-Dünyada da Türkiye’de de liberal-sağ partiler özelleştirmeleri artırarak, borçlanma ve fiktif büyüme/vergiler yoluyla kaynak yaratırlar, bu kaynakları verimli yatırımlar yerine tüketim harcamalarına ve spekülatif alanlara aktarırlar. Bir süre sonra kaynaklar tükenir, satacak bir şey bulamazlar, borçlanma olanakları daralır, faiz oranları yükselir. Sonuçta vatandaşın satın alma gücü düşer. Yapılacak ilk seçimde seçmenler o iktidarı değiştirerek genellikle sosyal demokratları yönetime getirir.
-Sosyal demokratlar iktidara geldiklerinde ise genellikle enkaz devir aldıkları için, mecburiyetten ilk iş olarak ekonomide kemer sıkma yoluna gider, borçlanmayı azaltır, vergi oranları artırır, ekonominin toparlanması için bütçe disiplini ve minimum 2-3 yıllık sıkı para politikası uygularlar. Bu durum, sosyal demokrat seçmeni rahatsız eder. Bu kez toplum nezdinde umut olmaktan çıkar ve kısa zaman sonra iktidarı yeniden kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırlar.
Türkiye’de yaşamak, aksiyon filmi izlemek gibi bir şey. Ekonomide, siyasette, spor dünyasında… her yerde. Oynak bir zemin üzerinde kimsenin kimseye güvenmediği bir ortamda yaşıyoruz. Hukuk, adalet sistemi, eğitim, ekonomi, bürokrasi gibi tüm alanlarda önemli aksamalar, aşınmalar var. Ne yazık ki Yargıtay bile Anayasa Mahkemesi kararına uymayabiliyor. Adeta yapanın yaptığının yanına kar kaldığı, kuralsız bir toplum haline gelindi.
Ülkemizde nüfus, eğitim, demografik yapı ve buna bağlı olarak siyasi yapı ve anlayış son yıllarda çok değişti, bu değişim dünyayı şaşırtacak sonuçları beraberinde getirdi. Başta Ak Parti olmak üzere, Milliyetçi Hareket Partisi ve bu iki partiyi destekleyenler ülkeyi adeta siyasi-iktisadi buhranın eşiğine getirdiler. Hukuk ve adalet sistemi başta olmak üzere, ekonomide çok büyük hatalar yapıldı. İşsizlik, enflasyon, cari açık, bütçe açığı, TL’nin itibarsızlaştırılması, gelir dağılımının bir türlü düzelmemesi, kişi başına düşen milli gelirin az gelişmişlik düzeyini aşamaması toplumda önemli sıkıntılar yarattı. Bütün bunlara rağmen, şaşırtıcı bir şekilde seçmen yirmi yılı aşkın süreden bu yana tercihini bu partilerden yana kullandı.
SİYASİ YAPIYI EKONOMİK YAPI BELİRLER
Aslında dünya siyaset literatürüne göre, siyasi yapıyı ekonomik yapı belirler. Yani vatandaşın satın alma gücü değiştikçe, buna bağlı olarak siyasi tercihi de değişir. Ancak dünyadaki bu siyasi gerçek, ülkemizde yıllardan bu yana işlemedi. Siyasi tercihlerde asıl belirleyici olan şey, kimlik siyaseti oldu. Kimlik siyaseti anlayışına göre oy veren seçmenler, kendi kısır döngüsü içinde kaldılar ve antidemokratik yapıya razı bir şekilde, ardı ardına adeta yeniden yoksullaşmayı tercih ederek aynı sağ partilere oy vermeye devam ettiler.
VATANDAŞLARIN SATIN ALMA GÜCÜ AZALINCA TERCİHLERİNİ SOSYAL DEMOKRATLARDAN YANA KULLANIRLAR
Uzun dönemli değerlendirme yapıldığında, sadece ülkemizde değil, dünyada da şöyle bir gerçek vardır: Liberal-sağ partiler iktidara geldiklerinde; devletin ekonomideki payını azaltmak adına özelleştirmeleri artırarak, borçlanma ve fiktif büyüme/vergiler yoluyla sürekli bir şekilde kaynak yaratırlar, elde ettikleri bu kaynakları verimli yatırımlar yerine tüketim harcamalarına ve-veya getirisi olmayan verimsiz-spekülatif alanlara aktarırlar, diğer yandan ise sosyal devlet yerine sadaka anlayışına göre vatandaşlarına ayni-nakti yardım yaparlar. Bir süre sonra kaynaklar tükenir, deniz biter, satacak bir şey bulamazlar, borçlanma olanakları daralır, faiz oranları yükselir. Bunun sonucunda vatandaşın geliri ve satın alma gücü düşer. Bu kez yapılacak ilk seçimde seçmenler o iktidarı değiştirir, tercihlerini genellikle sosyal demokratlardan yana kullanırlar.
SIKI PARA POLİTİKASI UYGULAYAN SOSYAL DEMOKRATLAR, KISA BİR ZAMAN SONRA İKTİDARI KAYBEDERLER
Sosyal demokratlar iktidara geldiklerinde ise genellikle enkaz devir aldıkları için, mecburiyetten ilk iş olarak ekonomide kemer sıkma yoluna gider, borçlanmayı azaltır, vergi oranları artırır, ekonominin toparlanması için bütçe disiplini ve minimum 2-3 yıllık sıkı para politikası uygularlar. Bu durum sosyal demokrat seçmeni rahatsız eder. Bu kez toplum nezdinde umut olmaktan çıkar ve kısa zaman sonra iktidarı yeniden kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırlar. Sonrasında ise gerçekten iktidarı kısa bir zaman sonra kaybederler. Ülkemiz ve dünya siyasetinin son 30 yılı irdelendiğinde konu net olarak anlaşılacaktır. Bu durum iktisadi-siyasi bir kısır döngüdür ve hep işler.
2023 ŞUBAT DEPREMİNE RAĞMEN SEÇMENLER, SİYASİ İKTİDARI TERCİH ETTİ
Ülkemizde, anlatılan bu dünya siyaset teorisi tam olarak işlemedi. Nedeni ise ülkemizde var olan aksak demokratik-bürokratik yapının yanında, siyasi tercih belirlemede iktisadi gerçeklikler yerine din istismarıyla birlikte vatandaşların kimlik siyasetine kanalize edilmiş olmasıdır. Bu duruma gelinmesinde, 12 Eylül ve diğer ardı ardına gelen askeri rejimler ile küresel güçlerin dizayn ettiği eğitimsiz ve apolitik insan tipi üretilmesinin büyük payı bulunmaktadır. Bu nedenle, 2023 Şubat acı depremine rağmen deprem bölgesinde bile seçmenler tercihlerini, yapılan yanlışları üreten siyasi iktidardan yana kullandı ve Mayıs 2023 seçimlerinde az farkla da olsa iktidardakiler yeniden seçildiler.
SEÇİM SONUÇLARI ŞAŞIRTICI OLMADI VE CHP’NİN ZAFERİ GELDİ
Zaten tükenmiş olan iktisadi yapının bir türlü ayağa kaldırılamamış olması, enflasyon, satın alma gücündeki zayıflama, emeklilerin maaş düşüklüğü, asgari ücretin yetersizliği vs. iktidarı, adeta sosyal demokratlar iktidara gelmişçesine kemer sıkma, sıkı para politikası uygulama, acı tedbirler alma noktasına getirdi. Ekonomi yönetimi, zorunlu olarak, IMF ile anlaşmışçasına; faizleri önemli ölçüde yükseltti, kredileri kıstı, büyük kamu harcamalarını durdurdu, sıkılaştırıcı politikalar uygulamaya başladı. Bütün bu uygulamalar, seçmenlerin iktidara tepki vermesine, kimlik siyaseti üzerinden değil ekonomi üzerinden oy kullanmasına neden oldu, adeta seçmenin iktidardan intikam almasını sağladı. İktidarın yerel seçimlerdeki mağlubiyetinin esas nedenlerinden biri budur. Buna bir de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın üstün performanslı belediyecilik uygulamaları ile CHP’deki değişim rüzgarlarını eklediğimizde sonuç şaşırtıcı olmadı ve CHP’nin zaferi geldi.
Şimdi sıra genel seçimlerde olup, CHP iktidar olmak istiyorsa; toplumun ve de özellikle gençlerin geleceğe dönük ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak, ekonomide ve siyasette oluşan yeni dünya düzenine uygun yeni politikalar üretebilmesi, barışçıl ve kapsayıcı bir yaklaşımla sosyal devlet anlayışı ve demokratik uygulamaları en iyi şekilde yaşatabilmesi gerekmektedir.
Şaban Çağıran
Bankacı/Denetçi/Mali Müşavir
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.