15 Temmuz’da Türk halkının darbecilere karşı verdiği mücadele ile artık demokrasimizin sürdürülebilirliği ile ilgili tüm kuşkular, soru işaretler ortadan ebediyyen kaldırılmıştır.
15 Temmuz 2016 sonrasında doğal olarak ülkemizin tüm gündemini, kalkışma, faillerin kimliği ve planları, arkalarında kimler olduğu , işbirlikçilerin belirlenmesi , başta kamu olmak üzere yönetim ve iş hayatından ayıklanma süreçleri ve bu durumla ilintili diğer hususların tartışması işgal etti.
Her kesimden herkesin ve yurtdışından objektif gözlerle analiz yapan tüm siyaset bilimcilerin, araştırmacıların ve yorumcuların üzerinde mutabık kaldıkları en önemli husus ise kalkışma süreci ve sonrasında toplumun tüm katmanlarının , farklı görüş ve siyasi tercihleri olanların, yaşlı-gencin, kadın-erkeğin, doğulu-batılının, tahsilli- yada olmıyanın, çalışan-işsizin,asker-sivilin bir ağızdan ve gür bir şekilde DEMOKRASİYE sahip çıkması idi.
Kalkışma gecesi ve akabinde her gece yurdun dört bir köşesinde vatandaşın sokaklara taşan demokrasimizi sahiplenme eylemleri ve yüzlerce şehit , binlerce gazi sayesinde çok önemli bir siyasi olgunluk imtihanı verilmiş oldu.
100’üncü kuruluş yıldönümünü büyük yatırımları faaliyete geçirerek ve iddialı iktisadi hedeflere ulaşarak şanlı bir şekilde kutlamaya hazırlandığımız Cumhuriyetimiz 1923’ten beri çok sayıda askeri ihtilal, postmodern darbe, muhtıra, kalkışma ve inkita yaşadı. Seçilmiş ,halkın desteğiyle sandıktan çıkmış sivil hükümetler maalesef çeşitli gerekçeler bahane edilerek devrildi yada devrilme teşebbüsünde bulunuldu. Özellikle 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında yaygın kanaat halkın, kendi seçtiği siyasi parti tarafından kurulan hükümetin devrilmesine ve lider kadrosunun, kamuoyu vicdanını yaralar biçimde yargılanarak mahkum edilmelerine sessiz kalması batı demokrasilerinde olacak birşey olmadığıydı. 1940’lı, 1950’li yıllarda doğanlar yani benim neslim hep büyüklerimizin bu konudaki hayıflanmalarını, sızlanmalarını ve adeta vicdan azaplarını dinleyerek büyüdük.
15 TEMMUZ DEMOKRASİ TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI
Siyaset bilimciler ,sosyal analistler yıllarca demokrasinin Türkiye’ye yeterince mücadele vermeden ve adeta tepeden inme bir şekilde geldiğini, elde etmek, korumak ve geliştirmek adına toplumsal reflekslerinin zayıf olduğunu dile getirdiler. Ancak bugün hepimiz biliyoruz , inanıyoruz ve tüm dünyaya haykırabiliyoruz ki 15 Temmuz 2016, Türkiyenin DEMOKRASİ tarihinde bir dönüm noktasıdır, köşebaşı anıtıdır.
SORU İŞARETLERİ EBEDİYYEN KALDIRILDI
O gece halkımız yediden yetmişe tankların altında, önünde, üstünde,kendi vergileriyle alınan mermilerin hedefi olarak , ülkeyi düşmanlardan korusun diye askere gönderdiği evladıyla karşı karşıya, demokrasinin mabedi TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’ni bombalayan jetlere rağmen DEMOKRASİ bayrağına sahip çıktı.
Mühendislik okulları başta olmak üzere pekçok disiplinde sistemler tanımlanırken onların kendi sürdürülebilirliklerini sağlayacak şekilde kendini koruyucu,kontrol ve telafi edici mekanizmalara sahip olması gerektiği öğretilir.
İşte TÜRKİYE DEMOKRASİSİ 15 Temmuz kalkışması vesilesi ile şehitlerinin canı, gazilerinin kanı ve tüm vatandaşlarının azmi ve desteği ile tarihi ve önemli bir olgunluk mertebesini tescil etmiş oldu. Artık DEMOKRASİMİZİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ile ilgili tüm kuşkular, soru işaretler ortadan ebediyyen kaldırılmıştır.
DÜNYANIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ
2016 yılı içinde 8 Ağustos tarihine kadar tükettiğimiz doğal kaynakların, gezegenimizin tüm yıl boyunca özümseyerek ya da yenileyerek kullanımımıza sunduğu doğal kaynaklara eşit olduğu açıklandı. Yani 8 ağustos tarihinden sonraki tüm doğal kaynak tüketimleri dünyamızın varolan kapasitenin azalmasına sebep oluyor. Yani bir başka deyişle 2016 yılında 1.6 dünya kadar doğal kaynak tüketilmiş olacak.Deyim yerindeyse bu dünya insanoğluna dar geliyor.
Dolayısıyla 8 Ağustosta tüm dünyada LİMİT AŞIM GÜNÜ – (EKOLOJİK BORÇ GÜNÜ) olarak etkinliklerle kamuoyunun dikkati çekilmeye çalışıldı.
Milyonlarca yıldır varolan yerküre 1970’li yıllara kadar hiç limit aşımı yaşamamış ve böylece doğal kaynak stokunda eksilmeye sebep olunmamıştı. Aşağıdaki tabloda yıl yıl limit aşım gününün nasıl daha erken tarihlere denk geldiğini görebiliyoruz.
1987 Aralık 19
1990 Aralık 7
1995 Kasım 21
2000 Kasım 1
2005 Ekim 20
2008 Eylül 23
2010 Ağustos 21
2013 Ağustos 20
2015 Ağustos 13
2016 Ağustos 8
TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Türkiye’nin 2012 yılında kişi başına ekolojik ayakizine baktığımızda 3.3 gha , buna mukabil kişi başına biyokapasitesi ise 1.5 gha’dır. Yani kişi başına yılda % 120 fazladan biyokapasite tüketiliyor. Çok değil daha 1978-1983 yılları arasında kişi başına ülkemizin ve doğanın bize bahşettiği biyokapasite kadar kişi başına ekolojik ayakizimiz vardı.
Demekki tarihin ilk çağlarından 1978 yılına kadar Anadolu topraklarında yaşayan atalarımız hiçbir zaman kendi payları kadar biyokapasite eksiltiminde bulunmamışlar.Yani gelecek nesillerin kullanımı için gerekli olan biyokapasiteyi eksiltmeden kendi ihtiyaçlarını karşılamışlar. Hep sürdürülebilir bir hayat yaşamaya gayret göstermişler.
Öyle ya SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK :
‘’ Gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini tehlikeye atmadan, günün ihtiyaçlarını karşılamak ‘’ değil midir?
Ülkemizde doğal kaynak limit aşım günü haziran 16 iken yani bu tarihten sonra yıl sonuna kadar gelecek yılın hesabından tüketmeye devam ediyorsak nasıl SÜRDÜRÜLEBİLİR olacağız?
İnancımıza göre ‘eşref i mahluk ‘ insanoğlu, diğer tüm canlı ve cansız yaratılanlara karşı sorumluluğunu unutmuş ve bencil bir hayat sürmemelidir. Hızla sürdürülebilir bir kalkınma , üretme ve tüketme dengesini tesis etmelidir.
Murat Sungur Bursa
Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı
bursa@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.