Eğer biz İNSANLAR olmasaydık dünyanın sürdürülebilirlik diye bir sorunu olmayacaktı !
Gerçekten de insanlığın gurur kaynağı olan buhar gücünün kullanımı, sanayi devrimi, ileri teknik ve teknolojilerin keşfi, elektronik, bilgisayar, iletişim alanlarındaki atılımlar, insanın evrendeki bir canlı olarak yapabileceği, etkileyebileceği ,tetikleyebileceği değişikliklerdeki ölçeği ve oranı hayal sınırlarının ötesine taşıdı.
İnsanoğlunun dünyadaki beslenme zinciri içindeki yeri artan nüfus ve tüketim alışkanlıkları ile sürdürülebilirlik sınırlarını zorladıkça imdadına yeni üretim teknikleri , mekanizasyon, tohum ıslah, sulama ve diğer ürün verimliliği arttırma başarıları yetişmişti. Ancak bir dönemde sorun çözen akıl ve buna bağlı icat ve gelişmeler maalesef insanoğlunun hırsı ve bitmek bilmeyen hükmetme ihtiyacı yüzünden bugün kendi kendisini tehdit eder boyuta geldi.
SOSYAL VE EKONOMİK DENGESİZLİKLER
Bugün dünya nüfusunun % 17’si dünya kaynaklarının % 80’ini tüketiyor. Har vurup harman savuruyor demek daha doğru çünkü 5 milyardan fazla insan dünyanın kaynaklarının % 20’sini paylaşmak zorunda. %20 nüfus yani 1.2 milyar insan günde 1 dolar altında gelir sahibi. En fakirlerin üstündeki %30 yani 1.8 milyar insan günde 2 doların altında ile yaşamak zorunda. En zengin %5 ,en fakir % 5 ‘in 114 misli gelire sahip. Dünyanın bilinen en zengin 500 kişisi 170 tane ülkenin ulusal gelirlerinin toplamına eşit varlığa sahipler. Bütün bu rakamların doğal uzantısı olarak dünya tüketiminin % 86’sı en zengin % 20 tarafından yapılıyor. 1820 yılında dünyada en zengin ülke ile en fakiri arasında 1’e 5 fark varken bu oran 150 yılda 1’e 44 olmuş ve 200’üncü yıl sonrasında 1’e 100’e doğru gidiyor.
EKOLOJİK AYAKİZİ
Kişi başına mevcut tüketim alışkanlıkları ve tüketimleri gözönüne alınarak bunların atıklarını da zararsız hale getirecek şekilde ne kadar doğal üretim kaynağı ihtiyacı olduğunun hesaplanması ile ekolojik ayakizi bulunur.
Bu hesaplamada aşağıda sayılan hususlar gözönüne alınır :
-Gıda ve hayvansal yem ihtiyacı için ne kadar arazi gerektiği,
-Hayvancılık faaliyetleri için ne kadar mera arazisi gerektiği,
-İnsanın konut, yakıt,mobilya benzeri talepleri ile erozon önleme amaçlı orman kaynağı ihtiyacı,
-Balık ve diğer deniz ürünleri için ihtiyaç duyulan su kaynağı,
-Ulaşım, kentleşme, barınma ihtiyaçları,
– Enerji ihtiyacı karşılanırken olan etkileri dengelemek için ihtiyaç duyulan arazi
Yukardaki faktörler gözönüne alınarak yapılan hesaplamalarla herbir ülke bireyinin mevcut tüketim alışkanlıkları ile dünyanın kaç hektar arazisinin biyo üretkenlik kapasitesini kullandığını hesaplayabiliyoruz.
Tüm dünyanın biyolojik üretim kapasitesi ortalama olarak kişi başına 1.9 hektar arazi kullanımına imkan veriyor. Ancak ABD’deki tüketim gözönüne alındığında kişi başına ihtiyacın 9.57 hektar oduğunu görüyoruz. Demek ki tüm ülkeler tüketimde ABD vatandaşını kendisine hedef alırsa mevcut nüfusumuz hiç artmasa bile 5 tane dünya ancak insanlığa yetebilecektir.
Türkiye’de mevcut tüketim miktarları ve alışkanlıkları gözönüne alındığında kişi başına ihtiyaç 2.20 hektardır.Yani dünya kaynakları gözönüne alındığında kişi başına hakkımıza düşenin bir miktar üzerindeyiz.
Unutmayalım ki nüfus artışlarını da gözönüne alarak kişi başına ihtiyaçlara yetecek kadar biyolojik üretim kapasitesini arttırma yolunda ilerlemeler kaydederken tüketim alışkanlıklarımızı da bu kısıtları düşünerek değiştirmek zorundayız.
750 MİLYAR DOLARLIK GIDA HEBA EDİLİYOR
Dünya nüfusunun 2050 yılına gelindiğinde 9.6 milyar kişiye ulaşabileceği hesap ediliyor. Bu kadar insanın ihtiyaçları kadar gıda güvenliğine kavuşması için mevcut gıda üretiminin % 70 artması gerekiyor. Halbuki bir taraftan da tarımsal faaliyetlerin çevreye ve doğal kaynaklara yani toprağa, suya, ormanlara, havaya, iklime, ekosistemlere, biyoçeşitliliğe olan mevcut baskısının da azaltılması gerekiyor.
Öte yandan dünyada her yıl 750 milyar dolarlık gıda ürünü tedarik zinciri içinde atık oluyor.
BİYOÇEŞİTLİLİK TEHLİKE ALTINDA
Ormansızlaşma, arazi kullanım amacının değişmesi,su-hava-toprak kirliliği, yasaklanmış toprak işleme-ürün yetiştirme- hasat alışkanlıkları, yeni-yabancı ürün ve türlerin kullanılması,iklim değişikliği biyolojik zenginlikleri ve çeşitliliği olumsuz olarak etkilemekte ve bazı türlerin neslinin tükenmesine sebep oluyor. Şu anda dünyadaki memelilerin %24’ünün (1130) ,kuş türlerinin %12’sinin (1183) nesli yokolma tehlikesi altında.
ORMANLAR, YOKEDİLDİ
Her gün dünyada 375 km2 orman yok oluyor. Yani her 22 yılda Türkiye büyüklüğündeki orman alanı maalesef ağaçsızlaşıyor. Sanayi devrimi başlangıç dönemiyle mukayese edildiğinde dünyadaki tüm ormanların %80’inin 21’inci yüzyıl başında yok olduğunu görüyoruz. Sadece 1960-1990 arasında 4.4 milyar dekar orman insan eliyle yokedildi.
BALIKÇILIK, BİTİYOR
Dünyadaki tüm balık stoklarının %75’i tüketilmiş durumda. Bunun sebepleri yerine ve türüne göre aşırı yada yanlış metotla avlanma, pestisit kullanımı, denizlerin ve su alanlarının kirletilmesi, yumurtlama alanlarının tahribi, ecosistemin bozulması, termal ve atık deşarjları, biyoçeşitliliğin tahribi gibi yine tamamı İNSAN kaynaklı sorunlardır.
İKİNCİ SPOT
Bireysel çılgınlıklar, organize terörizm, köktenci düşünüş ve inanışlar, başkaldırı ve intihar eylemleri artıyor. Bilmeliyiz ki iklim de değişecek yıldırımlar çoğalacak, seller tufanlara dönüşecek, adalar sulara gömülecek, insanlar topluca ölecek, canlı türleri yokolacak.
İKLİM ISINIYOR, DÜNYA TEHDİT ALTINDA
Uzun süren kuraklıklar, kısa zamanda aşırı yağan yağmurlar, mevsim normalleri dışındaki iklim olayları, buzulların erimesi, yükselen deniz seviyeleri, su altında kalan kıyı arazileri ve ada toprakları giderek alışmaya başladığımız iklim ve tabiat anormalliklerinin tamamı İNSAN kaynaklı sebeplere dayanıyor.
Dünyada iklim istatistiklerinin tutulmaya başladığı 1880 yılından sonraki 135 yılın en sıcak 10 yılı 1998 ve sonraki yıllarda oldu. En sıcak yıl ortalaması 2014 ‘te yaşandı ve 20’inci yıl ortalamalarının 0.60 santigrad üstünde oldu. Daha vahimi 1977 yılından itibaren üstüste dünya sıcaklıkları 38 yıl ortalama üstünde seyretti. Okyanus suyu sıcaklıkları da hava sıcaklıklarıyla paralellik içinde 2014 yılında rekor seviyelere ulaşarak 20’inci yüzyıl ortalamasının 0.57 santigrad üstüne çıktı.
SU KAYNAKLARI TÜKENİYOR
Halen dünya nüfusunun 1/3’ü su kaynaklarının baskı altında olduğu bölgelerde yaşıyor. 80 ‘in üzerinde ülkede son 20 yılda ciddi su kıtlıkları görüldü. 1.1 milyar imsan temiz içmesuyu kaynaklarından mahrum. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası kişi başına yıllık kullanılabilir su miktarı olarak feleket düzeyinde düşük, çok düşük, yada düşük kabul edilen 5000m3 altında kullanma imkanına sahip. Türkiye de bu sınıflandırmada düşük kabul edilen yılda 2000 m3 ile 5000m3 grubuna dahil.
Gerçekten de ülkemizde yıllık yenilenen su kaynakları potansiyeline bakıldığında :
-Toplam yağış miktarı birim alan ve kişi başına azdır,
– Yağışlar bölgelerarası dengesizdir (İç anadoluda yılda 30 cm, Rize’de 250 cm’dir)
– Mevsimlerarası dengesizdir,( Bir mevsim boyu hiç yağış almayan yerler vardır)
– Ülke topoğrafyası hızlı akışa geçişi kolaylaştırmaktadır,
– Orman alanları ve vejetasyon yeterli değildir,
– Toplam yağışlar içinde kar yağışı az ve bölgeseldir,
– Erozyon yüksektir,
-Doğal ve insan yapısı rezervuar alanları- yapıları yetersizdir.
Yukarıda çeşitli faktörler itibarıyla dünyadaki mevcut durumun ne kadar dengesiz ve sürdürülemez olduğunu incelemiş olduk.
Tüm bu dengesizlikler bir taraftan sosyal ve politik patlamaları ve yeni denge arayışlarını tetikliyor, bir taraftan da doğal kaynaklara, çevresel zenginliklere , canlı ve cansızların yaşam alanlarına tehditler oluşturuyor.
Bireysel çılgınlıklar, organize terörizm, köktenci düşünüş ve inanışlar, her türlü isyan, başkaldırı ve intihar eylemleri artıyor. Bilmeliyiz ki iklim de değişecek yıldırımlar çoğalacak, seller tufanlara dönüşecek, adalar sulara gömülecek, insanlar topluca ölecek, canlı türleri yokolacak, ekosistemler tahrip olacak, balık türleri azalacak, yani kısaca İNSAN : İNSANI İSYAN ETTİRİRKEN DOĞA VE ÇEVRE DE İSYAN ETMEYE DEVAM EDECEK.
ÇÜNKÜ İNSANLIK SÜRDÜRÜLEMEZ BİR HAYAT ANLAYIŞINDADIR. DAHA VAHİMİ DE DAHA FAZLA İNSANIN AMACI YAPILMAKLA SÜRDÜRÜLEMEZLİK KENDİ KENDİNİ BESLEYEN BİR CANAVARA DÖNÜŞÜYOR.
Murat Sungur Bursa
Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı
bursa@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.