Güçlü ve kapsayıcı bir yönetim ile, referandumda ortaya çıkan tercihler, eşit oranda dikkate alınmalı. Bu durum, toplumsal kutuplaşmayı ve birikmiş sorunları hızla azaltacak, hükumetin siyasal ve toplumsal tabanını daha da genişletecektir.
“Anayasa Değişiklik Paketi”ne ilişkin referandum süreci, 16 Nisan 2017 tarihinde neticelendi ve değişiklikler kabul edildi: Olağanüstü hâl uygulamaları ve darboğazda bulunan bir ekonomik ortam içerisinde gerçekleşen referandumun çıktısı, yüksek seviyeli toplumsal ortaklığa dayanan bir Anayasa değişikliği yapılmasına sağlayacak uzlaşı çoğunluğuna ulaşamamış olmakla birlikte, mevcut yasalara göre Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesini sağlayacak yeterli bir orandır.
Referandumla ortaya çıkan her iki tercihin uzlaştırılmasına yönelik eşit oranda odaklanılması, hükumetin toplumsal tabanını genişletecektir: Yeni bir seçim kararı alınması ve OHAL sürelerinde periyodik uzatmalarının yaratabileceği tedirginlik ortamının yerine, güçlü ve kapsayıcı bir yönetim ile, referandumda ortaya çıkan tercihlerin eşit oranda dikkate alınarak toplumsal kutuplaşmayı ve birikmiş sorunları hızla azaltmak, hükumetin siyasal ve toplumsal tabanını daha da genişletecektir.
PİYASALARDA OLUŞAN BEKLENTİ
Ekonominin referandum sonrasında hemen düzelmesini ve toparlanmasını beklemek doğru değildir. Elbette referandumun gerilimli atmosferinin sona ermesine ve yabancı yatırımcıların Türkiye piyasasına yeniden gireceği yönünde bir beklentilere bağlı olarak reel sektör ve tüketici güveninde bir canlanma olabilir. Ancak, ABD ekonomisindeki toparlanmanın devam ettiği ve FED’in bu sene yapacağı faiz artırımı ile parasal genişlemenin durdurulması beklentileri Türkiye’ye büyük çaplı bir kaynak girişini zorlaştırıyor. Şu anda referandum belirsizliği ortadan kalkmış olmakla birlikte, ülkenin yönetim şekline ilişkin hala devam eden politik belirsizlik tartışmalarının hızlıca ortadan kaldırılmasına odaklanılmalıdır: Enflasyonun, işsizlik ve bütçe açıklarının arttığı, büyümenin yavaş seyrinin devam ettiği, TL’nin zayıfladığı, cari açığın kritik seviyesini koruduğu, faizlerin yükseldiği bir görünüm içerisinde birikmiş ekonomik ve politik kilit problemlerin tümünün anayasa değişikliği referandumu sonrasına sarkmış olmasının yanında, yönetim şekline ve rejimin devamlılığına ilişkin politik belirsizlik halinin ortadan kalkmasına odaklanılmalıdır. Referandum sonrasında ekonomik göstergelerin toparlanacağına dair piyasalarda bir beklenti oluşmuştur. Bu beklentinin devamlılığını bozucu politikalardan kaçınılması gerekir.
VERGİSEL TEDBİRLER VE TEŞVİKLER FAYDALI
Toplumsal tercihlerin yerel ve global yatırımcıların beklentilerine uygun sonuçlar üretilmesi ve Türkiye’nin stratejik üstünlüklerinin korunmasına katkı sağlaması için referandum sonrasında ekonomik zorlukların üstesinden gelecek politikalara ağırlık verilmelidir: Referandum sonrasında ortaya çıkan toplumsal uzlaşı tercihinin matematiksel seviyesi, orta ve uzun vadeli yatırımcı beklentilerine, Türkiye’nin stratejik üstünlüklerinin korunmasına ve küresel finans kurallarının teknik ve yasal alt yapısına uygun ve yeterli hale getirilmesi için yüksek çaba gerekiyor.
Hükümet uyguladığı çoklu ve çeşitli teşvikler ve vergisel önlemler bütçe içi ve dışı harcamalarla yapılan destekler ve kamu bankalarındaki kredilerime kolaylıkları yoluyla, azalan sermaye girişlerine karşı ekonomi canlı tutmaya çalışması faydalı uygulamalardır. Ancak bu tedbirlerin yaratacağı etkiyi daha fazla artırmanın anlamı yoktur. Zira, enflasyon, bütçe ve cari açıktaki artışlar, bu aşamadan sonra ortaya çıkacak olan daha fazla bir ekonomik genişlemeyi riskli bölgeye taşıyacaktır.
Türkiye’nin artık enerji fiyatlarının gerileyeceği, uluslararası fonların üçüncü dünya ülkelerine akmaya devam edeceği, küresel faizlerin düşük kalacağı senaryolara dayanan ekonomik politikalardan vazgeçmesi gerekiyor. Bütçe harcamalarındaki hızlı artış, kamu dengelerini henüz sarsacak bir seviyede olması bile, yavaş yavaş riskli bir hal almaya başlıyor. Zira vergi barışı, özelleştirme gibi alanlardan gelir üretimi artık zorlaşmış, harcamalar da herhangi bir kısıtlama niyetinin olmadığı ve hızlı bir artış söz konusudur. Özellikle cari transfer harcamaları ve personel harcamaları oldukça yüksek kalıyor. Nakit gerçekleşmelerine göre son üçüncü ayda faiz-dışı denge açık verdi. Ayrıca kamu borçlanmalarında eğilim borç stokunun artışı yönünde olması faizler üzerinde baskı yaratıyor.
Enerji ve emtia fiyatlarının artma trendinde olması, ihracattan sağlanacak gelirleri artırıcı etki yapacaktır. Turizm gelirlerinde ise beklenenin aksine kısmi bir toparlanma sinyalleri bulunuyor. Ancak cari açıktaki artışın devam etme riski azalmadı.
DÖVİZ REZERVLERİNDEKİ ALMA TRENDİ DEVAM EDİYOR
Döviz rezervlerindeki genel azalma eğilimi trendi devam ediyor. Mayıs sonuna kadar ihracat reeskont kredilerine TL olarak ödenme imkânı getirilmesi, enerji ithalatçısı KİT’lere döviz vermesi ve bankalara açılan döviz swapları da MB’nin döviz rezervlerine negatif katkı yapıyor.
Enflasyondaki hızlı artışın nedeni, dış finansman açığının ve dış koşulların TL üzerinde yarattığı değersizleşme yoluyla tetiklediği ekonomik istikrasızlığın zamanla oluşturduğu gerilim enerjisinin bir anda ortaya çıkmış olmasıdır.
İthalata dayalı olarak düşen ÜFE, TÜFE’nin artışını engelledi. Ancak ithalatın giderek tekrar pahalılaşması yani ithal edilen mal fiyatlarındaki artış artık Türkiye’de enflasyonun düşük seviyesinin korunmasına katkı yerine artık yukarı yönlü baskı yaratıyor. TL’nin maliyetini Küresel paraların maliyet dinamiğinden ayrıştırma girişimleri şu andaki gibi devam ederse Türkiye ekonomisi için fiyat istikrarsızlığı hep kalıcı olacaktır.
Son yıllarda hızı oldukça gerilemiş olan mevcut büyüme ortaya çıkan bu yüksek işsizlik oranına yanıt veremiyor. Ayrıca mevcut iktisat politikaları da büyüme hızında ilerleme sağlamıyor.
YENİ METODOLOJİ, ANALİZ YAPILMASINA İZİN VERMİYOR
Yeni metodoloji ile hesaplanan milli hasıla verileri ayrıntılı analiz yapılmasına izin vermediği için, güvenirlilik konusundaki tereddütlerimiz devam ediyor. Örneğin sanayi üretim endeksleri ile milli gelir büyümesi rakamlarının içerisinde yer alan sanayi sektörü katma değeri karşılaştırma olanağı bulamadık. Aynı şekilde, 2016’nın son çeyreğinde sanayi üretim endeksi yüzde 2,1 artış göstermiş olmasına karşın aynı verinin milli gelir rakamlarındaki artış oranı yüzde 5’dir. Halbuki bu endeksleri her dönem paralel ve biri birine eşit olacak kadar yakın çıkması gerekir. Zira katma değer, üretim değerinin eş benzeri veya türevidir.
Hasıla hesaplamalarında esas alınan temel verilerin üretim anketlerinden muhasebe kayıtlarına, (örneğin vergi beyannamelerine) kaydırılması ve yine kavramların ekonomik açıdan değil idari ve yasal tanımlı verilere dayandırılması oldukça sakıncalıdır.
AB İLE MÜZAKERELERE DEVAM EDİLMELİ
AB ile eşgüdüm ve entegrasyonun yeniden sağlanması Türkiye’ye yarar sağlayacaktır: Referandum stresi içerisinde Avrupa karşıtlığına dönüşen dış politikanın, yeniden entegrasyon zeminine oturtulması, Türkiye’nin dış satım imkanlarını ve faktör mobilitesini artırarak dış finansman riskini oldukça yumuşatacaktır. Tarihsel, sosyal, siyasal ve ideolojik tabanlı iç kutuplaşma kavşağından Türkiye’nin çıkması gerekir. Aydınlanma ve modernleşmenin batıya dönük yüzü kesintiye uğramaması ve AB müzakerelerini fiilen sonlandıracak uygulamalar sözel düzeyden öteye geçmemesi gerekir. AB müzakerelerinin devamlılığın önemsenmesi, ülkenin uzun vadeli öngörülebilirliğini destekleyecektir.
Türkiye ve AB üye devletleri arasındaki ticari ve doğrudan yatırım ilişkilerini kolaylaştıran gündemdeki Gümrük Birliği güncellemesi Türkiye’nin ticaret hacmini artıracaktır: Güncelleme kapsamında, sanayi ürünlerine ek olarak tarım, hizmetler ve kamu alımları alanlarını kapsayacak şeklide ürün yelpazesinin genişlemesi ve AB’nin 3. ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarında Türkiye’ye orijinli ürünlere uygulanan vergilerin sonlandırılacak olması Türk ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır.
JCR EURASIA RATING Başkanı Orhan ÖKMEN
okmen@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.