydu: Türkiye, sanayii toplumu olma yolunda dev bir adım atmıştı.
BİTMEYEN TARTIŞMALAR
Benzer bir tartışma, 1986’da yaşandı. Dönemin Başbakanı Turgut özal, “İstanbul için yeni bir köprü şart. İstanbul boğuluyor” diyordu. Karşı taraf ise”yaptırmam” diyordu. Netice: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü açıldı. Ama etkilerini gene kimse tahmin edemedi.
Köprünün üzerinden geçen TEM Otoyolu’nun çevresi modern ihracata dönük dev fabrikalarla doldu. Türk ekonomisi sanayileşmenin ikinci büyük sayfasını açtı.
Projelere bir miyop gibi çok yakından bakılıyor. “Geniş açı”, “hayal gücü” dışlanıyor. Oysa geniş bir pencereden ve farklı bir açıdan bakmak gerekiyor.
MEGA PROJELERİNİN ETKİLERİ YİNE ANLAŞILAMIYOR
Neden?
Yukardaki sebeplerden. Projelere bir miyop gibi çok yakından bakılıyor. “Geniş açı”, “hayal gücü” dışlanıyor.
Dünyaya “stratosfer”den, 23 bin metre yüksekten bakmak imkanını buldum. Tüm “Concorde” yolcuları gibi. Bu yükseklikten bakınca üç denizi aynı anda görüyorsunuz. Mavi Ege, grimsi Karadeniz ve ikisinin arasında Marmara.
Şimdiki mega projeleri bu tabloya yerleştirelim. İstanbul’ da üçüncü köprü , İzmit geçişi , çanakkale Köprüsü. Marmara’yı çepeçevre saran Marmara ring otoyolu.
İstanbul, İzmir, çanakkale: birbirleriyle otoyollarla , tünellerle , hızlı trenlerle bağlanmış bir altın üçgen. Merkezde dünyanın en büyük havaalanı , İstanbul üçüncü havaalanı.
Milattan önce 5. yüzyılda Ege’nin iki sahili dünyanın en modern , en zengin , en gelişmiş bölgesiydi. Bu bölge demokrasiyi icat etmişti. Alt yapılarıyla dünyanın en güzel şehirlerini inşa etmişti. Dünyanın en gelişmiş üniversiteleri Ege’nin iki yakasında var olabilmişlerdi.
Şimdiki mega projeler bir bütün olarak uzaydan bakıldığında bir bütün oluşturuyor.
Bugün farkında değiliz ama Türkiye bir “altın üçgene” sahip oluyor. Modern teknoloji, mega yapılar üç denizi birleştiriyor. Avrupa Birliği’nin potansiyel olarak en zengin bölgesi olacak bir fırsat süratle doğuyor. Yirmi, otuz yıl sonrasını hayal edebilmek lazım.
PROF. DR. BENER KARAKARTAL
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.