Son Haberler

Sanal ortamda kayıt paylaşımının faydaları ve riskleri…

Bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşımı Napster gibi ağlardan bu yana çeşitli tasarımlarla gelişen bir paylaşım teknolojisi aslında. Günümüzde BitTorent protokolü gibi son model ağlar kullanılıyor. Microsoft bunu Windows 10 -11 güncellemesi ve oyunlar için kullanıyor.

– Geniş internet bant aralığı, fiziksel medyanın geniş oranda dijital hale gelmesi ve kişisel bilgisayarların kapasitelerinin artması, bireyden bireye dosya ve kayıt paylaşımının geniş ölçüde benimsenip kolayca uygulanmasına katkı yapıyor. Kullanıcılar bir veya daha çok dosyayı internet yoluyla transfer edebiliyorlar.

-Bireyden bireye dosya paylaşımı popüler hale getiren Napster ile dosya paylaşımı yapacak bireyler birbirlerine bağlanabiliyordu. Merkezi bir bilgisayar, kullanıcıları ve paylaştıkları dosyaları endeksliyordu. Bir dosyayı arayan kullanıcıya o dosyanın bir kopyasını bulup gönderiyordu. Dosyalar iki kişisel bilgisayar arasında paylaştırılıyordu.

-Napster ve eDonkey2000 uygulamaları, ilk kez hayatımıza giren bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşım sistemleri oldu. Bu sistemler merkezi bilgisayarların güvenilir olmalarına bağlıydı. Sonuçta kapandılar. Daha sonra gelen paylaşım sistemleri olan Gnutella ve Kazaa ise merkezi bilgisayar olmadan çalışıyordu. Böylece uzaktan bağlanan kullanıcı bilgisayarlarına merkezi sistemin getirdiği sorunlar bitti.

-Bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşımı aynı zamanda maliyet açısından oldukça verimli. Sistem yönetimi daha küçük kapasite gerektiriyor. Çünkü kullanıcı aynı zamanda sistemi yönetiyor. Ayrıca merkezi sistemler geniş yerler kaplıyor ve bu yerlerin satın alınması veya kiralanması maliyeti artırıyor.

-Bireyden bireye kayıt ve dosya transferi, dağıtım hakları garanti edilen dosyaları veya kayıtları değiş tokuş etmekte kullanılıyor. Özellikle start-up şirketler bu imkân sayesinde önemli tasarruflar sağlıyorlar.

-Avrupa ve ABD’de bir araştırmaya göre dosya ve kayıt paylaşım teknolojilerini kullanan kolej öğrencileri, telif haklarına karşı.  Öğrenciler, telif hakkı düzenlemelerinin ters tepki yarattığını ve paylaşıma ittiğini söylüyor. Birçok bireyden bireye dosya ve kayıt paylaşımı ağında yer alan topluluklar belirgin rol oynuyor.

-Bireyden bireye paylaşım sistemleri kullanıcıya yararlı olmalı ve onun beklentilerini sağlamalı, aynı zamanda çıkarlarını gözetmeli. Sonuç olarak kullanıcıların çokluğu kazandıkları yarar ile doğru orantılı. Üniversitede yapılan bu çalışma sonucu Napster ve KaZaa paylaşım sistemleri ortaya çıktı.

-Kurumlar, telif hakkına sahip kayıtların yasa dışı kopyalanmasına ve paylaşımına karşı savaş veriyorlar. Amerika Kayıt Endüstrisi Derneği (RIAA), bu konuda işlenen suçlara karşı faaliyet yürütüyor. Bireylere ve Napster programlarına karşı açılan davalar ile telif hakkı sahipleri korunmaya çalışılıyor.  Bu dernek, ayrıca gizli kullanıcılar yardımıyla ilk elden indirilen dosya ve kayıtları da izliyor.

– İnternet; eğlenceden bilgi edinmeyi; sosyal hayatı zenginleştirmeyi, ekonomik çevrede yeni iş fırsatlarının doğmasını sağlıyor. Ancak başta gizlilik ve güvenlik kaygıları olmak üzere çeşitli risk ve zararları da barındırıyor. Türkiye’de güvenli sanal ortamlardan bilgi alışverişini Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gözetliyor.

– Gerçek dünyada karşılaştığımız risk ve zararların daha fazlası internet ortamında bizi bekliyor. Bu risklerle mücadele için sadece internete yasal çerçevede getirilecek kısıtlamalar yetmiyor. O nedenle internette bilgi paylaşan herkesin ülkemizde de bilinçlendirilmesi ve iyi birer dijital olur-yazar olmaları son derece önemli.

– Yeni yetişen neslin çok iyi birer dijital kullanıcı olduğunun farkında olması, bilinçli davranması gerekiyor. Dijital teknolojileri etik, bilinçli ve sorumlu birer birey olarak kullanma alışkanlığı kazanması gerekiyor. BTK, bu amaçla internet kullanıcıları için guvenliweb.org.tr isimli web sitesini devreye almış durumda.

Bireyden bireye iletişim teknolojileri kullanılarak dijital ortamda yapılan medya dağıtımı ve paylaşımı olarak tarif ettiğimiz bu paylaşım; kullanıcıların kitap gibi, müzik gibi, sinema filmi gibi ve bilgisayar oyunları gibi ürünleri özel yazılımlar kullanılarak istenen miktarda paylaşmalarını sağlıyor. Buradaki bireyler, ilgili sosyal ağların uç kullanıcısı oluyorlar.

Bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşımı Napster gibi ağlardan bu yana çeşitli tasarımlarla gelişen bir paylaşım teknolojisi aslında. Günümüzde BitTorent protokolü gibi son model ağlar kullanılıyor. Microsoft bunu Windows 10 -11 güncellemesi ve oyunlar için kullanıyor.

Birçok faktör bireyden bireye dosya ve kayıt paylaşımının geniş ölçüde benimsenmesine ve kolayca uygulanmasına katkı yapıyor. Daha geniş internet band aralığı, fiziksel medyanın geniş oranda dijital hale gelmesi ve kişisel bilgisayarların kapasitelerinin artması bu faktörlerden bazıları. Kullanıcılar bir veya daha çok dosyayı internet yoluyla transfer edebiliyorlar.

GNUTELLA VE KAZAA, EN POPÜLER PAYLAŞIM SİSTEMLERİ OLDU

Yukarıda değindiğim gibi Napster ile bireyden bireye dosya paylaşımı popüler hale geldi. Napster ile dosya paylaşımı yapacak bireyler birbirlerine bağlanabiliyordu. Merkezi bir bilgisayar, kullanıcıları ve paylaştıkları dosyaları endeksliyordu. Bir dosyayı arayan kullanıcıya o dosyanın bir kopyasını bulup gönderiyordu. Dosyalar iki kişisel bilgisayar arasında paylaştırılıyordu. Burada kısıtlama sadece müzik kayıtlarının paylaşımında yapılıyordu.  Çünkü bu paylaşım merkezi bilgisayar üzerinden yapılırken telif sorunları olabiliyordu. Nitekim Napster, Temmuz 2001’de telif haklarını ihlalden sorumlu bulundu ve kapatıldı. Daha sonra bir ödeme sistemi olarak kullanılmak amacıyla yeniden açıldı.

Napster kapandıktan sonra Gnutella ve Kazaa en popüler paylaşım sistemleri oldular. Bu sitemlerle müzik dışında film, oyun gibi kayıtlar kişisel bilgisayarlara indirilebilir oldu.

Sonuç olarak Napster ve eDonkey2000 uygulamalarını ilk kez hayatımıza giren bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşım sistemleri olarak görüyoruz. Bu sistemler merkezi bilgisayarların güvenilir olmalarına bağlıydı. Sonuçta kapandılar. Sonrasında gelen paylaşım sistemleri olan Gnutella ve Kazaa ise merkezi bilgisayar olmadan çalışıyorlardı. Böylece uzaktan bağlanan kullanıcı bilgisayarlarına merkezi sistemin getirdiği sorunlar ortadan kalkmış oldu.

BITTORENT, İKİNCİ NESİL PAYLAŞIM SİSTEMİ OLDU

Darknet olarak anılan üçüncü kuşak dosya ve kayıt paylaşma ağları, merkezi bilgisayarlardan bağımsız oldukları gibi kullanıcılara serbestlik sağlamaya başladılar. İçlerinde BitTorent özellikleriyle öne çıktı. Prensip olarak ilk nesil dosya paylaşım protokolü olduğu gibi, kullanıcıları koordine eden ve Tracker denilen merkezi yapılara bağlıydı. Ancak bu yapı geleneksel merkezi yapıdan ayrıydı. Her bir dosya takımı için kullanıcıları koordine eden farklı ağlar oluşturuldu. Bunlara Torrent adı verildi. Merkezi olmayan, tanımlanmış Mainline DHT isimli ağlar geliştirildi. Bu yapı BitTorent’i ikinci nesil paylaşım sistemi yaptı. Kullanıcılar paylaşmak istedikleri dosyaları içeren indeks dosyaları oluşturdular. Böylece başka kullanıcılarla paylaşım yaptıkları web sitelerine indeks dosyalarını aktarmaları yeterli oldu.

BİREYDEN BİREYE KAYIT VE DOSYA PAYLAŞIM MALİYET AÇISINAN OLDUKÇA VERİMLİ

Bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşımı aynı zamanda maliyet açısından oldukça verimli. Sistem yönetimi daha küçük kapasite gerektiriyor. Çünkü kullanıcı aynı zamanda sistemi

yönetiyor. Ayrıca merkezi sistemler geniş yerler kaplıyor ve bu yerlerin satın alınması veya kiralanması maliyeti artırıyor. Aslında, bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşımı, bu işe tahsis edilmiş bir merkezi bilgisayar istemiyor. Bireyden bireye dosya ve kayıt paylaşımının ekonomik etkileri konusunda tartışmalar sürüyor. Heritage Foundation vakfında politika analisti olan Norbert Mitchel’in ekonometrik ve verisel analizlerin albüm satışlarında, dosya ve kayıt paylaşımında sağlıklı sonuçlar vermediğini açıklaması ilginç oldu. Ağların Zenginliği kitabının yazarı Yochai Benkler ise bireyden bireye paylaşımın verimli bir uygulama olduğunun altını çiziyor. Kayıt endüstrisinin uzun dönemde bunu teşvik edeceğini söylüyor. Ancak yine de konu tartışılmaya devam ediyor.

BİREYDEN BİREYE KAYIT VE DOSYA TRANSFERİ, “START-UP”LAR İÇİN ÖNEMLİ TASARRUFLAR SAĞLIYOR

Bireyden bireye kayıt ve dosya transferi, dağıtım hakları garanti edilen dosyaları veya kayıtları değiş tokuş etmekte kullanılıyor. Özellikle start-up şirketler bu imkân sayesinde önemli tasarruflar sağlıyorlar.

Hesap şöyle yapılıyor:

  1. a) Bireyden bireye dosya veya kayıt paylaşımında

Toplam Maliyet = (Dosya veya kayıt boyutu/müşteriler) x Birim

Byte maliyeti

  1. b) Sıradan içerik dağıtım ağlarında:

Toplam maliyet = Dosya Boyutu x Müşteriler x Birim Byte maliyeti

Şimdi müzik endüstrisinde paylaşıma kısaca bakalım:

Bireyden bireye müzik kaydı paylaşımında telif hakkı ihlalleri ekonomik olarak müzik gelirlerine olumsuz etki yaptığı gibi bunun miktarını belirlemek oldukça zor. Resmi kayıtlara girmemiş olan çalışmalar, kayıt paylaşımının müzik kayıtlarının satışlarına olumsuz etki yaptığını gösteriyor. Müzik yayınlarının yasal olarak on-line satışlarının artışı dahil, birçok farklı eğilimler arasındaki ilişkileri çözmek hiç kolay olmuyor. Aynı şekilde yasal olmayan kayıt ve dosya paylaşımları CD satışlarını azaltıyor. Aynı zamanda birçok bağımsız müzik mağazası yok olurken satışlar büyük satış mağazalarına kayıyor.

Keza birçok bağımsız sanatçı da eserlerinin dağıtımı için BitTorent Bundle üzerinden bireyden bireye paylaşım yöntemini seçiyor.

SİNEMA ENDÜSTRİSİNDE NELER OLUYOR?

Peki, film ve sinema endüstrisinde ne oluyor? Biraz da bu cepheye bakalım:

ABD’de Amerikan film stüdyoları, 2005 yılında internet korsanlarına 2.373 milyar ABD doları kaptırmış oldular. Bu rakam, ABD’de film korsanlarına kaptırılan toplam maliyetin üçte birini ifade ediyor. Ancak bu tahmin, eleştirmenler tarafından kabul görmüş değil. Çünkü tahminde her bir kayıt indirmenin bir satışı kaybettirdiği kabul ediliyor. Keza yasal olmayan film indirenin bu filmi satın almadığı varsayılıyor.  Stüdyoların özelliği itibariyle, sayıların kamu adına kontrol ve teyit edilmesi mümkün değil.  22 Ocak 2008 tarihinde üniversiteleri korsan kayıtları kırmaya zorlayan bir yasa teklifi yapıldı. Gerekçe olarak kolejlerde korsan kayıt büyüklüğünün %300’e dayandığı iddia edildi. 2010 yılında yapılan bir çalışma, Uluslararası Ticaret Odası tarafından yetkilendirilen Paris menşeli ekonomi kuruluşu olan TERA tarafından yapıldı. Bu çalışma, müzik filmlerinin her yıl yasa dışı olarak indirilmesi ile Avrupa’daki yaratıcı endüstrilerin 14 milyar ABD dolarına yakın para kaybettiğini ortaya koydu. Ek olarak TERA’nın bu çalışması, 2015 yılında bu durum devam ettiği takdirde 1,2 milyon iş kaybına ve 240 milyar € perakende gelir kaybına uğranacağını söylüyordu. Bu çalışmaya katkı veren araştırmacılar, her yıl telif hakkı ihlalinin onda birinin yerine konduğunu kabul etmişlerdi. Bu oran, eğer yasal olmayan kayıt ve dosya paylaşımı yapılmazsa ticareti yapılacak eser sayısına tekabül ediyor. Öyle ki fikri ve sınai mülkiyet haklarının en kuvvetli korunduğu ABD ve İngiltere’de dahi yazılım ve işletim sistemlerindeki korsanlık oranı dörtte bir veya daha fazla.

AMERİKAN VATANDAŞLARININ YÜZDE 58’İ BİLGİ VE KAYIT PAYLAŞIMINI MAKUL GÖRÜYOR

Kamu algısı ve kullanımı ile ilgili durum da şöyle:

2004 yılında on-line dosya ve kayıt paylaşımına katılan insan sayısı 70 milyonu bulmuştu. CBS Haber kanalında yapılan bir anket; 18 ile 29 yaş arası gençlerin %70’inin dosya ve kayıt paylaşımını bazı şartlarda makul bulduklarını gösteriyor. Amerikan vatandaşlarının

%58’i de en azından belirli şartlarda bilgi ve kayıt paylaşımını makul görüyorlar.

Ocak 2006 içinde 12 yaşın üzerindeki 32 milyon Amerikalının bilgisayarlarına en az bir filmi internetten indirdiği, bunların %80’inin de açıkça başkalarıyla paylaştığı ortaya çıkmış. Örnekleme yapılan nüfusun %60’ı ise, telif hakkı olan filmleri internetten indirmenin ciddi bir suç olmadığını ifade etmişler. Buna karşılık %78 oranındaki kesim de DVD’nin para ödemeden bir mağazadan alınıp götürülmesinin çok ciddi bir suç olduğunu söylemişler.

Temmuz 2008’de dosya ve kayıt paylaşımı yapan Avrupa menşeli insanların %20’si müzik indirmiş. %10’luk kesim ise iTunes gibi paralı dijital müzik servislerini kullanmışlar.

Şubat 2009’da Tiscali UK araştırmasına katılan İngiliz vatandaşlarının %75’i dosya ve kayıt paylaşımının yasal olup olmadığının farkında. Ancak, yasal engelin ne olduğuna dair farklı

algılar var. Katılanların %49’u, kendi ağlarında paylaşım yaptıran paylaşım platformlarının sorumlu olduklarını düşünüyor. %18’lik kesime göre bireysel olarak paylaşanlar suçlu. Diğer %18’lik kesim ise bu konuya yanıt vermemiş.

Daha önce yapılan anketlerde İsveç’teki genç katılımcıların %75’lik bölümü, internetten yapılan indirmeleri destekliyor. %38’lik kesim inatla savunuyor, %39’luk kesim ise  indirmenin doğruluğunu kısmen kabul ediyor.

TELİF HAKLARI DÜZENLEMELERİ, TERS TEPKİ YARATTI VE PAYLAŞIMA İTTİ

Avrupa ve ABD’de kolej öğrencileri üzerinde yapılan başka bir araştırma, dosya ve kayıt paylaşım teknolojilerini kullananların telif haklarına karşı olduklarını, telif hakkı düzenlemelerinin ters tepki yarattığını ve paylaşıma ittiğini söylüyor.

Birçok bireyden bireye dosya ve kayıt paylaşımı ağında yer alan topluluklar belirgin rol oynuyor. Bu toplumların şekillenmesini ve gelişmesini sağlayan farklı faktörler söz konusu. Bunlar; toplum çıkarları, kullanıcı ilgisi, maliyeti azaltma, kullanıcı motivasyonu ve topluluk büyüklüğü olarak sayılabilir. Birey toplulukları, ortak çıkarlar etrafında şekilleniyor. Ortak çıkarlar, bireyin katkı vereceği birey topluluklarını tarif ediyor. Bu belirleniş tarzı açık veya üstü kapalı olabiliyor. Açık olması halinde birey kendisiyle ilgili bilgileri özel bir toplulukla paylaşıyor. Örneğin hoşlandığı müzik tarzını anlatıyor. Üstü kapalı olması halinde ise bireyler kendileriyle ilgili bilgiyi doğrudan vermiyorlar. Ancak önceki anketlerden bu bireyin çıkarları belirlenebiliyor. Bu çıkarlar kişisel çıkarlar olduğu gibi, talep edilen çıkarlar veya grubun belirlediği çıkarlar olabiliyor. Belirgin bir bireyin tüm ortak çıkarları tanımlanırken kişisel çıkarlarından ve bireyin kendisine ait bilgilerden söz ediliyor. Bireyler kendilerine ait bilgileri dışarıya açıp açmama kararını kendileri veriyorlar. Bu konu veri gizliliğini ve on-line güvenliği ilgilendiriyor.

BİREYLER, KENDİ MALİYETLERİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN İNTERNET SAĞLAYACILARINI ZORLUYOR

Bireyden bireye paylaşım yapılan topluluklarda maliyet düşürme çabası paylaşımı etkiliyor. Paylaşma eylemi, paylaşan bireyler internet yoğunluğuna neden oldukları için maliyetli olabiliyor. Paylaşma eylemi aynı zamanda bireyden bireye paylaşan toplulukların esasını oluşturduğu için paylaşma olmazsa ağların çökeceğine inanılıyor. O nedenle maliyet ne olursa olsun paylaşım devam ediyor. Bireyler kendi maliyetlerini düşürmek için internet sağlayıcılarını zorluyorlar.

Kullanıcıların motivasyonu ve paylaşan topluluğun büyüklüğü, eylemin gerçekleşmesine ve sürdürülebilirliğine katkı yapıyor. Kanada Saskatchewan Üniversitesi bünyesinde yapılan bir çalışma, motivasyonun etkilediği bu iki faktörü öğrenciler üzerine deneyerek motivasyonun ne kadar kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Özellikle aktif kullanıcıların sayılarının azlığı paylaşımın düzenli olarak gelişmemesine neden oluyor.

ARAŞTIRMALARA GÖRE 5 ÇEŞİT KULLANICI VAR

Paylaşıma katılan bireylerin yarar sağlaması da diğer bir değerli konu. Bireyden bireye paylaşım sistemleri kullanıcıya yararlı olmalı ve onun beklentilerini sağlamalı, aynı zamanda çıkarlarını gözetmeli. Sonuç olarak kullanıcıların çokluğu kazandıkları yarar ile doğru orantılı. Üniversitede yapılan bu çalışma sonucu Napster ve KaZaa paylaşım sistemleri ortaya çıktı. Yine bu bilimsel çalışmada kullanıcıların başlangıçta teşvik edilmeye ihtiyaç duydukları anlaşıldı. Böylece motive edilen kullanıcı on-line kalma alışkanlığı ediniyor.

Bireyden bireye paylaşım sistemlerine katılan kullanıcılar çeşitli yollarla sınıflandırılabiliyor. Örneğin kullanıcıları sisteme katılımlarına göre sınıflandırma mümkün. Araştırmalar 5 çeşit kullanıcı olduğunu ifade ediyor. Bunlar;

  • Sistemleri kuran kullanıcılar,
  • Servislere izin veren kullanıcılar,
  • Araştırmaları kolaylaştıran kullanıcılar,
  • İletişime izin veren kullanıcılar,
  • İşbirliğine kapalı ve bağımsız olmak isteyen kullanıcılar.

Birinci tip kullanıcı, yeni kaynaklar veya servisler yaratıyor ve toplumun hizmetine sunuyor.

İkinci tip kullanıcı, dosyaları indirmek ve saklamak için topluma disk kapasitesi sağlıyor. Ya da başka kullanıcıların servislerini kolaylaştıran kaynaklar sunuyor.

Üçüncü tip kullanıcı, diğer kullanıcıların belirli dosyaları ve servisleri bulabilmeleri için gerekli adresleri sağlıyor.

Dördüncü tip kullanıcı, kullanım ağına aktif katılarak ağın faaliyetine katkı yapıyor.

Beşinci tip kullanıcı ise bu ağlara katılmıyor. İstediklerini indirdikten sonra hemen off-line hale geliyor ve ihtiyacı olmazsa kullanıma geçmiyor. Dolayısıyla ağları ve toplum kaynaklarını

bağımsız ve ücretsiz kullanmış oluyor.

KURUMLAR, YASA DIŞI KOPYALAMAYA VE PAYLAŞIMA KARŞI SAVAŞ VERİYOR

Kurumlar, birçok dosyanın ve özellikle telif hakkına haiz kayıtların yasa dışı kopyalanmasına ve paylaşımına karşı savaş veriyorlar. Amerika Kayıt Endüstrisi Derneği olan RIAA, bu konuda işlenen suçlara karşı aktif faaliyet yürütüyor. Bireylere ve Napster programlarına karşı açılan davalar ile telif hakkı sahipleri korunmaya çalışılıyor. Bu örgüt ayrıca gizli kullanıcılar yardımıyla ilk elden indirilen dosya ve kayıtları izliyor.

BİREYDEN BİREYE KAYIT VE DOSYA PAYLAŞIMINDA RİSKLER

Şimdi de bireyden bireye kayıt ve dosya paylaşımında ne gibi riskler olduğuna bakalım:

2002 Haziran ayı başlarında, kullanıcıların paylaşım yaparken yanlışlıkla kişisel ve gizli bilgilerini de paylaştıklarını HP laboratuvar çalışmaları ortaya çıkardı. 2003 yılında ABD Kongesi ve Senato Jüri Komitesi toplanarak bu yanlışlıkla paylaşılan gizli ve kişisel bilgilerin müşteriye ve milli güvenliğe yaptığı etkileri değerlendirdi. Araştırmalar, kişisel bilgilerin istenmeden paylaşılmasının yanı sıra casus yazılımlar ve virüslerin ağlar kanalıyla indirilebildiğini gösterdi. Bazı tescilli dosya paylaşım müşterilerinin kötü amaçlı yazılımlar geliştirdiği tespit edildi. Bazı açık kaynaklı dosya ve kayıt paylaşımları entegre anti virüs taramasından geçirilmeye başlandı.

KİMLİK HIRSIZLIĞI YAYGIN HALE GELDİ

Yaklaşık 2004 yılından bu yana kimlik hırsızlığı oldukça yaygın hale geldi. 2008 yılında bir başka çok sayıda kişisel verinin paylaşım sitelerinden yanlışlıkla yayıldığı görüldü. Yaklaşık 2000 kadar şirketin müşterilerinin isim, doğum tarihi ve sosyal sigorta numaraları paylaşım sitelerinde yayınlandı. Bunların arasında Yüksek Mahkeme yargıcı Stephen Brever’e ait bilgiler de vardı. Hassas ve kişisel bilgilerin paylaşımındaki ciddi artış, Başkan

Obama’nın 2009 yılı başında göreve gelmesinin ardından önemli bir boyuta ulaştı. Öyle ki Marine One helikopterinin tasarım detayları da bireyden bireye paylaşım siteleri üzerinden yapılan ihlal sonucu kamuoyunun bilgisine açıldı. Bu olay, Amerikan Güvenlik sisteminin zayıflığını da ortaya koymuş oldu. Ek olarak, bu güvenlik ihlalinden kısa süre önce 150 binin üzerinde vergi iadesi, 25.800 öğrencinin kredi başvurusu ve 626 bin kredi raporu da dosya paylaşımı üzerinden yanlışlıkla paylaşılmıştı.

ABD HÜKÜMETİ, POTANSİYEL RİSKLERE KARŞI UYARMAYA BAŞLADI

ABD Hükümeti, kullanıcıların bireyden bireye dosya veya kayıt paylaşırken yaşayacakları potansiyel risklere karşı onları uyarmaya başladı. Bununla ilgili yasal düzenlemeler yapıldı. Bu yasal düzenlemelere göre kullanıcıların satın alacakları yazılımları kullanmadan önce, bireyden bireye paylaşımla ilgili riskler hakkında bilgi sahibi olmaları zorunlu oldu. Ek olarak kullanıcıların istedikleri zaman bilgisayarlarından bireyden bireye dosya ve kayıt paylaşımı yapan yazılımları silmelerine veya bloke etmelerine olanak sağlandı. Federal Ticaret Komisyonu da US-CERT yönetmeliği ile kullanıcıları potansiyel risklere karşı uyarıyor.

Bu önlemlere karşın, 2010 yılında araştırmacılar 28 binden fazla bireye ait kişisel sağlık sigorta bilgilerini, doktor isimlerini, teşhis kodlarını içeren hassas hasta bilgilerini paylaşım ağlarında tespit ettiler. Bu bilgiler hassas görüşmeleri, tedavi verilerini ve değerlendirme notlarını içeriyordu.

BİRÇOK ÜLKE, KAYITLARIN SINIRLI KULLANIMINA İZİN VERİYOR

Tüm bu gelişmeler, bireyden bireye sanal ortamda paylaşımlarda güvenlik açığının sürdüğünü gösteriyor. Telif hakları ile ilgili olarak yasal düzenlemeler, dosya paylaşımının yasal güvence içinde olmasını gerektiriyor. Bu konudaki tartışmalar, zorunluluğun sadece telif hakkı taşıyan ürün ile ilgili olduğunu sorguluyor. Birçok ülke, telif hakkı sahibine sormadan iyi niyet ile dosya ve kayıtların sınırlı kullanımına izin veriyor. Yorumlar, raporlar ve araştırmalar bu kapsamda yapılıyor. Telif hakkı yasaları bölgesel olarak uygulanıyor. Ülkeler veya eyaletler arası anlaşma yoksa o zaman yasa diğer ülke veya eyalette geçerli değil. Günümüzde birçok ülke bu tür anlaşmalara taraf.

Kişisel verilerin gizliliği konusunda ise yasalar, bireyden bireye paylaşımlarda açığa çıkan verilerin gizliliğini koruyamıyor. O nedenle, paylaşım yapan bireylerin çok dikkatli olması gerekiyor.

 TÜRKİYE’DE BİLGİ ALIŞVERİŞİNİ BİLGİ TEKNOLOJİLERİ KURUMU GÖZETLİYOR

Türkiye’de Bilgi Teknolojileri Kurumu, güvenli sanal ortamlardan bilgi alışverişini gözetleyen kurum olarak karşımıza çıkıyor. Bilindiği gibi internet eğlenceden, bilgi edinmeye; sosyal hayatı zenginleştirmeden, ekonomik çevrede yeni iş fırsatlarının doğmasına kadar birçok fırsatı bizlere sunarken, başta gizlilik ve güvenlik kaygıları olmak üzere çeşitli risk ve zararları barındırıyor. Sanal dünya olarak adlandırılan internet platformlarının, insanoğlunun günlük yaşamının bir parçası haline gelmeye başlaması bu platformlardaki riskleri de gerçek hayatta karşımıza getiriyor. Bizler, yaşam boyunca bulunduğumuz yere göre değişen risklerle ve yaşantımıza zarar veren etkenlerle karşılaşabiliyoruz. Gerçek dünyada karşılaştığımız risk ve zararların daha fazlası internet ortamında bizi bekliyor. Bu risk ve zararlar özetle:

  • Yanlış ve/veya Zararlı Bilgiye Erişim;
  • Siber Zorbalık,
  • Sanal Dolandırıcılık,
  • Kişisel Bilgilerin Paylaşımı ve Kimlik Hırsızlığı (identity theft),
  • Zararlı Yazılımlar,
  • Oltalama (phishing),
  • Pornografi /Çocuk İstismarı/ Fuhuş,
  • Yasadışı Kumar
  • İnternet Bağımlılığı,
  • Sağlık Sorunları (İnternetin başında aşırı zaman geçirmeye bağlı olarak görülebilecek ortopedik rahatsızlıklar)
  • Yabancılarla Çevrimiçi ve Çevrimdışı İletişim,
  • Şiddet/Nefret/Irkçılık Faaliyetleri
  • Silah ve Madde Kullanımı
  • Telif Hakları İhlali

olarak sayılıyor. Dolayısıyla internet hayatımıza getirdiği pek çok yeniliğin yanında bir o kadar da riski beraberinde getiriyor. Kuşkusuz bu risklerle mücadele için sadece internete yasal çerçevede getirilecek kısıtlamalar yetmiyor. O nedenle internette bilgi paylaşan herkesin ülkemizde de bilinçlendirilmesi ve iyi birer dijital olur-yazar olmaları son derece önemli.

İNTERNET BİLNÇLİ VE GÜVENLİ KULLANIMI NASIL OLACAK?

Bunun için dijital okur-yazarlık seviyesinin çocuk yaşlardan başlanarak geliştirilmesi için hem bireysel hem toplumsal açıdan yapılması gerekenler Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından belirtiliyor. Yeni yetişen neslin çok iyi birer dijital kullanıcı olduğunun farkında olarak bilinçle davranması bekleniyor. Sadece kısıt getirmenin imkânsız olduğunun farkında olarak dijital teknolojileri etik, bilinçli ve sorumlu birer birey olarak kullanma alışkanlığı kazanmaları isteniyor. Kurum, bu amaçla internet kullanıcıları için guvenliweb.org.tr isimli web sitesini devreye almış durumda. Bu web sitesinde internetin bilinçli ve güvenli kullanımının nasıl olacağına dair bilgiler veriliyor.

TÜRKİYE’DE DOSYA VE KAYIT PAYLAŞIMI İLE İLGİLİ TELİF HAKLARI

Türkiye’de internet üzerinden dosya ve kayıt paylaşımının telif hakları ile ilgili yönü ise şöyle:

Esas olarak Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında yer alan unsurları içeren bir eser ortaya çıkarıldıktan sonra bunun özellikle koruma altına alınmasına gerek kalmıyor. Fakat telif hakkına konu olacak eserin üzerinde hak sahipliğinin kolaylıkla ispat edilebilmesi bakımından bazı işlemlerin yapılması gerekiyor. Bunlardan ilki isteğe bağlı kayıt tescil işlemi. Eserler üzerinde beyana dayalı olarak tescil işleminin gerçekleştirilmesi mümkün ve faydalı. Böylelikle her türlü telif hakkının, internet yayın ve eserlerinde telif hakları dahil, korunması mümkün olabiliyor. İsteğe bağlı tescilin hukuki dayanağını da yine Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu oluşturuyor. Tescil işleminin gerçekleşmesi için başvuruyu eser sahibinin, mirasçılarının ya da vekilinin zorunlu belgelerle birlikte Telif Hakları Genel Müdürlüğü’ne yapması gerekiyor.

Okurlarımızın sanal ortamda paylaşım yaparken dikkatli olmaları gerektiğine, bu yazının katkı yapmasını umuyorum.

İbrahim Aybar

Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

aybar@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası