Merhabalar,
Otomotiv Sektörü deyince her gün sektörün elektrik motorlu taşıtlara hızla evrildiğini konuşur olduk. Bu hızlı dönüşüm, dünyamızın kısıtlı yeraltı zenginliklerini sorgulama ihtiyacını akla getiriyor.
Geçen hafta magnezyum kıtlığından söz etmiştik. Ek olarak, yakın gelecekte lithium madeni üzerinde çeşitli spekülasyonlar olabileceğinin altını çizmiştik. Bugün ise elektrik enerjisinin iletimi için en kritik maden olan Bakır üzerinde duracağız.
Önce şunu belirtelim; Elektrik motorlu taşıtlar içten yanmalı ve fosil yakıt kullanan taşıtlara nazaran iki katından da fazla bakır ihtiyacı duyuyor. Aynı şekilde bakır madenine şarj ünitelerinin altyapısı için şiddetle ihtiyaç var.
11 TRİLYON DOLARLIK PETROL VE KÖMÜR REZERVLERİNİN DEĞERİ 2040 YILINDA SIFIRA İNEBİLİR
Bildiğiniz gibi Avrupa Komisyonu’nun geçtiğimiz Temmuz ayında açıkladığı Yeşil Mutabakat Planı otomotiv endüstrisinde elektrifikasyon yatırımlarına büyük bir ivme getirdi. İngiltere, Norveç, İsveç, Hollanda, İsrail gibi ülkelerin 2025 ile 2030 yılları arasında dizel ve benzin tüketen taşıtların satışlarına son vereceği bilgileri netleşirken birçok ülkenin elektrik motorlu taşıt kullanımına yönelik teşvikleri artarak sürüyor. ABD’ nin 174 milyar $ lık , Almanya’nın 130 milyar € luk teşvik paketleri elektrik motorlu taşıt alımını destekliyor. Kısacası, artık fosil yakıt enerjisi yerine elektrik enerjisi gözde. Öyle ki halen 11 trilyon $ olduğu hesaplanan petrol ve kömür rezervlerinin değeri 2040 yılına kadar sıfıra dahi inebilir.
BAKIR MADENİNİN ETKİSİ ASLA HAFİFE ALINMAMALI
Bu hızlı dönüşüm, gözleri batarya metalleri olan Kobalt, lithium ve nikel üzerine çevirmiş durumda. Ancak, bakır madeninin etkisini asla hafife almamak gerekiyor. Bakır, iletkenlik olarak Gümüş’ten sonra ikinci sırada. Elektrik motorlu taşıtlardaki bakır miktarı en az iki kat artmış durumda. Gerek bataryadan elektrik motorlu olsun, gerek hibrit veya şarj edilen hibrit olsun, tüm yeni nesil taşıtlarda bakır ihtiyacı doğal olarak arttı.
2020 yılında pandemi olmasına rağmen bataryadan elektrik motorlu (BEV) ve şarj edilen hibrit (PHEV) taşıt satışları 3,2 milyon adedi aştı ve toplam global satışların % 5 ine ulaştı. Bu yıl çok daha yüksek satış rakamları alacağımızı görüyoruz. Bu durumda konservatif bir yaklaşımla 2020 yılı içinde satılan elektrik motorlu taşıtların muadili içten yanmalı motora sahip taşıtlara göre yaklaşık 155 Milyon ton daha fazla bakır kullandığını anlıyoruz.
2040 yılına geldiğimizde ise BloombergNEF‘ e göre yılda 54 milyon elektrik motorlu taşıt satılmış olacak. Bu rakam, yıllık global toplam taşıt satışının yarısından fazlası. Demek ki 2040 yılına geldiğimizde yıllık bakır kullanımı taşıtlarda 2,6 milyar ton artacak.
2030 DÜNYADA 20 MİLYON ŞARJ NOKTASI OLACAK
Öte yandan şarj altyapısı ve kablolama işleri de ek bakır ihtiyacı getiriyor. Gerçi şarj aleti fazladan bakır ihtiyacı duymuyor ama şarj aletinin elektrik panosuna bağlanması için ek bakır kablo gerekiyor. Aynı şekilde şarj kablosunda bakır tel kullanılıyor. Wood Mckenzie‘ye göre 2030 yılında yeryüzünde ortalama 20 milyon üzerinde şarj noktası olacak. Bu da 2019 yılına nazaran % 250 fazla bakır tüketimi demek.
Şimdi gelelim bakır ihtiyacının nasıl karşılanacağı konusuna. 2019 yılına ait ABD Jeoloji araştırmaları raporuna göre yeryüzünde işlenebilen toplam bakır rezervi 830 Milyon ton kadar. Halen yıllık tüketim ise 28 milyon ton civarında. Ek olarak aynı jeoloji raporunda keşfedilen ve keşfedilecek bakır rezervlerinin ise 5 milyar ton olduğu öngörülüyor. Bakır madeninin % 100 geri dönüşebilir olduğu düşünülürse elektrik motorlu taşıtlar için gereken bakır yeryüzünde mevcut diyebiliriz. Yani, korkacak bir şey yok şimdilik.
OTOMOTİVDE REKABET GÜCÜMÜZÜ TAMAMEN KAYBEDEBİLİRİZ
Sonuç olarak, otomotiv endüstrisinde elektrifikasyon hızlanırken stratejik konuma gelen madenler netleşiyor. Kablolama için bakır, gövde ve motor blokları için alüminyum ve çelik, batarya için lithium ve kobalt stratejik durumda. Bu madenlerin bundan böyle finansal piyasaları dalgalandıracağı kesin. Bugünden bizler de bu madenler üzerinde stok yönetimimize dikkat etmeli, gardımızı almalıyız. Aksi halde dalgalanan fiyatlar karşısında otomotiv sektörü olarak rekabet gücümüzü tamamen kaybedebiliriz.
Benden söylemesi….
İbrahim Aybar
Renault Eski Genel Müdürü
aybar@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.