Son Haberler

Şirketler krizlere dayanmak için ne yapmalı?

Ülkemizde şirketlerin yüzde 80´ini 5´nci yılda, ömrünü tamamlıyor. Bu ortamda şirketler için ayakta kalmak, tesadüflere bırakılmayacak kadar önemlidir. Dünyanın neresinde, hangi ölçekte ve hangi sektörde faaliyet gösterilirse gösterilsin, oyunu kuralına göre oynamak, çağın ve rakiplerin/rekabetin gerisinde kalmamak gerekiyor.

-Ölçeği-faaliyet konusu ne olursa olsun tüm işletmelerin, her geçen gün acımasızlığı ve yıkıcılığı artan küresel dünyada, güneşli havalarda fırtınalı havalara dayanıklılığı da düşünen bir yaklaşım sergilemesi kaçınılmazdır. Aksine davranan işletmelerin ömrü ne yazık ki kısa olacaktır.

İktsadi kriz, kısaca; bir ülkede mal, hizmet, faiz-döviz fiyatları ile üretim seviyesinde yaşanan çizgi dışı hareketlerdir. Küreselleşme ile birlikte para-mal ve hizmetlerin olabildiğince engelsiz bir şekilde dolaşımı, bileşik kap misali, ülkelerde zaman zaman aşırı dalgalanmalar yaratmakta, bu da ülkeler, işletmeler ve de bireyleri önemli ölçüde etkiler.

Kapitalizmin tarihi krizlerle doludur ve daima da olacaktır. Zira kapitalizmin özünde aşırı rekabet vardır ve bu rekabet acımasızdır. Krizleri bir doğa felaketi olarak düşünebiliriz. Tarih göstermiştir ki krizler; iflaslar, birleşmeler, elden çıkarmalar, satın almalar vs. yoluyla sermayenin ve yönetimlerin (siyaset)  el değiştirmesi sonucunu doğurur. Örneğin, ülkemizdeki yaşanan krizler düşünüldüğünde, kriz öncesi ve sonrası şirket sahipliklerinin ve yöneticilerinin ne kadar değiştiği kolaylıkla görülebilir.

Küreselleşme adı altında yürütülen dünyayı paylaşım sisteminde ekonomik krizlerden kaçınılamayacağına göre, krizlere karşı dayanıklı olmak gerekiyor. Aksi halde, mutlaka sermayedarlar, yönetenler, çalışanlar, müşteriler ve hatta nihai ödeyici olarak bireyler gerekli bedeli ödemekle karşı karşıya kalacaklardır.

Klasik işletme davranışı, ekonominin büyüdüğü ve karların yüksek olduğu dönemlerde, fırtınalı havaların unutularak, baharın dört mevsim yaşanacağının zannedilmesidir. Bu nedenle, böylesi dönemlerde kolaylıkla para harcanır, şatafatlı yapılarda oturulur, lüks araçlara binilir, yeterli inceleme yapılmadan borç alma-verme arzusu artar, yüksek primler ödenir, rakipler incelenmez, rekabetin kuralları/sonuçları önemsenmez, risk kaygısı düşer. Ne yazık ki bu tip yaklaşımların sonu çoğunlukla hüsranla noktalanır.

ÜLKEMİZDE NE YAZIK Kİ UZUN ÖMÜRLÜ İŞLETMELERE SIK RASTLANMAZ.

Ülkemizde ne yazık ki uzun ömürlü işletmelere sık rastlanmaz. Dünya Bankası raporuna göre, ülkemizde şirketlerin yüzde 80´inin 5´nci yılda, yüzde 96´sının ise 10´ncu yıla başlamadan ömrünü tamamladığı anlaşılıyor.

Teknolojideki gelişmeler sonucu şirket ömürleri giderek azalıyor. Örneğin Almanya´da şirket ömürleri 45 yıldan 16 yıla, Fransa´da 13 yıldan 9 yıla, İngiltere´de 10 yıldan 4 yıla inmiş.

Aynı araştırmada, şirketlerin genç yaşta yok olmalarının nedeni olarak, kuruluş ve büyüme aşamalarında bir iş planının olmaması, işletme sermayesi ihtiyacı için ek finansman olanaklarının sınırlı olması, rekabet kolaylığı getiren yeni teknolojilere ulaşmakta geç kalınması, pazara yeni oyuncular girmesi, dış pazarlara açılamama, nitelikli insan kaynağı, kurumsallaşamama, markalaşamama olarak belirtiliyor. Aile şirketlerinde ise aile içi çatışmalar, yetki karmaşası, ailenin ucuz ama niteliksiz insan kaynağı ile şirketi yönetmede ısrarlı olması gibi nedenler sonu erken getiriyor. (2)

OYUNU KURALINA GÖRE OYNAMAK, ÇAĞIN VE RAKİPLERİN/REKABETİN GERİSİNDE KALMAMAK GEREKİYOR

Bu ortamda ayakta kalmak, tesadüflere bırakılmayacak kadar önemlidir. Dünyanın neresinde, hangi ölçekte ve hangi sektörde faaliyet gösterilirse gösterilsin, oyunu kuralına göre oynamak, çağın ve rakiplerin/rekabetin gerisinde kalmamak gerekiyor.

Krizlere dayanıklı olmak için aşağıdaki önlemler kaçınılmazdır.

  • Uzun vadeli bir vizyona sahip olunması… Bu vizyona sahip gerekli strateji ve planlamaların yapılması… Vizyon ve stratejiye uygun bir organizasyon yapısı ve insan kaynağı yapısı,
  • Ürün ve hizmette rekabetçi olmak için teknolojik gelişmelerin ilerisinde olunması,
  • İnovatif ve yenilikçi bir yaklaşım anlayışı kurulması… Sürekli yeni pazarlar bulunması için yoğun çaba harcanması,
  • Maliyet ve verimlilik odaklı bir yapının kurulması,
  • Eğitimin hayatın bir parçası olarak görülmesi,
  • Müşteri odaklılığın esas alınması,
  • Olası riskleri tanımlayan ve sorgulayan ,buna göre önlem alınmasını sağlayan bir yapı kurulması…

Özetle, ölçeği-faaliyet konusu ne olursa olsun tüm işletmelerin, her geçen gün acımasızlığı ve yıkıcılığı artan küresel dünyada, güneşli havalarda fırtınalı havalara dayanıklılığı da düşünen bir yaklaşım sergilemesi kaçınılmazdır. Aksine davranan işletmelerin ömrü ne yazık ki kısa olacaktır.

(1) tarihiolaylar.com

(2 )capital.com-Ebru Fırat

Şaban Çağıran

cagiran@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası