-Mart ayında yurtiçi piyasalar için en önemli gündem Rusya-Ukrayna krizi olacak. Ekonomi tarafında ise TCMB faiz kararı ve enflasyondaki seyir yakından takip edilecek konular olacak. Kısa vadede TL varlıklar üzerindeki negatif baskısının devam etmesi ve BIST’in Mart ayında yurtdışına da bağlı olarak dalgalı seyri izlemesi ve TCMB’nin faizleri sabit bırakması bekleniyor.
-Jeopolitik riskler açısından iki ülke ile de Türkiye’nin bölgesel yakınlığı ve başta turizm olmak üzere güçlü ticari ilişkileri olması nedeniyle bölgedeki gelişmeler önemli olacak. Özellikle yeni ekonomi programının cari fazla hedefi açısından yaşanan jeopolitik risklerin başta turizm olmak üzere Türkiye’ye ekonomisine negatif etkileri olacak.
-Dolar TL kurunda, Mart ayındaki Fed faiz kararının yön konusunda etkileyici olması beklenirken, jeopolitik risklerin azalması durumunda tekrar sakinlik sağlanabilir. Alımlarda 14.50 ve 16.00 seviyeleri direnç olarak izlenebilir. Geri çekilmelerde ise 13.65 ve 12.85 destek noktaları takip edilebilir.
-Rusya-Ukrayna arasında yaşanan sıcak çatışmaların yayılması Rusya’ya yönelik yaptırımların sertleşerek petrol ve emtia fiyatları üzerinde baskı oluşturması hem yurtdışı piyasalar hem de TL varlıklar açısından risk oluşturacak. Sıcak çatışmaların durarak yerini müzakerelere bırakmasıyla jeopolitik risklerin zayıflaması durumunda ise TL varlıkların pozitif ayrışarak en güçlü pozitif tepki veren grupta yer alması bekleniyor.
-BIST’te son üç ayda arka arkaya yaklaşık 1,64 milyar dolarlık yabancı çıkışının gerçekleştiği görülüyor. Bu eğilimin devam etmesi, BIST’te yükselişlerin sınırlı kalmasına neden olacak. Ancak, beklentilerin üzerinde gelen bilançolar ve yurtiçi yatırımcıların getiri arayışının devam etmesi BIST’e yaşanacak geri çekilmelerde alım fırsatı yaratabilir.
-Ons altın, jeopolitik risklerin tırmanmasıyla 1.900 dolara kadar yükseldi. Jeopolitik riskler sebebiyle merkez bankalarının adımları yavaşlayabilir ancak enflasyon yüksek kalmaya devam edecek. Bu durumda faiz-enflasyon makası açılacağından, altının güçlenmesi beklenebilir. Sarı metalde alımların artması halinde 1.965 ve 2.015 direnç noktaları izlenebilir.
-Putin’in yaptırımlar sonrası nükleer gücü kastederek, orduya özel savaş konumuna hazırlanması emri vermesi de piyasalardaki negatif baskıyı devam ettirecek. Rusya’nın geri çekilmesi ve çatışma ortamının sonlandırılarak iki ülke arasında diyalog başlaması durumunda borsaların Şubat ayındaki kayıplarını bir kısmını geri alması beklenir.
Ocak ayında Fed’in faizleri beklenenden daha hızlı artıracağı ve tahminlerden daha önce bilançosunu küçültmeye başlayacağı beklentisiyle başlayan riskten kaçış eğilimi, Şubat ayında jeopolitik risklerin yükselmesiyle güçlenerek devam etti. Rusya’nın, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı Donetsk ve Lyhansk yönetimlerini önce tanıması sonrasında ise askeri müdahale başlatması ile jeopolitik riskler doruk noktaya ulaştı. Jeopolitik risklerin sıcak çatışmaya dönüşmesiyle birlikte piyasalarda kısa vadeli bir türbülans yaşandı.
Başta ABD ve AB olmak üzere birçok ülke Rusya’ya yönelik güçlü yaptırımlar açıklaması ve bölgede gerilimin devam etmesi nedeniyle global riskten kaçış eğiliminin kısa vadede devam etmesi bekleniyor. Özellikle bazı Rus bankalarının Swift sisteminden çıkarılması ve AB’nin Rusya Merkez Bankası işlemelerini kısıtlaması, piyasalarda negatif baskının devam etmesine neden olabilir. Sıcak çatışmanın sonlanarak tarafların diyalog sürecine girmesi ya da Rusya’nın askeri operasyonun sınırlı kalması durumunda ise riskten kaçışın yerini bir toparlanamaya bırakması beklenir.
Global piyasalarda Şubat ayında açıklanan Fed tutanaklarının beklenen kadar şahin olmaması sonrası yüzde 70’lere yükselen Fed’in Mart ayında 50 baz puan faiz artışı olasılığı yüzde 20’nin altına gerileyerek risk iştahında toparlanmaya sebep oldu.
RUSYA-UKRAYNA GERGİNLİĞİNİN GLOBAL EKONOMİ VE ÖZELLİKLE DE ENFLASYONA ETKİLERİ YAKINDAN TAKİP EDİLECEK
Ancak, artan jeopolitik riskler ve yükselen petrol ve emtia fiyatları ile gerileyen risk iştahı için piyasalar, Rusya-Ukrayna gerginliğinin global ekonomi ve özellikle de enflasyona etkilerini yakından takip edecek. Major borsalar Şubat ayını yüzde 3-5 arasında değişen düşüşlerle tamamlarken, Asya borsaları bölgesel uzaklık nedeniyle relatif olarak pozitif ayrışarak ayı karışık bir görünümle tamamladı.
Gelişmekte olan (EM) para birimleri genel olarak ayı değer kaybı ile tamamlarken, jeopolitik risklerle birlikte Rus Rublesi sert değer kaybederek güçlü negatif ayrıştı. Endişe endeksi olarak da adlandırılan ve ABD hisse senedi piyasalarındaki risk seviyesini gösteren VIX volatilite endeksi ay içinde 20 seviyelerine kadar gerilese de jeopolitik risklerle son dönemlerin en yüksek seviyeleri olan 37 seviyelerine kadar yükseldi. Endeks 20 seviyesi üzerinde kaldıkça ABD borsalarında volatilite ve satış baskısı riskinin devamına işaret edecek.
Yurt içinde ise TL’nin cazibesini artırmak için gerçek kişilerden sonra vergi avantajıyla birlikte şirketlere (tüzel kişiler) de kur korumalı mevduat (KKM) ürününü kullanım imkanı sağlanması sonrası DTH’lardaki çözülme yılbaşından beri 21 milyar doları buldu. KKM uygulaması sonrası volatilite düşerken, Ocak ayından sonra Şubat ayının genelinde de yatay bir seyir izleyen TL’nin ABD doları karşısında değer kaybı ay sonunda artan jeopolitik riskler ile yüzde 4’ü aşmış görünüyor.
Şubat ayında artan jeopolitik riskler ile 1.826-2.060 aralığında geniş bantta dalgalanan BIST-100 endeksi ayı yurt dışı piyasalara paralel yüzde 4’ler civarında düşüşle kapatmaya hazırlanıyor. Bankacılık endeksi Şubat ayını yüzde 9 üzeri düşüşle negatif ayrışırken, sınai endeks ayı yüzde 1 üzeri düşüşle tamamlamaya hazırlanıyor.
PPK METNİ TCMB’NİN LİRALAŞMA STRATEJİSİNİ BÜYÜK ÖNEM VERDİĞİNE İŞARET EDİYOR
TCMB Şubat toplantısında bir önceki PPK metnindeki ifadelere dikkat çekerek politika faizini yüzde 14,00’de sabit tuttu. Daha önceki PPK metninde yer alan “TCMB elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir” ifadesi, “TCMB elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir” şeklinde değiştirildi.
Bu ifade TCMB’nin liralaşma stratejisini büyük önem verdiğine işaret ediyor. PPK metninde, dezenflasyon sürecinin başlayacağı beklentisini koruduğu görülüyor. Artan jeopolitik riskler ve enflasyondaki yüksek seyir nedeniyle TCMB’nin Mart toplantısında faizleri sabit tutmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Ayrıca, TCMB’nin Mart toplantısında başta KKM olmak üzere uygulanan politikalara ilişkin yılın ilk çeyreğini içeren kapsamlı bir değerlendirme yapması ve yılın geri kalanında buna göre bir politika belirlemesi bekleniyor.
Şubat ayında yayınlanan Fed tutanaklarında üyeler, enflasyon riskinin yukarı yönlü olduğuna ve enflasyonun yüksek seyretmeye devam etmesi durumunda Fed’in daha hızlı faiz artışına gitmek zorunda kalabileceğine işaret etti. Tutanaklarda Fed bilançosunun kayda değer oranda daraltılmasının uygun olacağı belirtildi.
Fed üyeleri, bilanço daralması konusunda henüz net bir karar verilmediğini ve bilanço daraltılmasına ilişkin planların sonraki Fed toplantılarında belirleneceğini açıkladı. Fed tutanaklarında güçlü şahin ifadeler yer almaması nedeniyle Şubat ayında Mart toplantısı için yüzde 70 olasılıklara kadar yükselen 50 baz puanlık faiz artışı olasılığı yüzde 20 altına geriledi.
JEOPOLİTİK RİSKLER SONRASI FED’İN ILIMLI MESAJLAR VERMESİ VE FAİZ ARTIŞI BEKLENTİSİNİN 3 YA DA 4 ADETE GERİLEMESİ BEKLENİYOR
Yaşanan jeopolitik riskler nedeniyle Fed’in Mart ayında faiz artışlarına 25 baz puanla başlamasını ve bilanço daraltılması konusunda daha ılımlı mesajlar vermesini bekliyoruz. Birçok kurum ve piyasa fiyatlaması 2022 yılında Fed’in 5 ya da 6 faiz artışına gitmesini beklenirken, şu an için 2022 yılı için 25’er puanlık 5 adet Fed faiz artışı yüzde 70 üzeri olasılıkla fiyatlanıyor. Ancak, yaşanan jeopolitik riskler sonrası Fed’in ılımlı mesajlar vermesi ve 2022 yılı için 25’er puanlık faiz artışı beklentisinin 3 ya da 4 adete gerilemesi bekleniyor.
Şubat ayı jeopolitik risklerin tavan yaptığı bir ay oldu. Bir süredir 1.14’ün üzerine yerleşmeye çalışan EUR/USD paritesi, geçtiğimiz ay birkaç kez 1.1450 direncini zorladı. Bu direnci kıramayan parite 1.1360 bölgesine yerleşirken, ay sonuna doğru Rusya’nın Ukrayna üzerine askeri harekat başlatması sert satışlara neden oldu.
1.1150 bölgesinden tutunmaya çalışan paritede yön tayini, Ukrayna’daki gelişmelere bağlı olacaktır. Euro’nun değer kaybetmeye devam etmesi halinde 1.10 destek noktası takip edilebilir. Aksi yönde ise 1.1360 ve 1.1450 seviyeleri direnç olarak izlenmeye devam edilecektir.
DOLAR/TL KURUNDA 14.50 VE 16.00 SEVİYELERİ DİRENÇ OLARAK İZLENEBİLİR
Kur korumalı mevduat hesabı çıktıktan sonra 13.60 bölgesinde durulan Dolar/TL, Rusya saldırısıyla artan volatiliteden nasibini aldı. İlk gün yüzde 5’in üzerinde değer kaybıyla 14.50’nin üzerini gören dolar kuru, 14’ün altında dengelenmeye çalışıyor. Mart ayındaki Fed faiz kararının yön konusunda etkileyici olması beklenirken, jeopolitik risklerin azalması durumunda tekrar sakinlik sağlanabilir. Alımlarda 14.50 ve 16.00 seviyeleri direnç olarak izlenebilir. Geri çekilmelerde ise 13.65 ve 12.85 destek noktaları takip edilebilir.
Geçtiğimiz aya 1.800 dolar düzeyinden başlayan ons altın, jeopolitik risklerin tırmanmasıyla 1.900 dolara kadar yükseldi. Rusya’nın saldırıları başladıktan sonra 1.970 doları aşan altın, tepki olarak Avrupa Birliği ve ABD’den gelen yaptırımların nispeten zayıf kalmasıyla 1900’e kadar geriledi.
Mevcut gerginliğin sıcak çatışmaya dönmesi, Fed’in atacağı adımları da etkileyecek. Bu ayki para politikası toplantısında 50 baz puanlık faiz artış beklentisi, son gelişmelerin ardından bir hayli zayıfladı. Jeopolitik riskler sebebiyle merkez bankalarının adımları yavaşlayabilir ancak enflasyon yüksek kalmaya devam edecek. Bu durumda faiz-enflasyon makası açılacağından, altının güçlenmesi beklenebilir. Sarı metalde alımların artması halinde 1.965 ve 2.015 direnç noktaları izlenebilir. Satışların ağırlık kazanması halinde ise 1.870 ve 1.800 destek noktaları takip edilebilir.
Mart ayında jeopolitik riskler yurt dışı piyasaların ana gündemi olacak. Rusya’nın Ukrayna’nın tamamını işgal etme eğilimine girmesi, yaptırımlarla Rusya bankalarının Swift sisteminden çıkarılması ve AB’nin Rusya Merkez Bankası’nın işlemelerini kısıtlaması nedeniyle global riskten kaçış eğiliminin devam etmesi bekleniyor.
Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Putin’in yaptırımlar sonrası nükleer gücü kastederek, orduya özel savaş konumuna hazırlanması emri vermesi de piyasalardaki negatif baskıyı devam ettirecek. Rusya’nın geri çekilmesi ve çatışma ortamının sonlandırılarak iki ülke arasında diyalog başlaması durumunda risk alma iştahının kısmen toparlanması ve borsaların Şubat ayındaki kayıplarını bir kısmını geri alması beklenir.
Piyasalar için bir diğer önemli konu ise Fed faiz kararı olacaktır. Fed’in 25 baz puan artışla faiz artırımlarına başlaması beklenirken, bilanço daraltılması konusunda vereceği mesajlar önemli olacak. Emtia fiyatlarındaki yükseliş hali hazırda yüksek seyreden global enflasyondaki eğilimini uzun süre devam etmesine neden olabilir.
ZAYIF GELECEK EKONOMİK VERİLER BAŞTA HİSSE SENEDİ PİYASALARI OLMAK ÜZERE RİSKLİ VARLIKLARDAN KAÇIŞI GÜÇLENDİREBİLİR
Bu gelişme de başta Fed olmak üzere enflasyondaki yükselişe paralel büyük merkez bankalarının beklenenden daha hızlı ve güçlü parasal sıkılaşmaya gitmesine neden olabilir. Aynı zamanda faiz artışları ve jeopolitik risklerin etkisiyle ekonomilerde ilerleyen dönemde resesyon kaygılarının artması beklenirken, zayıf gelecek ekonomik veriler başta hisse senedi piyasaları olmak üzere riskli varlıklardan kaçışı güçlendirebilir.
Bu nedenle Mart ayında piyasalarda toparlanma çabası yaşansa da global risk iştahındaki zayıf seyre bağlı olarak piyasalardaki dalgalı seyrin devam etmesi beklenmektedir.
Mart ayında yurtiçi piyasalar için en önemli gündem başta Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere jeopolitik riskler olacak. Diğer yandan ekonomi tarafında ise TCMB faiz kararı ve enflasyondaki seyir yakından takip edilecek konular olacak. TCMB’nin faizleri sabit bırakması beklenirken, yüksek enflasyon ve jeopolitik riskler sonrası geleceğe yönelik para politikasına ilişkin vereceği mesajlar önemli olacak.
Jeopolitik riskler açısından iki ülke ile de Türkiye’nin bölgesel yakınlığı ve başta turizm olmak üzere güçlü ticari ilişkileri olması nedeniyle bölgedeki gelişmeler önemli olacak. Özellikle yeni ekonomi programının cari fazla hedefi açısından yaşanan jeopolitik risklerin başta turizm olmak üzere Türkiye’ye ekonomisine negatif etkileri olacak.
SICAK ÇATIŞMALARIN YAYILMASI RUSYA’YA YAPTIRIMLARIN SERTLEŞMESİ HEM YURTDIŞI PİYASALAR HEM DE TL VARLIKLARDA RİSK OLUŞTURACAK
Rusya-Ukrayna arasında yaşanan sıcak çatışmaların yayılması Rusya’ya yönelik yaptırımların sertleşerek petrol ve emtia fiyatları üzerinde baskı oluşturması hem yurtdışı piyasalar hem de TL varlıklar açısından risk oluşturacak. Bu nedenle kısa vadede TL varlıklar üzerindeki negatif baskısının devam etmesi ve BIST’in Mart ayında yurtdışına da bağlı olarak dalgalı seyri izlemesi bekleniyor.
Bununla beraber, sıcak çatışmaların durarak yerini müzakerelere bırakmasıyla jeopolitik risklerin zayıflaması durumunda ise TL varlıkların pozitif ayrışarak en güçlü pozitif tepki veren grupta yer alması bekleniyor. Güçlü gelen bilançolar ve BIST’in mevcut seviyelerinin değerleme olarak makul seviyelerde olması da şu an için bu beklentiyi destekliyor.
Bununla beraber, BIST’te son üç ayda arka arkaya yaklaşık 1,64 milyar dolarlık yabancı çıkışının gerçekleştiği görülüyor. Bu eğilimin devam etmesi, BIST’te yükselişlerin sınırlı kalmasına neden olacak. Ancak, yabancı çıkışına rağmen beklentilerin üzerinde gelen bilançolar ve yurtiçi yatırımcıların negatif getiri ortamında getiri arayışının devam etmesi nedeniyle BIST’e yaşanacak geri çekilmelerin alım fırsatı olarak değerlendirilebileceğini ve orta vade yükseliş eğilimin korunacağını düşünüyoruz.
BIST’in geçmiş Mart ayı performanslarına baktığımızda genel olarak endeksin geniş bir bantta zayıf performans gösterdiğini görüyoruz. Bu beklentilerle BIST-100 endeksinin Mart ayında 1.700-2.050 aralığında geniş bir bantta dalgalanabileceğini düşünüyoruz. Ay içinde 1.720 ve altına gerilemelerin orta vadeli alım fırsatı olacağını, 2.050 ve üzerine yükselişlerin ise kısa vadeli risk azaltımı ve kısa vadeli aşağıdan alınmış pozisyonlar için kar realizasyonu için takip edilebileceğini düşünüyoruz.
Osman Göktan
Şeker Yatırım Genel Müdürü
goktan@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.