Ocak ayında bütçe gelirleri yüzde 66 artarken vergi gelirleri sadece yüzde 7 arttı. Bütçe gelirlerindeki yüksek oranlı artışın nedeni vergi dışı gelirlerde görülen yüzde 809’luk artış. Bu da TCMB’nin 2018 yılı karının avans olarak alınmasından kaynaklandı. Hazine’ye yaklaşık 33 milyar TL transfer gerçekleşti.
Bu uygulama hem bütçedeki bozulmanın fark edilmesini geciktirdi hem de Merkez Bankası’nın uygulamakta olduğu sıkılaştırılmış para politikası ile çelişti. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın sürdürdüğü sıkılaştırılmış para politikası duruşuna duyulan güvenin zedelenmeye başladığı iddia edilebilir.
2001 krizi ertesinde Türkiye ekonomisinin istikrarı bağlamında en fazla güven yaratan iktisat politikalarından biri belki de herkesin kabul etmekte tereddüt etmeyeceği mali disiplin oldu. Bütçe açıklarının kontrolü ve borçlanma dinamiklerinin sürdürülebilir hale getirilmesi olarak detaylandırılan mali disiplin uygulaması gerçekten de istikrarlı bir maliye politikasının göstergesi olarak kabul edildi.
Her ne kadar sürekli olarak bütçe açıkları verilmeye devam edilmiş olması ve özellikle vergi alanında gereken yapısal reformların yapılamamış olması dikkat çekici açmazlar olsa da, mali disiplin uygulaması genellikle yeterli görüldü.
Diğer taraftan TCMB tarafından uygulanan enflasyon hedeflemesi stratejisi çerçevesinde enflasyonun tek haneli düzeylere indirilmesi ve finansal istikrarın hedeflenmesi gibi uygulamalar da merkez bankamızın başarılı bir para politikası uyguladığı yorumlarına neden oldu.
SIKILAŞTIRILMIŞ PARA POLİTİKASININ SONUÇLARI
Her ne kadar orta vadeli enflasyon oranı olarak belirlenen yüzde 5 düzeyindeki enflasyona istikrarlı bir biçimde erişilemese de Merkez Bankası’nın sıkılaştırılmış para politikası vasıtasıyla enflasyonu kontrol altına alacağı inancı genelde yaygın oldu.
Ancak artık görülmektedir ki söz konusu iki alanda da önemli bazı sorunlar ortaya çıkmış ve ciddi tedbirlerin alınmasının zorunluluğu ortaya çıktı. Öncelikle mali disiplin bağlamında bakılacak olursa, 2019 yılının Ocak verileri dikkat çekici eğilimler içeriyor.
İlk bakışta açıklanan veriler olumlu bir tablo sergiliyor. Nitekim Maliye Bakanlığının açıklamasına göre, “2018 yılı Ocak ayında 1,7 milyar TL fazla veren bütçe, 2019 yılı Ocak ayında 5,1 milyar TL fazla verdi. 2018 yılı Ocak ayında 7,7 milyar TL faiz dışı fazla verilmiş iken 2019 yılı Ocak ayında 12,4 milyar TL faiz dışı fazla verildi.”
VERGİ DIŞI GELİRLERDE GÖRÜLEN YÜZDE 809 ARTIŞ
Ancak verilerin detaylarına bakıldığında sürdürülebilir olmayan bir eğilim karşımıza çıkıyor. Söz konusu dönemde bütçe gelirleri yüzde 66,6 oranında artarken vergi gelirleri sadece yüzde 7,1 oranında arttı. Tahmin edileceği üzere bütçe gelirlerinin yüksek oranda artmasını sağlayan gelişme vergi dışı gelirlerde görülen yüzde 809,3 oranındaki artıştır.
2018 yılının Ocak ayında sadece 4 milyar 394 milyon TL olan vergi dışı gelirler, 2019 Ocak ayında 39 milyar 955 milyon TL olarak gerçekleşti. Söz konusu yüksek oranlı artışı sağlayan gelişme de bilindiği üzere TCMB’nin 2018 yılı karının avans olarak alınması oldu.
TCMB’NİN 2018 KARI OCAK AYINDA HAZİNE’YE ÖDENDİ
TCMB Analitik Bilançosuna bakıldığında söz konusu avansın Hazine’ye Ocak ayında ödendiği görülüyor. Nitekim TCMB Analitik Bilançosu aktifinde yer alan Diğer Kalemler hesabı 17 Ocak’ta; -95 milyar 382 milyon TL iken, ödemenin yapılmasıyla -61 milyar 690 milyon TL düzeyine düştü. Başka bir deyişle yaklaşık 33 milyar TL düzeyindeki transfer gerçekleşti.
Bu uygulama hem bütçe gerçekleşmelerindeki bozulmanın fark edilmesini geciktirdi hem de Merkez Bankası’nın uygulamakta olduğunu ilan ettiği sıkılaştırılmış para politikası ile çelişti. Bütçede bozulma bir süre sonra çok daha açık bir biçimde görülecek.
Çünkü ekonominin durgunluğa girmesi sürecinde özellikle yurt içinde toplanan vergilerin artışlarında ciddi yavaşlama görülüyor. Merkez Bankası’nın katkısı da sürekli olamayacağına göre, önümüzdeki aylarda bütçe açıklarında yükselişler görülmesi yüksek olasılık arz ediyor.
PARA POLİTİKASINA DUYULAN GÜVEN ZEDELENEBİLİR
Konuya para politikası çerçevesinde bakıldığında ise, Merkez Bankası’nın sürdürdüğü sıkılaştırılmış para politikası duruşuna duyulan güvenin zedelenmeye başladığı iddia edilebilir. Genellikle Merkez Bankası bilançosunda bırakılan bu düzeyde bir kaynağın aktarımı para arzı ve Merkez Bankası bilançosu üzerinde etkili olacaktır.
Ayrıca yakın zamanda karşılık oranlarında gerçekleşen indirim de benzer bir biçimde sıkılaştırılmış para politikası bağlamında bir soru işareti yaratıyor. Nitekim 2018 yılı sonunda yaklaşık 114 milyar TL düzeyinde olan Merkez Bankası Parası, 15 Şubat itibarıyla 137 milyar TL düzeyini aştı. Bu noktadan itibaren TCMB’nın sıkılaştırıcı adımlar atıp atmayacağını izlemek yerinde olacak.
Doç. Dr. Ertuğrul Kızılkaya
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi
kizilkaya@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.