TFRS uygulaması başka bahara kaldı
Bazılarımızın takip etmiş olabileceği gibi Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK), 26 Ağustos 2014 tarihinde yayınladığı bir karar ile Uluslararası finansal raporlama standartlarının birebir Türkçe çevirisi olan Türkiye Finansal Raporlama Standartlarının (TFRS) uygulanmasını Türkiye’de faaliyet gösteren sermaye şirketlerinin çok büyük bir kısmı için seçimlik hale getirdi. Şirketlerin Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarınca bağımsız denetime tabii olsalar dahi vergi usul kanunu değerleme prensiplerine uygun finansal tablo düzenlemelerine olanak tanıdı.
Takip etmiş okurlarımızın bildiği üzere KGK, TTK’nın bağımsız denetim uygulamasını yaygınlaştırması ile bağımsız denetim ve muhasebe standartlarını belirleyecek, bağımsız denetçileri ve bağımsız denetim firmalarını yetkilendirecek, maliye bakanlığına bağlı çalışacak bir düzenleyici kurum olarak kuruldu. TFRS dünyada 120 ‘den fazla ülkede uygulanan ortak birinansal raporlama dili oluşturma, şeffaflaşma, güvenilir ve karşılaştırılabilir finansal veriye ulaşmak amaçlarıyla oluşturulmuş UFRS’larının birebir çevirisi.
Hatırlanabileceği üzere TTK, TBMM’de onaylandığı haliyle tüm sermaye şirketlerine TFRS ‘ye göre defter tutma yükümlülüğü getiriyordu. TFRS’nin kanun zoruyla 900,000 civarında olduğu tahmin edilen sermaye şirketlerinin tamamı için TFRS uyumlu defter tutması kamuoyunda çok fazla eleştirildi. Eleştiriler genel olarak TFRS geçişin ülke ekonomisine getireceği finansal yük, muhasebecilerin ve denetçilerin bu geçişi göğüsleyebilecek donanımda ve yeterli sayıda olmayışı gibi alanlarda yoğunlaşıyordu. Kanımca bu eleştirilerin haklı yönleri çoktu. Kanun koyucu kanun yürürlüğe girmeden birkaç gün önce TTK’da bir dizi değişiklik yaparak tüm sermaye şirketlerini, defterlerini VUK değerleme esaslarına göre tutmak, sadece Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek bağımsız denetimin kapsamındaki firmaları ise TFRS uyumlu finansal tablo düzenlemek ile yükümlü tuttu. Bağımsız denetimin kapsamı ise kademeli olarak iki seferde genişletildi ve aktif toplamı 75 Milyon TL, hasılatı 150 Milyon TL ve ortalama çalışan sayısı 250 ve üzeri kriterlerinden herhangi iki tanesini iki yıl üst üste sağlayan firmalar bağımsız denetimin kapsamında ve TFRS finansal tablo düzenlemek zorunda idi.
Açıkçası bu noktaya kadar bağımsız denetim ve finansal raporlama açısından bağımsız denetimin kapsamının kademeli olarak genişletilerek daha fazla firmanın TFRS ile uyumlu finansal tablo düzenleyecek olmasının doğru bir geçiş modeli olduğunu düşünüyorduk. Bu kademeli geçisin eksikleri olmasına rağmen ticaret hayatını finansal raporlama açısından şeffaflaştırmaya başlayacağı, karşılaştırılabilir, güvenilir ve uluslararası geçerliliği olan daha fazla kaliteli veriye ulaşmamızı sağlayacağını düşünüyorduk.
TFRS Türkiye’nin uluslararası finans piyasalarına entegrasyonu, şeffaflaşması, firmaların ucuz finansman kaynaklarına ulaşarak finansman giderlerini düşürmesi, yabancı sermayenin ihtiyaç duyacağı finansal veriye kolayca ulaşması, ülkemize yabancı sermaye girişinin artırılması için son derece önemlidir.
KGK’nın aldığı son karar ile TTK’nın yürürlüğe girmesinden önceki durumda olduğu gibi sadece halka açık şirketler, bankalar, çeşitli finans kuruluşları gibi zaten TFRS uygulayan firmalar bu uygulamaya tabii oldukları özel mevzuat nedeniyle devam edecekler. Bu kapsamın dışında kalan firmalar ise TFRS uygulamak istedikleri takdirde TFRS uygulayacaklar. Bu karar TFRS uygulamasını bağımsız denetimin kapsamında olan firmalar için dahi seçimlik hale getirerek, TFRS uyumlu finansal raporlama açısından bir arpa boyu yol kat edemediğimizi gösteriyor. Kanımca TTK’nın getirdiği kademeli olarak TFRS’ye geçisin sağlanması ve bağımsız denetimin yaygınlaştırılması, muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin TFRS ve uluslararası denetim standartlarına göre bağımsız denetim yapabilecek donanıma ulaştırılması hedefinden vazgeçilmemesi gerekir.
Finansal Bakış
Ali çiçekli
CPA, SMMM Ortak Deloitte
cicekli@turcomoney.com