Türkiye‘de sivil toplumun modern anlamda gelişmesi henüz çok yeni. Bu durum; sivil toplumun karar alma süreçlerini etkileme gücünün, henüz dünyanın en iyi demokrasilerinde görüldüğü kadar güçlü olmamasını beraberinde getiriyor. Ancak hemen belirtmek gerekir ki; bu sadece sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının istenilen düzeyde olmamasından (kaynak yetersizliği, yetişmiş insan gücü gibi eksiklikler) kaynaklanmıyor. Ayrıca bu etki edememe hali Türkiye‘de siyaset kültürünün sivil toplumun çalışmalarına ve önerilerine nispeten yeni açık olmasından da ileri geliyor. Gündelik yaşamda varolan gerçek sorunlara gerçek çözüm önerileri sunan sivil toplum örgütleri aslında siyasetin hem işini kolaylaştırmak, hem de yapısal olarak Türkiye‘nin demokratikleşmesini sağlamak gibi önemli bir işleve sahip olabilirler. Bunun en önemli yolu; sivil toplum ile istişare kanallarının daha etkin ve verimli hale getirilmesinden geçiyor. Yani sivil toplum örgütleri, muhatap alındığı ölçüde kendine güvenir, çalışmalarını olgunlaştırır ve memlekete hizmet odaklı düşünen yapı haline dönüşür. Türkiye bu konuda son yıllarda çok büyük yol aldı. Diğer siyasal kültürleri dinleme, istişare kanallarını eskiye oranla daha fazla açık. Böyle olunca sivil toplum gerçek anlamda karar alma mekanizmalarına demokratik olarak daha çok etki eder hale geldi. Bu durum,Türkiye için büyük bir kazanım… Ekonomik kalkınmadan tutun da, afetlerde arama kurtarma çalışmalarına destek olanlarına kadar; demokratikleşme, insan hakları örgütlerinden tutun da mesleki ya da belirli bir çıkar grubunun bir araya gelmesiyle oluşan yapılara kadar sivil toplum her açıdan modern siyasi hayatın vazgeçilmez birer parçasıdır ve öyle de olmalıdır. Zira bilginin gücünü göz önüne alırsak, gündelik hayatımızda üretilen bilginin merkezinin sivil toplum olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Dolayısıyla hayatın tam içinden merkezinden gelen sivil toplumun ürettiği bilgi, hepimizin hayatını kolaylaştıran, geliştiren ya da düşündüren bilgidir diyebiliriz.
ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan ve benim de bizatihi yönetiminde olmaktan memnuniyet duyduğum TüSİAD, işte tam da böyle bir sivil toplum kuruluşu olma iddiasıyla yola çıkmış. 1971 yılında kurulmuş olan bu köklü sivil toplum kuruluşu; ekonomi, sosyal ve demokratikleşme anlamında ürettiği bilgi ile ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine katkı sağlıyor. Sivil toplum açısından diğer kuruluşların da faydalanacağı çalışmalar içerisinde bulunmuş TüSİAD, zaman zaman onlara örnek olmuş, yurt içinde ve yurt dışında önemli çalışmalara imza atmıştır. Sivil toplumun modern Türkiye hayatında tarihi yazıldığı zaman önemli bir mihenk taşı olacak olan bu kurumun çalışmalarının katkısı önemli. Bir TüSİAD bugünkü Türkiye için yeterli midir? Elbette değil. Her açıdan çığır açan, katkılar sağlayan, düşünce üreten yeni TüSİAD’lara ihtiyacımız da var. çünkü sivil toplum geliştikçe, büyüdükçe demokrasimiz de o oranda gelişip büyüyecek.
Görüş Tarkan Kadooğlu Kadooğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.