İstanbul Madeni Eşya Sanatkarları (İMES) Sanayi Sitesi’nin Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ile birlikte düzenlediği İMES Ekonomi Buluşmaları toplantısının konuğu İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan oldu.
Aynı zamanda İSO Yönetim Kurulu Üyesi de olan İMES Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Akar’ın açılış konuşmasıyla başlayan buluşmada İSO Başkanı Bahçıvan, güncel ekonomik konular ve sanayicinin yaşadığı sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve katılımcı sanayicilerin sorularını yanıtladı.
EGD Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıya İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Dalgakıran’ın yanı sıra çok sayıda İSO Meclis Üyesi ve bölge sanayicisi katıldı.
İMES Başkanı Kemal Akar, başlangıçta toplantının amacını anlatan ve önümüzdeki dönemde de süreceğini ifade eden bir açılış konuşması yaptı. Ardından katılımcı sanayicilere seslenen İSO Başkanı Bahçıvan, 2013’te göreve geldiklerinde reel sektörün kullanmadığı bir tabir olarak finansal istikrarın önemine değindiklerini söyledi. Geçmişte ekonomi hayatının yüksek enflasyon, yüksek faiz, döviz kurlarında artış ve öngörülemezlik ortamında geçtiğini belirten Bahçıvan, bunun bedelini de büyük türbülanslar ve küçülen ekonomi olarak yıllarca ödediklerini ve 2001 krizinin de bunun patlama noktası olduğunu kaydetti.
“REHAVET BİZİ TÖKEZLETTİ”
2000’li yılların başında uygulamaya konan ekonomik plan ve atılan temel ile AK Parti hükümetinin istikrarlı şekilde bu planı uygulamasının 2016 yılına kadar meyvelerini toplamalarını sağladığını anlatan Bahçıvan, bu dönemde öngörülebilir döviz kuru, tek haneli enflasyon ve faizlerin makul boyuta gelmesini başardıklarını ifade etti. Bu sürecin yaşanan rehavet nedeniyle 2018 başından beri tökezlemeye başladığını aktaran Bahçıvan, bugün tekrar dengelenme sürecine girmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Finansal istikrarsızlığın sonuçlarını insan vücuduna benzeten Bahçıvan, tansiyonun inip çıkmasının bir noktada dengeye geldiğini ancak vücutta tahribata yol açtığını belirterek ekonomi dengelendikten sonra bir check-up ile hangi sektörde kalıcı sorun olduğunun tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Bahçıvan, sanayinin bu dönemin bedelini ciddi şekilde ödeyecek sektörlerden biri olduğunu belirterek finans dünyasında alınan önlemlerin ardından sanayi sektörünün sorunlarına eğilinmesi gerektiğini vurguladı. 80’li yıllarda dövizde yaşanan sorunların etkisinin gelir gider tarafında olumsuzluklarla sınırlı olduğunu dile getiren Bahçıvan, bugün ise ciddi döviz borcu olan şirketlerin bilanço dengelerinin tahribata uğradığına dikkat çekti.
“TÜRKİYE’Yİ FIRSATLAR ÜLKESİ HALİNE GETİRMEMİZ LAZIM”
Bankaların bazı sektörlere çok kolay finansman sağladığını ve bedelinin şimdi görüldüğünü aktaran Bahçıvan, İSO Türkiye İmalat Sanayi PMI rakamlarından görüldüğü üzere önümüzdeki dönemde ekonominin küçülme sürecine girebileceğini dile getirdi. Yurt dışındaki gelişmelere de değinen Bahçıvan, 2019’da dünya ekonomisinde de yavaşlama ihtimalinin ciddi bir tehlike olduğunu belirtti. Bahçıvan, petroldeki düşüşün cari açık açısından olumlu bir gelişme olacağını bunun yanında petrole bağlı pazarlar da kendilerini zorlayabileceğini ifade etti. Türkiye’nin artık 800 milyar dolarlık bir ekonomi olduğunu ve dış finansmana ihtiyacı olduğunu belirten Bahçıvan, Türkiye’yi dünya nezdinde fırsatlar ülkesi haline getirmeleri gerektiğini dile getirdi.
Geçmişte Türkiye’de sanayinin ekonomideki ağırlığının olması gereken noktanın uzağında olduğunu hatırlatan Bahçıvan, bugün sanayiden uzaklaşılan bir dönem yaşadıklarını söyledi. Türkiye büyürken sanayinin bu pastada yeteri kadar büyümediğini aktaran Bahçıvan, sanayi içinde kalmanın bir inanç ve aşk olduğunun altını çizdi. Son birkaç yılda sanayinin öneminin yeniden gündeme geldiğine işaret eden Bahçıvan, Türkiye’nin sanayi toplumu olmaktan başka çaresi olmadığını ve gelecek hikayesini gençleri üretimle buluşturarak yazmaları gerektiğini vurguladı.
“SANAYİCİ KAZANDIĞININ YÜZDE 52’SİNİ FİNANSMANA HARCIYOR”
Bahçıvan, ekonominin büyümesi için müteşebbis, para ve insan unsurlarına ihtiyaç olduğunu belirterek “Türkiye’de müteşebbis eksiğimiz yok. İkinci nesile de yansımış olan bir müteşebbis gücü var. Finansman konusunda ise milli bir finansman politikası lazım. Sanayinin finansmanı özel sektör finansmanına bırakılmamalı. Sanayinin finansmanının ayrıştırılmış ve özerkliğinin olması gerekiyor. Kalkınma Bankası’nın tekrar modernize edilerek sanayinin hizmetine sunulması talebimiz var. Bu konu Türkiye’nin gündemine geldi. Sanayicimizin zorluklarla topladığı kaynak finansman olarak kaybediliyor. İSO 500’de son 7 yılın ortalamasına göre sanayici kazandığının yüzde 52’sini finansmana harcıyor ve dünyada böyle bir örnek yok. İnsan konusunda ise eğitim sistemimiz sanayiyi beslemiyor. Meslek liselerinin kökünü kazıdık. Okullar tarla, öğrenciler tohum ise tarlaya tohum ekemiyoruz. Keşke önümüzdeki 10-15 yıl en yetenekli evlatlarımızı öğretmen olmaya yönlendirsek, okulların önemi içindeki eğitimden geçiyor” şeklinde konuştu.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.